Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terörün devri artık kapanmıştır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü PKK'nın fesih ve silah bırakma kararını değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terörün devri artık kapanmıştır

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı , partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK'nın fesih ve silah bırakma kararına ilişkin "Terörsüz çabalarımızda yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız. Terörün, silahın, şiddetin, illegalitenin devri artık kapanmıştır." dedi.

Erdoğan, terör örgütünün Suriye ve Avrupa kollarının da fesih ve silah bırakma sürecine katılmalarının hayati öneme sahip olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kayyum uygulaması istisna olacak." mesajı da dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı, belediyeler için yeni yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu da söyledi.

"BU SAFHA DEMOKRASİ SAFHASIDIR"

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bölücü örgütün kendini fesih ve silahları teslim kararı aldığını açıklamasıyla, Terörsüz Türkiye çabalarımızda yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız. Bu safha, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı, aynı ortak geleceğe doğru yürüyüşümüzü güçlendirme safhasıdır. Bu safha, 86 milyonun arasına örülen terör duvarını kalıcı olarak ortadan kaldırma safhasıdır, demokrasimizin serpilmesine ket vuran büyük bir engelden kurtulma safhasıdır. Şunu burada gururla ifade etmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti, kendi meselesini kendi devletinin, kendi siyasi kurumlarının, kendi vatandaşlarının iradesiyle çözebilme kabiliyetine sahip olduğunu dosta, düşmana göstermiştir.

"HİÇBİR SİYASETÇİNİN ALMADIĞI RİSKLERİ ALDIK"

Geçtiğimiz 40 yılda, bilhassa 1990'lı yıllarda yapılan kimi yanlış uygulamaların da etkisiyle, terör gerilemek yerine zeminini genişletmiştir. On binlerce vatan evladının hayatı pahasına süren bu terör iklimini bitirmek için, biz de başbakanlığımız ve cumhurbaşkanlığımız dönemlerinde hep bir arayış içerisinde olduk. Hatta bu uğurda, hiçbir siyasetçinin almadığı riskleri aldık, çok ağır yüklerin altına girdik. Maalesef, bu hasbi arayışlarımız da karanlık ve kanlı hesapların mahsulü saldırılarla sabote edildi. Neticede, örgütün eylemlerine başladığı tarihten bugüne geçen 40 yılı aşkın sürede; Türkü, Kürdü ve diğer kesimleriyle milletimizin tüm fertleri acı çekmiş, kayıp vermiştir.

"TERÖRLE SINANDIK VE BEDEL ÖDEDİK"

Biz, devlet ve millet olarak terörle sınandık, hem de en ağır şekilde sınandık; bedelini ödedik, derslerini çıkardık ve nihayet bu musibetten tamamen kurtulma aşamasına geldik. Diğer yandan, bölgemizde cereyan eden her gelişme, terörle hiçbir hayırlı neticeye varmanın mümkün olmadığını da ortaya koymuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terörün devri artık kapanmıştır - 1 Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Gelecek Partisi'nden istifa ederek AK Parti'ye katılan Konya Milletvekili Hasan Ekici'ye rozet taktı.

"TERÖRÜN, ŞİDDETİN, İLLEGALİTENİN DEVRİ ARTIK KAPANMIŞTIR"

Terörün, silahın, şiddetin, illegalitenin devri artık kapanmıştır. Meşru ve makbul yollar varken, başka yol aramak sadece akıl dışı değil, zamanın ruhuna da aykırıdır. Bunun aksini hiç kimse iddia edemez. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin verdiği imkanlar, sürecin bugüne kadar sorunsuz bir şekilde gelmesine hayati katkı sağlamıştır.

"ÖRGÜTÜN SURİYE VE AVRUPA KOLLARI DA FESHEDİLMELİ"

Örgütün Suriye ve Avrupa kollarının da bu gerçekleri görüp, fesih ve silah bırakma sürecine katılmaları hayati öneme sahiptir. Avrupa'daki ve dünyanın diğer yerlerindeki örgüte müzahir lobileri, artık karşıtı faaliyetler yerine, ülkemizin yanında görmek istiyoruz. Türkiye'nin adının terörle değil; teknolojiyle, kültürle, sanatla, demokratik ve insani gelişim standartlarının yükselişiyle anılmasını arzu ediyoruz.

"BAHÇELİ'YE, ÖZEL'E VE SORUMLULUK SAHİBİ PARTİLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM"

Şayet gelinen nokta, önemli bir başarı ise, bunun sahibi 86 milyonun tamamıdır. Terörsüz Türkiye gayretimizin bugüne gelmesindeki emeğini ve fedakarlığını yakinen bildiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye hassaten şükranlarımızı ifade ediyoruz. Cumhur İttifakı’nın gücü, dayanışması, ülkenin sorunlarını çözme iradesi ve siyaset üretme kabiliyeti, bu süreçte bir kez daha tebellür etmiştir. Yine, DEM Partisi içerisinde sürece büyük destek veren rahmetli Sırrı Süreyya Önder başta olmak üzere, sorumluluk bilinciyle hareket eden tüm isimlere, eş başkanlara, tüm siyasetçilere teşekkür ediyoruz. Sağduyulu söylemlerin önümüzdeki dönemde de aynen sürdürülmesini bekliyoruz. CHP Genel Başkanı Sayın Özel’e ve diğer siyasi parti yöneticilerine, bu süreçte sergiledikleri yapıcı tutum için takdirlerimizi sunuyoruz. Her ne kadar sürece karşı mesafeli, hatta kimi zaman ciddi manada olumsuz tavır takınmış olsalar da sorumlu siyaset çizgisinden ayrılmayan muhalif parti genel başkanlarına da teşekkürlerimizi iletiyoruz. Siyasi rakibimiz de olsa bu siyasetçilerin, temsil ettikleri toplum kesimlerinin hissiyatına tercüman olma görevlerini, demokratik siyasetin meşru zemininde kalarak yerine getirmeleri çok çok önemlidir.

"MİT SÖZLERİN TUTULUP TUTULMADIĞINI İZLİYOR"

Elbette asıl olan uygulamadır. Sözlerin tutulup tutulmadığının takibini, Milli İstihbarat Teşkilatımız (MİT) titizlikle yapacaktır. Örgüt kendi üzerine düşenleri yerine getirdiğinde, artık kalan hususları konuşmak, görüşmek, ilerletmek siyasetin işi haline gelecektir. Dolayısıyla herkesi, uçup kaçmadan, sağduyuyu elden bırakmadan, iyimser, umitvar ama itidalli bir şekilde gelişmeleri takibe davet ediyoruz.

TRUMP'A SURİYE TEŞEKKÜRÜ

Geçen hafta yaptığımız telefon görüşmesini müteakip, dün Suudi Arabistan'da Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldıracağını açıklayan Amerikan Başkanı Sayın Trump'a buradan tekrar teşekkür ediyorum. Gazze'de, artık vahşet boyutuna varan insani trajediye son verilmesi amacıyla yürüttüğümüz çabalarda da dostum Trump'ın desteğine güveniyorum. İnşallah Gazze'yle ilgili de yakında yüreklere su serpen müjdeli haberler almayı ümit ediyoruz.

"SABIRLI, İYİ NİYETLİ VE YAPICI BİR ANLAYIŞLA HAREKET ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Bölgemiz ve ötesinde de barış çabalarına aktif katkı veriyoruz. Bugün ülkemiz, barış diplomasisinin merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bölgesel ve küresel krizlerin çözümünde desteği, yardımı, arabuluculuğu aranan ülkelerden biri, hiç kuşkusuz, 'dir. Biz, Terörsüz Türkiye menziline varılması için kararlı, sabırlı, iyi niyetli ve yapıcı bir anlayışla hareket etmeye devam edeceğiz.

İBB'YE YÖNELİK SORUŞTURMA

İstanbul'da yürüyen soruşturma, bu çarpık tablonun en bariz ve belki de Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir suç organizasyonu örneğidir. Öyle ki yapılan işlerin, yolsuzluk ve haraç boyutuyla ilişkili organize suç vasfını aşarak, ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı anlaşılıyor. Çünkü bu karanlık organizasyon, İstanbul'la sınırlı kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları çok farklı yerlere uzanan, hatta uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür. Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının, bürokrasiden iş dünyasına ve medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor. Tüm bunlara yol veren sebep ise mahalli idareler, daha doğrusu belediye yönetimlerinde baş gösteren yozlaşmadır, sistemde açılan gediklerdir, denetim mekanizmalarının yeterince etkin işletilememesidir.

"DEVREDİCİ DÜZENLEMELERE GİDİLMESİ ŞARTTIR"

Yetkilerin daha kesin bir şekilde tanımlanmasında fayda vardır. Kentsel dönüşüm çalışmaları, merkezi yönetim kurumu, büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyesi arasındaki yetki karmaşasının bir diğer örneğidir. Bu hususta da yetkilerin netleştirilmesi, görevini yerine getirmeyenlerle ilgili zorlayıcı veya devredici düzenlemelere gidilmesi şarttır.

"BELEDİYE YETKİLERİ TANIMLANMALI"

Farklı partilere mensup büyükşehir belediyesi zabıtaları ile ilçe belediyesi zabıtaları, herhangi bir konuda kavgaya varan gerilimler yaşayabiliyor. Bu tür rahatsız edici görüntülerin önüne geçebilmek için yetkilerin daha kesin bir şekilde tanımlanmasında fayda vardır. Merkezi idare kurumlarıyla belediyeler arasında başlayan ve giderek artan yetki tartışmaları, asıl amacın, yani şehre ve insanımıza hizmet gayesinin önüne geçti. Aynı şekilde, eser ve hizmet üretimini hızlandırmak için verilen kimi yetkiler, art niyetli belediye yöneticilerinin elinde gayrı meşru kazançların, çıkarların, hesapların, kariyer planlarının vasıtasına dönüştü. Altyapıdan ulaşıma, atık yönetiminden suya kadar pek çok alanı kapsayan bu sorunların üstesinden gelinmesi için, bu şehirlerimizle ilgili yeni bir belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç vardır. Aynı şekilde, bu şehirlerimizdeki il özel idaresi yapılanmasının da gözden geçirilmesi icap ediyor. Yetki sahibi ama şehrine karşı sorumluluğu olmayan bürokrat anlayışına karşıyız. Bunun için vali ve kaymakamlarımızın koordinasyon görevlerini daha aktif hale getirmeliyiz. Belediyelere kamudan tahsis edilen ve kendi topladıkları mali kaynakların daha etkin denetimi için, bir tarafı yerel dinamiklere, diğer tarafı ilgili merkezi kurumlara dayanan yeni bir yapı kurulmalıdır. Bu çerçevede tanımlar net, usuller kesin, uygulamalar şeffaf olmalıdır. Bilhassa imar düzenlemeleri en baştan sağlıklı bir şekilde yapılmalı, daha sonraki değişiklikler, şehrin dinamiklerine dayalı istisnai işlemler haline gelmelidir. Ön hazırlığı hem teknik hem idari hem ihtiyaç anlamında çok iyi yapılmamış projelere kaynak tahsisinin önüne geçilmelidir. Aksi halde, önce takdirle başlayan, sonra kayırmaya, sonra istismara dönüşen süreçlerin tekrar tekrar yaşanması kaçınılmaz hale gelecektir.

"KAYYUM UYGULAMASI İSTİSNAİ OLACAK"

Terör örgütünün kendini feshinin ardından siyasetin daha güçlü şekilde devreye girmesiyle, belediyelerdeki kayyum uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini düşünüyoruz."

Sayfa Yükleniyor...