Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV'de

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin erken seçim çağrısını nasıl öğrendiğini ilk kez NTV yayınında açıkladı. Cumhurbaşkanı, o açıklamadan önce MHP ile erken seçime yönelik bir görüşme yapılmadığını belirtti. Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na Cumhurbaşkanı adayı olması çağrısında da bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV'de

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV ekranlarında yayınlanan Siyasi İşler Özel programına konuk oldu. 

Siyasi İşler Özel programında gündemdeki tüm sıcak gelişmeleri Ahmed Arpat moderatörlüğünde Okan Müderrisoğlu, Serpil Çevikcan ve Mustafa Kartoğlu sordu, Cumhurbaşkanı Erdoğan yanıtladı.

Ahmed Arpat: Siyasi tarih açısından çok önemli bir seçim. Efendim hoşgeldiniz NTV yayınına. 


Recep Tayyip Erdoğan: Böyle bir program yeni planlanmadı tabi. Benim çok önceden verdiğim sözdü gerek Okan’a gerek Serpil’e ve Mustafa Bey’e. Böyle olunca NTV’de bu programı gerçekleştirelim dedik. Bu akşam biz yurtdışında da izleniyor olacağız. Ülkemiz demokrasisi için, ekonomimiz için birlik beraberliğimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bizim tabii hafta başında da sayın Bahçeli ile bu hafta içinde bir görüşme arzumuz olmuştu. Sayın Bahçeli’nin de Çarşamba günü saat 13.30 için bir mutabakatı olmuştu. Salı günü böyle bir durum ortaya çıkınca aynı gün benimde malum grup konuşmam vardı. Orada yine 2019’u vurguladım ben. Çünkü arkadaşlarımın henüz ne diyeceğini bilmiyordum. Daha sonra hemen toplantı odamızda arkadaşlarımı toparladım ve ilk değerlendirmeyi yaptım. Bu değerlendirmeden sonra bir de geniş çaplı değerlendirelim istedim. Sonrasında bizim için artık erken seçim noktasında bir tarih ve bu konuyla ilgili takvimin belirlenmesi kalıyordu. Çarşamba günü sabahı tekrar arkadaşlarımla bir görüşme yaptım. Sayın Bahçeli ile görüşmeye bu şekilde girdik ve görüşmemiz esnasında teklifimizi bizler de aynen kendi tekliflerine karşı teklif olarak sunduk. Olumlu yaklaştılar ve 24 Haziran’ı gerek ülkemizde okulların kapanmasını düşünerek gerek üniversite imtihanlarının yapılacağını düşünerek, malum YÖK Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olduğu için. Burada çok seri karar alabilmenin bir ispatı da oldu bu. Hemen sayın başkana konuyu arkadaşlarım ilettiler ve hemen YÖK toplandı ve bir hafta sonraya imtihanları aldılar. Biz de 24 Haziran kararını aleniyete geçirmiş olduk. 24 Haziran tarihini erken seçim tarihi olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapmış olduğu basın toplantısında açıklamış oldum. Böylece 24 Haziran artık yaz tatiline filan gitmeden bayramın hemen ertesinde, üniversite imtihanlarına hemen hazırlık noktasında 1 haftalık süreyi koyarak giriyoruz. Tekrar ülkemiz ve milletimiz için inşallah hayırlara vesile olsun diyorum.

Bütün milletimiz bu yola çıkarken tabii ki en ağır görev Yüksek Seçim Kuruluna düşecek. Yüksek Seçim Kuruluna da başarılar diliyoruz

Ahmed Arpat: Salı günü sayın Bahçeli o tarihi çağrıyı yaptığında siz o çağrıyı canlı olarak dinlediniz mi? İlk duyduğunuzda aklınızdan neler geçti?

Recep Tayyip Erdoğan: O esnada yoldaydım ben. Yolda bir kısmını dinleme imkanım oldu. Yolda şahit olduğum 26 Ağustos tarihini tabii Meclis’e geldiğimde önce yanımda gerek sayın Binali Bey gerek Hayati Bey vardı; yanımda kısa bir değerlendirdik ve sonra grup konuşmama çıktım.

Serpil Çevikcan: Muhalefetten hemen baskın seçim ve danışıklı dövüş diye iddialar gündeme geldi. Seçimin hemen ilk aşamasında bu tür iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Recep Tayyip Erdoğan: Aslında bu iddiaların hepsi ortada. Ana muhalefet erken seçim konusunu aylardır gündemde tutuyor. Böyle bir durum söz konusu değil. Bizim de erken seçim konusu AK Parti olarak prensiplerimiz arasında hiç olmamıştır. Onun için o süreçlerde biz özellikle bu konulara gündemimizde erken seçim filan yok demişizdir. Fakat son Cumhur İttifakı’nı bareber gerçekleştirdiğimiz müttefikimizin bu açıklaması, durumu değerlendirmemizi gerektirdi ve bunun üzerine değerlendirdik ve buraya geldik. Önceden kesinlikle böyle bir görüşme böyle bir sufle etme söz konusu değil. Kaldı ki Cumhurbaşkanlığı seçimini 1 buçuk yıl… Ben 1 buçuk yıl daha Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturma rahatlığına erişebilirdim. Ama biz bunu düşünmedik. Bizim tek düşündüğümüz ülkemizin huzuru, refahı nerede? Burada ana muhalefetin madem böyle bir hırsı var onlarında hırsını biraz rahatlatalım istedik. Onun için adımı atalım onlar da rahatlasınlar dedik. Durmadan er meydanı er meydanı diyor biz de her meydanı dedik. Milletimiz bedeli ödetecek soracak. Eğer bize devam derse milletimiz devam ederiz tamam derse saygı duyarız. Biz eserlerimizle ortadayız. Muhalefetin hangi eseri var bilemiyorum. Demokrasi de bizim eserlerimiz ortada, hak ve özgürlükler konusunda herşeyimizle ortadayız. Adalet, kalkınma ve atılım noktasında yaptıklarımız ortada. Dolayısıyla bizim bu noktada bir sıkıntımız yok. Bütün alanlarda bütün dünya ’deki gelişmeleri izliyor. Siyasi, askeri, ekonomik bütün bu alanlarda bütün kuşatılmışlara rağmen bir yarma harekatı yaparak malum bir Fırat Kalkanı harekatını gerçekleştirmiştir. 166 bin kişi bu harekattan sonra buraya dönmüştür. Ardından bir Afrin Harekatı’nı gerçekleştirmiştir. Burada da dönüşler başlamıştır. İçeride de teröre çok büyük darbe vurulmuştur ve hala devam ediyor. Zaho’da Hakurk’ta bu darbe harekatı devam ediyor. Gabar’da Cudi’de Tendürek’te Kandil’de buralarda operasyonlarımız kararlılıkla devam ediyor. Şu an itibariyle Afrin’de 4 bin 254 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Kuzey Irak’ta 346 terörist etkisiz hale getirilmiştir. İçeride 240 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Ben bu noktada silahlı kuvvetlerimizi, korucularımızı, jandarmamızı, polisimizi gerek şahsım gerekse milletim adına kutluyorum, tebrik ediyorum; bütün bunların yanında Özgür Suriye Ordusu’nu da tebrik ediyorum. Bizim 56 şehidimiz var. Bizim 56 şehidimizin yanında ÖSO yüzlerce şehit vermiştir. Bu konuda en ufak bir ayrım yok Mehmetçiğimize olan onların sadakatı bağlılığı, Mehmetçiğimizin onlara olan sevgisi sadakati nasıl bunlar bir oldular beraber oldular da bu operasyonlarda bu başarıyı sağladılar, bana adeta Çanakkale’yi andırıyor. Çanakkale’de nasıl sadece Mehmetçiğimiz yoktu, Bosna Hersek’ten tutun dünyanın başka yerlerinden Müslümanlar gelip nasıl Mehmetçiğimizle beraber olduysalar burada da benzer tabloyu görüyoruz. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize Allah’tan özellikle şifalar diliyorum.

Okan Müderrisoğlu: Cumhurbaşkanlığından 1 buçuk yıl önce seçime gidiyorsunuz. Bu kararı alırken kendi iç dünyanızın içinde sizin o aşina olduğumuz ‘Kaderin üstünde bir kader vardır’ dediğiniz anlar oldu mu?

Recep Tayyip Erdoğan: Zaten ‘Kaderin üstünde bir kader vardır’ inancıma dayanarak istişareyi de çok üst düzeyde tuttuğum için arkadaşlarımın da bu noktada olduğunu görünce bize düşen ‘Kaderin üstünde bir kader vardır’ demek oldu. Kararımızı verdik inşallah kader inanıyorum ki bizler için tüm inananlar için güzel tecelli edecektir. Çünkü duaya kalkan eller boş inmeyecektir.

Mustafa Kartoğlu: Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve risklerden bahsederken neleri kastettiniz?

Recep Tayyip Erdoğan: Bu konuda tüm batının bir tehdit projeksiyonu var. Bu projeksiyon içinde özellikle güneydeki malum PYD, YPG, PKK, DEAŞ şimdi DEAŞ’a karşı bu bir mücadeledir deniyor. Buna nereye kadar inanacağız. Bir yere kadar bunu yuttuk diyelim. Fakat güneye yani Suriye’nin kuzeyine kaç TIR silah geldi. 5 bin TIR buraya Amerika silah gönderiyor. Aynı şekilde 2 bin kargo uçağıyla buraya silah geliyor. Burada 20 kadar üs var biliyorsunuz. Kuzey Suriye’de bu üsler kime karşıdır? 911 kilometre sınır bizim sınırımız. Peki Amerika’nın yanında kim var? Koalisyon güçleri var. Onların da burada silahları mühimmatları var. Peki başka kim olabilir ikinci derecede olsa olsa İran olabilir, üçüncü derecede olsa olsa Rusya olabilir. Çünkü Rusya hatta ona ikinci derecede diyebilir 5 üssü var orada. Ama birinci derecede biz varız. Peki Türkiye Amerika ile NATO’da müttefik değil mi? NATO’da müttefik olduğuna göre, stratejik ortak olduğuna göre biz paramızla Amerika’dan silah alamıyoruz ama bu terör örgütlerine ne yazık ki Amerika ve koalisyon güçleri ücretsiz olarak verebiliyor. Demek ki tehdit öncelikle stratejik ortaklardan geliyor. Hadi gelin beraber bu işi çözelim. Bunu sayın Obama döneminde de çok uğraştık çok yaptık. Biz bunları yapamadık sürekli oyaladılar. Hem yapalım dediler hem oyaladılar. Bu döneme geldik artık baktık olmayacak kararımızı verdik göbeğimizi kendimiz kestik, adımı attık. Adımı atarak Fırak Kalkanı Harekatı’nda biz Cerablus’tan başladık El Bab ve 2 bin kilometrekarelik alanı DEAŞ’tan temizledik. 3 binin üzerinde DEAŞ’lıyı oralarda derdest ettik. Afrin’de de durum farklı değil, orada da 2 bin kilometrekare civarında bir alanı böylece biz oradaki teröristlerden temizlemiş olduk. Ama işimiz bitmedi. Arzumuz Afrinliler gelsin yerlerine yerleşsin. Bizde kamplarda olanlar geri dönmeye başladılar. Ama bizde de 3 buçuk milyon Suriyeli var. Bunların içinde Fırat Kalkanı’nda olduğu gibi o bölgenin insanları olduğu gibi Afrin bölgesinin insanları var, İdlib’in insanları var, Halep’in insanları var. Şimdi bir de bizim İdlib sınırında da gözlem kuleleri var. Bu kulelerin içinde de 9 tanesi bizim kontrolümüz altında. Burada da arzumuz İdlib’i de ciddi manada kontrol altına alalım çünkü 3 buçuk 4 milyon insan burada yaşıyor. Burası da sürekli tehdit altında. Burada hedef İdlib ile birlikte Tel Rıfat inşallah Münbiç buralarda da şu sürecin devam etmesi lazım. Ama buraları da en az zaiyatla ve yine İdlib’de ilk etabını bu işin en ideal şekilde başlatalım. Nasıl Afrin’de Rusya ile iyi bir ilişki içinde bunu sürdürdüysek burada da yine aynı tavır içinde ve diplomasiyi uluslararası hukuk çerçevesinde öne çıkararak bunu sürdürelim. Burada da bizim Astana süreci ciddi manada ön planda yer aldı. Birinci Soçi aynı şekilde ardından Ankara bu konuda üçlü olarak Rusya-Türkiye-İran bir araya geldik. Şimdi inşallah üçüncüsünü Tahran’da yapacağız. Astana’nın önemini de korumamız laızm. Ama Astana’yı Cenevre’nin önüne çıkarmak gibi bir derdimiz de yok. Ama burada ancak üç ülke bir araya gelebildik. Başkalarına da yasak koymuş değiliz. Cenevre bugüne kadar sonuç odaklı çalışmadı. Biz tabi buralardan çıkacak neticeyle inşallah derdimiz Suriye’nin kuzeyinde kuzeydoğusuna doğru bu barış bölgesini yaygınlaştırmak. Çünkü buralar bize hep sınır. Buralarda ciddi tehditler aldığımız yerler var. Bunlardan en önemlisi Ayn el Arap’tır. Buradan hep tehditler aldık. Aslıdan bu bölgeler bizim insanlarımızın akrabalarının yoğun olduğu bölgelerdir. Ama hassasiyetle yeter ki bizi taciz etmesinler yeter ki bizim bölgemize tehdit savurmasınlar. Bu olmadıktan sonra bizim de bu bölgelerde sürekli ölüm yağdırmaya merakımız yok.

Ahmed Arpat: Kampanya ne zaman başlayacak diye sorulduğunda ‘Biz başladık bile’ dediniz. Ana mesajlar neler?

Recep Tayyip Erdoğan: Ana mesajları şu anda açıklamam doğru olmaz. Arkadaşlarım çalışıyorlar. Hafta başından itibaren bu çalışmaların içinde ben de bulunacağım. Fakat buradaki bütün hedef YSK’nın açıklayacağı seçim takvimi. Onlar resmi seçim takvimini açıklayacak ki bizde de bazı hazırlıklar var ama kendi takvimimizle onu örtüştüreceğiz. Yol haritamızı da ona göre belirleyeceğiz. Seçim takvimizi söylemek doğru değil çünkü bunun asıl belirleyeci olan YSK’nın açıklayacağı seçim takvimi. Örneğin biz bir temayül yoklamasını yine yapacağız. Çünkü temayül olmadan milletvekili adaylarımızı belirlemek doğru olmaz. Fakat diğer siyasi partilere göre yine en hazırlıklı parti zannediyorum biziz. Şu anda biz İstanbul ve İzmir kongreleri hariç bütün kongrelerimizi bitirmiş bir partiyiz. Kaldı ki ana kademenin kongrelerinin dışında da kadın kolları ve gençlik kolları kongerelerini de yapıyoruz. Bugün mesela Ankara’nın kongresi vardı. Bunlarla bir defa biz her an her zaman seçime rahatlıkla girebilecek noktadayız. Ve bütün teşkilatlarımız şu anda sandık kurullarına varıncaya kadar bunların hazırlıklarını süratle yapıyorlar ve temayül yoklamalarını yapıp neticesini hemen bize bildirecekler ve bizler süratle milletvekili noktasında gelen aday adaylarının içerisinden adaylarımızı inşallah seçip YSK’ya gidecek hale getireceğiz.

Okan Müderrisoğlu: 18 Nisan’da Külliye’de erken seçim tarihini açıkladığınız toplantıyı ben yerinde takip ederken şöyle bir cümleniz dikkatimi çekti, “Eski sistemin hastalıkları attığımız her adımda karşımıza çıkabiliyor. Bizim tercihimiz 2019 Kasım’ına kadar dişimizi sıkmaktan yanaydı” dediniz. Nelere dişinizi sıkıyordunuz efendim?

Recep Tayyip Erdoğan: Sen özellikle gazetecilikle ekonomide temayüz etmiş bir kardeşimizsin. Bir defa öyle bir bürokratik oligarşi var ki bu sizin atacağınız her adımda adeta bileklerinize bir kelepçe. Başbakanlığımın ilk anından itibaren ben bürokrasiye karşı adeta savaş verdim. Ama parlamenter demokraside bunu bir yere kadar başarabiliyorsunuz bütünü ile başaramıyorsunuz. Örneğin durum böyle olmayacak, daha farklı olacak. En güzel şeyi tabii bu işin malum yasama-yürütme-yargı. Bu üç kuvvetler ayrılığı noktasında güç, bu dönemde çok daha farklı ama çok daha güçlü çalışacak. Ama devleti bağlayıcı bir güç olmayacak. Bana göre devleti destekleyen, güçlendiren bir güç haline gelecek. Bu bizim için önemli. Mesela yürütmede siz parlamentodan kabine oluşturmuyorsunuz. Dışarıdan bir kabin oluşturuyorsunuz ve bu kabine sizin için bağlayıcı mı? Değil. Bu kabine ile bir yerde aksama var bunları alıp birini bir kenara koyabilirsiniz. Böyle olunca bir defa gelenler de bunu bilecek. Ben ya başkanla beraber giderim veya başarılı olamazsam her an gidebilirim. Böyle bir durum olacak. Dolayısıyla o da altındakilere karşı böyle bir davranış içinde olacak. Çünkü başarılı olmak mecburiyetinde. Bugün bir toplantıdaydım sermaye çevresiyle ve orada da dedim, “Yarın biz inşallah bu seçimi kazanırsak içinizden bazı arkadaşları kabineye alma durumumuz olursa gelmeye hazır mısınız? Ama şu anda kazandığınız parayı kazanamazsınız” diye. Amerika’da Tillerson dünyanın en büyük petrol şirketinin başındaydı. Orada sayın Trump getirdi dışişleri bakanı yaptı. Sonrasında da hiç haber vermeden kendisini o görevden aldı. Ama onun kabinede aldığı maaşın mukayese edilebilir yanı var mıydı? O sadece vatanseverlikti. Şimdi bizim de burada artık böyle döneme alışacağız. Yeni dönemin güzelliği burada. Özel sektörde başarılı olan arkadaşlara bazı teklifler yapabiliriz, onları kabinemizde inşallah görmek isteriz.

Okan Müderrisoğlu: Ekonomiyi de emanet eder misiniz?

Recep Tayyip Erdoğan: Edebiliriz, niye etmeyelim. Ekonomi bu işin can damarı. Şimdi enerji artık dünyada farklı bir yerde. Dolayısıyla bizim buraları çok çok emin, sağlam, verimli, üretken ellere teslim etmemiz lazım. Hedefimiz önümüzdeki dönemde yeniliklerimizden biri bu olacak.

Serpil Çevikcan: Milliyetçi Hareket Partisi ile ittifak çerçevesini milletin bekası bağlamında tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet temeline oturtmuştunuz. İttifak protokolü bu temel üzerinde şekillenirken biraz bize ipucu verebilir misiniz bu protokolün ana noktaları ne olacak?

Recep Tayyip Erdoğan: Bizim özellikle Milliyetçi Hareket Partisi ile normal şartlarda dahi azami müştereklerimiz var. Ama bir Cumhuriyet Halk Partisi ile bizim doğru dürüst asgari müştereğimiz bile yok. Cumhuriyet Halk Partisi yeri geldiği zaman teröristlerle el ele kol kola girebiliyor, onlarla beraber yürüyebiliyor, onları savunabiliyor. Ellerimizde çok belgeler var. Bizim bir defa Cumhur İttifakı’nda az önce sizin saydığınız tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet belirleyici dört esas. Buranın en önemli ittifakı yerli ve milli olması. Öbür tarafta öyle bir şey söz konusu olmadığı için onlarla beraber zaten yapmak yürütmek mümkün değil. Zaten bütün bunlar hasıl olduğu için Cumhur İttifakı’nın kuruluşu da hayırlı oldu. Benim milletim bu ittifakın güzelliğini de görecek, hasılasını da görecek. Bu hasıla ile birlikte bu ittifaka sarılacak. Bunu başarmamız şart ki milletimiz muassır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkabilsin. Bizde bu insan potansiyeli var bu güç var. Biz niye başaramayalım. İşte son 15-16 yılda artık kendi savunma sanayisinde uçağını üreten bir ülke haline geldik. İHA’larımızı, SİHA’larımızı üretiyoruz ve şu anda savaş uçaklarımızı üretmenin çalışmalarını yapıyoruz. Hatta SİHA’larda çok daha yüksek kapasitede uçak üretmenin hazırlığı içindeyiz. Dünyada eşi benzeri olmayacak inşallah. Ama biz bunları yeterli bulmuyoruz. Biz jet savaş uçaklarımızı da yapmak durumundayız. Helikopterlerimiz Atak’lar, tank öyle. Bir kendimizi yetmeyeceğiz bunun ihracatını başlatacağız. Bazı ülkelerle görüşmelerimiz yoğun şekilde devam ediyor. Bizler şu anda denizaltı noktasında da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yani özellikle kuruluşlarımız artık devletten özele ağırlık vererek gelişiyor. Eskiden savunma sanayi denilince sadece devlet vardı. Ama artık böyle bakmıyoruz olaya. Özel sektörü bu konuda teşvik ediyoruz. Onlara ciddi manada teşvikler veriyoruz. Önümüzdeki süreç bunun eserlerini aldığımız bir süreç olacaktır.

Okan Müderrisoğlu: Yerli ve milli bir ittifak deyince karşı cephe gibi düşünülebilecek hani bu ittifakın dışındakiler gayrimilli mi oluyor ve oraya verecek vatandaşlar kendisini dışlanmış mı hissedecek?

Recep Tayyip Erdoğan: Onu öyle değerlendirmek doğru olmaz. Şimdi ana muhalefetin bir defa ülkemin kalkınmasına bakış anlayışı milli değil, yerli değil. Bakıyorsunuz sizi batıya gidip sürekli şikayet eden bir ana muhalefet anlayışını milli olarak değerlendirebilir misiniz? Türkiye’ye sürekli olarak cephe açan ülkelere gidip sizi şikayet eden bir siyasi partiyi milli olarak değerlendirebilir misiniz? Şu anda arkasında terör örgütünün olduğu malum sözde bir parti biliyorsunuz ülke ülke dolaşıp bizleri şikayet ediyor. Sen gel ülkende çalış, halkına kendini anlat ve halkın da seni en ideal şekilde değerlendirsin. Ama anlatamayınca Türkiye’de bir hukuk devleti olduğuna göre bu hukuk devletinin içinde bu kurallar senin için de işleyecektir, diğerleri için de işleyecektir. Biz neredeyse anayasayı değiştirme çoğunluğuna sahip olduğumuz zamanda bile Anayasa Mahkemesi bizimle ilgili kapatma davası açtı. O zaman ana muhalefet ‘Ankara’da savcılar var’ diyordu. Biz bunları yaşadık. Şimdi yeni bir sürece inşallah yerli, milli, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet anlayışıyla gireceğiz ve yoğun bir çalışmayla da inşallah bu asrın bir Türk asrı olmasını dünyaya göstereceğiz.

Serpil Çevikcan: Cumhur İttifakı’nın protokolü çerçeve olarak nasıl olacak? Bu protokol hangi başlıklar altında acaba oluşabilir diye soruyorlar bize de.

Recep Tayyip Erdoğan: Benim önümde şimdi ayın 6’sı var. Oraya kadar hep birlikte çalışacağız İstanbul kongresinde inşallah merakını gidereceğiz.

Mustafa Kartoğlu: Bir tarafta iki parti var bir Cumhurbaşkanı seçecek ama partiler de birbiri ile rekabet içinde olmaya devam edecek. Sizin ittifak ruhunu bozacak adaımlardan kaçının veya öyle bir görüntü asla vermeyin talimatınız olduğuna dair partililere kulağımıza geldi. Sahada bu hem ittifak hem rekabet nasıl yürüyecek? Bir de siz Milliyetçi Hareket Partisi ile bir ortak miting yapmayı düşündünüz mü?

Recep Tayyip Erdoğan: İttifakın ruhu şüphesiz ki var. Bu bir kardeşlik ruhudur. Öyle veya böyle bir ittifak adı üstünde. Dolayısıyla bu ittifaka tarafların saygı duyması, sahip çıkması ittifakın iki parti açısından da başarılı olmasını getirecektir. İttifak sütununda iki parti var. Burada mühür hangi tarafa vurulursa onun hanesine yazılacaktır. Bir de mühür iyi vurulmamış olabilir burada da yine sayısal dağılımda oradaki çoğunluğa göre bir dağıtım yapılacaktır. Bütün bunlarla birlikte oradaki sayının bir tane fazla olması sahi bu ittifakı çok daha güçlü kılabilir. Parlamentoda başkan noktasında başkanın güçlü olması da büyük öneme haiz. Cumhur İttifakı’nın buradaki başkan adayı zaten bellidir ve Cumhur İttifakı’nın başkan adayı olarak burada eğer cumhur şahsımı seçmesi halinde bizler bu ittifaka layık olmaya onların şahsında milletimize layık olmanın gayreti içinde olacağız. Başarılı olma durumunda da Cumhur İttifakı’nın çıkaracağı kanunlar var ama Cumhurbaşkanı olarak da şahsımın çıkaracağı kararnameler var. Bütün bunlar bir uyum içinde millete hizmet yolunda büyük adımların atılmasına da inşallah vesile olacaktır. Buradaki bütün sıkıntı Cumhurbaşkanını seçmek çok çok zor değil. Cumhurbaşkanı adayı pusulada zaten belli orada gelip ayrı bir zarfta kullanacak. Ama ittifakın içinde de iki parti kendi milletvekillerini belirleyecek. Orada onu belirlerken de tabii ki zaten logonun yerinden öte sütunun içinde mühürü nereye basarsa bassın geçerli oy ve onun lehine kullanılacaktır. Ne kadar oy çıkarsa oy miktarıncada milletvekili sayısını o parti çıkarabilecektir. Buradaki dayanışma özellikle Cumhurbaşkanı konusunda çok önemli. Bir de her partinin kendi ilkeleri istikametinde alacağı oyuyla kendi milletvekili sayısını belirleme noktasında önem ortaya koyacaktır. O bakımdan ben ciddi sıkıntı olacağı kanaatinde değilim. Miting noktasında Milliyetçi Hareket Partisi’nden böyle bir talebin olması veya aramızdaki görüşmelerde böyle birşey olabilir mi noktasında bizim olumsuz bir görüşümüz söz konusu değil. 7 Ağustos örneğin bir final olabilir. Böyle bir şeyi yapmak tüm Türkiye’ye tüm dünyaya çok çok büyük bir mesaj olabilir. Her zaman için ittifakta hayır vardır.

Serpil Çevikcan: Kampanyanıza başlamadan önce Cumhurbaşkanı yardımcılarını açıklayacak mısınız böyle bir yöntem mi izleyeceksiniz?

Recep Tayyip Erdoğan: Hayır.

Serpil Çevikcan: Sayın Başbakan son başbakan olacağını söyledi, ilk Cumhurbaşkanı yardımcılarından biri olacak mı?

Recep Tayyip Erdoğan: Ona da şimdiden hayır.

Okan Müderrisoğlu: Sizce ana muhalefet partisi lideri iktidara adaysa ve yepyeni bir sistem yani Cumhurbaşkanı olacak kişi ülkeyi yönetecekse ana muhalefet partisi lideri Cumhurbaşkanı adayı olmalı mı? Ve sayın Kemal Kılıçdaroğlu eğer aday olmayacak ise artık siyasette iddiası kalır mı? Farklı arayışları var hatta AK Partili eski birtakım isimleri bile bu noktada kendi değerlendirme skalasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin farklı düzeyde nabız yoklamasına konu ettiğini biliyoruz.

Recep Tayyip Erdoğan: Gönlüm daha doğrusu şahsen ana muhalefetin başındaki zatın burada olmasını ister. Bu yarışa girsin. Bazen o kadar özgüvenli sözleri oluyor ki başkasını aramasına gerek yok kendisi çıksın meydana, milletin ona hangi oranda ne kadar oy vereceğini görmesinde de çok büyük fayda var. Yüzde 40 dedi alamadı yüzde 25’lerde kaldı. Hadi gel buyur aday ol bak bakalım millet sana ne kadar oy veriyor görelim. Ama bunun dışındaki diğerlerini ben teferruat olarak kabul ediyorum. Onları zaten konuşmamızı zaman israfı olarak kabul ediyorum.

Serpil Çevikcan: Bir adayda da karar kılamamış görünüyor Cumhuriyet Halk Partisi.

Recep Tayyip Erdoğan: Artık onu ben bilemiyorum siyasi partilerin içişlerine karışmıyoruz.

Mustafa Kartoğlu: Siz karşınızda nasıl bir aday görmek istersiniz?

Recep Tayyip Erdoğan: Karşımıza kim çıkarılırsa kim çıkarsa onunla birlikte bir yarışa gireriz.

Ahmed Arpat: Cumhur İttifakı’ndan bahsederken, “Bu ittifaka katılacak başka partilerde olacaktır, olabilir” demiştiniz. BBP destek vereceğini açıkladı. Bu bağlamda Saadet Partisi’ni sormak isterim. Saadet Partisi ile yollar ayrıldı mı? Tabii İyi Parti ile ilgili bir değerlendirmede alabilir miyiz sizden.

Recep Tayyip Erdoğan: Özellikle görüştüğüm partilerle ilgili olarak konuşayım. Saadet ile iki üç kez görüşme yaptık, bir netice maalesef alamadık. Gördüğümüz kadarıyla Cumhuriyet Halk Partisi ile daha uyumlu daha ideal anlamda bazı görüşmeleri oluyor. Ama BBP ile görüşmelerimiz oldu onlarla ilgili bu noktadaki ittifakımız çok farklı bir zeminde oluşacaktır. Onunla ilgili yarın arkadaşlarımızla değerlendirmelerini yapıp adını koyacağız.

Ahmed Arpat: İyi Parti ile ilgili çok değerlendirme alamıyoruz sizden.

Serpil Çevikcan: Seçimlere girip girememe meselesiyle ilgili.

Recep Tayyip Erdoğan: O YSK ile Yargıtay Başsavcılığı’nın müşterek yapacağı veya yaptığı görüşmelerin ki bugün görüşmeler olacaktı, oranın vereceği karar neyse o karara hepimizin saygı duyması lazım. Şu anda o noktada bizim bir sıkıntımız söz konusu değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV'de - 1

Mustafa Kartoğlu: Seçimle ilgili iki konudan bahsediliyor. Biri mühürlü mühürsüz pusuladan bir de OHAL’den dolayı seçimler üzerinden tartışmalar yapılıyor hem Türkiye’de hem dünyada.

Recep Tayyip Erdoğan: Bu konuda heyetlerin yaptığı görüşmeler gayet verimli şekilde sonuçlandı. Burada mühürlü mühürsüz pusula artık böyle bir sorun yok seçimlerde. OHAL dönemleri içinde Türkiye’de bugüne kadar seçimler yapıldı ve hep bir bahane olarak ortaya atıldı. Tam aksine OHAL seçimde bütün ortaya çıkacak muvazaaları da yok edecek bir tedbirdir. Burada bir sıkıntı tam aksine yaşanmayacaktır. Mesela OHAL’in olmadığı dönemlerde ne yazık ki terör bölgesi diyebileceğimiz yerde çok sıkıntılar yaşandı. Vatandaş sandığa bile gidemedi, onların oylarını birilerini onlar adına kullanmak suretiyle oralardan PKK destekleri partiler seçildi. Fransa’da bile Macron OHAL döneminde seçim kazandı. Bunların dünyada örnekleri de var. Bunların hepsi ana muhalefetin bahanesi. Hani yerim dar meselesi var ya şu anda sayın başkan da yerim dar diyor. Sana çok rahat bir seçim kampanyası yürütme imkanı OHAL ile sağlıyoruz. Her tarafta rahatlıkla yürütebileceksin. Bunlar kuru bahaneler. OHAL ile birlikte çok daha sağlıklı çok daha rahat bir seçim kampanyasını inşallah sürdürme imkanını tüm siyasi partiler yakalama fırsatını bulacaktır.

Serpil Çevikcan: Amerika’dan da çatlak sesler geliyor, şeffaf olmayacak seçim OHAL ortamında olacak vesaire diye.

Recep Tayyip Erdoğan: Amerika’nın bu noktadaki beyanları varsa ki ben önem vermiyorum bu beyanlara biz kendimiz ne diyoruz bu önemlidir. Bugüne kadar AGİT sürekli olarak buraya hep gözlemcilerini göndermiştir. Ama Türkiye’de hiç bir zaman seçim şaibeli olmamıştır. Tam aksine bugün Amerika bile bizim yaptığımız seçimleri hayatında yapamamıştır. Biz yüzde 86 katılımlarla seçimler geçrçekleştirmiş ülkeyiz. Onlara baktığınız zaman en kabadayısı yüzde 40-45-48 buralarda. Hatta Avrupa yüzde 35 ile seçimler yapan ülkeler var. En son seçim işte 85 aklımda kaldığı kadarıyla. Amerika’daki seçimlerde şaibeler anlatmakta zorluk çekebileceğimiz kadar. Hakikaten sıkıntılı. Bizde bu tür şeyler olmuyor. Olmadığı gibi de seçimden çok kısa zamanda seçim neticelerini alabilen bir ülke konumuna geldik.

Okan Müderrisoğlu: Muhalefet daha seçim başlamadan seçim güvenliği üzerinden bir tartışma oluşturma çalışıyor ve bu mühürsüz pusulalar konusunu siz diyorsunuz ki, “Seçmenin iradesini sandığa yansıttıktan sonrası kısmına bakmak lazım” ama mühürsüz oy üzerinden bir algı yaratmaya çalışıyor.

Recep Tayyip Erdoğan: Diyorum ya yerim dar. Şimdiden başladı. Sen dur bakalım bir seçime gir. Daha seçim hazır değil. Adayı yok. Bakalım adayını ne zaman açıklayacak. Parti Meclisi açıklar dedi. 24 saatte toparlarsın Parti Meclisi’ni hemen adayını belirlersin. Hiç aday bulamıyorsan kendin aday ol. Galiba adayları da bol. Bunlardan birisi üzerinde karar kıl o zaman. Milleti heyecana boğmaya da gerek yok.

Ahmed Arpat: Mitingler planlıyor musunuz tüm Türkiye’yi dolaşacak mısınız? Yurtdışındaki seçmen ve oradaki mitingler, bu noktada Avusturya ve Hollanda’dan bir takım açıklamalar geldi.

Recep Tayyip Erdoğan: Bir defa batının burada takınacağı tavır tüm dünyada demokrasiye batının nasıl bağlı olduğunu gösterecektir. Ana muhalefetin mühür noktasındaki yaklaşımı ise buradaki sandık kurulundaki mühürden öte YSK’nın mührüdür. YSK zaten mühür işlemini filan bitirerek bunları torbalıyor ve ilgili yerlere bunları gönderiyor. Bu konuda bir sıkıntı söz konusu değil. Ve yurtdışı olayına gelince benim büyük ihtimalle yurtdışındaki hazırlığımız tamam. Şöyle 10-11 bin kişilik spor salonunda şu anda ülkeyi açıklamayacağım orada bir uluslararası kuruluşun toplantısında inşallah bulunacağım ve orada Türk vatandaşlarıma sesleneceğim. Büyük ihtimalle de Avrupa’yı orada toparlayacağız. Demokrasi mücadelesi öyle kolay kolay kısıtlanabilecek önü kesilebilecek bir mücadele değildir. Sizin bir yerde önünüzü kesseler öbür yerden çıkarsınız. Ama tabii Avusturya’nın başındaki zatın attığı bu adımlar tamamiyle kendisine ters dönecek adımlardır. Bunlar da bunun bedelini uluslararası toplumlarda ödeyeceklerdir. Ülkemde ise bu kongrelerle ilgili dolaştığım iller var ve bu illerden sonra bizim bir değerler silsilesi var. Bu seçmen değerlemelerini arkadaşlarıma yaptırtıyorum ve bu değerlemelerden sonra da gideceğim iller olacak gidemeyeceğim iller olacak. Ama azami illerimize verimlilik esasına göre inşallah gitmekte kararlıyım.

Serpil Çevikcan: 28 Şubat davası kararları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Recep Tayyip Erdoğan: Yargı meselesi. Sembol dava olmanın yanında tabii yaş meselesi de bunlarla ilgili önemli. Bu yaş durumundan bu konularla ilgili de yargı nihai kararını verecek. Bu nihai karar değil tabii daha süreç devam edecek. Bu kararların bitişi ve bu sanıkların yaşlarının durumu vesaire bunlarla ilgili yasal durumlar söz konusu. Temenni ederim ki buradaki mağdurların, mazlumların bir defa her şeyden önce tatmin olmasıdır. Bu süreci de daha fazla elde tutmamızın bir anlamı yok. Yargının kararı esastır ve bu esasa da biz uyarız.

Okan Müderrisoğlu: Birincisi yüksek kur ve yüksek faiz, Türkiye’nin bu çerçevede bir kıskaca alınmakta olduğu konuşuluyordu. Erken seçim kararı alındıktan sonra o tansiyon biraz düşmüş gözüküyor. Bir de yine erken seçim kararını açıklarken ekonomide alınması gereken kararlardan söz ettiniz. 2023 hedefleri önünde bazı psikolojik teknik engeller var dediniz. Biraz bu tarafını açar mısınız?

Recep Tayyip Erdoğan: Bu kur meselesinde ben yerli ve milli parayı çok önemsiyorum. Yapacağımızı ithalat ve ihracatlarda yerli ve milli paraya ne kadar girebilirsek hükümetler arası anlaşmalarla bunu ne kadar güçlendirirsek inanıyorum ki kur baskından paramızı ve karşı ülkenin parasını kurtarmış olacağız. Eğer bu işi altına endeksli olarak yaparsak o işimizi daha da kolaylaştırır. Ama mesela diyelim ki İran’la bu noktada alışverişimiz var. İran Tümen’i ile TL karşılıklı olarak alışverişleri bu şekilde yapmak. Yani İranlı turist geldiği zaman burada rahatlıkla Tümen’le her türlü alışverişini yapacak otellerde istediği gibi kalabilecek. Türkler orada aynı şekilde TL ile yapabilecek. Mesela Rusya ile aynı şekilde Ruble-TL aramızda çalışabilecek. Çin ile aynı şekilde bunları yapabileceğiz. Ama en ideali altını devreye sokmaktır. Faiz meselesine gelince ben faiz enflasyon ilişkisinde hep doğru orantıyı yani faizi ne kadar yükseltirseniz enflasyon da o kadar yükselecektir, faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon da o kadar düşecektir. Bunu biz göreve ilk geldiğimiz zaman yaşadık. Yüzde 63 o zamanlar faiz vardı; enflasyon 30’du o zaman. Biz faizi düşürdükçe enflasyon düştü. Hatırlarsanız 13 Haziran olaylarında faiz 4.6’ydı. Gezi Olayları’nda pardon. Ve enflasyon ciddi manada tavan yapmıştı. Taksim olayları Gezi olayları oldu bir anda faiz ne yazık ki çift haneliye o dönemde çıktı. Benim değerlendirmem yine aynı biz faizi indirdiğimiz andan itibaren işte başkanlık sistemi bunu da getirecek inşallah enflasyon da onunla beraber düşecektir.

Okan Müderrisoğlu: Kuru durdurmak için faizi arttırın şeklinde baskılar da var.

Recep Tayyip Erdoğan: Ben kur faiz ilişkisini şu anda batılılar gibi düşünmüyorum. Burada bizim için kur noktasında en ideal olanı yerli ve milli para konusudur. Kesinlikle kur baskını ortadan kaldırır. Faizi de düşürdükçe o de kuru ciddi manada aşağı çekecektir.

Okan Müderrisoğlu: Kararlar noktasında çok belirgin yapısal kararlar mı başkanlık sisteminde devreye girecek.

Recep Tayyip Erdoğan: Ben işte Cumhurbaşkanlığının bu kararname çıkarma yetkisi bu işi kolay kılacaktır, daha rahat adım atma noktasına getirecektir. Kurumlardaki çalışmalar çok farklı olacaktır. Buna göre adımlarımızı atarak çok seri karar alma noktasına ulaşacağız.

Serpil Çevikcan: Türkiye FETÖ’nün kanser hücrelerini ne kadar temizleyebildi? Sayın Bahçeli FETÖ’nün Cumhur İttifakı’na nifak sokmaya ya da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sabote etmeye yönelik bir takım planlamalar içinde olduğu yönündeki endişelerini sizinle paylaştı mı acaba?

Recep Tayyip Erdoğan: Son görüşmeyi kastediyorsanız böyle bir şeyimiz olmadı. Ama şu anda gerek sayın Bahçeli’nin gerek benim FETÖ ile mücadeledeki tavrımız çok açık net belli. Bu konudaki mücadele kararlı şekilde devam edecek. Benim buradan taviz vermem mümkün değil. Çünkü bu FETÖ denen adam benim milletimi böldü parçaladı, ümmeti böldü parçaladı. Anayı evladına, evladı anasına aileyi kendi içinde parçaladı. Birçok bildiğim arkadaşlar var ki şu anda evlatlarında bu noktada ayrı yaşar hale geldiler. Bunlar müsebbibi bu adamdır. Bu adama şu anda Amerika sahip çıkıyor. Arkasında Amerika var. 400 dönümlük bir yerde paşa paşa yaşıyor. Verilmiş olan kararlar var, yargının verdiği kararlar var. Siz bizden kalkıp Brunson’ı istiyorsanız ve bu noktada atılan adımlara bakın. Şu anda orada yargılanmış değil oturan bir adam. Ama bununla ilgili Türkiye’de mahkemelerimn verdiği karar var. FETÖ ile ilgili vermiş olduğu karar var. Ağırlaştırılmış müebbet kararları var. Siz bu kararları yok farzedeceksiniz ve bizden gayrikanuni bir talepte bulunacaksınız. Önce bir defa siz de şu anda bir suçluyu suçluların karşılıklı iadesi anlaşmasından hareketle deport etmenin yolu yok mu? Niye etmiyorsun? Sen aramızdaki anlaşmaya da sadık kalmıyorsun. Burada suçluların karşılıklı iadesi var. Bu adamların okullarında ne kadar bedel aldıkları ortada. Bunu biz ilgililerine söylüyoruz. Siz kendi bütçenizden bu okullara yılda 700-750 milyon dolar para ödüyorsunuz. Adeta terörü finanse ediyorsunuz. Ondan sonra kalkıp bizden böyle talepte bulunuyorsunuz. Bu nasıl bir stratejik ortaklıktır. Eğer bir adım atacaksak siz üzerinize düşeni yapacaksınız biz üzerimize düşeni yapacağız. Ama böyle bir mütekabiliyet yok. Olmadığı zamanda kusura bakmasınlar.

Mustafa Kartoğlu: Bir kısmı Türkiye’ye yakalanıp getirildi başka ülkelerden. Devamını da bekleyebilir miyiz?

Recep Tayyip Erdoğan: Şu an itibariyle 83 FETÖ’cüyü toplayıp Türkiye’ye getiriyoruz. Bu kararlılıkla devam ediyor. Bunların tabii gözaltı yargı süreçleri var. Milli İstihbarat Teşkilatımız bunların yerinde paketleyip alıp getiriyor. Şimdi değişik ülkelerde bunların takibi, aranması, yakalanması filan tabii bir zaman alıyor. Ama kararlıyız. Nasıl PKK’lıların inlerine gireceğiz dedik bunların gittikleri yerlerde yine inlerine girip güvenlik güçlerimizle, istihbarat örgütlerimizle alıp getireceğiz. Şimdi en son Gabon’da olanların eşleriyle birlikte alıp geldik. Alıp geleceğiz. Çünkü biz bu şehitlerimizin ahından kurtulamayız. Bu gazilerimizin çektiği acıları dindiremeyiz. Bunu yapmak durumundayız bu makamda bulunduğumuz sürecede. Biz de o mağdurların ailelerinin yerinde olabilirdik. Onun için eğer acırsak acınacak hale geliriz. Şu anda mesela cezaevinde olan vesaire bunun bir örneği. Bugün yüzlerce kişi ağırlaştırılmış müebbet gibi cezalara çarptırıldıysa bunun bir sebebi var. Yargı durup dururken bu cezaları vermiyor ki. İşledikleri suçun cezası bu olduğu için veriyor. Avukat arkadaşlar bu mahkemeleri çok yakın takipte tutmak suretiyle de devam ettiriyorlar. Darbe girişimine yönelik şu ana kadar 285 dava açıldı. 137 davada karar verildi. 1433 sanığa hapis cezası verildi. Bunlardan 1433 sanığın 530’u müebbet, 399’u ağırlaştırılmış müebbet. 504’ü ise 1 yıl 2 ay ile 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. Diğer taraftan şu anda 19 değişik ülkeden biz 83 FETÖ yöneticisini getirdik ve 10 ülkede FETÖ bağlantılı 76 okul kurduğumu vakfa devredildi. 25 ülkede de FETÖ iltisaklı okulların devri veya yeni okulların açılması için perotokollerde imzalandı. OHAL kapsamında yayınlanan KHK’larla 107 bin 175 kişi kamu görevinden ihraç edildi. FETÖ’nün birinci aşama mahrem ve kripto yapısına mensup TSK içinde de şu anda binlerce kişi deşifre edildi.

Mustafa Kartoğlu: Adil Öksüz’ün kaçışı gündeme geldi ve daha sonra kendisine ulaşılamadı. Onunla ilgili bir bilgiye ulaşıldı mı?

Recep Tayyip Erdoğan: Burada hangi ülkede olduğunu söylemek uygun olmaz herhalde ama iz sürüyoruz, bazı bağlantılar kurulmuş vaziyette. Temennim odur ki aldığımız istihbarat doğru çıkarsa herhalde onunla ilgili adımı da gerçekleştirmiş olacağız.

Okan Müderrisoğlu: Milletvekili listelerine FETÖ’cülerin sızması ihtimalini bu süreçte önlemeyi nasıl sağlayacaksınız?

Recep Tayyip Erdoğan: Burada artık kolay değil. Çünkü çok hassasız. Her türlü incelemeyi araştırmayı yaptırıyoruz yaptıracağız. Ben böyle bir sızmanın olabileceğine ihtimal vermiyorum.

Ahmed Arpat: Türk Silahlı Kuvvetleri içinde nasıl bir yapıdan bahsediyoruz?

Recep Tayyip Erdoğan: Bunlar son dönem yönelik tespitler tabi. Çalışmalar devam ediyor. Değişik şeyler olabilir. İstihbaratında kendine has görevleri var. İstihbarat konuşulursa istihbarat olmaz.

Serpil Çevikcan: Fırat Kalkanı ve Afrin harekatı önemli bir başarı tabii ki. Fakat bu kurulmak istenen terör koridorunun şah damarını kesme bağlamında bir nihai durum değil. Bu yöndeki diğer çalışmalar nelerdir? Bir de şu anda yeni bir Afrin yaratılıyor. Oradaki son durum hakkında daha detaylı bir bilgi verebilir misiniz bize?

Recep Tayyip Erdoğan: Biz şu anda belki şah damarını kesmiş olamayabiliriz ancak şah damarı çok ciddi darbe yedi ve kanamada. Zira, sayılar içeride, bakın ciddi manada düştü. Artık yüzlerle konuşuluyor. Bunlar kısa bir sürenin değil çok uzun bir terörle mücadelenin ürünü. Son 3 yılda yurtiçi ve Kuzey Irak’ta YPG-PKK ile mücadelede 16 bin 650 terörist etkisiz hale getirildi. Mesela Afrin bölgesi 20 Ocak’tan bu yana 4 bin 254 terörist etkisiz hale getirildi. Fırat Kalkanı harekatıdna 3 bin 60 DEAŞ mensubu. Bu sayın Macron’a duyuruluyor. Çünkü sık sık bizi DEAŞ’ı koruyan böyle gösteriyor. Yurtiçindeki operasyonlarda 146 DEAŞ mensubu etkisiz hale getirildi. DEAŞ’la iltisaklı 14 dernek kapatıldı. 53 bin 781 kişiye ülkeye giriş yasağı konuldu. 5 bin 540 kişi DEAŞ’la bağlantılı olarak sınırdışı edildi. 5 bin 402 zanlı gözaltıan alındı, 902’si tutuklandı. Bu mücadeleyi bütünüyle veriyoruz. Burada artık gerek polisimiz, gerek jandarmamız, gerek silahlı kuvvetlerimiz gerek eski adıyla korucular yeni adıyla güvenlik korucuları bu konuda çok ciddi deneyim sahibi. Bir de korucular artık gençleştirildi. O babalar emekli edildi. Şimdi onların bir çoğunun ya çocukları ya yeğenleri onlar bu güvenlik korucuları olarak çalışmaların içine dahil edildi. Aklımda kaldığı kadarıyla 50 bine yakın böyle bir ekibimiz var. Bütün bunlar bu mücadelenin dağ taş demeden içindeler. Afrin’in yeniden imarı Fırat Kalkanı’nda olduğu gibi orada bir yönetim oluşturuldu bu yönetim bizdeki deneyimli tecrübeli arkadaşların riyasetinde oradada ÖSO’dan olsun oranın yerli insanlarından olsun oluşturulan ekiplerle o çalışmalar sürdürülüyor. Hatta bizden bazı belediyelerin kardeş şehir deriz ya benzer anlayışla temizlikler şunlar bunlar bizden giden çöp araçlarıyla vesaire yapılıyor. Güvenlik taraması el yapımı bombalar vessaire yine bizim güvenlik güçlerimiz tarafından yürütülüyor. Böylece bir an önce oranın idari anlamda da yapısının güçleneceğine inanıyoruz. Orayı kendi ayakları üzerinde durur hale getireceğiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV'de - 2

Okan Müderrisoğlu: Afrin bir Kürt kenti olarak tanınıyordu. Mehmetçik oraya gittiğinde bir sürü ezberi bozacak şekilde karşılandı. Kürt kökenli vatandaşlarımıza dönük bu süreçte nasıl bir mesajınız olacak?

Recep Tayyip Erdoğan: Benim ülkemdeki Kürt vatandaşlarımın kardeşlerimin bilmesi lazım, bizim Afrin’deki Kürt kardeşlerimize yönelik bir mücadelemiz olmadı. Biz oradaki teröristlere karşı mücadelemizi verdik. Bu terörist Kürtte olabilir başka etnik unsurdan da olabilir. Ama ağırlıklı olarak kusura bakmasınlar Kürt etnik unsuruna mensup olanlar ağırlıkta ve yabancılarda bunların arasında. Yani batılılar da var. Fransızlar var, Arjantin’den filan gelme kişiler var. Bunların içinde Amerikalılar var.

Mustafa Kartoğlu: Menbiç için ABD ile bir görüşme yürütülüyordu. Orada son durum nedir?

Recep Tayyip Erdoğan: Burada yeni dışişleri bakanı olarak Pompeo tam manasıyla göreve başlamadı. Ancak tabii bazı açıklamalar geliyor. Münbiç’le ilgili olarak aldığımız duyumlarda Fransızların özellikle Münbiç’e yönelik bazı gayretlerinin olduğunu şu anda gözlemliyoruz. Şimdi bu yaklaşım tarzı hoş değil. Şimdi bunlar koalisyon güçleri olarak birlikte hareket ettiler. Ama ne kadar kişiyle şu anda oradalar onu bilemem. Fakat temennimiz odur ki kendilerini üzecek bir iş yapmasınlar. Yüzde 90’ı oranın Araptır. Orada onlar PYD veya YPG ile müşterek hareket etme durumuna gelirlerse Afrin’de olan tablo orada da meydana gelebilir. Çünkü oranın yerli halkı ki ağırlıklı olarak aşiretlerdir, bu aşiretler kesinlikle bunları kabul etmiyorlar. Bize gelen şeyler hep bizi bunlardan kurtarın. Biz de Fransızlara da Amerikalılara da diyoruz ki, “Siz bize başta söz verdiniz, sayın Obama bize söz verdi. Biz buradan en kısa zamanda çıkacağız Fırat’ın doğusuna geçeceğiz. Şimdi siz de aynı şeyi söylediniz ama hala yapmıyorsunuz. Eğer müttefiksek gelin bu adımlarla birlikte atalım yoksa kusura bakmayın.”

Ahmed Arpat: Soçi ve Ankara zirvesi sonrasında bir Tahran Zirvesi planlanıyor. O Zirve ne zaman yapılacak? Toplantıya rejimi de davet etme yönünde bir talep gelir mi? Gelirse sizin yaklaşımınız nasıl olur? Bir de kapımız katılmak isteyen diğer ülkere de açıktır demiştiniz. ABD Dışişleri Bakanı’nın o fotoğrafta biz de olmalıydık demişti. ABD katılmak isterse yanıt ne olur?

Recep Tayyip Erdoğan: Zaten bu noktada daha önce elçi düzeyinde katıldılar Astana’ya. Şu anda yine böyle bir arzuları olsa biz kapıyı açarız. Mesela İstanbul Zirvesi’ne biz Türkiye, Rusya, İran olarak önce Fransa Cumhurbaşkanı katılmak istedi bunu bana söyledi. Ben de kendisine gelmek istiyorsanız hemen İran ile görüşmemi yapayım aynı zamanda sayın Putin ile görüşmemi yapayım sizleri zirveye davet ederiz. Sonra gerek Ruhani gerekse Putin ile yaptığım görüşmede kendileri bizim için olumsuzluk söz konusu değil memnun oluruz dediler. Ben kendisine düşünceleri ilettim. Hatta bunu 3 artı 1 şeklinde de yapabiliriz dedik. Fakat daha sonra Afrin’deki bu gelişmelerden bize, “Afrin’den çekilirseniz gelebilirim” dedi. Ben sizden böyle bir talepte bulunmadım ki siz benden talepte bulundunuz. Bende nezaketle sayın Putin’e ve Ruhani’ye ilettim. Şimdi siz benimle pazarlık ediyorsunuz. Afrin konusunda bir daha lütfen bizimle pazarlığa girmeyin burada sizinle pazarlık edilecek bir konumuz yoktur. Biz de görümelerimizi Ankara’da üçlü olarak yaptık. Bunlar geçmişte hep böyle alışmışlar. Biz büyüğüz sen büyüksek Türkiye senden küçük mü? Türkiye masada kalıcıdır ve belirleyicidir. Sen kalkacaksın Elysee’de teröristleri misafir edeceksin ondan sonra bizden el bebek gül bebek temenni mi bekleyeceksin?

Okan Müderrisoğlu: Avrupa Birliği’nin ilerleme raporunda yazılanlara bakışınız nedir?

Recep Tayyip Erdoğan: Bu rapor bizim için yok hükmündedir. Bunun kıymeti harbiyesi yoktur. Benzer bir tabloyu Varna’da yaşadık. Bizden Yunan askerleri ile ilgili verilmesini istediler. Bizde böyle bir şeyi talep ediyorsanız bizim devletimize darbe yapan FETÖ’cüler var onların verilmesi lazım bize. Biz de bunları şu anda masaya yatırırız. Çünkü bunlar sınır ihlali yapmıştır. Sınır ihlali yapanlara geçmişte bizim askerlerimize bir keresinde 1 askerimiz yaptı 6 ay mahkumiyet verdiler. Biz burada aynı durumla karşı karşıya kalmayız. Burada bir sınır ihlali yapılmıştır. Bunun kaldırılması için masaya getirilmesi için devletimize darbe yapan kişileri iade edeceksiniz bizde bunun üzerine yargıda gerekli adımları atarız dedik: Fakat Yunanistan çok farklı bir konumda bulunuyor şu an. Şu anda FETO’culardan Avrupa’ya kaçanların ilk durak yeri Yunanistan olmuştur. Kaçanlar önce Yunanistan’a gidiyorlar oradan da Avrupa’nın değişik yerlerine dağılıyorlar. Asıl siz bizi zora sokuyorsunuz. Şu anda da açıklanan bu rapor, kesinlikle tamamıyla ilişkileri bozmaya yönelik bir rapordur. Yapıcı olmaktan tamamıyla uzaktır ve yok hükmündedir.

Serpil Çevikcan: Son dönemde aynı zamanda Yunanistan Ege’deki kayalıklar konusunda da gerginlikler üretiyor. Acaba Yunanistan da yüksek frekanstan bir değerlendirme mi bekliyor?

Recep Tayyip Erdoğan: Onu aslında Yunanlılara sormak lazım. Siz ne yapıyorsunuz? Üç tane kendini bilmez gelip o kayalıklarda böyle bir bayrak asma hastalığına nereden kapıldılar. Siz bunu bilmiyor musunuz ki buralarda böyle bir şey yapılırsa anında bu cevabını bulacaktır. Nitekim bunu yaptılar ve anında bizim SAT komandolarımız müdahale edip onların bayrağını indirip kayalıkları kendi haline dönüştürdü. Bütün bu süreç içerisinde bir suların ısınması diye birşeyi istemiyoruz. Böyle bir gayretin içerisinde değiliz. Biz Yunanistan’a bir komşumuz olarak bakıyoruz. Öyle veya böyle bazı sıkıntılar olsa bile bütün bunları aşalım istiyoruz. Oturalım masaya deniz, hava uçaklar gemiler rahatlıkla gelsin geçsin. Fiili bir müdahale olmadıktan sonra niçin şu güzelim barışı gölgeliyoruz. Bizim artık dünyada barışa ihtiyacımız var. Kaldı ki bizim sizlerle olan barışımız hiç bir ülke olan barışa benzemez. Yıllar yılı ülkemizde bizim Rum vatandaşlarımızın sayısı az değildi. Ama maalesef bizim ülkemizde de olan bazı hatalı davranışlar sebebiyle buradan birçok Rum vatandaşımız ne yazık ki Yunanistan’a gitmek durumunda kaldı. Ama şimdi diyoruz ki gelin Yunanistan’da Çipras bir başbakan olarak yeni bir adım atalım arzusundadır isteğindedir, cumhurbaşkanını ben aynı havada gördüm son ziyaretimde. Gelin o zaman bunları masaya yatırıp ama sen mi daha fazla aldın ben mi daha fazla verdim filan bu kavgaları bırakalım. Ama bunu yapamamak bize başka sıkıntılar getiriyor. Getirince de bedeli ağır oluyor bu işin. Biz artık noktayı koyalım istiyoruz.

Mustafa Kartoğlu: Hala Türkiye tehdidi üzerinden bir politika yürütülüyor Yunanistan’da. Türkiye bir tehdit mi Yunanistan için?

Recep Tayyip Erdoğan: Onlar öyle kabul ediyorsa ben birşey diyemem. Ama bizim durup dururken kimseyi tehdit etme hastalığımız yok.

Okan Müderrisoğlu: 25 Haziran sabahı Cumhurbaşkanı adayı olarak yüzde kaç oyla seçilmeyi umut ediyorsunuz?

Recep Tayyip Erdoğan: Yani Okan bey yıldızları sayma şeyine hiç girmedim. Ama biz azami gayretimizi ortaya koyacağız, seçim en hazırlıklı siyasi parti olarak inanıyorum ki rabbim bize milletimizin gönlündeki en zengin mahali lütfedecektir. Bize düşen görev birinci derecede sebeplere müracaattır. Zafer bu noktada Rabbimizden inşallah. Milletimizin gönlüne bir defa sınır çizgisini çizmeyelim onun gönlündeki sınır çok geniş. AK Parti’yi de zaten o layık olduğu yere inşallah oturtmuştur. Özellikle son dönemde tabi dünyanın en büyük dev projelerinde Türkiye çok önemli bir yere 10 tane dev proje içinde Türkiye’nin yeri çok önemli. Bunlardan birisi Kanal İstanbul. Kanal İstanbul yapım ihalesi noktasına geldi. Bir diğeri malum bu yıl içinde ilk etabını açacağımız ki yıllık yolcu kapasitesi 90 milyon olan 3.Havalimanı. 2023’te asgari 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. Bir diğeri Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale Savaştepe otoyolu, Malkara-Çanakkale 1915 Çanakkale köprüsü. Bu da dünyada asma köprülerde 1 numarası. İnşallah 5 buçuk yılda bu da tamamlanacak. Bir diğeri Ankara-İzmir yüksek hızlı tren projesi. Bu da dev bir proje inşallah 2020’de bitiriyoruz. Bir diğeri Ankara-Sivas yüksek hızlı tren projesi. Bu yıl sonu itibariyle onu bitireceğiz. Bursa-Bilecik hızlı tren projesi 2019’da inşallah bitecek. 3 katlı Büyük İstanbul Tüneli var. Bu da 3 buçuk milyar dolarlık proje. İnşallah 5 yılda burayı da hizmete alacağız. Konya-Karaman hızlı tren projesi 2018 bu yıl inşallah hallediyoruz. Sivas-Erzincan hızlı tren projesi 2023 bununda inşallah bitişi olacak. Menemen-Aliağa-Çandarlı yolu 2020. Ankara-Niğde otoyolu 2020. Kuzey Marmara Otoyolu Kınalı-Odayeri kesimi 3 yılda hizmete açacağız inşallah. Kuzey Marmara Otoyolu Kurtköy-Akyazı kesimi bunu inşallah 3 yılda hizmete açacağız. Bu da yaklaşık 1 milyar dolarlık proje. Bunlarla birlikte açıklayacağım bizim seçim beyannamemizin içinde animasyonlarıyla birlikte farklı şekilde sunacağız bunları. Ama buradaki adımla nereye doğru gittiğimizi ortaya koymak lazım. Muhalefet bu noktada ne ortaya koyar bilemem. Ama biz bugüne kadar hep hizmetleri ile anılan hükümetler kurduk. İnşallah şimdi de başkanlık sisteminin özellikle çerçevesini farklı oluşturacağı bir dönemin içinde olacağız. Tüm ülkem için hayırlı olsun diyorum.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Recep Tayyip Erdoğan
  • NTV
  • erken seçim
  • Siyasi İşler
  • Canlı Yayın

Sayfa Yükleniyor...