Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Hollanda'ya tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun uçağının iniş izninin Hollanda tarafından iptal edilmesiyle ilgili, ''Hollanda, bir sıçrarsın, iki sıçrarsın ama bilesin ki oradaki vatandaşlarım sizin tezgahınızı bozacaklar 16 Nisan'da'' dedi. Erdoğan, ''Bundan sonra senin uçakların bakalım Türkiye'ye nasıl gelecek?'' ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Hollanda'ya tepki

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bağcılar'da düzenlenen toplu açılış töreninde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Hollanda hükümetinin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun uçağının iniş iznini iptal etmesine değindi.

''HOLLANDA BİR SIÇRARSIN, İKİ SIÇRARSIN AMA...''

Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Hollanda'da vatandaşlarımızla buluşma programına gidecekken kendisine 'uçuşa yasak' haberi geldi. Düşünün, 'nin Dışişleri Bakanı vatandaşlarıyla buluşmak için Hollanda'ya gidecek, Hollanda 'uçuşa yasak' notasını geçiyor. Hollanda, bir sıçrarsın, iki sıçrarsın ama bilesin ki oradaki benim vatandaşlarım sizin tezgahınızı bozacaklar 16 Nisan'da. İstediğiniz kadar baskı yapın, istediğiniz kadar teröristleri ülkenizde besleyin, büyütün, bunların hepsi size ters olarak dönecek ve bunlara yönelik şüphesiz ki 16 Nisan'dan sonra bizler uygulamalarımızı başlatacağız. Bizler sabırlıyız. Men sabera zafera. Sabreden kimse zafere ulaşır.

''BUNLAR NAZİ KALINTISI, FAŞİST''

İşte şu anda Bağcıların insanları, buradan Hollanda'ya notasını veriyor. Sen istediğin kadar Dışişleri Bakanımızın uçağını kaldırma, bundan sonra senin uçakların bakalım Türkiye'ye nasıl gelecek? Tabii burada ben diplomasiyi konuşuyorum, yoksa vatandaşların seyahatini değil, o ayrı bir konu ve bunların değerlendirmesini ona göre yapacağız. Bunlar ne siyaset biliyor, ne uluslararası diplomasi nedir bunu biliyor. Bunlar bu kadar ürkek, bu kadar korkak. Bunlar Nazi kalıntısı, bunlar faşist. Bunu böyle biliniz.''

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından etkinliği izleyenlere de seslenerek "Bugün Hollanda bizi seyrediyor, Bağcılar'ı seyrediyorum. Burada bir şehir toplantısı yapmıyoruz, ilçe toplantısı yapıyoruz. Almanya bizi izliyor şu anda, ekranları başından bizi izliyorlar. Avrupa'nın diğer ülkeleri, Fransa'daki Türkler, kardeşlerimiz bizi izliyor, Hollanda izliyor, Belçika izliyor, İskandinav ülkeleri bizi izliyor. Hepsine selam olsun. 16 Nisan için selam olsun" dedi.

''SEN KANDİL'İN BAŞINDAKİLERLE BERABERSİN''

Erdoğan, konuşmasında 16 Nisan'da tarihi bir karar verileceğini vurguladı. Halk oylamasının önemine değinen Erdoğan, "Şimdi muhalefet ve Kandil'in başındaki o teröristleri dinliyoruz. Ne diyorlar, 'hayır.' Ana muhalefetin başındaki zat da davet yapıyor. Ya senle biz neyi konuşacağız ki Sen Kandil'in başındakilerle berabersin. Bizim Kandil'in başındaki teröristlerle konuşacağımız hiçbir şeyimiz yok. 'Hayır' ne demektir diye sorarsanız. Size tek cümleyle cevap vereyim. 'Hayır' bu ülkede terörü ikame etmeye çalışan PKK'lı bölücü terör örgütünün yandaşlarına destektir. O kadar" diye konuştu.

''MİLLETİMİZİN ÖNÜNDE 2 YOL VAR''

Anayasa değişikliği halk oylamasında milletin önünde 2 yolun bulunduğunu aktaran Erdoğan, şunları söyledi:

"Ya bugüne kadar yaşadığımız krizlerin en önemli sebebi olan mevcut yönetim sistemiyle devam edeceğiz ya da istikrarın, güvenin teminatı olacak yeni yönetim sistemini hayata geçireceğiz. 40 yıllık siyasi hayatımızın her anında olduğu gibi bu konuda da milletimin irfanına, izanına güveniyor, 'evet' diyeceğine inanıyorum. Dikkat edin 'hayır' diyenler niçin 'hayır' dediklerini izah edemiyor. Hatta meseleden o kadar kopuklar ki, hepi topu 18 madde olan anayasa değişikliği metnini ana muhalefetin başındaki bile hiç okumamış. Şimdi bu sabah benim Karadenizli kardeşlerimi toplamış, onlara bir toplantı yapıyor. Yalan yanlış her şeyi anlatıyor. Bugün Sultanbeyli konuşmamda, onların hepsine tek tek hukuki olarak gereken cevabı vereceğim. Çünkü, okumadın. Hiç olmazsa okumasını sağlayın bir. İki, onu gelip orada dinleyen vatandaşlar da gerçeği bilsin. 18 yaşındakilere seçilme hakkını çok görüyor. Ve ne diyor biliyor musunuz 'İlanihaye askerlikten kurtulacaklar.' Söze bak. Ve çok daha enteresanı, 'Erken emeklilik olacak, oradan maaşlarını tıkır tıkır alacaklar.' diyor. Böyle saçma sapan şeyler.

Bir defa şu anda milletvekillerinin emeklilik yaşı milletvekili olduktan hemen 2 sene sonra başlar diye bir şey yok. Bunların hepsini şu anda arkadaşlarım çıkartıyorlar. Cevabını da Sultanbeyli'de kendisine vereceğim ki milletim aldatılmasın. Bu zat 'cumhurbaşkanı ile başbakan farklı partilerden olursa kavga çıkar.' diyor. Halbuki biz yeni sistemi tam da bu sebeple milletimizin takdirine sunuyoruz. Yani Sezer ile rahmetli Ecevit. Anayasayı Ecevit'in yüzüne fırlattı. Halbuki bunların ikisi de farklı değildi. Aynı siyasi zekaya sahipti. Orada kavga çıktı. İşte o kavgayı biz ortadan kaldıralım diye artık cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı ne yapıyoruz, birleştiriyoruz. Bu iş bitiyor."

"BİZİM YAŞADIĞIMIZ SORUNLARI GELECEK NESİLLER YAŞAMASIN İSTİYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla çok ağır bedeller ödediklerini,ertesi gün milyarlarca doların bu ülkeye fatura edildiğini ve ülkenin uzun yıllar bir krizden diğerine sürüklendiğini anlattı.

"Bizim yaşadığımız sorunları gelecek nesiller yaşamasın istiyoruz." diyen Erdoğan, bunun için cumhurbaşkanlığı sistemini getirdiklerini vurguladı.

Erdoğan, geçmişte yaşananların unutulmaması gerektiğini belirterek, "Sayın Kılıçdaroğlu sen de dinle istersen, zahmet olmazsa. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ile Başbakan Demirel'in ordudaki atamalarla ilgili kavgası, 12 Eylül'e giden yolu açmıştır. Cumhurbaşkanı Özal ile Başbakan Demirel, Cumhurbaşkanı Demirel ile koalisyon dönemlerinin başbakanları arasındaki kavgalar yüzünden Türkiye ekonomide ve diş politikada ciddi kayıplara uğramıştı. 1994 krizinin ülkemize ekonomik ve sosyal maliyetini unutmak mümkün mü 28 Şubat müdahalesinin demokrasimize nasıl büyük bir darbe vurduğunu çok iyi hatırlıyoruz. Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Ecevit ki biliyorsunuz aslında aralarından su sızmazdı. Nasıl bir krize neden oldukları ortada" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2001 krizinden sonra devraldıkları hükümetle bütün o ağır ekonomik yükü yüklendiklerini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kriz döneminde IMF'ye olan borcumuz neydi biliyor musunuz 23,5 milyar dolardı. IMF'ye olan borcu 2013 yılında biz bitirdik. Yüksek faizlerle borçlandırılan kamuyu bu bataktan çıkartıncaya kadar anamızdan emdiğimiz sürt burnumuzdan geldi. Açıkçası faiz konusunda hala arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadık. Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü. Bunu 4,6'ya kadar indirdik. Ardından tüm dış güçler yüklendi. İşte Gezi olayları öyle patlak verdi. Şimdi tekrar tek haneli rakamdayız. Ama bakıyorsunuz, bazı bankalar hala kredi borçlandırmada çift haneli rakamlarda yüzde 15-16'lara kadar çıkıyor. Bunların hepsi yük. Ama bunu da düzelteceğiz. Çünkü öyle bir yönetim sistemi kurulmuş ki, başbakan da olsanız, cumhurbaşkanı da olsanız işler geliyor bir yerde tıkanıyor. Bürokratik oligarşi. İşte biz bu sorunlar yaşanmasın, millet kime sorumluluk verdiğini, kimden hesap soracağını en başından bilsin diye yeni yönetim sistemini talep ediyoruz."

''BU SİSTEMDE EN AZ YÜZDE 50 ARTI 1 OYLA SEÇİLEBİLİYORSUNUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sabah yaptığı konuşmada "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" dediğini hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Bak şimdi 'Egemenlik gidiyor.' diyor. Niye gidiyormuş Çünkü yasama organı olan Meclis'in elinden bütün yetkiler alınıyormuş. Ya oku bir oku. Hangi yetki alınıyor Sadece gensoru verilemeyecek. Bütün yine yasamayı parlamento yapacak. Sadece bütçe kanunu, biraz sonra geleceğim, sayın cumhurbaşkanı hazırlayacak. Yeni sistemde başbakan yok öğrendin mi 'Başbakan başka cumhurbaşkanı başka olursa şöyle olur böyle olur.' Öğren, öğren. Yeni sistemde başbakan yok. Onun yerine her 2 görevi de yürütecek olan cumhurbaşkanı var. Bu cumhurbaşkanı hükümeti kuracak, üst düzey bürokratları atayacak ve millete verdiği taahhütlerin gereklerini yerine getirecek. 5 yıllığına seçilen cumhurbaşkanı başarılı olursa milletin takdiriyle ikinci 5 yıl daha görevde kalma imkanı elde edebilir. Başarısız olursa yerine millet kime güven duyuyorsa, kime itimat ediyorsa, kimin programı ve projesi varsa o gelecek. Yani 2 kez. Çünkü bu sistemde en az yüzde 50 artı 1 oyla seçilebiliyorsunuz. Tamam anladık mı?

Eski sistemde öyle dönemler olmuştur ki, yüzde 15 oy alan partinin genel başkanı bile başbakan olabiliyordu. Hatırlayın gençler. 1999 seçimleri öncesi yüzde 15 dahi oyu olmayan Meclis'teki beşinci partinin genel başkanı başbakanlık yapmıştır. Bundan sonra artık kimse milletin yarıdan fazlasının onayını almadan bu ülkeyi yönetemeyecek. Meclis ise yasama ve denetim görevlerini çok daha etkin şekilde yapabilme imkanı elde edecek."

Yeni sistemde Meclis'in yasama ve denetim görevlerini çok daha etkin şekilde yapabilme imkanı elde edeceğini aktaran Erdoğan, "Eski sistemde kanun tasarılarını, hükmet, daha doğrusu hükümetin bürokratları hazırlar, milletvekilleri ise sadece komisyonlarda ve genel kurulda bunları görüşürdü. Buraya dikkat. Şimdi kanun teklifi verme yetkisi sadece ve sadece milletvekillerine ait ey Kılıçdaroğlu. Bakanlar Kurulu vermiyor, milletvekilleri veriyor. Cumhurbaşkanının bütçe kanunu dışında böyle bir yetkisi yok. Anladın mı Kılıçdaroğlu Benim kardeşlerimi, vatandaşlarımı, bir kahvaltı verip niye aldatma yoluna gidiyorsun" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, denetim konusunda Meclis'e yazılı sorudan, araştırma ve soruşturmaya, genel görüşmelerden Yüce Divan'a kadar pek çok imkanın sağlandığını ifade ederek, "Diyorlar ki 'gensoru kaldırılıyor.' Evet gensoru muhalefet tarafından bir denetim, yönetim olarak değil Meclis çalışmalarını tıkamak aracı olarak kullanıyordu. Bunun acısını çok çektik. Meclis tarihinde toplam 484 kez gensoru verilmiştir. Bunun sadece 4 tanesi işleme alınmıştır. Demek ki faydası yok çünkü gensorunun geçme şansı yok ama buna rağmen tıkamak için bunu yapıyorlar. Güven oylaması derseniz zaten Cumhurbaşkanı bu onayı kimden alıyor milleten alıyor, demek ki yeni sistemde Meclis, yasama organı zayıflamıyor, tam tersine asli görevine yoğunlaşıyor" diye konuştu.

Yargıda bağımsızlığın yanında "tarafsızlık" ilkesi eklenerek yüksek yargı organlarının seçiminde ağırlığın, tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Meclis'e verilerek millet adına daha güçlü bir şekilde görev yapma imkanının elde edildiğini vurgulayan Erdoğan, "Ve şimdi ne diyor (Kılıçdaroğlu), 'bütün yargı mensuplarını Cumhurbaşkanı atayacak.' Ayıptır ya, yalan söyleme, dürüst ol dürüst, senin akıl hocan kim ya Oku şu metni bir oku, sor. Böyle bir şey yok. Cumhurbaşkanının şu anda 4 tane Hakimler ve Savcılar Kurulundan atama yetkisi var. Değerli kardeşlerim, bunun dışında diğerlerini tamamen Meclis atıyor, 'Meclis'in görevi yok' diyorsun, işte Hakimler Savcılar Kurulunun 7 üyesini Meclis atıyor, Karşı mısın buna?" diye sordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere "16 Nisan asıl sizin gününüz" diye seslenerek, şöyle devam etti:

"Ayrım yok kız-erkek. Bugüne kadar seçme hakkınız vardı, öyle mi Seçilme 30 yaştı. Bugüne kadar 18 yaş seçme yaşı, seçilme 30'du. Biz bunu önce ne yaptık 25'e indirdik, madem ki seçme 18'dir, zor alan seçmektir, niye seçilmeyi 18 yapmıyoruz, gelin bunu seçilme yaşı olarak da 18 yapalım. Örnek, bizim önümüzde örnek var, bizim önümüzde Fatih'imiz var. Fatih 21 yaşında karadan gemileri yüzdürmek suretiyle bir çağı kapatıp bir çağı açtı mı Ben de diyorum ki onun torunları olarak bizim gençliğimiz de daha fazla çalışacak, daha iyi çalışacak ve Allah'ın izniyle nasıl biz Marmaray'ı denizin altında yüzdürdüysek, Avrasya Tüneli'ni nasıl denizin altından yüzdürdüysek, bizim 18 yaşındaki gençlerimiz, bunların kararlarını Parlamento'dan çıkartacak kabiliyettedir. Ve şimdi 18.19, 20, 21, 22, 23, 24 yaşlarındaki milyonlarca gencimiz için yeni bir dönem başlıyor. Biz gençlerimize güveniyoruz bu güvenle de onlara milletvekili, bakan, belediye başkanı olma yolunu açıyoruz."

Sayfa Yükleniyor...