Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Rejimle herhangi bir temasımız söz konusu değil

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun Esad rejimiyle görüşülmesi gerektiği yönündeki sözlerine ilişkin, ''Bizim rejimle herhangi bir temasımız söz konusu değil'' dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Rejimle herhangi bir temasımız söz konusu değil

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Beştepe'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, teröristlerin Afrin bölgesinde yediği darbeler neticesinde yeni arayışlara girdiğine işaret ederek, PYD-YPG'nin Suriye rejimine yaptığı çağrıyı hatırlattı.

Bunun PYD-YPG'nin ne tür kirli ilişkiler içinde olduğunu, işine geldiği zaman her ülke ve aktörle işbirliği yapabileceğinin göstergesi olduğunu vurgulayan Kalın, PYD-YPG'ye DAEŞ ile mücadele bahanesiyle destek veren Amerikan yönetiminin bu noktayı daha net bir şekilde görmesi gerektiğini söyledi.

"AMERİKAN YÖNETİMİNE VERİLMİŞ BİR MESAJDIR"

"Bu bizden çok Amerikan yönetimine verilmiş bir mesajdır" ifadelerini kullanan Kalın, Amerikan yönetiminin bunu doğru bir şekilde analiz etmesini ve PYD-YPG'ye verdikleri desteğin derhal ve daha fazla gecikmeden sonlandırmasını umduklarını kaydetti.

DEAŞ ile mücadele adı altında verilen desteklerin artık hiçbir zemininin kalmadığını dile getiren Kalın, DAEŞ tehdidinin ortadan kalktığını, bu nedenle PYD-YPG terör örgütüne verilen desteğin devam ettirilmesinin söz konusu olmaması gerektiğinin altını çizdi.

Zaman zaman çeşitli ülkelerden "PKK bir terör örgütü ama biz PYD'yi terör örgütü olarak görmüyoruz" şeklinde açıklamalar yapıldığını anımsatan Kalın şöyle devam etti:

" Cumhuriyeti, PKK terör örgütünü 1984 yılında terör örgütü olarak tanımış ve listesine almıştır. Avrupa Birliği ise PKK'yı ancak 2002'de, yıllar sonra, çok uzun bir gecikmeden sonra terör örgütleri listesine alabilmiştir. PKK'nın bir terör örgütü olduğunu anlamaları, 1984-2002, bu kadar zaman dilimi içinde gecikerek gerçekleşmiştir. Biz bugün PYD-YPG konusunda ayrı uyarıyı yapıyoruz. 5 -10 yıl sonra 'Evet PYD-YPG de bir terör örgütüymüş, PKK'nın devamıymış' şeklinde gecikmiş bir karar vermelerinin, aslında bugün terörle mücadeleye büyük zarar verdiğini tekrar hatırlatmak istiyoruz. PKK konusunda yaşadıkları bocalamayı ve gecikmeyi, PYD-YPG konusunda yaşamamaları için gerekli uyarıları yapmaya bundan sonra da devam edeceğiz."

"SOÇİ ZİRVESİNDE BİR TAKIM HATALAR YAPILDI"

Geçtiğimiz hafta Soçi'de Suriye Ulusal Diyalog Konferansı gerçekleştirildiğini anımsatan Kalın, Soçi toplantılarına yapıcı bir tutumla yaklaştıklarını, bunun sahaya somut yansımalarının olması, çatışmasızlık durumunun devam etmesi ve siyasi geçiş sürecinin hayata geçirilmesi için katkı sağlaması yönünde çabaları yoğunlaştırdıklarını ifade etti.

Soçi'de bir üçlü zirve gerçekleştirildiğini belirten Kalın, "Bizim açımızdan, Soçi Zirvesi'nde birtakım hatalar yapıldı, aksaklıklar oldu. Buna tepki olarak da Suriye muhalefetinin belli kolları bu toplantıya katılmadı. Buna rağmen özellikle sonuç bildirgesinde Birleşmiş Milletler 2254 sayılı karara atıf yapılması, Astana ve Cenevre süreçlerinin birbirine biraz daha yakınlaştırılması noktasında önemli bir adım atıldı" değerlendirmesinde bulundu.

"ANAYASA KOMİSYONU'NA VERİLECEK İSİMLERİ BELİRLEME SÜRECİ BAŞLATTIK"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 150 kişilik Anayasa Komisyonu'nun kurulması kararının da bir diğer önemli netice olduğuna dikkati çekerek, muhaliflerle yaptıkları istişareler neticesinde bu komisyona verilecek isimleri belirleme sürecini başlattıklarını bildirdi.

Bunun siyasi geçiş sürecinde önemli bir adım olduğunu dile getiren Kalın, Suriye rejiminin İdlib çatışmasızlık bölgesinde, Astana'da alınan kararları ihlal edici tavırlarının devam ettiğini söyledi.

Sivillere dönük saldırılara karşı bütün aktörlerin devreye girmesi için çağrıda bulunan Kalın, "Bu konunun bizim için ayrıca önemi var. Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri yapılan anlaşma çerçevesinde 4'üncü gözlem bölgesini kurmak için çalışmalarını yoğun bir şekilde yürütüyor. Zaman zaman sahada zorluklarla, taciz ateşleriyle hatta saldırılarla karşılaşıyor. Bütün bu riskleri almamızın sebebi, yaptığımız anlaşma çerçevesinde İdlib'in güvenli bir bölge haline gelmesidir. Burada da garantör ülkeler başta olmak üzere herkesin üzerine düşeni yapması gerekmektedir" yorumunu yaptı.

"EKONOMİMİZE HERHANGİ BİR OLUMSUZ ETKİSİ OLMAMIŞTIR"

Zeytin Dalı Harekatı'nın ekonomiye olumsuz etki yapabileceği şeklinde spekülasyonlar yapıldığını ifade eden Kalın, Fırat Kalkanı Harekatı başladığında da benzer açıklamalar yapıldığını fakat bunların doğru olmadığının yaşanan o süreçte görüldüğünü söyledi.

Kalın şöyle devam etti:

"Zeytin Dalı Harekatı'nın ekonomimize herhangi bir olumsuz etkisi olmamıştır, bundan sonra da olması beklenmemektedir. Aslında tam tersine terörden tamamen arındırılmış bir bölge ve sınırları içinde terörün tamamen sıfırlanması üretim, yatırım, uluslararası sermaye açısından çok daha elverişli, cazip bir ekonomi portfolyonun oluşmasına da imkan sağlayacaktır. Bunun somut neticelerini de 2017 yılında gördük. Son çeyrekte yüzde 11,1 büyüme oranı, dünyada bir numaraydı, bir rekor idi. 2017'nin toplamına baktığınız zaman yüzde 7,4 civarında muazzam bir büyüme başarısı yakalandı. Aynı şekilde turizm alanında çok önemli bir toparlanma süreci yaşadık. Turizm gelirlerimiz yüzde 19, turist sayısı ise yüzde 24 civarında arttı. Bu yıl bunun daha da büyüyerek artmasını bekliyoruz. Yapılan bir araştırmaya göre,Türkiye dünya ekonomileri içinde en cazip ve gelişmekte olan ikinci ülke Meksika'dan sonra."

Kalın, ekonomik krizlere, savaşlara, terörle mücadeleye rağmen Türk ekonomisinin sağlam bünyesini göstermesi açısından bu rakamların önemine değindi.

"KARARLILIĞI NET BİR ŞEKİLDE GÖRDÜK"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Roma'da İtalyan CEO'larıyla yaptığı toplantıya işaret eden Kalın, "İtalya ile 20 milyar dolar civarında ticaret hacmimiz var. Hedefimiz 30 milyar dolara çıkartmak. Biz, yaklaşık bin 400'ün üzerinde Türkiye'de iş yapan İtalyan şirketi var, onların en büyüklerinin CEO'larında bu iradeyi çok net gördük. Sayın Cumhurbaşkanımız da Ekonomi Bakanımız, yatırım ajansı ve diğer ilgili kurumlarımızla birlikte onları Türkiye'de daha fazla yatırım yapmaya davet etti. Biz de onlarda bu kararlılığı net bir şekilde gördük" ifadelerini kullandı.

Bunun İtalya ile sınırlı olmadığını, Almanya ile yaşanan siyasi krizlere rağmen, Alman yatırımcıların Türkiye'de çalışmaya devam ettiklerine dikkati çeken Kalın, "Fransız, İngiliz, Amerikan ve diğerleri. Bu, Türkiye'deki yatırım ortamını sağlam ve güven verici niteliğini ortaya koyması açısından büyük önem arz ediyor" dedi.

Kalın, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı saldırıların sadece siyasi, terör ve başka alanlardan gelmediğini, zaman zaman finansal operasyonlarla da karşı karşıya kalındığını aktardı.

Geçmişte bu tür tahminlerin ya da kehanetlerin altının boş çıktığını defalarca gördüklerini belirten Kalın, "Biz Zeytin Dalı Harekatı devam ederken, aynı şekilde PKK terör örgütüne karşı Türkiye'de, sınır ötesinde Irak'ta ve başka yerlerde bu operasyonlar devam ederken, ekonomimizin bunlardan olumsuz etkilenmediğini, etkilenmeyeceğini ifade etmek isterim" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Vatikan'a yaptığı resmi ziyareti anımsatan Kalın, Papa Franciscusile kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiğini, özellikle "Kudüs" konusunda Vatikan'ın sergilediği tutumdan duyulan memnuniyeti bizzat Papa'ya iletme fırsatı bulduğunu aktardı.

Kalın, Vatikan'ın, Filistin'i 2015 yılında resmi olarak "devlet" statüsüyle tanıdığını belirterek, bundan dolayı işbirliğini devam ettirileceği konusunda da Papa'ya görüşlerin iletildiğini kaydetti.

Papa'nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesini çok sıcak bir şekilde karşıladığını vurgulayan Kalın, "Görüşmede Kudüs'ün yanı sıra Suriye, mülteciler, dünyada yükselen ırkçılık, İslamofobi, Müslüman-Katolik ilişkileri ve diğer konular etraflı bir şekilde ele alındı" diye konuştu.

Kalın, 2014'te Papa'nın Türkiye'ye yaptığı resmi ziyareti hatırlatarak, "Papa Fransuva, Papalık görevini aldığından beri hakikaten 'farklı bir papa' profili çiziyor. Özellikle bu ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadele konularında, İslam dünyasıyla Katolik dünyası arasındaki ilişkiler konularında daha yapıcı bir tutum sergilediğini görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Papa'nın, "Katolik dünyasının ruhani lideri" sıfatıyla bu konuları yerine getirmesi, gerekli uyarılar yapmasının dünyada barış ve huzurun tesisi açısından büyük önem arz ettiğini belirten Kalın, "Cumhurbaşkanımızın Vatikan'a yaptığı bu resmi ziyaret de 59 yıl sonra gerçekleştirilen ilk resmi ziyaretti. Karşılıklı ziyaretlerin, temasların devam ettirilmesi ve yoğunlaştırılması konusunda hem fikir kalındı" ifadesini kullandı.

Kalın, Erdoğan'ın, Papa ile görüşmesi sonrasında İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ile kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiğini, mevkidaşını Türkiye'ye resmi bir ziyaret yapması için de davet ettiğini bildirdi. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni'yi de kabul ettiğini anlatan Kalın, "Bu görüşmede de ikili ekonomik ilişkiler, savunma sanayi, güvenlik gibi konuların yanı sıra Suriye, Irak, Libya, Ortadoğu barış süreci konuları etraflı bir şekilde ele alındı. Aynı şekilde AB üyelik süreciyle ilgili de gayet yapıcı değerlendirmeler yapıldı" dedi.

"BEKLENTİMİZ 72 KRİTER ÇERÇEVESİNDE EN KISA SÜREDE HAYATA GEÇİRİLMESİ"

Kalın, İtalya'nın, AB ülkeleri içerisinde, Türkiye'nin AB üyeliğine tam ve net destek veren ülkelerin başında geldiğine işaret ederek, hangi hükümet gelirse gelsin bir devlet politikası olarak İtalya'nın tavrının bu konuda hep net olduğunu söyledi.

Bu vesileyle AB süreciyle ilgili de son bir kaç günde önemli bazı gelişmelerin yaşandığına dikkati çeken Kalın, bu sabah Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik'in yaptığı açıklamayla Vize Serbestisi Anlaşması'nı gerçekleştirmek için öngörülen 72 kriterin Türkiye tarafından tamamlanmak suretiyle bugün Dışişleri Bakanlığınca AB makamlarına iletildiğini vurguladı.

Kalın, 18 Mart 2015'te yapılan Türkiye-AB Mülteci Anlaşması çerçevesinde üç önemli maddeden birisinin de "vize serbestisinin" hayata geçirilmesi olduğuna işaret etti.

Bununla ilgili birtakım gecikmeler yaşanmış olsa da bugün itibarıyla yeni bir sürecin başladığının ifade edildiğini belirten Kalın, şöyle devam etti:

"Bizim beklentimiz bu karşılanan 72 kriter çerçevesinde yapılan resmi görüşmeler ve yazışmalar çerçevesinde bunun en kısa sürede hayata geçirilmesi. Bu sağlanırsa şüphesiz Türkiye'deki AB algısı da değişecektir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Schengen vize sistemi içerisinde serbest dolaşım hakkına sahip olması, aslında çok daha önceden elde edilmesi gereken bir müktesebattı. Fakat çeşitli gerekçelerle bu geciktirildi. Bunun 2018 yılı içerisinde hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi, Türkiye-AB ilişkilerine şüphesiz yeni bir ivme kazandıracaktır."

Kalın, bu çerçevede 26 Mart'ta Varna'da, Bulgaristan'ın dönem başkanlığında "Türkiye-AB Zirvesi"nin gerçekleşeceğini ve zirveye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılacağını açıkladı.

Bu zirveyi çok önemsediklerini vurgulayan Kalın, "Bu zirveler, Türkiye'nin, AB ile ilişkilerinde çok önemli bir fonksiyona sahipti. Fakat birtakım siyasi gerekçelerle bu zirvelere son verilmişti. Şimdi bu zirvenin gerçekleşmesi, bu vize serbestisi anlaşmasıyla 2018'de Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir ivmenin kazanılmasına önemli katkılar sağlayacaktır" diye konuştu.

Kalın, Balkan coğrafyasıyla ilişkili olarak önceki hafta önemli bir ziyaret ve mini zirvenin gerçekleştirildiğine dikkati çekti. Sırbistan Cumhurbaşkanı Alexandar Vucic ile Bosna Hersek Başkanlık Konseyi Üyesi Bakir İzzetbegoviç'in Türkiye'yi ziyaretini anımsatan Kalın, şunları söyledi:

"Burada hem Türkiye-Sırbistan hem Türkiye-Bosna hem de Sırbistan-Bosna ilişkileri kapsamlı bir şekilde ele alındı. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Bosna Hersek-Belgrad otoyolunun hayata geçirilmesi için çok önemli tarihi bir adım atıldı. Bu 'Balkanların Barış Yolu' olarak tarihe geçecek bir projedir.

Şu gün itibarıyla da karayollarından bir heyetimiz, şu anda Sırbistan ve Bosna Hersek'te güzergah ve fizibilite çalışması yapmaktadır. Bu çalışmalar tamamlandığı zaman, gelip Sayın Cumhurbaşkanımıza arzda bulunacaklar. Bu otoyol projesinin bir an önce hayata geçirilmesi için de gerekli adımları biz Türkiye olarak atacağız. Türkiye'nin bu iki ülkeyle ilişkilerine hem de Balkanlar'da Boşnaklar, Sırplar, Hırvatlar arasında bir barış yolu münasebetiyle yeni ilişkilerin kurulmasına çok önemli katkı sağlayacağını biliyoruz."

Kalın, yıllardır konuşulup ortada duran bu projenin şu kritik dönemde, Bosna Hersek'in seçimlere giderken hayata geçirilecek olmasının oradaki barış ve istikrara da çok ciddi katkı sağlayacağını dile getirdi.

Bu çerçevede ilerleyen aylarda da Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic'in Türkiye'ye resmi bir ziyaret gerçekleştireceğini bildiren Kalın, Türkiye'de de Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı'nın planlandığını aktardı.

Kalın, bu yılın ikinci çeyreğinde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bosna Hersek başta olmak üzere Balkan turu yapacağını belirterek, "Orada da bu konuları daha kapsamı bir şekilde ele alma imkanımız olacak" dedi.

"AFRİN VE BÖLGESİNDEKİ TERÖR UNSURLARI TAMAMEN TEMİZLENECEK"

Zeytin Dalı Harekatı'yla da ilgili güncelleme yapmak istediğinin altını çizen Kalın, harekatın bugün 19. gününe girdiğini, planlandığı şekilde ve başarılı bir biçimde devam ettiğini kaydetti. Kalın, şu ana kadar çok önemli, kritik, stratejik öneme haiz noktaların PKK/PYD/YPG teröristlerinden temizlendiğini vurguladı.

Operasyonda bin civarında teröristin etkisiz hale getirildiğini dile getiren Kalın, bu süreçte Türkiye'nin de kayıplarının olduğunu vurguladı. Kalın, bu vesileyle şehitlere Allah'tan rahmet diledi.

Kalın, bu sürede zaman zaman uluslararası kamuoyunda yöneltilen birtakım değerlendirme ve eleştirileri dikkatle takip ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, istihbarat teşkilatımızın sicili son derece nettir, networku son derece kuvvetlidir. Bunun en iyi referansı da gerçekleştirdiğimiz Fırat Kalkanı Harekatı'dır. Bu harekat başladığında da çeşitli eleştiriler, endişeler ya da değerlendirmeler gündeme gelmişti. Fırat Kalkanı Harekatı'na baktığınız zaman orada hayata geçirilen temel ilkeler, aslında bu harekatın ne kadar başarılı olduğunu da net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Zeytin Dalı Harekatı'yla da Afrin ve bölgesindeki terör unsurları tamamen temizlenecek. Böylece sınır güvenliğimiz sağlanacak. Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında önemli bir adım atılacak. Suriye topraklarının tamamının terör örgütlerinden temizlenmesi hedefi doğrultusunda da önemli bir başarı elde edilmiş olacaktır."

"ÖZGÜR SURİYE ORDUSU, MEŞRU SURİYE MUHALEFETİNİN ÖNEMLİ BİR PARÇASIDIR"

Bununla ilgili özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın sevk ve idaresinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakın takibiyle operasyonu başarılı bir şekilde yürüttüğünü vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:

"Dün akşam gerçekleştirdiğimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapılan güvenlik toplantısında da konunun detayları etraflı bir şekilde ele alındı. Tam bir kararlılıkla Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, jandarmamızın, emniyet birimlerimizin büyük bir kahramanlıkla ve fedakarlıkla yürüttüğü bu operasyonun planlandığı şekilde devam etmesi konusundaki irade tekrar net bir şekilde ortaya konmuş, gerekli talimatlar da bu çerçevede verilmiştir."

Kalın, son birkaç gün içerisinde özellikle harekatın başlamasından sonra Özgür Suriye Ordusu'nun zemmetmeye dönük birtakım açıklamaların yapıldığının görüldüğüne değinerek, "Bunları esefle karşıladığımızı bir defa daha ifade etmek istiyorum. Özgür Suriye Ordusu, meşru Suriye muhalefetinin önemli bir parçasıdır. Onları 'terörist, teröristlerle ilgili, terör örgütleriyle bağlantılı' gibi göstermeye dönük hareketler ya da açıklamalar, yaklaşımlar aslında bizatihi Türkiye Cumhuriyeti'nin hayata geçirdiği Zeytin Dalı Harekatı'na gölge düşürme niyetini izhar etmektedir" diye konuştu.

SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRI

Ülkenin, devletin ve milletin beka meselelerinin söz konusu olduğunda "partizan" bir yaklaşımla bu konuların ele alınmayacağının altını çizen Kalın, şu ifadeleri kullandı:

"Bunlar, ülkemizin temel, milli bekasıyla geleceğiyle ilgili konulardır. Burada küçük siyasi hesapların mutlaka ve mutlaka bir kenara konması, büyük fotoğrafın görülmesi, milli çıkarlarımız ve hedeflerimiz doğrultusunda tam bir kenetlenmenin yaşanması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımız her defasında bu hususun altını çizmektedir. Fakat maalesef bazı çevrelerin, tamamen küçük siyasi hesaplarla bunun aksi yönünde açıklamalar yapmaya çalıştığını, Özgür Suriye Ordusu'nu terörle ilişkili gibi göstermeye çalıştığını maalesef üzüntüyle izlemekteyiz.

Halbuki Özgür Suriye Ordusu, Suriye muhalefetinin bir parçasıdır. Bugüne kadar Cenevre ve Astana süreçlerine de Suriye muhalefeti çatısı altında siyasi temsilcileri vasıtasıyla katılmışlardır. Onların herhangi bir meşruiyet sorunu söz konusu değildir. Özellikle harekatın devam ettiği şu dönemde, tekrar buradan bütün çevrelere, siyasi partilere çağrımız; bu milli birlik ve beraberlik duygusu içerisinde askerimizin, güvenlik güçlerimizin yanlarında olduğunu net bir şekilde ortaya koymalarıdır."

Bir gazetecinin "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün grup toplantısında 2014'te Mardin'de bir yerel mahkemenin PYD ve YPG'nin terör örgütü olduğu yönünde karar verdiğini, bundan sonra 8 ay sonra ise Salih Müslim'in Türkiye'ye davet edildiğini söyledi ve AK Parti için 'teröre yardım ve yataklıktan' dava açacaklarını dile getirdi. Bu konudaki yorumunuz ne olur?" sorusu üzerine Kalın, şunları söyledi:

"Öncelikle Sayın Kılıçdaroğlu'nun PYD/YPG'nin bir terör örgütü olduğunu dünkü konuşmasında net bir şekilde ifade etmesi memnuniyet verici ama gecikmeli bir şekilde bu açıklamanın Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok çağrısından, meydan okumasından sonra yapması da manidar. Şunu da göz ardı etmemek lazım hala Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde PYD'ye, YPG'ye 'terör örgütü' diyemeyen hatta dolaylı olarak onlara destek veren, arka çıkan bir takım seslerin olduğunu da görüyoruz. Umarız bu konuda da Sayın Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı sıfatıyla gerekli adımları atacaktır."

Kalın, Türkiye'nin şu an terörle mücadele noktasında son derece kararlı, kapsamlı bir operasyon yürüttüğüne dikkati çekerek, "Bizim bütün enerjimizi teksif etmemiz gereken bu birlik, beraberlik duygusu içerisinde terörün her türüne karşı, DEAŞ, PYD, PKK, El Kaide, Boko Haram olur, DHKP-C olur, kimliği, ideolojisi ne olursa olsun, ister din ister etnisite ister ideolojik temelli olsun, bunlara karşı net bir mücadele verilmesidir" ifadesini kullandı.

"REJİMLE HERHANGİ BİR TEMASIMIZ SÖZ KONUSU DEĞİL"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Suriye'deki Beşşar Esad rejimiyle görüşülmesi gerektiği şeklindeki sözleri anımsatılarak, Türkiye'nin önümüzdeki günlerde rejimle bir temasın söz konusu olup olmayacağına ilişkin soruya, "Bu bize birçok defa soruldu. Bu konuda çok açık ve net tavrımızı baştan beri ortaya koyduk. Bizim rejimle herhangi bir temasımız söz konusu değil, şu anda öyle bir temasın kurulması da söz konusu değil" yanıtını verdi.

Kalın, Suriye'nin birlik ve beraberliğini sağlayacak bir devlet yapısı ve liderliğin ortaya çıkmasının Suriye'nin geleceği açısından büyük önem taşıdığına işaret ederek, bu konunun en son Soçi'deki üçlü zirvede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye açık bir şekilde ifade edildiğini belirtti.

Siyasi geçiş süreci hayata geçirilirken Suriye'nin birlik, beraberliğini sağlayacak bir ismin, yapının öne çıkmasının hem meşruiyet hem de gelecekte ortaya çıkabilecek başka sorunları önlemek açısından büyük önem arz ettiğini vurgulayan Kalın, "Yani bizi, Sayın Kılıçdaroğlu da dedi 'Rejimle oturun hemen pazarlık yapın, görüşün' tarzı böyle bir yönlendirme şeklindeki yaklaşımların çok gerçekçi olmadığını ifade etmeliyiz. Zaman zaman bize 'ya o ya bu' gibi dayatmaların yapıldığını, ölümü gösterip sıtmaya razı edilmeye çalışıldığını biz defa daha önce de gördük. Biz burada onların bize ne söylediği ya da bize ne dayattığından ziyade kendi ulusal çıkarlarımız çerçevesinde bu kararları alırız ve bunları da kararlı bir şekilde uygularız" dedi.

"REJİM DEDİĞİMİZ UNSUR DA BU OYUNUN BİR PARÇASI HALİNE GELMİŞ DURUMDA"

Ne Suriye'de herhangi bir toprak parçasını işgal etmek ne de oradaki terör yapılarına verilen desteği görmezden gelmelerinin söz konusu olduğunun altını çizen Kalın, öncelikli hedeflerinin Suriye topraklarının bütünüyle terör örgütlerinden temizlenmesi ve siyasi geçiş sürecinin sürdürülebilir şekilde hayata geçirilmesi olduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bununla ilgili Astana süreci çerçevesinde Rusya, İran ve diğer bölge ülkeleriyle ve diğer taraftan da uluslararası koalisyonla Avrupa Birliği, ABD bu koordinasyonu sağlamaya çalıştıklarını aktararak, şöyle devam etti:

"Suriye sahasında çok değişik şeyler yaşanıyor. Yeni vekalet savaşları hayata geçirilmeye çalışılıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin PYD ve YPG'ye verdiği destek maalesef bunun örneklerinden bir tanesi. DEAŞ tehdidi ortadan kalktıktan sonra hala bu desteğin devam ediyor olması, Amerikan Başkanı Sayın Trump'ın yaptığı açıklamalara, Cumhurbaşkanımızla telefonda bizzat ifade ettiği konulara, verdiği sözlere rağmen bu desteğin devam etmesi şüphesiz kamuoyunda da akla başka sorular getiriyor. Yani niyetin sadece DEAŞ'la mücadele olmadığı, daha uzun vadeli bir askeri mevcudiyet elde etmek için birtakım planların yapıldığı şeklinde sorulara, soru işaretlerine yol açıyor.

Bu öncelikle tabii bizi doğrudan ilgilendiren bir konu çünkü hemen yanı başımızda, sınırımızda yaşanan bazı gelişmeler bunlar. Bir diğer önemli konu da burada Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit edecek birtakım paylaşımların yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Rejim dediğimiz unsur da bu oyunun bir parçası haline gelmiş durumda. Dolayısıyla bu tarz bir doğrudan temas, görüşme şu anda bizim zaten gündemimizde yok. Cumhurbaşkanımızın da bu konudaki tavrı baştan beri hep net oldu. Bunda da herhangi bir değişiklik söz konusu değil."

TILLERSON VE MCMASTER'IN ZİYARETLERİ

İbrahim Kalın, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve Ulusal Güvenlik Danışmanı H. R. McMaster'ın Türkiye'ye yapacakları ziyarete ilişkin soru üzerine, Tillerson'ın kendi talepleri üzerine, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun misafiri olarak geleceğini ve muhtemelen Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da kabul edileceğini bildirdi.

McMaster'la ise bir süredir kendisinin telefon trafiğinin bulunduğunu anımsatan Kalın, şunları ifade etti:

"O çerçevede kendisi ülkemizi ziyaret edecek. Benim misafirim olarak gelecek ve Suriye, Irak, terörle mücadele başta olmak üzere Türk-Amerikan ilişkilerini ilgilendiren temel konuları etraflı bir şekilde ele alacağız. Bu ziyaretler tabii önemli çünkü biz Amerika Birleşik Devletleri ile güvenin yeniden tesisi için bir çaba içerisindeyiz ama bu güveni sağlayacak olan da aynı zamanda Amerikan yönetiminin sahada atacağı somut adımlardır.

PYD'ye verilen destek meselesini, Amerika'daki FETÖ yapılanması konusunu, New York'ta devam eden Hakan Atilla, Halkbank davasını hepimiz biliyoruz. Bunlar Türk-Amerikan ilişkilerini gölgeleyen, zehirleyen ve müttefiklik ilişkisine sığmayan uygulamalar. Biz bunların bir an önce sona erdirilmesini ve ilişkilerimizin tekrar müttefiklik ilişkileri çerçevesinde, güven esasına dayalı bir zeminde ilerlemesini arzu ediyoruz."

Bunun için Amerikan yönetiminden birtakım somut beklentilerinin olduğunu vurgulayan Kalın, buna örnek olarak PKK terör örgütü ile mücadelede anlık istihbarat paylaşımı, operasyonların koordinasyonu ve diğer konuları gösterdi.

Kalın, "Fakat maalesef bugüne kadar bu son derece açık ve net olan mevzuda bile biz çok somut, elle tutulur, sahaya yansıyan adımlar maalesef şu ana kadar görmedik. Bunları görmek istiyoruz, kapıyı tabii ki tamamen kapatmıyoruz. Sayın Tillerson ve McMaster'ın yapacağı ziyarette de bu konuları etraflı bir şekilde yine ele alacağız" dedi.

"GEREKLİ PLANLAMAYI YAPAN KURUM BELLİDİR"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bir gazetecinin "CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 'Afrin'e girilmemeli, daha derine inmeye gerek yok' diyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise 'Önce ÖSO girsin sonra Türk Silahlı Kuvvetleri girsin' açıklaması yapıyor. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine şunları aktardı:

"Afrin operasyonu ile ilgili gerekli planlamayı yapan kurum bellidir, Türk Silahlı Kuvvetleridir, Milli İstihbarat Teşkilatımızdır, ilgili güvenlik birimlerimizdir. Onların yaptıkları planlamalar çerçevesinde bu harekat gayet başarılı bir şekilde yürütülüyor. Bundan sonra da böyle devam edecektir. Tabii ki bu tip görüşler dile getirilebilir, biz bunlara saygı duyarız ama aslolan askerimizin, istihbarat birimlerimizin sahadaki bilgiler ışığında ortaya koyduğu planlar ve bunların uygulanmasıdır. Dolayısıyla 'oraya girelim, buraya girmeyelim' tarzı değerlendirmeleri, öncelikle bırakalım ilgili makamlar, bu işin uzmanı olan birimlerimiz yapsınlar."

AB'YE VİZE MUAFİYETİ

Kalın, AB'ye vize muafiyetiyle ilgili 72 kriterin tamamlandığının anımsatılarak, terör tanımı üzerindeki tartışmanın nasıl aşıldığına ilişkin soruya karşılık ise bu konuda baştan beri Türkiye'nin terörle mücadelesini zaafa uğratacak hiçbir tasarrufun içerisinde olmayacaklarını açık ve net bir şekilde AB tarafına ilettiklerini belirtti.

Bu süreçte yaşanan gelişmeleri anımsatan Kalın, "Bu maalesef tamamen Avrupa Parlamentosu'nda konunun biraz popülist kaygılarla başka bir zemine taşınması ile ortaya çıktı. Halbuki ilgili birimler bu konuyu gayet soğukkanlı, olgun bir şekilde müzakerelerini yürütmekteydiler. Bu ne zamanki Avrupa Parlamentosu'na taşındı, o dönemin Avrupa Parlamentosu Başkanı bu konuyu bir siyaset malzemesi haline getirdi, başka gerekçelerle niye olduğunu da az çok tahmin ediyorsunuz ve konu bir anda 'Türkiye bunu yapar mı yapmaz mı Yapmazsa şöyle olur' tarzı bir tartışmaya döndü" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mayısta Brüksel'deki NATO zirvesi çerçevesinde AB ülkeleri liderleriyle yaptığı görüşmede de bu konunun etraflı bir şekilde ele alındığını ve yapılan çalışmada da neticelendirildiğini belirten Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Detaylarına girmeden şunu söyleyeyim bizim kendi terörle mücadele yasalarımız çerçevesinde Türkiye'nin terörle mücadelesini zaafa uğratacak herhangi bir tasarrufa imkan vermeden ya da kapı aralamadan birtakım düzenlemeler yapıldı ve bu AB tarafına iletildi. Bizim şu anda beklentimiz, Türkiye'nin bu önceliklerini de dikkate alarak, terörle mücadele eden NATO müttefiki bir ülke olarak bu değerlendirmeleri hızlıca tamamlamaları ve Shengen uygulamasına bir an önce geçilmesi."

Yapılan çalışmanın gayet iyi, kapsamlı ve bütün tarafların ihtiyaç ve beklentilerini karşılar mahiyette bir çalışma olduğuna işaret eden Kalın, Türkiye'nin vize serbestisi konusunda üzerine düşenleri zaten yaptığına ve bu konunun da aslında 2-2,5 yıl önce uygulamaya geçmesi gereken fakat AB içerisindeki bir takım siyasi hesaplar nedeniyle uzatılan bir konu olduğuna dikkati çekti.

Kalın, şunları kaydetti:

"Biz şimdi gerekli adımları da zaten attık ama AB makamları da eminim, beklentimiz de o yönde Türkiye'nin terörle mücadeledeki önceliklerini dikkate alarak, bir değerlendirme yapacaktır. Çünkü Türkiye'nin terörle mücadelede zaafa düşmesi aynı zamanda Avrupa güvenliğinin de tehlikeye düşmesi demektir. Bunu da en iyi Avrupalı yetkililer biliyorlar. Dolayısıyla biz gene bunu pozitif bir yaklaşımla eğilmek, bakmak ve sonuçlarını en kısa sürede görmek istiyoruz."

Zeytin Dalı Harekatı kapsamında Suriye hava sahasının Türk jetlerine kapatıldığına dair iddiaların sorulması üzerine Kalın, bunun askeri planlamalarla ilgili operasyonel bir detay olduğunu belirtti.

Genelkurmay Başkanlığı, Harekat Daire Başkanlığı, İstihbarat Teşkilatı'nın bunu, her gün en kapsamlı bir şekilde değerlendirdiğini anlatan Kalın, şöyle konuştu:

"Her gün bununla ilgili planlar hayata geçirilirken, sahadaki gelişmeler, hava şartları ve diğer unsurlar dikkate alınarak bununla ilgili planlar yapılır. Şu anda bütün o ihtimaliyet hesapları dikkate alınmak suretiyle operasyon devam ediyor. Operasyonun durması diye bir şey söz konusu değil. Azez tarafından, diğer bölgelerden, güneyden, direkt bizim sınırımızdan, Reyhanlı tarafından, her taraftan şu anda Afrin'i kuşatma harekatı devam ediyor. Sahadaki ihtiyaçlar neyse ona göre de uçuşlardır, İHA'lardır, SİHA'lardır, diğer imkan ve kabiliyetler hayata geçiriliyor, geçirilmeye de devam edecek."

Afrin'de tanka yapılan saldırıda kullanılan silahın menşeiyle ilgili bir netliğin olup olmadığı sorusu üzerine ise Kalın, incelemenin devam ettiğini belirtti.

Kalın, "Biz erken bir açıklama yapıp eksik bilgilerle kamuoyunu yanıltmak istemeyiz. O yüzden o incelemenin raporu geldikten sonra gerekli değerlendirmeyi yapacağız. Şu anda hala devam ediyor. Gerekli açıklama çerçevesinde de o silahın menşei nedir, nereden gelmiştir' bununla ilgili açıklamayı o zaman yapacağız" diye konuştu.

RUHANİ'NİN ZEYTİN DALI HAREKATI DEĞERLENDİRMESİ

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin Afrin harekatı konusunda, "Amerika'nın, bölgede olmasından rahatsızız ama bu operasyonun da bir an önce son bulmasını istiyoruz." şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Kalın, Ruhani'nin açıklamalarını takip ettiğini, genel değerlendirme toplantısında ulusal ve uluslararası medyanın Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin sorusu üzerine açıklama yaptığını ifade etti.

Ruhani'nin, "Operasyonun Türkiye'nin ulusal çıkarları çerçevesinde hayata geçirildiğine" dair birkaç şey söyledikten sonra, "En kısa sürede tamamlanması gönlümüzün arzu ettiğidir" gibi bir ifadesinin bulunduğunu aktaran Kalın, ülkelerin, "operasyon uzamasın" gibi açıklamalarını not ettiklerini vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, öncelikli hedeflerinin harekatın planlandığı şekilde hayata geçirilmesi olduğuna işaret ederek, bu konuyla ilgili detayları görüşmek ve önceden planlanan bir program çerçevesinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bugün İran'a gittiğini, Çavuşoğlu'nun orada Ruhani ve mevkidaşı Cevad Zarif ile bu konuları görüşeceğini aktardı.

Kalın, "Biz bütün dost, müttefik ve komşu ülkelerin Türkiye'nin bu konulardaki önceliklerini, çıkarlarını dikkate alan bir değerlendirme içinde olmalarını bekleriz. Çünkü biz de o ülkelere yönelik böyle bir terör saldırısı ya da tehdidi söz konusu olduğunda hep bu tavır içerisinde olduk. Onlardan da aynı tavrı beklemek bizim en doğal hakkımızdır." açıklamasını yaptı.

"YAKIN ZAMANDA BÖYLE BİR ÜÇLÜ ZİRVE YAPILABİLİR"

Kalın, yakın tarihte İran, Rusya ve Türkiye'nin, liderler düzeyinde bir görüşme yapıp yapmayacağı sorusuna karşılık daşunları söyledi:

"Soçi ya da Astana süreciyle ilgili bir üçlü zirve üzerinde çalışıyoruz. Bunu liderler de birkaç vesileyle konuştular. Tarih, yer konusunda şu anda çalışmalar yapılıyor. Yakın zamanda böyle bir üçlü zirve yapılabilir. Tekrar hem Astana hem Soçi hem Suriye'deki gelişmeleri kapsamlı bir şekilde değerlendirmek açısından."

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ'NİN İSMİNİN TARTIŞILMASI

Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliği'nin isminde bulunan "Türk" ve "Türkiye" ibarelerinin kaldırılması konusunun ilk Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelip gelmeyeceği sorusu üzerine Kalın, Türk Tabipleri Birliği'nin son dönemde özellikle Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili sergilediği tutuma binaen kamuoyunda büyük bir infial oluştuğuna değindi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şunları söyledi:

"Başında 'Türk' ifadesi bulunması bir kenara Türkiye'de faaliyet gösteren bir STK'nın, Türkiye'deki genel kamuoyunun hassasiyetlerini gözardı ederek, başka birtakım kaygılarla, ideolojik, başka şeyler olabilir açıklamalar yapması, tutumlar sergilemesi elbette kamuoyunda tepkiye yol açar. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu tepkiyi dikkate alarak bir çağrıda bulundu. Bundan sonrası Bakanlar Kurulu'nun uhdesindedir. O süreç orada işleyecektir."

Makul ve meşru eleştiriye bir itirazlarının bulunmadığını anlatan Kalın, Türkiye'nin yaşadığı gerçekleri, hassasiyetleri, cephede savaşan askerin aldığı riskleri gözardı ederek, umursamaz açıklamalar yapıldığında bunun kamuoyunda da devlet nezdinde de tepkiye neden olacağını ifade etti.

"MEHMETÇİK'E BİR SAYGISIZLIK, HAKSIZLIKTIR"

"Bugüne kadar bu tür çevrelerin DEAŞ, El Kaide ya da benzer terör örgütlerine yapılan operasyonlarda çıkıp, 'Biz savaşa karşıyız. El Kaide ile müzakere yapın, DEAŞ'la diyalog yapın.' diye bir kampanya yaptığını, bir bildiri yayınladığını gördünüz mü Ama ne zaman işin ucu PKK'ya, PYD'ye, YPG'ye ya da benzer sol, Marksist, Leninist örgütlere dokunuyor, bu arkadaşlar hemen bir anda içlerindeki hümanist, liberal birtakım duyguları hatırlıyorlar. 'Biz savaşa karşıyız, barıştan yanayız' demeye başlıyorlar." diyen Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun izah edilmesini sormak da bizim en doğal hakkımız. Bizim askerimiz orada, bizim bu ülkede, sokaklarında özgürce dolaşabilmemiz, özgürce nefes alabilmemiz için hayatlarını ortaya koyuyorlar. Onlar bu riski alırken, birilerinin kalkıp kafalarındaki birtakım fantezileri hayata geçirmek için, 'Biz savaşa karşıyız, biz bu operasyonlara karşıyız' demeleri her şeyden önce o Mehmetçiğe bir saygısızlık, haksızlıktır. En azından bu hassasiyeti göstermeleri ve susmaları beklenir. En azından bunu yapmalılar diye düşünüyorum."

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN FAİZLER KONUSUNDAKİ TUTUMU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, faizle ilgili değerlendirme toplantısı yapıldığı ve teknik çalışmanın ardından tekrar bir toplantı yapılabileceğini açıklamasının ardından, bu konuda bir takvimin belirlenip belirlenmediğine ilişkin soru üzerine Kalın, faiz konusuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumunun herkesçe bilindiğini anımsattı.

Erdoğan'ın, faizlerin düşürülmesi konusunda açık ve net bir tutum sergilediğini kaydeden Kalın, bununla ilgili zaman zaman Cumhurbaşkanı sıfatıyla toplantılar yaptığına değindi.

Kalın, gelecek günlerde de bununla ilgili çalışmaların devam edeceğini aktardı.

TÜRKİYE-ALMANYA İLİŞKİLERİ

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Alman Bild Gazetesi'nin, Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Martin Schulz'un Dışişleri Bakanı olabileceğini iddia ettiğinin aktarılmasının ardından böyle bir senaryonun iki ülke ilişkilerini nasıl etkileyeceği sorusuna karşılık da bunun Almanya'nın iç meselesi olduğunu belirtti.

Almanya'daki koalisyon görüşmelerinin bir an önce neticelenmesini, Almanya ile son dönemde yaşanan yumuşama/normalleşme ivmesinin devam etmesi arzusunda olduklarını, iki ülke arasındaki yumuşamaya da yeni kurulacak koalisyonun katkı vermesini beklediklerini vurgulayan Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun bu konuda Alman yetkililerle telefon görüşmeleri de yaptığını aktardı.

Kalın, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Bütün bunların, Türk-Alman ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına vesile olmasını bekliyoruz. Sayın Schulz olur, ya da bir başkası olur; bir sonraki Alman hükümetinin de Türkiye'nin ne kadar önemli bir müttefik olduğunu, bölgede ne kadar kritik, merkezi role sahip bir ülke olduğunu anlayarak, bunun idrakinde adımlar atmasını bekleriz. Dahası bizim Almanya'da üç milyondan fazla vatandaşımız yaşıyor. Türkiye'de yaşayan Almanlar var, Türkiye'de iş yapan Alman firmaları var, çok köklü ilişkilerimiz var; toplumsal, kültürel, ekonomik ilişkilerimiz var. Bunları kısa vadeli siyasi hesaplara feda etmemeleri gerektiğini hatırlatmak isterim. Bu sadece Türk-Alman ilişkileri için değili bölgenin istikrarı, güveni, orada yaşayan vatandaşlarımız, Türkiye'de bulunan Alman vatandaşları, şirketleri, herkes için faydalı bir adım olacaktır. Umarız yeni koalisyon hükümetinin bütün aktörleri, bütün yetkilileri de bu sorumluluk bilinciyle hareket ederler. Türkiye bu konuda, son birkaç ay içerisinde de gayet olumlu, iyi niyetle örülmüş bir tutum içerisindedir. Biz bu iklimin devam etmesinden yanayız."

PYD/YPG'nin, ÖSO güçlerine kimyasal silahla saldırdığına yönelik iddiaların sorulması üzerine Kalın, bu haberleri kendilerinin de takip ettiğini ancak hem askeri hem istihbari kaynaklardan henüz bunu teyit edici bilginin ulaşmadığını bildirdi.

"ERDOĞAN İLE BAHÇELİ GÖRÜŞEBİLİR"

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ittifak görüşmeleri kapsamında bir araya gelip gelmeyeceği sorusuna karşılık da bunun her an olabileceğini vurguladı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye özellikle son dönemde sergilediği yerli, milli, kararlı duruşundan dolayı teşekkür eden Kalın, "Yaptığı açıklamalar, kamuoyunun aslında çok büyük bir kesiminin duygularına da tercüman olmaktadır. Sadece MHP'nin görüşü olarak da görmek de bence eksik olur. Sokağa çıktığınızda, insanları dinlediğinizde özellikle harekatla ilgili, milli güvenliğimiz, beka meseleleri söz konusu olduğunda sergilediği tavır, hakikaten takdire şayandır, ülkenin birlik ve beraberliğine katkı sunmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bahçeli'nin yüz yüze ve telefonla ara ara görüştüğü bilgisini paylaşarak, gelecek günlerde de böyle bir görüşme gerçekleşebileceğini, öncelikle komisyonun çalışmalarının belli bir noktaya gelmesi gerektiğini, bunu da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakından takip ettiğini ifade etti.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Gündem
  • Siyaset
  • haber

Sayfa Yükleniyor...