Çocukları bu girdaptan nasıl koruyacağız?

Kafamızı nereye çevirsek "al al al, daha fazla al; tüket tüket tüket, daha fazla tüket" diye bas bas bağıran vitrinler, fırsat siteleri, AVMler.

Çocukları bu girdaptan nasıl koruyacağız?

Biz yetişkinleri bile cezbeden bu tüketim kültüründe bütçeyi delmeden sakin kalmak mümkün mü? Hadi biz kaldık diyelim, çocukları bu girdaptan nasıl koruyacağız?

- Çocuğun daha kendi talep etmediği 0-1,5 yaş arasında evi oyuncakla doldurmayın. Zaten büyüyüp kendi zevki ve ilgi alanları oturmaya başlayınca aldıracak. Siz erken davranıp belki de hiç oynamayacağı şeyleri eve yığmayın.

- Yine çocuğun henüz özel gün, bayram, yılbaşı gibi kavramları bilmediği yıllarda "aaa bak kızım sana yılbaşı hediyesi aldım" diyip evi oyuncakla doldurmayın.6 aylık bebek yılbaşını bilmez. Büyüyünce zaten isteyecek. Hiç olmazsa kendi zevkine göre seçebilsin.

- AVMler asıl tuketim hevesinin canlandığı yerler. Mümkün mertebe AVMlerden uzak durmak en iyi çözüm.

- Çocuk filmlerinin en büyük gelir ayağı, gişe rakamları değil, sonrasında satılan lisanslı oyuncaklar. Hal böyle olunca film kahramanlarının oyuncağı pıtrak gibi her yerden çıkıyor. Ve pek tabi ki çocuk, tanımadığı karakterin oyuncağını da istemiyor. Çocuklarımızı inatlaşmanın had safhada olduğu 2 yaş civarında bu kahramanlarla tanıştırmamak da bir diğer çözüm önerim.

- "Evde zaten çok fazla oyuncağın var" kuralı. Ki yalan değildir eminim. Evlerimiz bir kısmı kırılmış, bir kısmı artık yavrunun sıkıldığı, bir kenara attığı oyuncaklarla dolu. Çocuğunuz büyükse "Bak çocuğum, evimizde zaten çok fazla oyuncak var. Sana yenisini alamam, Koyacak yerimiz yok." diyebilirsiniz. Daha küçükse şöyle bir mizansen canlandırabilirsiniz. Yerdeki bir oyuncağa basar gibi yapıp "Aman Allah'ım, her yer oyuncak. Kımıldayacak yer kalmamış bize. Daha fazla oyuncak alamayız, hayır. Hiç boş yerimiz kalmadı."

- Oyuncakçıda oynamasına izin verip hevesini aldırmak: Mümkünse kendinize oturacak bir yer bulun. Yavruyu salın. Bir süre sonra yavruyu alın ve çıkın. Çocuktan çocuğa değişmekle birlikte genelde en fazla yarım saatten sonra sıkılıyorlar. Yine de bu yöntem biraz boş vakit gerektiriyor. Çocuğun başında bekle, sıkılana dek oynasın, sonra gürültüsüzce uzaklaşmaya çalış.... Ayrılırken kıyamet kopuyorsa bir üstteki maddeyi uygulamaya çalışın.

- Çocukların bazı ilgileri dönemseldir. Bu ilgiyi sonsuza dek sürecek zannedip evi o objeyle doldurmayın. Oğlumun bir dönem iş makinelerine çılgınca ilgisi vardı. Hemen her boy kepçe ve dozerle birlikte yaşarken hala daha fazlasını istiyordu. "Evde zaten onlarca kepçen var, yenisini alacak ne param var ne de evde boş yerimiz" diyerek bertaraf etmeye çalıştım hep. Bir süre sonra da istemez oldu. Hatta ağzına slogan gibi yerleşti. Eğer ben bir kitap almaya kalkarsam (kitapta sınır pek koymuyorum çünkü kitapları saklamak ve yıllarca okumak mümkün) "ama anne evde zaten çok kitabım var benim" diyip beni, benim silahımla vurmaya başladı.

- İlla ki oyuncak alacaksanız para biriktirmesini sağlayın. Yavruya bir kumbara alın. Bozuk paraları kendisinin biriktirmesini sağlayın. Biraz para birikince oyuncakçıya birlikte gidin. Böylece istediği bir şey için az da olsa emek harcaması gerektiğini farketsin.

- Oyuncakçıya girerken peşin peşin konuşun. "Oyuncak almayacağız, sadece bakacağız".

- Arkadaşlarınızın çocuklarıyla oyuncak değiş-tokuşu yapın. Hatta çocuğunuz kendi seçsin oyuncaklarını ve arkadaşına versin.

Aslında çocukla ilgili çoğu konuda olduğu gibi burada da asıl mesele sınır ve kural koyabilmek. Çocuğa "haydi artık yatıyoruz" demekle "haydi oyuncağı yerine bırak, çıkıyoruz" demek arasında neredeyse hiç fark yok. Hepsi puzzle'ın bir parçası. Kararlı bir ses tonuyla, oflayıp poflamadan konuşup, "ay gene arıza çıkacak" hissini savuşturmak gerçekten işe yarıyor.

Sayfa Yükleniyor...