Cumhurbaşkanı Erdoğan: FETÖ sanıklarını tek tip elbiseyle mahkemeye çıkaralım
15 Temmuz Milli Birlik ve Demokrasi gününde bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "FETÖ'cülerin bu iyi günleri. Geçen gün Sayın Başbakanımızla da konuştum. Artık bunlar (FETÖ sanıkları) mahkemeye çıkarken Guantanamo'da olduğu gibi bunları da tek tip elbise ile çıkaralım. Tek tip elbise" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Töreni'ndeki konuşmasına "Şehitlerimizin emaneti kıymetli kardeşlerim, değerli gazi kardeşlerim, şehrimizin dört bir yanından 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne gelerek buradaki programa katılan sevgili İstanbullular, 15 Temmuz ihanet girişiminin birinci yıl dönümünde Türkiye'nin her köşesinde bir kez daha meydanları dolduran değerli vatandaşlarım, aziz kardeşlerim, hepinizi en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle, saygıyla selamlıyorum" diyerek başladı.
Tam bir yıl önce bugün, bu saatlerde Türkiye'nin pek çok yeriyle birlikte burada, o zamanki adıyla Boğaziçi Köprüsü'nde bir ihanet girişiminin başladığını ifade eden Erdoğan, tanklarıyla, zırhlı araçlarıyla buraya gelen darbecilerin köprüyü kapatmasıyla bir süredir anlam verilemeyen hareketlenmenin sebebinin ve hedefinin artık anlaşıldığını söyledi.
Erdoğan, köprüyü kapatan darbecilerin kendilerince tüm İskanbul'a, tüm Türkiye'ye ve tüm dünyaya "artık kontrol bizim elimizde" mesajı vermek istediklerini belirterek, aynı saatlerde İstanbul'un ve Ankara'nın çeşitli yerlerinde de benzer işgal girişimlerinin haberlerinin geldiğini anlattı.
O esnada kendisi, eşi Emine Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, kızı ve torunlarının Dalaman'dan bu tarafa doğru hareket ettiklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Milletimiz kullanılan yönteme ve üsluba bakarak anında bu darbe girişiminin arkasında FETÖ ihanet çetesinin bulunduğunu tespit etmiştir. Türkiye'nin FETÖ ihanet çetesi aracılığıyla bir saldırıya, bir işgal girişimine maruz kaldığını gören milletimiz hemen harekete geçmiştir. Sayın Başbakan'ın ve şahsımın televizyon ekranlarından yaptığı çağrıyla milyonlarca vatandaşımız darbecilere karşı sokakları, meydanları, kışla önlerini, havalimanlarını doldurmuştur. En büyük direnişler ve en kanlı saldırılar İstanbul ve Ankara'da yaşanmıştır. Diğer illerimizde darbeciler henüz harekete geçmeye fırsat bulamadan milletimiz, vatansever askerlerimiz ve polislerimiz tarafından derdest edilmişlerdir. İstanbul'da en çok kanın döküldüğü yer işte burasıdır, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'dür. Köprüyü kapatan tankların önünde tam 36 vatandaşımız şehit oldu. Allah rahmet eylesin."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saraçhane'de 20'ye yakın şehit olduğunu, Çengelköy'de, Atatürk Havalimanı'nda, Esenler'deki Topçular Kışlası'nın önünde, Türk Telekom binasında ve diğer yerlerde onlarca şehit verildiğini vurgulayarak, Ankara'da Genelkurmay Başkanlığı ve Meclisin bulunduğu Kızılay civarında 40'ın üzeride vatandaşın şehadete yürüdüğünü kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önünde 29 kişinin şehit, 36 kişinin de gazi olduğunu, Gölbaşı Özel Harekat Başkanlığını uçakla bombalayan hainlerin 53 kişiyi şehit ettiğini ifade eden Erdoğan, Kahramankazan'da 9 şehit olduğunu, Ankara Emniyet Müdürlüğüne yapılan saldırıda verilen şehit sayısının da 10'u geçtiğini dile getirdi.
"TEKBİRLE TANKIN ÜZERİNE GİDEN MİLLETİ KİM ESİR EDEBİLİR?"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbecilerin gasbettikleri tankların namlularının bombalarla, ellerindeki silahların kurşunlarla, helikopterler ve uçakların en öldürücü mühimmatlarla dolu olduğunu belirterek, "Bunlar vatandaşlarımıza karşı acımasızca kullanıldı. En küçük bir tereddüt göstermediler. Peki onların karşısına dikilen milletimizin neyi vardı? Benim vatandaşımın elinde silah mı vardı? Sadece elinde aynen bugün olduğu gibi bayrağı vardı, ama bunun yanında çok daha etkili bir silah vardı. O silah da imanıydı, imanı" diye konuştu.
Mehmet Akif Ersoy'un "İmandır o cevher ki, ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek, sinede yüktür" dizelerini anımsatan Erdoğan, meselenin bu olduğunu, bir tarafta imanlı olan halkın, ama öbür tarafta da imansız darbecilerin bulunduğunu söyledi.
Erdoğan, milleti o gece imanıyla dünyanın en modern silahlarına galebe çaldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Tekbirle tankın üzerine giden milleti kim esir edebilir? Sırtındaki tişörtünü tankın egzoz borusunun içine tıkamak suretiyle, onu çalışamaz hale getiren imandır, iman. Önünde, arkasında, sağında, solunda onlarca kişi vurulup düştüğü halde geri dönüp gitmeyi bir an bile aklından geçirmeyen, tam tersine bulduğu ilk fırsatta yeniden hainlerin üzerine yürüyen bu milleti kim durdurabilir? Hemen 3-4 metre ilerisine düşen kurşunlara aldırış etmeden yürüyen ve kendisine 'geri dön, yoksa öleceksin' diyenlere, şu cevaba bak; 'Bugün ölmeyeceksek ne zaman ölmeyeceğiz' diyen bir millete kim zincir vurabilir. Ah şu köprünün dili olsa da o gece burada yaşanan kahramanlıkları bir anlatsa. Ah o gece şehit kanlarıyla sulanan her karış toprağın, her taşın, her santim asfaltın dili olsa da yiğitlik nasıl olurmuş tüm dünyaya anlatsa. Çünkü bizim dilimiz bunları kelimelere dökmekte kifayetsiz kalıyor."
Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkale şehitlerine ithaf ettiği şiirindeki "Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar/O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar/Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor/Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor" dizelerini seslendiren Erdoğan, o gece güneşlerin battığını söyledi.
Erdoğan, "15 Temmuz gecesi bu hilal uğruna batan tüm güneşlerimize, tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Onlar bizim güneşlerimizdi. O gece yaralansa da eğilmeyen tüm başlara şükranlarımı sunuyorum. Milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Özgürlüğüne, ezanına, bayrağına, vatanına, devletine, geleceğine sahip çıkan milletimin tüm fertlerine teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Erdoğan, ölümü ölümle korkutarak yola devam edeceklerini belirterek, "Kalbimizden inancı, yüreğimizden cesareti, bileğimizden gücü, sırtımızdan teri hiç eksik etmeden durmaksızın çalışacağız" diye konuştu.
İstiklal Marşı'nın "Doğacaktır sana vaadettiği günler Hakk'ın/ Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın" mısralarını okuyan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bazıları ne diyor ısrarla; kontrollü darbe. Milletimizin bu şanlı direnişine kara çalmaya çalışıyorlar. Bu terbiyesizliktir, bu ahlaksızlıktır. Doğru, doğru o gece 23.15, havalimanına iniyor, Atatürk Havalimanı ve benim İstanbul havalimanında on binlerce kardeşim orada. Tanklar VIP'nin önünde ve geliyor. Bu tanklar orada duruyor ya, dışarı çıkamıyor bu beyefendi. Önce korkuyor ve gidiyorlar görüşüyorlar. Görüşmeyi yaptıktan sonra tankların koruması altında bu Kılıçdaroğlu denilen zat oradan çıkıyor Bakırköy Belediyesi'ne gidiyor. Biz Yenikapı buluşmasına bu beyefendiyi de davet ettik. Bilseydim etmezdim. Bunları sonradan öğreniyoruz. Önce davetime olumsuz cevap verdi. Son anda cumartesi Yenikapı, cuma günü gelebileceğini bildirdiler. Fakat Yenikapı ruhundan da hiçbir şey alamamış ki ne dedi; 'kontrollü darbedir.' İnsan utanır utanır. Bu 250 şehidimize saygısızlıktır, hakarettir, 2 bin 193 gazimize saygısızlıktır, hakarettir, bu millete saygısızlıktır, hakarettir. Bunu nasıl söylüyorsun. Bu millet senin gibi ürkek, korkak değil, bu milletin yüreği var yüreği. O yürek sende yok. Bu mücadele ödleklerin mücadelesi değildir, vandalların mücadelesi değildir.
Dikkat ederseniz bu sözü iki kesim ısrarla kullanıyor. Birincisi FETÖ'cüler ve onları destekleyen yabancılar kullanıyor. Yaptıkları ihanet karşısında, milletimizin verdiği tepki sebebiyle FETÖ'cüler hayatları boyunca her yaptıkları gibi bu defa da inkar yoluna, takiye yoluna başvuruyorlar. İkincisi ise ana muhalefet partisinin başındaki zat bunu yapıyor. Tabii insan 15 Temmuz gecesi işte az önce ifade ettiğim darbecilerin kontrolü altında çıkıp, Bakırköy'de güvenli bir makama gidip, çay, kahve içerek televizyondan olayları takip edince, böyle bir hisse kapılır. Halbuki o gece sokaklarda, meydanlarda, havalimanlarında, köprülerde, darbecilerin harekete geçme ihtimali olan her yerde, canları pahasına mücadele edenlerin gördükleri, yaşadıkları, hissettikleri bambaşkadır."
"TIPKI FETÖ'CÜLER GİBİ BU ZAT DA KENDİSİNE VERİLEN GÖREVİ YERİNE GETİRİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun şimdi de Meclis Araştırma Komisyonu'nun raporunu bahane ederek, darbecilerle aynı çizgide yürüttüğü politikayı gizlemeye, saklamaya çalıştığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"15 Temmuz gecesi, Meclis'te aslanlar gibi darbecilere karşı duran, gerçekten ülkesinin, milletinin, demokrasinin safında yer alan CHP'lileri tenzih ederek söylüyorum; 15 Temmuz kontrollü bir darbe değildi ama CHP'nin başındaki bu zat, kesinlikle kontrollü bir şekilde oraya getirilmiştir ve ilk günden beri de kendisini oraya oturtanlara sadakatle hizmetini sürdürmektedir. Sen bir defa o makama CD ile gelmiş olan bir genel başkansın. Kendisinin o gece nerede, ne yaptığı, tüm belgeleriyle, resimleriyle, şahitleriyle açıkça ortadayken, sokaklara dökülen milyonlara hakaret edercesine, darbeciler için yollara düşen bu zat için ne desek boştur. Bugün parlamentoda hala sıkılmadan, utanmadan yine bunları söylüyor. Anlaşılan o ki tıpkı FETÖ'cüler gibi bu zat da kendisine verilen görevi yerine getiriyor. Ama ilk defa FETÖ'yü darbe örgütü olarak bugün kabul etti. Onu söyleyeyim. Varsın FETÖ'cülerle, PKK'lılarla beraber yürüyüversin."
"UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ"
Ülke, özgürlük, gelecek milletle beraber yürümeye devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"15 Temmuz'u unutmamak ve unutturmamak, sadece şehitlerimize, şehit yakınlarımıza ve gazilerimize değil, tarihimize karşı da en büyük sorumluluğumuzdur. İşte hamdolsun cuma günü 100 bini aşkın Hatm-i Şerif indirildi. Ankara Millet Camisi'nde bu Hatm-i Şeriflerin duası yapıldı. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Eğer 15 Temmuz'un bize verdiği dersleri doğru şekilde okumazsak yeni 15 Temmuzları yaşamamız kaçınılmaz olacaktır. Üstelik bir sonraki 15 Temmuz'da düşmanın karşımıza hangi oyunlarla çıkacağını, kimleri kullanacağını da bilemeyiz. Müslüman, akıllı insandır. Aynı delikten iki defa ısırılmaz. 15 Temmuz'u yaptıranların hangi amaçları taşıdığı, 15 Temmuz'u yapanların da nasıl bu güce ulaştığı ortadadır. Bu gerçekleri siz de biz de çok iyi biliyoruz. Her 15 Temmuz anması bizi şehitlerimizi yad etmenin, şehit yakınlarımıza ve gazilerimize minnettarlığımızı sunmanın yanında bu konuda ne kadar mesafe kat ettiğimizin muhasebesini yapmaya da yöneltmelidir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıldan bugüne kadar neler olduğunun değerlendirmesini yaparak, şunları söyledi:
"Darbe girişiminin bastırılmasının ardından ülkemize bu ihaneti yapan örgütün mensuplarının üzerine şiddetle gittik. Öncelikle bu örgütün kamuda çalışan ve tespit edilen tüm mensuplarını süratle uzaklaştırdık. Şu ana kadar TSK, emniyet teşkilatı, Milli Eğitim, Sağlık Bakanlığı, yargı, üniversiteler başta olmak üzere kamu kurumlarıyla ilişiği kesilen FETÖ mensuplarının sayısı 111 bini buldu. Açığa alınmış olan 38 bin kişiyle ilgili araştırmalar da devam ediyor. Zira biz bu teröristlere hala para mı vereceğiz? Bu milletin alın terinden kesilen parayı biz bunlara mı vereceğiz? Kusura bakmasınlar, kamudan bunlara biz para veremeyiz. Gitsin nerede çalışacaksa çalışsın, oradan imkanını bulsun."
Erdoğan, 15 Temmuz gecesi darbeci hainlerin saldırılarında 250 kahramanın toprağa verildiğini söyledi.
Bunun karşılığında Türkiye'nin geleceğinin, istikbalinin kurtarıldığını kaydeden Erdoğan, "O gece 2 bin 193 kardeşimiz yaralanarak gazilikle müşerref olurken, kalbini ve gözünü bize dikmiş milyonlarca kardeşimizin umudunu yaşattık. Ödediğimiz bedel ağır. Anaların, babaların, eşlerin, kardeşlerin, evlatların göz yaşlarına yürek yangınlarına değer biçmek asla mümkün değildir ama bu fedakarlıklarının karşılığında elde ettiğimiz istiklalimize ve istikbalimize de değer biçemeyiz" dedi.
Erdoğan, "Rabbim ne buyuruyor biliyor musunuz? Allah yolunda cihad edenlere, vatanı milleti için cihad edenlere, onların nefislerini cennet karşılığında Allah satın alıyor. Kur'an-ı Kerim'de bunun müjdesini veriyor ve bizim şehitlerimiz cennete yürüdüler. Yerleri hayırlı olsun. O makam, sevgili peygamberimize en yakın makam. Makamları hayırlı olsun. Biz de burada sembolik bir makam hazırladık onlara. Bu makamda da ne buyuruyor rabbimiz. Bismillah. 'Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Onlar diridirler ancak siz bilemezsiniz, anlayamazsınız' İşte, biz bunu yaparken dedik ki kul olarak, onların gönüldaşları olarak, onların kardeşleri olarak bunu unutmayacağız, unutturmayacağız" diye konuştu.
"BİZ SIRADAN BİR GÖÇEBE KAVİM DEĞİLİZ. BİZ MİLLETİZ, MİLLET"
Ankara'da da külliyenin karşısında yaptıklarını, onun da yarın sabah namazını müteakiben açılışını yapacaklarını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
"Rast gele bir araya gelmiş insan topluluklarıyla milletler arasındaki fark işte budur. Topluluklar sadece anlık çıkarları için bir arada bulunurlar. Milletlerin ise ortak geçmişleri, ortak değerleri, ortak hayalleri vardır. Bunlar uğrunda gerektiğinde canlarını vermeyi göze alırlar. Türk milleti, 15 Temmuz'da binlerce yıllık tarihinde defalarca yaptığı gibi kutsallarını korumak uğruna canını vermekten çekinmeyeceğini göstermiştir. Tarih boyunca hep ateşle imtihan olmuş, düşman saldırılarının ve ihanetlerin kıskacında pişerek yol yürümüş bir milletiz. Biz sıradan göçebe bir kavim değiliz. Biz milletiz, millet. Onlar ise illet, illet. Farkımız bu. Demir filizinin ateşle yoğurulup çelikleşmesi gibi, yaşadığımız saldırılar ve ihanetler de bizi işte bu tabloda birleştirdiği gibi hamdolsun birleştiriyor, bütünleştiriyor, güçlendiriyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz darbe girişimi, milletimize yönelik ilk saldırı değildir, son saldırı da olmayacaktır. Terör örgütlerini piyon olarak kullananların asırlık kuyruk acılarının çok iyi farkındayız. FETÖ'nün sadece FETÖ olmadığını, PKK olmadığını, DEAŞ'ın sadece DEAŞ olmadığını, diğer terör örgütlerinin sadece görünen yüzlerinden ibaret olmadığını çok iyi biliyoruz. Arkalarında kimlerin olduğunu da çok iyi biliyoruz. Ama şu da bir gerçek ki piyonları ezip geçmeden, kaleleri, filleri, atları, veziri alamaz, şahı da mat edemeyiz. Onun için önce bu hainlerin kafasını kopartacağız. Kandil'de, Küpe'de, Besler Deresi'nde bütün Güneydoğu, Doğu bu dağlarda şu anda askerimiz, polisimiz, komandolarımız, tüm güvenlik güçlerimiz oralarda bunları tek tek öldürüyorlar" şeklinde konuştu.
"BİZİM ARKAMIZDA 1400 YILLIK BİR MEDENİYET BİRİKİMİ VAR"
Diğer meselenin (idam) ise parlamentonun meselesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz bir hukuk devletiyiz. Parlamentoya geldiği anda parlamento bu konuda kararını vermesi halinde bana geldiğinde ben de bunu onaylarım. Çünkü şehit ailelerini evine gittiğimde, gazilerimizi evlerinde ziyaret ettiğimde evet ateş düştüğü yeri yakıyor. Efendim şu şöyle diyor, bu böyle diyor ... Arkadaş git önce o ailelere sor bakalım onlar ne diyor. Can yanmıyor, onların canı yanmadığı için rahat konuşuyorlar."
"Karşımızdaki örgütler gördüğümüz yapılarından ibaret olmayabilir" diyen Erdoğan, "Ancak şunu da bilsinler Türkiye de göründüğünden ibaret değildir. Bizim arkamızda da binlerce yıllık devlet geleneğimiz var bunu da böyle bilmeleri lazım. Cumhurbaşkanlığı forsumuzdaki her bir yıldız işte bu geleneğin sembolüdür. Bizim arkamızda 1400 yıllık bir medeniyet birikimi var. Doğduğumuzda hatırlayın kulağımıza okunan ezan, öldüğümüzde arkamızdan okunan selaya kadar hayatımızın her anını, mensubu bulunduğumuz medeniyet şekillendiriyor. Coğrafyamızdaki bin yıllık geçmişimizin tek bir anını gösteremezsiniz ki mücadelesiz geçsin. Asla" değerlendirmesinde bulundu.
15 Temmuz'da adeta patlayan bir yanardağ gibi, geceyi aydınlatan ruhun bir anda ortaya çıkmadığını, gerisinde işte böyle muhteşem bir arka plan olduğunu belirten Erdoğan, Faruk Nafiz Çamlıbel'in "Zafer Türküsü" şiirinin "Yaşamaz ölümü göze almayan/ Zafer göz yummadan koşana gider/ Bayrağa kanının alı çalmayanın/ Göz yaşı boşana boşana gider/ Kazanmak istersen sen de zaferi/ Gürleyen sesinde doldur gökleri/ Zafer dedikleri kahraman peri/ Susandan kaçar da coşana gider/Bu yolda herkes bir, ey delikanlı diriler şerefli, ölüler şanlı/ Yurt için dövüşen başı dumanlı, her zaman bu şandan o şana gider" dizelerini okudu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz dirileri şerefli, ölüleri şanlı Türk milleti olarak coğrafyamızın, bölgemizin, dünyanın geleceğine talibiz. Bizi ne terör örgütlerinin alçakça saldırıları, ne onları kullanan güçlerin sinsi oyunları çökertebilir. Biz işte bu ruhu, bu inancı, bu iddiayı kaybettiğimiz gün biteriz. Bunu iyi görün" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin bastırılmasının ardından ülkeye bu ihaneti yapan örgütün mensuplarının üzerine şiddetle gittiklerini söyledi.
Darbe gününden bu yana 134 bine yakın kişinin gözaltına alınıp, sorgulandığını ve bunlardan 50 bin 400'nün tutuklandığını hatırlatan Erdoğan, "Kaçak durumda olan 8 bin 500'e yakın örgüt üyesi ile ilgili yakalama kararı bulunuyor. FETÖ ile bağlantısı tespit edilen dernek, vakıf, okul dershane, sendika, üniversite, medya organı gibi 5 binin üzerinde kuruluş kapatıldı. Mal varlıkları da Hazine'ye, yani millete devredildi. Örgütün hileyle, desiseyle insanlarımızdan gasbettiği ne varsa asıl sahibine iade edildi. Yine bu ihanet örgütü ile bağlantısı olduğu belirlenen ve sayıları bine yaklaşan özel şirket de kayyum ataması yoluyla kontrol altına alındı. Sadece FETÖ değil, madalyonun iki yüzü gibi onunla aynı yolu yürüyen PKK terör örgütü için de benzer tedbirlere başvuruldu. FETÖ davalarında artık yavaş yavaş kararlar çıkmaya başladı. Bu ülkeye ihanet eden hiçbir hainin cezasız kalmayacağından emin olunuz. Kendisine hizmet edeni başının üstünde taşıyan bu millet ihanet edenin başını ezmekte de asla tereddüt etmez. Şehitlerimizin hatırası bizim yüreğimizde daima yaşayacaktır. O hainler ise hep nefretle anılacak.15 Temmuz darbesine katılanların hiçbirinin yüzünde şu ana kadar en küçük bir pişmanlık emaresi göremezsiniz. FETÖ yapılanması içinde yer alan diğer kişilerin durumları da büyük ölçüde aynıdır. Demek ki bunlar gaflet haliyle değil, taammüden, kasten ülkemizi sırtından hançerlemek istediler. Türk milleti aman dileyene ne kadar merhametli ise ihanetinde ısrar edene de o kadar şedittir. O hainlerin kapatıldıkları cezaevlerinin duvarları arkasında çürüyüp giderken, bunları düşünecek çok zamanları olacak, şu an iyi günleri. Geçenlerde Sayın Başbakanımızla da konuştum artık bunlar mahkemeye çıkarken Guantanamo'da olduğu gibi bunları da tep tip elbiseyle çıkaralım" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ve millet olarak, 15 Temmuz'dan çıkarılan dersler ışığında yola devam edileceğini belirterek, "Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Rabbim bizi bu tür ihanetlerden, her türlü düşman saldırısından, yerden ve gökten gelecek afetlerden korusun" dedi.
Şehitler Makamı'nın açılışı öncesi sözlerini Arif Nihat Asya'nın o çok sevdiği, her fırsatta tekrar ettiği duasıyla bitireceğini söyleyen Erdoğan, şairin "Biz, kısık sesleriz... minareleri/ Sen, ezansız bırakma Allah'ım/ Ya çağır şurda bal yapanlarını/ Ya kovansız bırakma Allah'ım/ Mahyasızdır minareler... göğü de/ Kehkeşansız bırakma Allah'ım/ Müslümanlıkla yoğrulan yurdu/ Müslümansız bırakma Allah'ım/ Bize güç ver... cihad meydanını/ Pehlivansız bırakma Allah'ım/ Kahraman bekleyen yığınlarını/ Kahramansız bırakma Allah'ım/ Bilelim hasma karşı koymasını/ Bizi cansız bırakma Allah'ım/ Yarının yollarında yılları da/ Ramazansız bırakma Allah'ım/Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü/ Ya çobansız bırakma Allah'ım/ Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız/ Ve vatansız bırakma, Allah'ım/ Müslümanlıkla yoğrulan yurdu/ Müslümansız bırakma, Allah'ım" dizelerini okudu.
"DEMOKRASİ NÖBETLERİ YARIN GECE 24.00'E KADAR SÜRECEK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbime beni böyle bir milletin mensubu olarak yarattığı için hamd ediyorum. Tüm arkadaşlarımla birlikte bu yolda hizmet etme fırsatını bizlere lutfettiği için hamd ediyorum. Şehit yakınları ve gazilerimizle birlikte bu açılışı yaptıktan sonra, uçaklarla bombalandığı saatte Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde yapılacak törende milletimizle birlikte olmak için şimdi de Ankara'ya hareket edeceğiz. Orada da yine aynı şekilde şehitler mekanını ve bunun yanında da Parlamento'nun önünde aynen bu şekilde büyük bir mitingimizi yapacağız. Beştepe Millet Camisi'nde kılacağımız sabah namazının ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde yapılan şehitler abidesinin açılışını gerçekleştireceğiz. Bu gece 24.13'de okunan selalarla tüm Türkiye'de milli birlik yürüyüşleri ve demokrasi nöbetleri başlayacaktır. İstanbul benim canım. Vatanım da vatanım. İstanbul, İstanbul" şeklinde konuştu.
Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek'in "Canım İstanbul" şiirinin "Tarihin gözleri var, surlarda delik delik/ Servi, endamlı servi, ahirete perdelik/ Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at/ Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat/ Şahadet parmağıdır göğe doğru minare/Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?/ Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet/ Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet.../ O manayı bul da bul!/ İlle İstanbul'da bul!/ İstanbul/İstanbul... " dizelerini okudu.
Demokrasi nöbetlerinin yarın gece 24.00'e kadar süreceğini aktaran Erdoğan, "Bir kez daha 15 Temmuz ve terörle mücadele şehitlerine Allah'tan rahmet yakınlarına ve tüm millete başsağlığı diliyorum. Gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. 15 Temmuz'un yıl döneminde düzenlenen programlara katılarak şehitlerimizin hatıralarına, gazilerine, ülkesine, devletine demokrasisine, geleceğine sahip çıkan milletimin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum" dedi.
- Etiketler :
- Haberler -
- Türkiye
- Recep Tayyip Erdoğan
- 15 Temmuz
- 15 Temmuz darbe girişimi