Cumhurbaşkanı Erdoğan hukukçulara seslendi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin kuruluş hikayesini anlattı: ''Cezaevinden yeni çıkmışım dedim ki bütün illerde kamuoyu araştırması yapalım. 42 bin denek üzerinde araştırma yaptık. Oradan aldığımız cevaplarla partimizi kurduk.''

Cumhurbaşkanı Erdoğan hukukçulara seslendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) heyetini kabulünde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, Kur'an-ı Kerim'in, Allah'ın adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreden hükmüyle bu konuda nasıl davranılması gerektiğini gösterdiğini söyledi.

"Atalarımız 'adaletle zulüm bir arada bulunmaz' demişlerdir" diyen Erdoğan, 2001 yılında partiyi kurmak için yola çıktıklarında 81 ilde 42 bin denek üzerinde yaptıkları kamuoyu araştırmasında parti adını, kurucuları, logo ve amblemi sorduklarını anlattı.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''2001 yılında partimizi kurmak için yola çıktığımızda aklımıza gelen, cezaevinden yeni çıkmışım dedim ki bütün illerde kamuoyu araştırması yapalım, bilimsel olsun. 42 bin denek üzerinde böyle bir kamuoyu araştırması yoktur, biz 42 bin denek üzerinde kamuoyu araştırması yaptık. Orada hem parti adını sorduk kurucuların arasında kimlerin bulunmasını istersiniz logo olarak nasıl bir amblem istersiniz buna benzer sorular... Orada geldi, soruların bir tanesi de çok önemliydi bir parti kurmaya ihtiyaç var mı? Oradan aldığımız cevaplarla partimizi kurduk. Adalet ve Kalkınma oradan geldi. Kurucuların isimleri hep oralardan geldi ve bir havuz oluştu o havuzla adımı attık. Orada milli irade vardı. Böyle bir yapı 16 ayda bizi iktidara getirdi. Bu süreç içerisinde de alınan neticeler ortada.''

Asıl olan anlayışlarının, en geniş manada istişare etmek olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu istişareyi yaptığınız zaman mahcup ve mağlup olmazsınız. Bunu yaptık ve ne mahcup ne mağlup olduk. Bu süreç içerisinde alınan neticeler de ortada" değerlendirmesinde bulundu.

Hz. Mevlana'nın, adaleti, "bir nimeti yerine koymak" olarak, zulmü ise "bir şeyi konmaması gereken yere koymak" olarak ifade ettiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Elbette bir mesajın en büyük muhatabı, adaleti tesis etmekle yükümlü sizlersiniz. Vicdanları yerine başka bir takım güçlerin emirlerini ikame eden hukukçular, ülkemize ve milletimize gerçekten çok büyük zararlar vermişlerdir. Şunu çok açık ve net, bir Cumhurbaşkanı olarak değil bir kardeşiniz olarak söylüyorum: Biz emri haktan almalıyız. Haktan başka hiçbir yerden, asla. İradesine ipotek koyduranlardan adalet beklemeyiniz, kesinlikle. Eğer bu irade hakka teslim olursa, kula kul olmazsa, Allah'ın izniyle orada başarıyı yakalarız. Hakka teslim olan ve kula kul olmayan zaten evelallah hiçbir şeyden çekinmez ve atacağı adımı, vereceği kararı, savunacağı davayı da buna göre savunur."

"ÇOK ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK"

'nin, yakın tarihinde adalet konusuna çok ciddi sıkıntılar yaşadığını, çalkantılı dönemler geçirdiğini dile getiren Erdoğan, Kurtuluş Savaşı yıllarında ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde faaliyet gösteren İstiklal Mahkemeleri'nin kararlarının hala tartışma konusu olduğunu; 27 Mayıs 1960 darbesinin, demokrasi ile birlikte en büyük darbeyi adalete vurduğunu söyledi.

Yassıada mahkemelerinin milletin vicdanında derin yaralar açtığını, bugün dahi şehit Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarını anarken insanların gözlerinin dolduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Eylül mahkemelerinin "bir sağdan, bir soldan" diyerek dar ağaçlarına gönderdiği gençlerin görüntülerinin daha dün gibi hafızalarda olduğunu ifade etti.

28 Şubat döneminde adalet kurumunu temsil eden yargı organları temsilcilerinin brifinglerde, gösterilerde verdikleri görüntülerin hala esefle hatırlandığını dile getiren Erdoğan, bunun için 2003 yılı başından itibaren adalet teşkilatını diğer güçlerin baskılarından kurtarmak, sistemin hukuk ve vicdan sınırları içinde çalışmasını sağlamak için çok önemli adımlar attıklarını kaydetti.

Erdoğan, Türk Ceza Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Borçlar Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Türk Ticaret Kanunu gibi temel kanunları baştan aşağıya yenilediklerini; Türkiye Adalet Akademisi'ni kurarak, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısını değiştirerek, bakanlığın yetkilerini yeniden düzenleyerek yargının bağımsızlığını güçlendirmeye yönelik adımlar attıklarını; denetimli serbestlik, arabuluculuk sistemi, bilgi edinme hakkı, Anayasa Mahkeme'sine bireysel başvuru hakkı, kamu denetçiliği gibi uygulamalarla adalet arayışında yeni yollar açtıklarını; yargının fiziki ve teknik altyapısını yenileyerek, UYAP ile inşa ettikleri 199 adalet sarayıyla mahkemelerin ve yüksek yargı dairelerinin sayılarını artırarak sistemin işleyişini hızlandırdıklarını; hakim ve savcı ile yardımcı personel sayısını çoğaltarak yargının insan kaynağını güçlendirdiklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Anayasa'da çeşitli yıllarda yaptığımız değişikliklerle özellikle de 2010 referandumuyla gerçekten çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Ülkemize yeni bir anayasa kazandırma çabamızı ise maalesef diğer partilerin olumsuz tutumları sebebiyle neticeye ulaştıramadık" dedi.

''TABANI İBADET, ORTASI TİCARET, TAVANI İSE İHANET''

Paralel Yapı'yla mücadeleye de değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz tüm enerjimizi ve zamanımızı adalet sistemimizin yeniden yapılanmasına ayırmışken, 17-25 Aralık 2013 tarihinde yargı içindeki bir çetenin ki bu çete tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ise ihanet olan bir çetedir.

''ALDANDIK''

Emniyet içindeki bir grupla birlikte hükümete ve şahsıma yönelik bir darbe hazırlığı içinde olduğu gerçeğiyle karşılaştık ve aldandık. Niye? Bakıyorsun tabanda ibadet var, ortada ticareti görüyorsun ama tepede, tavanda ihaneti doğrusu tespit edememenin zaafı içinde olduk. Yargıyı gerçek anlamda adalet üreten bir mekanizma haline getirmek için gerçekleştirdiğimiz reformların, bu grup tarafından kendi amaçları doğrultusunda istismar edildiğini gördük. Hakim, savcı unvanı taşıyan bazı insanların kendi ülkelerine, milletlerine ihanet ederek başlattıkları bu girişimi, hamdolsun, milletimizin ve sizlerin desteğiyle akamete uğrattık.

''ONLAR KAÇACAK, BİZ KOVALAYACAĞIZ''

Hukukun ve vicdanlarının değil, bağlı oldukları bir yapının ve kendilerine imam olarak tayin edilen bir takım kişilerin emrine giren bu hakim ve savcılar, adalet sistemine gerçekten çok ciddi zarar verdiler. Bunların bir bölümü yargı önünde hesap veriyor, bazıları yurt dışına kaçtı, kovalıyoruz. 'İnlerine gireceğiz' demiştik, gireceğiz. Onlar kaçacak, biz kovalayacağız. Bir kısmıyla ilgili soruşturmalar devam ediyor ama biliyoruz ki hala yargının içinde bu yapının mensubu olan kişiler var. Bunları biliyoruz, isim isim biliyoruz. Karşımızdaki yapı ne kadar alçak ne kadar hain olursa olsun, biz mücadelemizi hukuk devleti ilkeleri sınırları içinde yürütmek mecburiyetindeyiz. Çünkü bu ülke yol geçen hanı değildir."

Erdoğan, yargı içinde "Paralel Devlet Yapılanması" adı verilen terör örgütüyle ilişkili ne kadar kişi varsa, eninde sonunda hesap vereceklerini, hak ettikleri cezaya çarptırılacaklarını belirtti.

Aynı durumun bu yapının emniyet teşkilatında ve diğer kamu kurumlarında da faaliyet gösteren mensupları için de geçerli olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuk insanlarının iradelerini bir başkasının iradesine teslim etmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.

''NİYE KAÇTIN?''

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Niye kaçtın? Hani sen savcıydın, niye kaçtın? Haklıysan niye burada değilsin? Hakkını savun, kaçma. O da ne durumda olduğunu gayet iyi biliyor da onun için kaçtı. Bunların hiçbiri kendilerini bekleyen akıbetten kurtulamayacaklardır. Paralel Devlet Yapılanması adı verilen ulusal güvenliğimize legal görünüm altında illegal tehdit oluşturulan bu yapıyı er veya geç çökerteceğiz. Bunun hiç lamı cimi yok."

Türkiye'nin yakın tarihinde özellikle de geçen 13 yıllık dönemde yaşananlardan gerekli derslerin hep birlikte çıkarılması gerektiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vicdanımın sesini dinleyerek siz kardeşlerime sesleniyorum, Güneydoğu'yu dolaşırken şu malum terör örgütüyle beraber, bunların müşterek hareket ettiğini gördüğümde gerçekten vicdanım kan ağladı. Hele hele hanımların, o bölücü terör örgütüyle beraber hareket ettiklerini gördüğümde vicdanım kan ağladı. Nasıl olur da onlarla birlikte olur ve onlarla birlikte kalkıp orada çok çirkin hareketleri yapar hale gelir ki bunların o taban dediği zemini, unsurları" diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...