Davutoğlu: Çağlayan Adliyesi'nin adı Mehmet Selim Kiraz olacak

Başbakan Ahmet Davutoğlu, İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı'nın adının Mehmet Selim Kiraz Adalet Sarayı olarak değiştirileceğini açıkladı.

Davutoğlu: Çağlayan Adliyesi'nin adı Mehmet Selim Kiraz olacak

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın odasında şehit edilmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Savcının cenaze töreninin ardından konuşan Davutoğlu, Kiraz'a Allah'tan rahmet dileyerek, ailesine taziyelerini ifade etti.

Başbakan Davutoğlu, " Cumhuriyeti Hükümeti adına ve bütün milletimizin bir vefa borcu olarak İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı'nın adı bundan sonra Mehmet Selim Kiraz Adalet Sarayı olarak değiştirilecektir" dedi.

Başbakan, Mehmet Selim Kiraz'ın eşi Yasemin Kiraz, babası Hakkı Kiraz, çocukları Hakkı ve Pelin Kiraz, annesi Saadet Kiraz'ın bu tür durumlarda nasıl bir tavır sergilenmesi gerektiği konusunda topluma ve insanlığa ders verdiklerini belirterek, şunları söyledi:

"Ben hepsine teşekkür ediyor, minnet duygularımı ifade etmek istiyorum. Cenaze namazında yan yana durduğumuzda bir baba yüreğinin nasıl attığını hissettim, oğluyla kucaklaştığımızda bir evladın babasının arkasında, ailesinden aldığı kültürle nasıl metin bir şekilde durduğuna şahit oldum. Aynen Özgecan'ın babası gibi Hakkı Bey de öylesine güzel mesajlar verdi ki aslında bu mesajları alıp bütün siyasilerin, bütün medyanın, sivil toplum kuruluşlarının odalarına, duvarlarına temel ahlaki ilkeler olarak asmak lazım. Bir kez daha bu asil aileye, her bir ferdine teşekkür ediyorum, takdirlerimi minnetlerimi ifade ediyorum. O minnet duygusunun bir ifadesi olarak Cumhuriyeti Hükümeti adına ve bütün milletimizin vefa borcu olarak İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı'nın adı bundan sonra Mehmet Selim Kiraz Adalet Sarayı olarak değiştirilecektir. Çünkü Mehmet Selim Kiraz, şehadetiyle, bütün o zorlu saatlerde sürdürdüğü vakur tavrıyla aslında adaletin vakarını, onurunu korumuştur, toplumumuzun onurunu korumuştur. Bundan sonra da adı bir adalet şehidi olarak, adalet uğruna canını feda eden şehit olarak hem kalbimizde hem de bütün adalet saraylarında bir simge isim olarak anılacaktır. Çağlayan Adliyesi'ne de bundan sonra Mehmet Selim Kiraz Adalet Sarayı adı verilecektir."

"ALDIKLARI TALİMATIN GEREĞİNİ YAPMIŞLARDIR"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, şehit savcı Kiraz'ın sağ salim ailesine kavuşması için dün tam bir kriz yönetimi uygulandığını, bütün çabanın sergilendiğini, her türlü yöntemin kullanıldığını dile getirdi.

Bu süre zarfında görevlerini ifa eden emniyet mensuplarına bir kez daha teşekkür eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu terör mücadelesinde bugün de vakarla görevini yapan bütün güvenlik birimlerimize aynı vakarı ve kararlılığı her an göstermeleri konusunda duyduğumuz güveni de ifade etmek istiyorum. Aldıkları talimatın gereğini yapmışlardır. İlk an haber gelir gelmez onlara verdiğimiz talimat açıktı: 'Her türlü yöntemi kullanınız ve mutlaka savcımızı salimen kurtaracak şekilde çalışmaları yürütünüz. Ama herhangi bir şekilde savcımızın hayatının tehlikeye düştüğünü hissettiğiniz anda da en etkin şekilde müdahale etmekten kaçınmayın, bu konuda da hiçbir şekilde müsamaha ve tereddüt göstermeyin'. Bu bir kararlılık ifadesidir. İçeriden silah sesi geldiği anda da birkaç dakika içinde odanın duvarları da patlatılmak suretiyle, çünkü bir takım barikatlar kurulmuş arkasında, savcımız çok ağır da olsa yaralı bir şekilde hastaneye intikal ettirilmiş ancak maalesef kurtarılamamıştır."

''KARŞIMIZDA ŞER İTTİFAKI OLDUĞUNUN FARKINDAYIZ''

Saldırı sırasında teröristlerin yurtdışı bazı görüşmeler yaptığını belirten Davutoğlu, "Yurtdışından bazı odaklarla temas halindeydiler. Bunları takip ediyoruz. Dün geceden itibaren. Bu olayla ilgili kim olursa olsun, nerede olursa olsun, hangi ine girmiş olursa olsun, onlara karşı her türlü tedbiri ve operasyonu yapma talimatı verdik. Hiç kimse böyle alçakça yapılan saldırının karşılıksız kalacağını düşünmesin. Karşımızda bir şer ittifakı olduğunun farkındayız. Türkiye'nin seçime giderken bir kaos ortamına sokulmak istendiğinin farkındayız" diye konuştu.

Bugün de Kartal AK Parti Binası'na girildiğini hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Terör eylemlerinin hedefi eğer AK Parti ise açıkçası bunun sebebi, Türk demokrasisinin son savunma kalesinin AK Parti olmasındandır. İlk defa olmuyor. 2013'te tam çözüm süreci ivme kazanmış, Türkiye'de pozitif bir atmosfer varken, çok büyük ekonomik hamleler yapılırken, üçüncü köprü, üçüncü havalimanı yapılırken Reyhanlı saldırısı oldu. Reyhanlı saldırısının arkasında da dış bağlantılı acilciler grubu vardı. Arkasından 2 hafta geçmeden Gezi provokasyonları başlatıldı. Birden Türkiye'nin psikolojisi değiştirilmeye çalışıldı. Yine aynı şey. Tekrar ediyorum. Halkımıza ve sorumluluk sahibi herkese bu ülkenin geleceğinde aidiyet bilinciyle davranan herkese hitap ederek söylüyorum. 2013 senaryosu tekrar uygulanmak isteniyor. Yani çözüm süreci ivme kazanmışken provoke edilip, arkasından özellikle mezhep ve etnik ayrımlara dayalı fay hatları harekete geçirilmeye çalışılıyor. Etnik bir problem çözülürse mezhebi problem çıkaralım gibi. Reyhanlı'da bunu yaptılar. Gezi'de bu provokasyonu yaptılar. Şimdi de adalet sarayına saldırarak. Eğer birileri yurtiçine ve yurtdışına bağlantısı olan birileri, bazı istihbarat örgütleri Türkiye'de bir mesele çözülmeye çalışılırken diğer bir meseleyi kaşıyalım diye oyuna kalkışırsa karşılarında kararlı, dimdik duran bir Türkiye Cumhuriyeti bulurlar. Biz bu oyuna hiç bir şekilde bu ülkeyi kurban etmeyiz."

Başbakan Davutoğlu, dünkü tavrı sergileyen basın mensuplarının oluşturduğu cephenin, öbür tarafta siyasilerin oluşturduğu cephenin, birbirine ihtilaflı bir çok siyasilerin özgürlüklerin korunması ve İç Güvenlik Reformu'na karşı omuz omuza verdiklerinin görüldüğünü belirtti.

Böyle bir şer ittifakı içinde bugünkü terör saldırısından sonra Gezi benzeri provokasyonlara yönelmek isteyenleri şimdiden uyardığını ifade eden Davutoğlu, Türkiye'de demokratik özgürlüklerin korunacağını, seçim güvenliği içinde herkesin özgürce seçim kampanyası yapabileceğini, meydanlara çıkabileceğini kaydetti.

''ŞİMDİDEN UYARIYORUM; BİR DAKİKA DAHİ MÜSAMAHA GÖSTERİLMEYECEK''

Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Geçen hafta çıkan İç Güvenlik Yasası dolayısıyla yasal zemine kazanılmış bir şekilde bir kişi dahi yüzünü örterek, şiddete, molotofkokteylline yönelir, bu toplumun, ülkenin geleceğini tehdit eden tavır sergilerse çok açık söylüyorum, şimdiden uyarıyorum, hiç bir şekilde müsamaha gösterilmeyecek. Kim olursa olsun ve ne niyetle çıkarsa çıksın. Sokağa izinsiz şekilde çıkarak, ülke güvenliğini tehdide müsamaha gösterilmeyecektir. Bir dakika dahi müsamaha gösterilmeyecektir. Dün bu terörist, katil, alçakların yaptığı şeyden sonra İstanbul sokaklarında bazı yerlerde yapılmaya çalışılan provokasyonlara karşı gerekli her türlü tedbirin alınması talimatını verdik. Özgürlükler korunacak. Türkiye sükunetle ve suhuletle seçime, 7 Haziran'a gidecek. Hep beraber bunu bir demokrasi şöleni olarak gerçekleştireceğiz. Dünyaya güzel bir örnek teşkil edeceğiz. Etrafta ateş çemberi içinde insanlar bırakın seçim sandığına gitmeyi evlerine dahi gidemez haldeyken, biz seçim sandığına milletimizle gideceğiz. Milletimiz ne takdir ederse o olacak. Ama dün yaşadığımız gibi benzeri acılar ve bu acılar üzerinde oynanabilecek bazı tuzaklara karşı da milletimizi uyanık olmaya, bu uyanıklılık ve kararlılık içinde hükümetimize, devletimize ve ortak bilincimize güvenmeye davet ediyorum.''

Dünden bu yana bütün Türkiye'de çok güçlü bir sağduyu bilinci ortaya konulduğunu belirten Davutoğlu, Eyüp Sultan'ın yanı sıra aynı ayda ülkenin her bir köşesinde Kiraz için gıyabi cenaze namazları kılındığını anlattı.

Başbakan Davutoğlu, bunun sadece Mehmet Selim Kiraz'a ve onun hatırasına sahip çıkmak anlamına gelmediğini, vatandaşların, saldırının Türkiye'ye, Türk yargısına, Türk demokrasisine yönelik saldırı olduğunu ve özellikle de seçim sürecine girerken daha önce birçok benzer örnek gibi çok ciddi bir tuzağın ayak izleri olduğunu fark ettiğini ve güçlü bir bilinçlenme içinde davrandığını kaydetti.

Vatandaşların sağduyu tavrının siyasiler ve medya tarafından da gösterilmesini ümit ettiklerini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ama maalesef medyamızın bir kesimi, büyük bir kesimi, son derece sağduyulu bir şekilde bu tutumu sergiler ve bu acıyı paylaşırken, ailenin bu acısını paylaşırken, Türkiye'ye dönük bu saldırıya ortak kader bilinciyle hareket ederken, başka bir kesimi, daha evlat acısı yüreğine inmiş anne ve babanın ya da eşin o acısı dururken, bugün sabah gazeteleri açtığınızda o resimleri, dün şakağına silah dayanmış resimleri yayımlama cüreti ve açık söylüyorum nezaketsizliğini, ahlaksızlığını göstermişlerdir. Bizim bunlara karşı tutumumuz, milletimizin sahiplendiği bu meselede açık ve net olmak durumundadır. Ben bütün bu medya mensuplarına buradan çağrıda bulunuyorum, bir özeleştiri yapsınlar ve kendi eşleri, kendi babaları, kendi kardeşleri bu durumdayken ertesi gün bunların resimlerinin basıldığını düşünsünler, tam da cenaze kalkacağı saatlerde, dakikalarda, sabahta. Acaba ne hissederlerdi Bu, basın özgürlüğüyle ilgili bir durum değil, bu, tamamıyla insani bir durumdur."

"SİYASİLERİ DE BİR MUHASEBE YAPMAYA DAVET EDİYORUM"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Meclis'te grubu bulunan muhalefet liderlerinin cenaze namazında yer almayışını eleştirirken şunları söyledi:

"Tunus'ta olan cinayet, terör saldırısı dolayısıyla daha geçtiğimiz pazar Tunus'taki bütün kesimler bir arada ve bizden de Başbakan Yardımcımızın katıldığı bir merasim yapıldı. Gönül isterdi ki Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli, tweetlerle veya yazılı mesajlarla, hiçbir dokunması olmayan, hiçbir hissiyat yansıtmayan yazılı mesajlarla hükümetimizi, beni eleştireceklerine gelip buradaki şehidimizin ailesini bağırlarına bassalardı. Burada aynı safta beraber dursaydık. Biz her türlü eleştiriye açığız ama bari aynı safta teröre karşı beraber durabilseydik. Sayın Kılıçdaroğlu'nun dün attığı tweetler... Gerçekten nasıl Mehmet Selim Kiraz şehidimizin adı unutulmayacaksa, o tweetler de unutulmayacaktır."

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı açıklamaya değinen Davutoğlu, "Meselesi, bir savcının acısını yüreğinde hissetmek, teröre karşı omuz omuza bir mücadele değil, meselesi hükümeti, beni, bakanlarımızı zayıflatmak. Eğer bizi zayıflatacaklarsa, zayıflatılmaya hazırız, her türlü saldırıya hazırız. Ama bir şehidimizin hatırasına saygısızlık olacak şekilde siyasi rant sağlamaya çalışanlar, bu millet tarafından hak ettiği cevabı alırlar" dedi.

Davutoğlu, HDP'li bir milletvekilinin attığı tweette "Bu eylemi yapanları devlet infaz etti" dediğini aktararak, "Adliye sarayına teröristler girecek, rehin alacaklar, 6 saat devlet sabırla her türlü iletişim kanalını açık bırakacak ve bu alçaklar, bu süre zarfında savcımıza hem manevi işkence yapacaklar tutmak dolayısıyla, sonra da bunlar eylem yapan gençler olacak. Aynı zihniyet, İç Güvenlik Yasası görüşülürken yüzlerine maske takıp mecliste oturan zihniyet aynı zihniyet" ifadelerini kullandı.

''ŞİMDİ HESAP VAKTİDİR''

Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu alçakları, bu teröristleri eylemci diye tasavvur edip de devleti infaz eden bir makam olarak gösteren bu zihniyetle, bu cenazede bulunmayan Kılıçdaroğlu ve Bahçeli aynı yerde İç Güvenlik Reformu'na karşı çıkmışlardı, aynı safta bulunmuşlardı ve yüzleri maskeyle kapatmayı bize savunmuşlardı. 'Onların alnından öpeyim' demişti Kılıçdaroğlu. Şimdi hesap vaktidir, muhasebe vaktidir. Eğer Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Demirtaş bugün burada cenaze namazında olsalardı, ben bu sözleri sarf etmeyecektim, herşeye rağmen hiçbir siyasi eleştiri yapmayacaktım. Eğer Kılıçdaroğlu dün o tweetleri şahsıma hakaret edercesine göndermemiş olaydı, Bahçeli bugün yaptığı yazılı açıklamayla savcımızın acısını dile getirmekten daha çok hükümeti itham altında, töhmet altında bırakma nezaketsizliğini göstermemiş olsaydı, bu cenaze günü bunları sarf etmeyecektim. Ama milletimizin bu tabloyu görmesini istiyorum. Burada yoktular. Milletin acısında yan yana, omuz omuza duramayanlar, milletin geleceğinde rol alamazlar. Şimdi herkesi, siyasileri de bir muhasebe yapmaya davet ediyorum. Eğer bir muhasebe yaparlarsa, teröre karşı mücadele konusunda bütün siyasi parti liderleriyle bir araya gelmeye de hazırım, hep beraber oturup konuşabiliriz. Ama muhasebe yapmadan, 'Nasıl olsa seçim atmosferine girdik, dolayısıyla hükümeti nerede olursa olsun yıpratalım, hükümeti yıpratmak için gerekirse bir şehit cenazesine saygısızlık yapalım' gibi bir anlayışa gireceklerse, biz buna izin vermeyiz. Sorumsuzluğun hiçbir türüne müsamaha göstermem. Eğer kararlı bir tutum gerekirse de sağıma soluma bakmadan kim burada beraber diye düşünmeden tek başımıza yolumuza devam ederiz. Tek başımıza da terörle mücadele etmeyi biz biliriz. Tek başımıza kalsak da bu ateş çemberinin içinden bu ülkeyi çıkarmayı da biliriz.''

''GAZETECİLERE AKREDİTASYON TALİMATINI BEN VERDİM''

Davutoğlu, şehit savcı Kiraz'ın teröristler tarafından çekilen resimlerinin yayınlanması ve bazı basın kuruluşlarına uygulanan akreditasyona ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, akreditasyon uygulaması talimatını kendisinin verdiğini söyledi.

Bu konuda gelebilecek eleştirileri göğüslemeye hazır olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Dün saat onbir buçukta bütün gün bu süreçle ilgili olabilecek senaryoları, ıstırapları, düşünceleri hissederek yaşadıktan sonra çıktım ve bir ricada bulundum bütün toplumdan. Bu konuda özellikle medyadan dikkatli olunması ve toplum hissiyatına, provokasyona gelinmemesi için yapılacak medya çalışmalarında dikkatli olunmasını rica ettik. Bunu birçok kereler söylüyoruz. Ama sabahleyin kalktığımızda, hatta gece yarısından itibaren baş sayfalarını gördüm. Sayfaların içerisine girdiğimizde açıkçası bırakın toplumsal duyarlılığı, insani duyarlılık bile görmedim bu basın organlarında. İnsani duyarlılık. O gece şehit savcımızın eşi Yasemin hanımla telefonla görüştüğümde neler hissettiğini ben biliyorum. İşte evladını bugün gördünüz. Bu evlat sabahleyin gazetede bu resmi gördüğünde ne hissetti? O gazeteye, o resmi basanlar bir baba olarak, bir dede olarak, bir amca olarak, bir teyze olarak, hangi yaşlardaysa... Patronlarına da söylüyorum. Çok açık söylüyorum. Bakın 7 aylık hükumetimiz var. Ben de başbakanım 7 aydır. Her türlü eleştiriyi bize yaptılar. Tek bir yerde bile basına dönük herhangi bir ifadede bulunmadım. Bu kapsamda bir akreditasyona gitmedim, devlet güvenliği gerektiren haller dışında. Biz yayın yasağı getirmişiz. Niye getiriyoruz o yayın yasağını? Dünyanın her yerinde gelir. Aslında yayın yasağına ihtiyaç bile yoktur. Biraz ülke aidiyet bilinciyle hareket eden, şu an bile insani duyarlılıkta, 'Şu an bunu yapmam teröristlere yarar, şu anda bunu yapmam propagandanın parçası haline beni getirir, şu anda bunu yapmam, yürüyen bir süreç, iletişim varsa bunu etkiler' deyip, herkesin kendisinin bunu yapması lazımken, yapılmadığını görünce yayın yasağı getirdik."

Başbakan Davutoğlu, operasyon bitince yayın yasağını kaldırdıklarını ifade ederek, "Tamam ama yayın yasağı kalkınca yürekteki yasak kalkar mı? Yani bu resmi, şakağına silah dayanmış bir onurlu savcımızın bu resmini yayınlamak, hangi basın ahlakıyla izah edilebilir" değerlendirmesinde bulundu.

"O ÇOCUĞUN RESMİNİ ÇEKMEYE HAKLARI YOKTUR"

Yayın yasağı kararını sabah kendisinin verdiğini söyleyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"7 ay basına dönük en ufak açıklama yapmamış olan biri olarak, her türlü eleştiriye rağmen ben verdim. Bir daha olursa bir daha veririm. Basın özgürlüğünden daha önemli olan insanlık onurudur. Herkes bu onura saygı gösterecek. Basın özgürlüğü kadar önemli olan, insanların cenazesine, yasına, matemine saygı duymaktır. Basın özgürlüğü kadar önemli olan bir başka mesele, ülkenin geleceğini tehdit eden teröristlerin propagandalarına alet olmamaktır. Bundan sonra herkes dikkat edecek. Söylediği söze dikkat edecek, aldığı tavıra dikkat edecek çünkü millet seyrediyor, millet biliyor. Şimdi çıkıp da birisi, 'Akreditasyon uyguladı mı?' Bugün uyguladık. Evet, o basın organlarının muhabirlerinin bu cenazeye gelme hakları yoktur. Bu ailenin karşısına çıkma hakları yoktur. O çocuğun karşısına çıkıp da o çocuğun resmini çekmeye hakları yoktur, olmayacaktır da. Ben o çocuğu kendi evladım gibi görüyorsam, onlar da görecekler ve hissedecekler. Bir kez daha acıyı hissedecekler. Bir devleti sahiplenmenin, bir ülkeyi sahiplenmenin ne olduğunu herkes hissedecek. Eğer buna saygı gösterilirse, insanlık onuruna, acıya, ıstıraba, ortak duyarlılığa saygı gösterilirse basının başımızın üzerinde yeri var. İşte sizler buradasınız çünkü siz gösterdiniz. Rica ettik. Buna rağmen bu dinlenmemişse gerekli tavrı alırız. Bu tavır dolayısıyla da hiç kimseye verilecek hesabımız yoktur, millete hesap veririz."

''TALİMATLARIN NEREDEN GELDİĞİNİ ORTAYA ÇIKARACAĞIZ''

Davutoğlu, soruşturmayla ilgili yeni detaylar olup olmadığına ilişkin soru üzerine, "Soruşturma derinleştiriliyor, derinleştirildikçe de önemli bazı sonuçlar ortaya çıkarılacak. Bunları yeri geldiğince kamuoyuyla paylaşacağız. Ama bunların objektif seyri itibarıyla baktığımızda, rehin alma esnasında yapılan telefon görüşmeleri var. O görüşmeleri ve o ağı tespit ediyoruz. Talimatların nereden geldiğini açık bir şekilde ortaya çıkaracağız. Çalışmaların nasıl, bu teröristlerin oluşturduğu terör ağının arka planını araştıracağız. Dolayısıyla yeni unsurlar bundan sonra da ortaya çıkacak" diye konuştu.

Dün gece de bu çerçevede bazı çalışmalar yapıldığını, bunların devam edeceğini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"İçeride birtakım spekülasyonlar yapıldığı için söylüyorum. Hala birileri teröristleri masum, devleti suçlu göstermek için, sanki teröristlerle savcımız aynı durumdaymış gibi böyle yansıtmak için 'devlet infaz etti' diyor. Ya da birileri imaen, dün de Kılıçdaroğlu söylüyor, 'Elektrik kesintisi, bu hükümetin bir provokasyonu mu ' diye. Düşünebiliyor musunuz ki bir ana muhalefet partisi lideri hükümeti böyle bir konuda provokasyona kalkışmakla itham edebilecek kadar seviyeyi düşürdü.

Sanki içeride daha herhangi bir silah sesi gelmeden, polisin bir müdahalesiyle içeride olaylar olduğuna dair iddialar ileri sürenler var. Çok açık bir şekilde elimizde bütün veriler de var, şahitler de var, o sırada telefonla görüşen taraflar da var. İçeriden silah sesi gelmesi üzerine, silah sesinin sonucu itibariyle herhalde teröristler birbirine ateş edecek değil. Savcımıza da ateş edildiğini de düşünülerek, bu değerlendirmeyi yapılarak operasyon gerçekleştirilmiştir. Bu değerlendirilme maalesef doğru çıkmış, birkaç dakika içinde odaya gidildiğinde, müdahale edildiğinde savcımız ağır yaralı olarak kurtarılmış, çıkan çatışmada da teröristler etkisiz hale getirilmiştir."

ELEKTRİK KESİNTİSİ

Başbakan Davutoğlu, "Dün yaşanan elektrik kesintisiyle ilgili, bu saldırı yapılmadan önce, 'Terör saldırısı dahi değerlendiriliyor' demiştiniz. Bu soruşturmada bağlılık kurulabiliyor mu?" sorusuna, her iki konuda da 2 aynı süreç yönetimi olduğunu söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri ve ilgili istihbarat birimlerini elektrik ve bu terör saldırısı konusunda ayrı ayrı dinlediğini ve ayrı ayrı talimatlar verdiğini vurgulayan Davutoğlu, "Bunlar da araştırılıyor. Bu irtibatı, aradaki irtibatla ilgili şu anda somut bir sonuç elde edilmiş değil. Bu bağlantıyı kurmak üzere. Ama dün Meclis grubuna girerken gazetecilerin sorusu üzerine, 'Her ihtimal değerlendiriyor' demem üzerinden terör bağlantısı falan yorumlar oldu. Şu anda da her ihtimal değerlendiriliyor. Herhangi bir irtibat tespit edilmesi durumunda atılması gereken adımlar atılır, kamuoyumuza da gerekli bildiriler verilir" diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...