Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hayır diyenlere terörist demedim

Kral FM'e konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hayır diyenlere terörist demedim

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kral FM, TRT FM ve bazı yerel radyoların ortak yayınında "Gezegen Mehmet"in gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

"Radyoda farklı bir mecradasınız. Televizyonlardan çok uzak, sıcak bir ortamdasınız. Sizin için radyo ne anlam ifade ediyor?" sorusu üzerine Erdoğan, radyonun olmazsa olmaz bir özelliğinin bulunduğunu söyledi.

Radyonun eskiden sadece evde ağırlıklı dinlendiğini, şimdi ise araçlarda daha hakim bir arkadaş olduğunu ifade eden Erdoğan, evlerde televizyonun ön aldığını, bunda 'nin refah düzeyinin artmasının etkili olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, araçlarda radyodan sadece şoförün istifade etmediğini, yolcuların da radyo dinlediğini anlatarak, "Radyonun yol arkadaşı olması büyük bir özellik arz ediyor. Bunun yanında evlerde kısmen de olsa yine bir arkadaş olarak var. Cep telefonlarından da dinlenmek üzere radyo dinleme artıyor." diye konuştu.

Gezegen Mehmet'in, "Bir radyo anınız var mı hatırladığınız?" sorusu üzerine Erdoğan, ortak anılarının olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Pınarhisar Cezaevi'ne gitmeden önce evinden Kral FM'e bağlandığını anımsatan Gezegen Mehmet, Erdoğan'ın o gün bağlanarak yaptığı konuşmayı dinletti.

"AŞK İLE KOŞAN YORULMAZ"

Dinledikleri konuşmayı 18 yıl önce Mart ayında yaptığını, nereden nereye gelindiğini anlatan Erdoğan, "Cezaevine giderken ile ilgili hayalleriniz var. Hiç mi karamsarlığa, umutsuzluğa kapılmadınız o anda?" sorusu üzerine, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Karamsarlık diye bir şey eğer hayatıma sinmiş olsaydı zaten bu noktalara gelmemiz mümkün olmazdı. İnanmış insanlar için bir defa karamsarlık olamaz. Biz inanmışız, azmetmişiz ve bu yola da öyle girmişiz. Aşk ile koşan yorulmaz. Böyle koşuyoruz, böyle de yorulmak mümkün değil. Biz özellikle şuna inanmışız. Halka hizmet Hakk'a hizmettir. Buna inandığımız için bu yolda belediye başkanlığımızdan bu yana bu şekilde yürüdük. Seninle beraber Kazlıçeşme'de Ahmet Kaya'nın olduğu geceyi hatırla. Bir milyona yakın insan o gece oradaydı. Bir milyona yakın insan bizi niye orada yalnız bırakmadı? Cezaevine gidiyoruz ve milletimiz bizimle beraber. Düşünün o zaman İstanbul'un nüfusu 8 milyon. 8'in biri orada. Böyle bir gün yaşadık orada. Herkes ayakta."

Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 1998 yılında Pınarhisar Cezaevi'ne girmeden önce sanatçı Ahmet Kaya'nın da katıldığı Kazlıçeşmede'ki 75. Yıl Cumhuriyet Konseri'nde yaptığı konuşma da dinletildi.

"DURUP DURURKEN İNSANLAR SİZİ SEVMEZ"

Recep Tayyip Erdoğan, "Cezaevine girmeden önce bir milyon kişi toplandı. O gün kimse slogan da bilmiyor, parti, bayrak yok, sadece Türk bayrakları, ülkücüler, sağcılar, solcular, herkes orada. Sadece 'En büyük başkan bizim başkan.' diyorlar. O tabloyu görünce ne hissettiniz?" şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı:

"7 Ağustos'taki Yenikapı ruhu var ya adeta bu Yenikapı ruhunun yeniden ayağa kalkışı. Allah'a hamdolsun, demek ki bir sevgi, muhabbet var. O 4,5 yıl içinde yapılanlar İstanbul'da meyvesini vermiş. Durup dururken insanlar sizi sevmez. Bir hizmet var ki... Çünkü İstanbul ciddi bir badireden çıktı. O CHP belediye başkanlığının İstanbul'a getirdiği susuzluğu, çöp dağlarının İstanbul halkına yaşattıklarını, hava kirliliğini İstanbul halkının unutması mümkün mü? Birileri çıkıyor, 'CHP bizi çağdışılıktan kurtaracak.' diyor. İstanbul şu anda çağdışılık mı yaşıyor? İnsaf et. Göz var, görmüyor, kulak var, duymuyor, dil var, hakikati söylemiyor, kalpler mühürlenmiş. Şimdi 94 öncesi İstanbul'u ve Türkiye'yi düşün.

Bir de 94 sonrası Türkiye'yi ve İstanbul'u getirdiğimiz yeri düşün. A'dan Z'ye, eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, enerji, gıda, tarım, savunma sanayisinde getirdiğimiz yere bakalım. Herkesin dürüst olması lazım. Yalan konuşmayacak. Yalanın da bir sermayesi var. Onun için ben bu 16 Nisan'ı inşallah yalanların tamamen ayak altına alındığı ama hakikatin yine zirve yaptığı gün olarak görüyorum."

"DEĞERLENDİRMEYE TABİİ BİR ZİHNİYET DEĞİL Kİ"

"Zaman zaman diyorlar ki: 'Tayyip Erdoğan yapacaksa, AK Parti yapacaksa biz sürünmeye razıyız. Ülke batsın ama bunlardan kurtulalım.' Bu zihniyeti nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Bu zihniyet, değerlendirmeye tabii bir zihniyet değil ki." yanıtını verdi.

"Ülkesinin batmasını kalkıp da böyle bir yanlış mantıkla izah edenlere ne denebilir ki?" ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunlar tam kör. 'Ülke batsın ama Erdoğan olmasın.' Bu, ne menem bir yaklaşım? Bunun insani bir yanı, vicdani bir yanı olur mu? Ülkesinin batmasını istiyor ama tüm millete, tüm vatana hizmet edenin de yok olmasını istiyor. Bu, tamamen faşizan bir mantığın tezahürüdür. Bu faşizan baskılara, bu faşizan anlayışlara bu ülkeyi asla terk edemeyiz, Zaten bunlardan bu ülkeyi zor temizledik. Tekrar bunu yaşamak mümkün değil. Bunları ancak açarız ellerimizi, 'Allah bunları ıslah etsin.' deriz. Onun için ne diyoruz ikide bir? 'Milli irade'. Bunlar bir de üstelik 'Biz Atatürk'ün partisiyiz, biz Atatürkçüyüz.' diyorlar. Peki Atatürk ne diyor? 'Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.' diyor. Niye millete saygınız yok? Hem böyle diyeceksin hem millete saygın olmayacak. Seversin, sevmezsin. Bu millete efendilik yoktur. Bu millete hizmetkarlık vardır. Biz, bu milletin efendisi olmadık, bugüne kadar hep hizmetkarı olduk. "

Hizmetlerde hiçbir ayrım yapmadıklarını belirten Erdoğan, "780 bin kilometrekarede hizmetlerimiz var, 80 milyona hizmetlerimiz var. Bizi tanımlayanlar ancak böyle tanımlayabilir, başka türlü tanımlayamaz." dedi.

Erdoğan, "Bize düşman olanlar kim? Bizi sevenler kim?" sorularının cevabı bulunduğunda doğruyu bulacaklarını ifade etti.

"Size düşman olanlar kim?" sorusuna karşılık Erdoğan, "Siz demin söylediniz. Şu anda o ifadeyi kullananlar, 'Tayyip Erdoğan yeter ki olmasın, ülke batsın.', bu zihniyette olan kim varsa bunlar bize düşman." yanıtını verdi.

"Sizi sevenler kim?" sorusu üzerine de Erdoğan, "Ülkemizde taş üstüne taş koyan bizim sevdiğimiz insanlardır." değerlendirmesinde bulundu.

"BUNLAR OLUYOR, NORMAL AMA ŞİMDİ BÖYLE BİR TEKLİFLE BİZ GELİNCE NORMAL DEĞİL, ANORMAL..."

"Kılıçdaroğlu diyor ki: 'Bu yetkileri, 18 maddelik anayasa geçsin, tamam. Sayın Erdoğan var olduğu sürece kullansın, ondan sonra geri devretsin. Biz Sayın Erdoğan'ın bu yetkileri kullanmasına karşı değiliz. Kendisi kullanabilir ama kendisinden sonra bu yetkileri devretsin.' gibi açıklaması oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu yöneltilen Erdoğan, "Bu, bir defa anayasal bir sistemde, bir hukuk devletinde çok saçma sapan." dedi.

"Sizden o da memnun galiba anladığım kadarıyla." şeklindeki değerlendirme üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"Memnun olur veya olmaz, o ayrı bir konu da bu teklif bir defa saçma sapan bir teklif. Ben Tayyip Erdoğan olarak kendime bir sistem istemiyorum ki benim böyle bir derdim yok. 'Bu ülkenin geleceğini kurtaracak bir sistemi inşa edelim.' diyorum. Niye? Ben faniyim, ben baki değilim ki ama sistemler bakidir. Bizim derdimiz burada bu. Sayın Kılıçdaroğlu'nun öyle lafları var ki ne ipe gelir, ne sapa gelir. İki de bir mesela tek adamlıktan bahsediyor. İki de bir tarafsız olmaktan bahsediyor. Mesela hem parti genel başkanı hem cumhurbaşkanı olmak, bunun doğru olmadığından, nasıl tarafsız olacak, bunlardan bahsediyor. Şimdi bunlardan bahseden bir kişiye ben ancak şunu söylerim.

Örneğin, Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı değil miydi? Yakasında Halk Partisinin genişçe altı okuyla çıkar konuşurdu ama aynı zamanda da cumhurbaşkanıydı. İsmet İnönü, partinin genel başkanı değil miydi? Aynı zamanda da cumhurbaşkanı idi. Peki sen bu tarihini bilmiyor musun? Bunlar oluyor, normal ama şimdi böyle bir teklifle biz gelince normal değil, anormal...

Şu anda başbakanları düşünün, başbakan, o da yürütmenin başı değil mi? Hem parti genel başkanı hem de başbakan, icracı değil mi? Ne oluyor? Tarafgir mi? Hayır. Yapılan bütün hizmetlere baktığınızda ben de başbakanlığım döneminde hizmetimi yaparken ülkemin bir yerini bir kenara atıp bir yerini mi ihya ettim veya filanca partililerin yoğun olduğu yeri bırakıp kendi partililerimizin olduğu yere mi yatırım yaptık? Biz 780 bin kilometrekareye yatırım yaptık. Hiçbir ayırım, tefrik yapmadan bu adımları attık."

"ARTIK TEPEDE KAVGA OLMAYACAK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde ülkedeki üniversite sayısının 75 olduğunu ama şu anda 181 üniversite bulunduğuna işaret etti.

Hakkari, Iğdır, Ağrı, Kars ve Siirt'te üniversite kurulduğunu dile getiren Erdoğan, "Buralar ihmal edilmi� yerlerdi. Niye bizden öncekiler buralara hiç gelmediler? Buraları ayırıma tabi tutmadık." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, ilk, orta ve lise kademelerinde de çok ciddi yatırımlarla 270 bin derslik yaptıklarını belirterek, yatırımlardan ihmal edilmiş bölgelerin de nasibini aldığını vurguladı.

Sağlık, adalet, emniyette de aynı hizmetleri yaptıklarını, 14 yılda mevcut yollara 19 bin kilometre bölünmüş yol ilave ettiklerini, 25 havaalanını 59'a çıkardıklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kimin aklına gelirdi, 'Hakkari'ye havaalanı yapılsın' diye? Hakkari'de havaalanı var. Bu, neyi gösteriyor? Ayrımcılık yapmamışız, taraf tutmamışız. Cumhurbaşkanlığında da bir defa serzenişte bulunuyor Sayın Kılıçdaroğlu. Yani başbakan başka partiden, cumhurbaşkanı başka partiden olunca durum ne olur? Aynı zihniyetten olanı gördük biz. Sezer, rahmetli Ecevit...Yüzüne anayasa kitapçığını fırlattı. Ne oldu? Ama bu Gazi Mustafa Kemal ile İnönü arasında da oldu. Demek ki bu, işi çözmüyor. Oldu ama biz diyoruz ki bu ortadan kalksın, bu birlikteliği getirelim diye şimdi biz bu adımı atıyoruz ve bu adımı attığımız andan itibaren artık tepede kavga olmayacak.

Aynı bir tespihin tepesinde ne var? İmame var. O imamenin görevi nedir? O 99 taneyi tek merkezde toplamak, orada toplar. O koparsa her şey dağılır."

"GELECEK, İHTİMALLER ÜZERİNE İNŞA EDİLMEZ"

"Tartışılan şey aslında size karşı değil de hep şu söyleniyor: 'Tayyip Erdoğan'dan sonra ne olacak, bu yetkiler, bu güç, bu kudret acaba başkasının eline geçerse? Herkesin ortak fikri şu: Tayyip Erdoğan gibi bir lider 100 yılda bir gelir. Her zaman karşımıza böyle bir liderlik çıkmayacağına göre, sizden sonra gelen kişi kötü niyetli olursa? Siz riskleri çok seviyorsunuz. Riskler alarak buraya geldiniz." sözleri üzerine Erdoğan, geleceğin ihtimaller üzerine inşa edilmeyeceğini vurguladı.

Erdoğan, "Onun için biz ne yapıyoruz? Faniler üzerine değil, diyoruz ki 'Sistem üzerine inşa edelim.' Onun için bu sistemin değişmesi lazım. Buraya zaten oradan geldik." değerlendirmesinde bulundu.

"Hiç riski yok mu?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Riski olmayan şey hayatta olur mu? Her şeyin, ticaret risktir, siyaset risktir, yaşam risktir. Riski olmayan hiçbir şey yoktur ama risk paylaşıldıkça azalır. Eğer risk alabiliyorsanız o zaman da güç katarsınız fakat bir şeyi göreceğiz. Eğer bu sistemi hakikaten inşallah 16 Nisan'da milletimiz kalkar da geçirdiği takdirde, milletimizin bu sistemde ittifak etmesi, oy çokluğu ile olacak tabii bu, başka türlü olmayacak. Beğenen olacak, beğenmeyen olacak ama buna milletçe saygı duyacağız. Ve saygı duyduğumuz takdirde millet de bu yeni sistemine ne yapacak? Sahip çıkacak.

Sonra kaldı ki burada bir şey daha var. Bu, Tayyip Erdoğan meselesi değil. Hep söylüyorum, 16’sına kadar benim elimde bir belge var mı? 2019'a kadar elimde bir belge var mı? 'İşte sürekli de bunu gündeme getirmeyin...' Kardeşim niye getirmeyim? Ben Rabbimin bize emrettiği şekliyle hayatı yaşıyorum. Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya, her an ölecekmiş gibi ebedi aleme hazırlığımızı yapmamız lazım. Her an ölebiliriz ama hiç ölmeyecekmişiz gibi de şu anda bulunduğumuz makamda hizmetlerimizi sürdürürüz.

Yarın nasıl bir hizmet üzerimize terettüp eder, onu bilemem, ona göre buna devam ederiz. Kaldı ki 2019 seçiminde benim aday olup olmayacağım, bunlar kesinleşmiş şeyler değil. Parti milletvekilleri, aday olarak teklif edebilir veya dışarıdan 100 bin seçmen, seçim zamanı gelince, onların oyuyla bu teklifler olabilir, başka isimler olabilir, şu olur, bu olur, vesaire… Bu teklifler yapılabilir. Tablo böyle olduğuna göre, biz milletimizin bu noktadaki idrakine, irfanına saygı duyacağız. Ve asla kişilerle de bir ülkenin geleceğini bağımlı kılmayacağız."

Bugün dünyadaki en güçlü ülkelerin düşünülmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, "Amerika’yı alın, bakıyorsun, '4+4' diyor. İşte Clinton geldi, diyelim ki Bush geldi, işte baba Bush geldi, işte bunlar arka arkaya geldiler, işte en son Obama geldi. Bakın Obama da ki bunlar 4+4 yaptılar. Şimdi Trump geldi, şimdi Trump'a karşı takınılan tavırlar ortada. Tabii bu süreç nasıl gider bilemem. Aynı şey mesela Rusya'da bakıyorsunuz, bir dönem Putin arka arkaya işi götürdü. Ondan sonra Medvedev geldi, Medvedev'den sonra tekrar Putin aldı. İşte şimdi yasal bazı düzenlemelerle, daha uzun bir süreci orada yönetim olarak ele almayı planlıyorlar vesaire… Bütün bunlar önümüzdeki örnekler ama biz farklıyız, biz Türkiye’yiz, Türkiye olarak biz de ne yaptık, '5+5' dedik ama seçilebilmek için de yüzde 50 artı 1 oy alacaksın." şeklinde konuştu.

"Bunun için Kılıçdaroğlu niye rahatsız oluyor?" diyen Erdoğan, "Rahatsız olmasın. Biz onun ianesine, lütfuna da öyle bir şey talep etmedik. Kılıçdaroğlu, madem bu kadar başarılı bir yönetici, inşallah aday olur, yüzde 50 artı 1'i o alır, bu ülkeyi de o yönetir. Yani kalkıp, 'Alsın Erdoğan, bunu yönetsin ama işte 2019 geldiğinde bunlardan vazgeçsin.' Ya şu anda zaten biz 2019'a kadar kalkıp da getirdiğimiz bu 18 maddeyi uygulamaya koymuyoruz ki. Bunun içinde birkaç madde uygulamaya girecek. Diğerleri ne zaman uygulamaya girecek? Kasım 2019'da seçilecek olan başkanla birlikte onlar uygulamaya girecek. 18 maddeyi okumamış. Bu soru böyle sorulmaz. Tayyip Erdoğan yeni maddelerle bu süreci yönetmeyecek." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bu çalışmalar yürütülürken katılmadığını, hep çekildiğini, hep geri durduğunu ve yapıcı olmadığını söyledi.

"ONLAR AYNI SİSTEME DÖNECEKLERSE BUYURSUNLAR"

CHP'lilerin evet çıkması halinde mevcut sistemi daha sonra tekrar geri getirecekleri yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Değerlendirmek bile zaman israfıdır. Onlar aynı sisteme döneceklerse buyursunlar, dönsünler. Böyle bir şeyi millet onlara verirse, böyle bir şeyi kazanabilirlerse. Şu anda hala kamuoyu araştırmalarında bakıyorum ki bulundukları yer yüzde 24-25. Yani bunlar hiç derslerini çalışmıyorlar. Aç tavuk kendisini buğday ambarında sanarmış."

Sunucunun, kamuoyunda "Hayır" diyenlere "terörist" denildiği gibi algı oluşturulduğunu belirterek, "Bu, anladığımız kadarıyla bir yanlış anlaşılma oldu çünkü siz bunu daha sonra düzelttiniz." demesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Daha önce öyle söylemedim ki zaten. Ben daha önce 'Hayır' diyenler teröristtir.' demedim ki. Ben sadece 'Hayır' diyenlere bir çağrıda bulunuyorum. Tam aksine 'Hayır' diyenleri de anlayışla karşılarım.' dedim. 'Onlar da hatta saygındır.' dedim. ancak şu anda 'Hayır'ı Türkiye'de kim savunuyor, dünyada kim savunuyor? Kandil 'Hayır' diyor mu, diyor. Bölücü başı İmralı'dan 'Hayır' mesajları veriyor mu, veriyor. FETÖ'nün başı Pensilvanya'dan 'Hayır' diyor mu, diyor. Tüm imkanlarıyla saldırıyor mu, saldırıyor. Terör örgütü Avrupa'da Türkiye düşmanlarıyla beraber ele ele 'Hayır' kampanyaları yapıyor mu, yapıyor. Ben ülkemdeki samimi siyasetle ilgilenenlere diyorum ki: Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Sevgili Peygamberimizin de 'Kişi sevdikleriyle beraberdir.' hadisinden bahsediyorum. Kimi seviyorsan onunla beraber haşrolunacaksın. Bu adamların Türkiye için gördükleri hayırlı bir rüya yok. Bugüne kadar Türkiye'de kimler, neye 'Hayır' demişler, genç kuşaklar bunu bilmez. Onun için açıklamak zorundayız. Genç kuşaklar bunu bilsin. Bir defa 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yapıldığı zaman kıyametler kopardı zamanın meşhur koministleri 'Hayır' dediler.

Fatih Sultan Köprüsü'ne 'Hayır' dediler. Biz Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yapıyoruz, gösteriler yaptılar, denize motorlarla geldiler, filan falan, 'Hayır' dediler. Marmaray'a 'Hayır' dediler. O Marmaray ki 3 yılda 200 milyon insan geçti oradan. Avrasya Tüneli'ni yaptık, ona da 'Hayır' dediler. Körfez Geçişi'ne 'Hayır' dediler. Bakın kimler 'Hayır' diyor. Yapılan işler ortada, şimdi ben de diyorum ki: Bu kadar olumlu hizmetlere 'Hayır' diyenlerle beraber olma. Marifet iltifata tabidir, kusura bakma. Sen vatanını seviyorsan o zaman bu kadar güzel hizmetleri verenlerle beraber olman lazım. Biz bu hizmetleri kim için yapıyoruz? Biz bu köprülerin üzerinden sadece AK Parti'liler geçer diye bir kayıt mı düştük? Haşa. Bunları biz milletimiz için yaptık. Bütün köprüler, havalimanları kim için? Milletimiz için."

"ENGELLİLERİN ALMIŞ OLDUĞU DESTEĞİ HİÇBİR DÖNEMDE ENGELLİ KARDEŞLERİM ALMAMIŞTIR"

Programda, halk oylamasında "Hayır" oyu verecek bazı vatandaşların gerekçelerini dinleyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Tabii bu, tamamen ideolojik yaklaşımlar. 'Evetçiyim' diyen de ideolojik yaklaşım içerisinde. Nasıl olur da bir 'Cumhurbaşkanı yargılanamaz.' derken onu bile bilmiyor? Bir defa şu anki şartlarda cumhurbaşkanı ancak vatana ihanetten yargılanabilir ama bu yeni getirdiğimiz düzenlemede cumhurbaşkanı kişisel suçlardan da yargılanabilir ama benim vatandaşımın bundan haberi yok."

Engelli maaşını az bulduğu için "Hayır" oyu kullanacağını belirten bir vatandaşı da eleştiren Erdoğan, "Başbakanlığım döneminde, tüm iktidarımızda engellilerin almış olduğu desteği hiçbir dönemde engelli kardeşlerim almamıştır. Devlette istihdam edilmeye varıncaya kadar, hiçbir dönemde engelli kardeşlerimiz böyle bir istihdam görmemiştir. '360 lira alınıyor.' diye de bir şey yok. Rakamlar bunların çok çok fevkinde." şeklinde konuştu.

Erdoğan, oylanacak 18 maddenin iyi okunması ve anlanması tavsiyesinde bulunarak, vatandaşların yorumlarıyla ilgili şunları kaydetti:

"Sonra şu çok enterasan, 'Köprü, hastane, okul tabii ki yapacaklar.' diyor. Peki bizden önce gelen CHP iktidarları niçin bunları yapmadılar? Bu yolları bizden önce gelenler niye yapmadılar? Bu okulları niye yapmadılar? Bu havalimanlarını niye yapmadılar? Acaba bu ülkede orta tabaka ve altı uçağa binebiliyor muydu? Biz iktidara geldiğimizde sadece Türk Hava Yolları vardı. Şimdi uçak fiyatı o zaman ki lüks otobüslerin fiyatına düştü, bu hale geldik. Ülkenin dört bir yanına artık uçakla gidebiliyorsun. Tabii ki biz bunları vatandaşın vergileriyle yaptık ama biz çeşitlendirerek adımlar da attık. Nedir bu? Ülkemizi güvenli liman haline getirdik. Şu anda dış yatırımcı, iç yatırımcı icabında devlete yük olmadan birçok yatırımları yapar hale geldi. Bunun adı finansmanı yönetmektir, parayı yönetmektir.

Bizden öncekilerde böyle bir kabiliyet yoktu. Mesela vergi gelirinin yüzde 85'inin faize gittiği bir Türkiye'yi devraldık ama şimdi böyle bir şey yok. Bu, şimdi yüzde 35'lere düştü. Türkiye'yi biz böyle bu hale getirdik ama bunlar ideolojik yaklaştıkları için bunları görmüyorlar. Terör bizim kararlılığımızla bitecek. Terörün mazisi 14 sene değil, bu ülkede 35 yıldır terör var. Biz terörün egemen olduğu bir ülkeyi devraldık. Kaldı ki 'Hayır' diyene 'terörist' diye bir ifade asla ne benim ne arkadaşlarımın yaklaşımı değildir."

"BEN GENEL BAŞKAN OLACAĞIM, O ADAMI BİR DAKİKA TUTMAM ORADA"

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un halk oylamasıyla ilgili açıklamalarını anımsatan Erdoğan, "Terör estirme noktasında asıl terörü estiren kim, biliyor musunuz? Şu anda CHP zihniyetinin Konya Milletvekili. Ne yapıyor? 'Eğer evet çıkarsa İzmir'den denize dökeceğiz.' diyor. Sayın Baykal, 'Hayır çıkarsa adeta denize dökmüş kadar mutlu olacağız.' diyor. Peki Genel Başkan Kılıçdaroğlu, 'Denize dökeceğiz.' diyen o adama kesin ihraç talebiyle acaba parti içinde bir disiplin işlemi yaptı mı? Yapmadı." diye konuştu.

Programda CHP Milletvekili Bozkurt'un söz konusu ifadelerinin olduğu ses kayıdının dinletilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Bir defa millet iradesine saygısı yok, önce bunu öğrenmesi lazım. Bugün millet iradesine saygılı olan bir yerdir. Bu zihniyet, bu kafa yapısı Samsun'a giremez. Samsun'dan ne kadar 'evet' çıkacak, ne kadar 'hayır' çıkacak, 16 Nisan akşamı göreceğiz. Sivas, Amasya, buralarda bile gereken dersi alacak. Sakarya, gereken dersi bunlara verir. Dün İzmir'deydik biz, bekledim ben belki gelir, denize dökerler diye. Gelseydi, dökseydi. İzmir bambaşka. Sen ne dediğinin farkında mısın? Bunlar tam gerizekalı. Partimin içerisinde böyle bir adam olacak, ben genel başkan olacağım, o adamı bir dakika tutmam orada.

Senin bir defa milli iradeye saygın olması lazım. Sen karşı düşüncede olan birisi için nasıl böyle çirkefçe, adi bir ifadeyi kullanırsın? Hemen bu adamı partinden uzaklaştıracaksın, bu kadar basit. Bu adam daha siyaseti öğrenmemiş. Asıl emperyalist kendisi çünkü karşı düşünceye tahammülü yok. Faşist kendisi, karşı bir düşünceye tahammülü yok."

"FESİH YETKİSİ DİYE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL"

Milletin, 16 Nisan Pazar akşamı bu ülkede yeni bir değişim dönüşüm sürecini iktidara taşıyacağına inandığını belirten Erdoğan, bu ülkede şu anda bir cumhurbaşkanı ve yönetimin patinaj yaptığını, çift başlılık bulunduğunu, çift başlılığın ortadan kalkması gerektiğini ifade etti.

"Ben damdan düşen birisiyim, damdan düşen birisi olarak bunu söylüyorum." diyen Erdoğan, tüm yetkilerin bir kişinin elinde toplanmasının söz konusu olmadığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Bir gece yatarsınız sabah kalkarsınız lokantalar, muhtarlıklar kapatılmış." sözlerini eleştiren Erdoğan, "Böyle bir yetkiniz var mı" sorusuna, "Olur mu öyle şey. Böyle bir yetki anayasa verirse olur. Ne anayasanın ne yasaların cumhurbaşkanına vermiş olduğu böyle bir yetki yok." yanıtını verdi.

Bunların hiçbirinin kararnameye tabi olmadığını ifade eden Erdoğan, hukuk devletinin içerisinde anayasayla, yasalarla yapılanlar olduğunu, bunların girmediği yerde, hakkında herhangi bir madde konulmayan bir konuda cumhurbaşkanının kararname çıkarması halinde, bu kararnamenin yasama organı tarafından gerekirse iptal edilebileceğini aktardı.

Hayırcıların, "Yargıyı kendisine bağlıyor. Tek bir noktadan yönetecek kimseye sormadan" iddialarının hatırlatılması üzerine Erdoğan, TBMM'nin mevcut anayasaya göre HSYK'ya üye seçemediğini belirtti.

Erdoğan, cumhurbaşkanının HSYK üyelerinin tamamını atayamadığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi getirdiğimiz ne? Şimdi üye sayısı 13'e düşüyor fakat TBMM'den bugüne kadar kimse gelmezken şimdi 7 kişi geliyor. Bu 7 kişi, 5'te 3 parlamento çoğunluğuna tabi. Onunla seçilerek geliyor. Bu parlamentoda bir uzlaşmayı gerektiriyor. Bir uzlaşma neticesinde parlamentodan gelecek isimlerle ki bu isimler sadece yargı mensubu olmayacak. İcabında akademisyenler, avukat olabilir. Bunlardan oluşan bir ekip buradan 5'te 3 ile seçilip gelecek. Cumhurbaşkanı yine 4 kişi atıyor. Değişmiyor. Bu yalan ya. Diyorlar ki, 'hepsini o atıyor.' Rakamlar, tablo ortada." diye konuştu.

Erdoğan, parlamentoda kişilerin iradesine kimsenin ipotek koyma hakkına sahip olmadığına, bunların hepsinin gizli oyla yapıldığına işaret etti.

TBMM'nin 7, cumhurbaşkanının 4, Adalet Bakanı ve müsteşar iki olmak üzere 13 kişinin bu şekilde oluştuğunu söyleyen Erdoğan, "Ama bunların hakimler savcılar kurulu kimlerden oluşuyor bundan bile haberi yok." dedi.

"YEMİN METNİ AYNI, DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK"

Anayasa Mahkemesinde 2010 öncesinde 11 asıl 4 yedek üye olduğunu hatırlatan Erdoğan, bunların tamamını da cumhurbaşkanının atadığını belirtti.

Erdoğan, 2010 sonrasında ise 17 üyenin bulunduğunu, 3'ünün TBMM'den geldiğini, 14'ünü ise cumhurbaşkanının atadığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim getirdiğimiz yeni öneri, üye sayısı 15'e düşüyor, 2 üye, askeri üyeydi bunlar. Askeri mahkemeler kapatıldığı için emekliliğe kadar kalacaklar. Emeklilik süresi geldiğinde ayrılacaklar. 3 TBMM'den gelecek. Cumhurbaşkanı ise 14 atarken, sayı bu defa burada da 12'ye düşecek. Demek bunların dediği gibi değilmiş. Bunlar derslerini çalışmıyorlar. Görev süreleri de artık 12 yıla düşürülüyor." ifadesini kullandı.

"Partili cumhurbaşkanı sadece AK Partililerin veya kendi partisinin cumhurbaşkanı olacak. Türkiye'nin cumhurbaşkanı olmayacak' iddiaları var. Yemin metni değişecek mi sistem hayata geçerse? Buradan hayırcılara ne dersiniz?" sorusu üzerine ise Erdoğan, şunları söyledi:

"Ders çalışmıyorlar bunlar. Şu işin gündeminde yemin metni yok. Yemin metni aynı, değişen bir şey yok. Şu anda Türkiye'de cumhurbaşkanının hem başbakan hem parti genel başkanı olarak görevi var mı? Böyle bir soru soruyorlar mı? Sormuyorlar. Cumhurbaşkanıyla başbakanı birleştirdiğin zaman tek olduğunda ne fark edecek? Bir cumhurbaşkanı başarılı olabilmesi için gerek cumhurbaşkanı yardımcılarıyla, kabine üyeleriyle ülkede eğer hizmette başarılı olursa ne olacaktır? Halk tarafından sevilecektir. Halkın sevmesi de iki dönem geçerli. 5 artı 5. Üçüncü dönem yok."

"İki dönemin sonunda erken seçime götürürseniz, meclisi feshederseniz iddiaları var. İki dönemin son ayında meclisi feshettiniz, bir dönem daha olma ihtimali var mı?" sorusuna Erdoğan, "Fesih yetkisi diye bir şey söz konusu değil. Yeniden seçim söz konusu. Yeniden seçim kararı da aynı şekilde parlamento buna uyarsa olur, uymadığı takdirde bu da olmaz. Bu ise mevcut cumhurbaşkanının yeniden aday olması anlamında değildir. O zaten ikinci defa seçildiği için durumunu bitirmiş oluyor. Şu anda bu metnin içerisinde böyle bir şey yok." yanıtını verdi.

"GETİRİLEN ORAN BİR UZLAŞMAYI ÇAĞRIŞTIRIYOR"

"Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlarla ilgili dokunulmazlık olacak, asla yargılanamayacaklar' iddiaları sorulan Erdoğan, "Yalan. Bunlar atıyorlar çamuru 'tutmasa da izi kalır' diyor. Cumhurbaşkanı, nasıl yargılanırsa kişisel suçlardan Cumhurbaşkanının yargılanması yok mu? Aynı şey kabine üyeleri için de geçerlidir. Belli çoğunluklar var. O çoğunluklar meclisten geçtiği anda, aynen onlar da Anayasa Mahkemesine yani Yüce Divan'a hepsi gider." karşılığını verdi.

"Hayırcılar, 'kendi atadıkları yargıçlar bunları asla yargılamaz" diyorlar ne dersiniz?" sorusunu Erdoğan, "Bu tür yalanlara samimi değillerse tabi cevap yetiştirmek mümkün değil. Geçmişte kendileriyle ilgili yaşadığımız şeyler var. Oraları mı dile getirmekle vakit kaybedelim." diye yanıtladı.

Her şeyin bir hukuk devleti içerisinde yasalarla devam ettiğini, hakimlerin savcıların imtihanlardan geçtiğini anlatan Erdoğan, bu atamalarla yola devam edildiğini kaydetti.

TBMM, hakimler savcılar yüksek kuruluna bir tane atama yapamazken ilk defa 7 üyeyi bu dönemde atadığını anlatan Erdoğan, "Bunlara sorduğun zaman vereceği cevap şu, 'Parlamentoda ağırlık, diyelim ki iktidar partisinden yana olduğu için bunların istediği isimler gelecek. Burada bir defa getirilen oran bir uzlaşmayı çağrıştırıyor. O uzlaşmanın içinde sen de yerini al, sen de buraya bir üyeni vermiş olursun. Olay bu kadar basittir."

"HAYIR KAMPANYASINI KİMLER YÖNETİYOR BATI'DA?"

Anayasa değişikliğine "evet" diyen vatandaşların gerekçelerini açıkladığı ses kaydının dinletildiği Erdoğan'a, "Doğru gerekçelerden dolayı mı 'evet' diyorlar sizce?" sorusu yöneltildi. Erdoğan, "Aklı selimin yolu birdir. Ben 'evet' diyen vatandaşlarıma, şu anda bu ülkede yapılan o olumlu gelişmeleri gördükleri için teşekkür ediyorum. Ufki bir yaklaşımları var, kim bize düşman? Batı. Niye düşman? 'Hayır' kampanyasını kimler yönetiyor Batı'da?" yanıtını verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Hayır kampanyasını, 'evet'e hizmet etmek için yapıyorlar" sözlerinin hatırlatıldığı Erdoğan, "Bunu külahıma anlatsın, böyle saçma sapan şey olur mu? Bir defa hangi örgütler o işin arkasında belli. O örgütlerle burada Kılıçdaroğlu kendisi beraber çalışıyor zaten. Şu anda Türkiye'de 'hayır' diyen siyasi partiyle müşterek çalışıyorlar, her şey ortada. Mesela 'Türk bayrağını seviyorum.' diyor. Ne seviyorsun ya? Batı'da, orta Anadolu'da, Akdeniz'de seviyorsun ama Hakkari'de, orada yaptığın mitingde Türk bayrağını dalgalandıramadın, arkana HDP'yi aldın. Hepsinin elimizde belgeleri var, görüntüler var, kime anlatıyorsun bunu?" karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu'nun, bir televizyon kanalında yaptığı söyleşide "Haber gelseydi, ben havalimanından ayrılmaz, orada beklerdim." dediğini anımsatan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun daha önce de "Darbe olsa ilk defa tankın üzerine ben çıkarım." dediğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz gecesi 23.15-23.30 aralarında Atatürk Havalimanı'nda olduğunu ifade ederek, kendisinin o sıralarda Marmaris'te bulunduğunu, facetime ile "halkı meydanlara çağırdığını" hatırlattı.

"TANKLARIN YANINA GELİYOR"

Havalimanına 03.00-03.30 sıralarında geldiğini belirten Erdoğan, "Fakat çok ilginçtir, VİP'te beyefendi. NTV'deki programda, 'Eğer bizi haberdar etseydiler, ben beklerdim.' diyor. Fakat çok daha ilginci, şimdi yeni düştü bunlar, VİP'teki bütün kameralara takıldı, o kameralarda tankların yanına Kılıçdaroğlu'nu alan araba geliyor ışıldaklarıyla falan özel, tanklardaki ve onların yanındakilerle görüşmeler yapıyor. A Haber'in yayınlarında bu görüntüler var. Ondan sonra onlar, çıkıp Bakırköy Belediye Başkanlığına geliyor." diye konuştu.

"Darbecilerle bir teması mı söz konusu?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Teması söz konusu. Işıldakları olan araçlarla geliyorlar, tankların etrafında, iki tanktan bahsediyorlar, onlarla orada görüşmeyi yapıyor ve o görüşmeden sonra oradan ayrılıyor. Demek ki danışıklı dövüş. Öbür tarafta, bizim Safiye bacımızı bu alçaklar, namussuzlar, tankların yanına geldiği zaman elinden tutuyorlar, telefonunu alıyorlar, savuruyorlar, kendisini itiyorlar, kakıyorlar, taciz ediyorlar, bu tür şeyleri yapıyorlar ama Kılıçdaroğlu beyefendiye anlaşmış olarak, 'Hadi sen gidebilirsin.' diyip ona yol veriyorlar. Vatandaşlar öbür tarafta Devlet Konukevi'nin olduğu yerde, orada on binlerce insan var. Niye oraya gitmiyorsun? 'Beni çağırsaydı giderdim.' diyor, bırak yalanı, hayatın yalan. Sen oradan Bakırköy'e gidiyorsun."

Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" sözünün sorulduğu Erdoğan, "Kontrollü darbe ifadesi, kontrollü bir danışıklı dövüşü kimlerle yaptığının en güzel ifadesi. Çünkü bu koltuk, kontrollü bir koltuktur, oturduğu koltuk. Ve bu oturduğu kontrollü koltukta, oraya kasetle geldi, kasetle de gidicidir, kalıcı değil. Ama dürüst değil bu adam. O akşam oradan kaçıyor gidiyor. 7 Ağustos'ta biz Yenikapı buluşması yapıyoruz. Ben özel kalemime talimat veriyorum, diyorum ki 'Sayın Kılıçdaroğlu'nu ve Sayın Bahçeli'yi davet edin beraber buluşalım.' HDP'yi davet etmedim." yanıtını verdi.

"YENİKAPI RUHUNA UYGUN YÜRÜTÜYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Havalimanında böyle iletişim kurduğunu bilseydiniz davet eder miydiniz?" sorusu üzerine, "Kesinlikle davet etmezdim. Niye? Darbecilerle anlaşmış olan birisini nasıl davet ederim? O gece orada durmadan bastırıp Bakırköy'e giden birisini nasıl davet ederim? Nitekim biz davet ediyoruz, kendisi olumsuz cevap veriyor. Fakat daha sonra öyle zannediyorum ki birçok baskılar oldu, bu baskılar neticesinde son anda bize cevap geliyor ve Yenikapı'ya geliyor. Biraz geçtikten sonra 'Ben Yenikapı buluşmasını kabul etmiyorum.' mealinde bir şeyler söyledi." karşılığını verdi.

Yenikapı buluşmasını, o ruha uygun olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yürüttüklerini belirten Erdoğan, bunda ülkenin ortak menfaatinin bulunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset uzlaşmaysa, dürüst bir rekabetse bunu Kılıçdaroğlu'nun da yapması gerektiğini ifade etti.

Erdoğan, "FETÖ'nün siyasi ayağına dokunulmadığı" iddialarının hatırlatılarak, "Gözaltına veya açığa alınanlarla ilgili 'Sadece o bankaya para yatırdı, dersaneye çocuğu gönderdi.' gibi söylemler var. Bu konuda ne diyeceksiniz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Bunu bir defa kim söylüyorsa... Sizin kanaatinizse, siz de yanlış düşünüyorsunuz. Yanlış algılarla bir ülke yönetilmez. 17/25 Aralık olayında bir defa o süreçten öncesi var, sonrası var. Ve terörist başı Feto çağrı yaptı ve ne dedi? 'Bütün imkanlarınız, varınızı yoğunuzu gerekirse satın ve Bank Asya'ya bu parayı yatırın.' Çünkü derdi Bank Asya'yı ayakta tutabilmek, kurtarabilmekti. Bank Asya onların nesiydi? Kara paralarını aklama yeriydi. Bu konularla ilgili olarak tabii ki ciddi bir çalışmanın olması gerekiyor. Ve buralarda, buraya kendini öyle vermiş tipler var ki çünkü adeta tapıyorlar. Ne diyor? 'Bize, şah damarımızdan daha yakındır.' diyor. Rabbimizin ifadesi. Bunların içinde de bunu dillendirenler var. Böyle gördükleri için de talimat geldi, bunlardan kimileri dairelerini, kimileri arabalarını satıyor, gidip Bank Asya'ya yatırıyor. Ne zaman? 17/25 Aralık'tan sonraki dönem. Ve bu çağrı üzerine oluyor."

"ARKASINDA DURURUZ"

"17/25 Aralık bir milat mıdır sizin açınızdan?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece o değil tabii, başka konular var ki onun önüne de sarkıyor. Ama bu dediğim benim özellikle Bank Asya ile ilgili, Bylock'la ilgili olan süreç. Bu sürecin içerisinde Bank Asya'yı ayakta tutmak üzere oraya ciddi manada Feto'nun çağrısı üzerine para yatıranlar, işte şu anda yargının ağındadır. Kim olursa olsun, asker, polis, sivil hepsiyle ilgili olarak bir çalışma başlatılmıştır ve şu anda içeride binlerce kişi varsa, bunun hepsi de şu anda bunun hesabını ödüyorlar, ödeyecekler." dedi.

Recep Tayyip Erdoğan, "Suçsuz olanları da takip ediyor musunuz?" sorusuna karşılık, daha yeni 400'ün üzerinde kişinin işe iade edildiğini, bundan önce de olduğunu söyledi.

"Mağduriyet edebiyatıyla gelmeyin." dediğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Niye? Çünkü biliyoruz ki onunla gelenler, kendi yakınları olanların bir defa nelerle meşgul olduğunun farkında değiller. Mesela şu ana kadar toplamda,15 Temmuz'dan bu yana kadar 25 bin kişi tekrar göreve iade edildi. Bu sıradan bir rakam değil, çok ciddi rakam. Bu kadar kişi iade edildiğine göre demek ki şu anda hükümet, yargı bu konuda üzerilerine düşeni yapıyor. Bundan sonraki süreçte de bu hala devam edecek, yargı bundan sonra da bazı iade kararları alabilir. Bunları da hükümet takip ediyor, Cumhurbaşkanı olarak aynı şekilde ben de takip ediyorum. Niye? Biz göre göre dört dörtlük, ispatı vücut eylemiş bu tür şeyler varsa, biz tabii ki Adalet Bakanımıza da bu noktada deriz ki 'Bunlarla ilgilenin, burada bir şeyler dönüyor olabilir.' falan."

"Haksız yere mağdur olan varsa, arkasında ben varım diyebilir misiniz?" sorusuna Erdoğan, "Arkasında dururuz." karşılığını verdi.

"KAN GÖVDEYİ GÖTÜRECEK HALE GÖTÜRÜRDÜ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kesinlikle Silahlı Kuvvetler, polis teşkilatımız, devletin diğer kurumları bütün bunlarda kim olursa olsun, bizim bunlara yönelik bir defa eğer acıma duygusuyla hareket edersek, acınacak hale geliriz. Çünkü bunlar bu milleti böldüler, bu ümmeti parçaladılar. Dolayısıyla bunların bu yaptığı tahammül edilir şeyler değildir. Nice iş adamlarını bunlar haraca bağladılar ve hala bu mekanizmaları bunların devam ediyor. Şu anda elimize bizim neler geliyor neler. Devletin madenlerini, kaynaklarını bunlar nasıl sömürdüler, nasıl oralardan paraları akladılar, hepsi ortada." diye konuştu.

"15 Temmuz başarılı olsaydı ne olacaktı Türkiye'de?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Şu anda bir defa bütün mesele onların kuracakları bir devletti. Onun için biz ne diyoruz? 'Paralel devlet' diye bunun adını koyduk, vardı. Bu tabii Allah göstermesin Türkiye'yi içeride çok ciddi bir kan gövdeyi götürecek hale götürürdü. Böyle bir şeye tabii asla tahammül etmek mümkün değil. Bunu düşünmek dahi istemiyoruz. Ama o gece milletimizin feraseti her şeyi kurtarmıştır. Çağrıya milletimizin verdiği cevap, o ferasetin bir göstergesidir. Kılıçdaroğlu gibi muhalefet olursa, gelirler sizinle radyo söyleşisinde, 'Tankın karşısında darbe olursa duracağım.' diyen insanı... Buyurun. Şimdi size bunu söyledi ama bak A Haber'de nasıl yakalandı."

İDAM AÇIKLAMASI

İdam talebinin sık sık gündeme getirilmesine rağmen neden yasalaşmadığı yönündeki bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kılıçdaroğlu ne diyor? O da tamam diyor mu? 16 Nisan'dan sonra Kılıçdaroğlu bu işe 'evet' derse ki bir yerde ağzından kaçırdı diye aklımda kaldı. Evet derse, zaten parlamentodan geçer. Bize geldiğinde parlamentodan ben bunu onaylarım." ifadelerini kullandı.

İdamın onaylanması durumunda 'Hainleri asabilir miyiz?' sorusuna karşılık Erdoğan, bunun hukuki bir süreç olduğunu, A'dan Z'ye inceleneceğini söyledi. Erdoğan, "İşler mi? İşlemez mi? Hukuki derinliğim o kadar yok. Arkadaşlarımız üzerinde çalışırlar. En azından darbe girişimi, 15 Temmuz'dan itibaren bir defa onun halli bile bu ülkede farklı bir sürecin gelmesidir. Bundan kim rahatsız olur? Avrupa Birliği. Varsın Avrupa Birliği rahatsız olsun. George, Hans rahatsız olsun. Benim için Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin rahatsız olmasın. Yeter ki biz Rabbimizin rızasını kazanalım. Şehitlerimizin rızasını kazanalım. Bu çok önemli." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliği halk oylaması için 'hayır' oyu kullanacakların üzerlerinde baskı hissettikleri yönünde iddiaları olduğu sözlerine karşılık, "Onu da külahıma anlatsınlar. Ne baskısı? Kim neyin baskısını hissediyor? Bunların hepsi tersten yaklaşımla acaba puan toplayabilir miyiz?" değerlendirmesinde bulundu.

"İSTİKRAR İÇİN BARAJ ŞART"

Halk oylamasından "evet" çıkması durumunda balkon konuşması yapıp yapmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, "Önce bir 16 Nisan akşamını görelim. Hayırlısıyla 16 Nisan Pazar akşamını görelim. Ondan sonra kararımızı veririz." dedi.

Erdoğan, 17 Nisan'da ne tür sürprizlerinin olacağının sorulması üzerine ise "O zaman 17 Nisan'ın hiçbir anlamı kalmaz. Milletin öncelikle muhabbetini kazanabilecek dozda inşallah bir müjde olacaktır." ifadesini kullandı.

Seçim barajının kalkıp kalkmayacağına dair soruya Erdoğan, gündeminde böyle bir şeyin de yetkisinin de olmadığı yanıtını verdi. Seçim barajı konusundaki kanaatinin belli olduğunu anımsatan Erdoğan, "Bir defa ben baraj olayını özellikle şu anda mevcut yapı içerisinde doğru bulmuyorum. İstikrar için barajın olması lazım." dedi.

Yeni sistemin halk oylamasında kabul edilmesi durumunda bundan sonra mazeretlerin hepsinin ortadan kalkacağını vurgulayan Erdoğan, cumhurun başı olarak şu andaki yapı itibarıyla başkomutan sıfatının olduğunu, yeni dönemde bu sıfatın çok daha güçlü hale geleceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan Pazar günü yapılacak anayasa değişikliği halk oylamasında neden 'evet' oyu kullanılması gerektiği yönündeki soru üzerine şunları kaydetti:

"Lider ülke için, güçlü Türkiye için 'evet'. Büyük Türkiye, refah, müreffeh bir Türkiye için 'evet'. Bir de bizim Rabia'mız var. Tek millet için, tek bayrak, tek vatan, tek devlet için 'evet'. Tek millet için 'evet' diyoruz neden? Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Çerkez'i, Alevi'si, Sünni'si, biz hep birlikte tek milletiz. Biz yaradılanı, Yaradan'dan ötürü sevdik. 80 milyon tek millet, tek bayrak diyoruz. Niye? Çünkü bayrağımızın rengi şehidimizin kanı. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesi. Yıldız, şehidimizin ta kendisi. Bu bayrağı asla... HDP filan bunlar kendilerine göre paçavraları ile hareket ediyorlar ya... Bizim bayrağımızı bunlar kongrelerine asmazlardı. Şimdi utanmadan, sıkılmadan milletin karşısına farklı bir şekilde çıkıyorlar ve tek vatan, 780 bin kilometrekare tek vatan.

Bu vatanı böldürmeyiz. Bölmek isteyenler, bedelini ödüyorlar. Güneydoğu Anadolu bakın ne hale geliyor? Açtıkları çukurda boğuluyorlar. Hendeklerde boğuluyorlar. Şu anda hükümetimiz yoğun bir çalışmayla, çok büyük paralar harcamak suretiyle oraları adeta kentsel dönüşüm, değişimle çok daha modern bir hale getirmek... Sur içini, İçkale'yi buraları tarihi özellikleriyle yeniden onarıyor ve inşallah oralar turizmin önemli bir destinasyonu olacak. Tek devlet. Devlet içinde devlet asla olmayacak. Türkiye Cumhuriyeti'nden başka bizim devletimiz olamaz. Herkes bu devletin çatısı altında toplanacak. Olay budur, onun için 'evet'."

Programın sonunda, Gezegen Mehmet, Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Beraber yürüdük" şarkısını çalacaklarını söyledi. Erdoğan, "Şarkıyı kime hediye etmek istersiniz?" sorusu üzerine, "Tüm milletime" cevabını verdi.

Erdoğan, "Beş günümüz kaldı. Bu beş gün içerisinde 18 maddeyi iyi okuyup, iyi anlayıp kimlerin bu ülkede ne gibi hizmet verdiğini, kimlerin bu hizmette samimi olduğunu değerlendirip herkes konuşuyor ama icraat başka bir şey, konuşmak başka bir şey. Bu samimiyetin iyi değerlendirilmesi temennisiyle." ifadelerini kullandı.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Recep Tayyip Erdoğan
  • Referandum

Sayfa Yükleniyor...