Davutoğlu: O açıklamalardan sonra HDP'yi muhatap almam doğru değil

HDP görüşmesinin iptal edilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Başbakan Davutoğlu, "Saygısızlık ifade eden açıklamalardan sonra onları muhatap almam doğru değil" dedi.

Davutoğlu: O açıklamalardan sonra HDP'yi muhatap almam doğru değil

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sırbistan ziyareti öncesinde Atatürk Havalimanı’nda açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Davutoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;

(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan görüşme) Daha önce planlanmış değildi. Dün bir telefonla teyitleşerek görüştük. Tabii birçok konuyu ele aldık. Terörle mücadele başta olmak üzere Irak ve Suriye'deki gelişmeler. Ayrıca önümüzdeki günlerde muhalefet liderleriyle de görüşmeler gerçekleştireceğim, genel haftalık olağan görüşmemizi daha erkene alarak 2015'in son görüşmesini gerçekleştirmiş olduk.

Sayın Cumhurbaşkanımızla ne zaman bir araya gelsek çok geniş bir gündemi paylaşma ihtiyacı var. Çünkü her gün yeni gelişmeler oluyor ve tabii bu gelişmeleri istişare etmek ve bu gelişmeler çerçevesinde birlikte atacağımız adımları değerlendirmek için haftalık olağan görüşmemizi erkene aldık.

"LİDERLERE GİDERKEN ÖNYARGIMIZ YOK"

(Yeni Anayasa) Arkadaşlarımızı çağırdım, görüştük. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli’ye giderken herhangi bir önyargımız yok. Daha önceki tecrübelerden de istifa ederek, yöntem açısından görüşeceğiz. İçerik olarak önemli olan Anayasa’nın ruhudur. Vatandaşı esas alan bir çerçeveyi paylaşacağız.

Kişiselleştirirsek, 'Şöyle olursa ben çıkarım, böyle olursa doğru olmaz' diyerek yapacağımız konjonktürel analizlerin hepsi bizden sonraki nesiller için sıkıntı doğurur. Benim niyetim ve hedefim, bu görüşmelerde tamamıyla özgürlükçü, katılımcı, güçler ayrılığı prensibine dayalı çağdaş bir anayasanın yazılabileceği inancını taşıyorum.

"DOĞRU OLAN BAŞKANLIK SİSTEMİ"

Hep beraber özgürlükçü bir anayasayı yapmamız lazım. Bizim için bu anayasanın şekli, formu itibarıyla söylüyorum, kurumsal formu itibarıyla doğru olan başkanlık sistemidir. Ve bunu biz daha önce de dile getirdik. Bunu da tartışırken kimsenin, konjonktürel bakmasını tavsiye etmem.

"ÖYLE BİR ANAYASA YAPALIM Kİ..."

Yani bu dönemdeki siyasiler liderler, hepimiz geçiciyiz. Öyle bir anayasa yapalım ki öyle bir hükümet yöntemi, modeli ortaya koyalım ki 50 sene sonra bizim torunlarımız onu idare ederken de rahat etsinler.

"SAYGISIZLIKTAN SONRA HDP'Yİ MUHATAP ALMAM"

HDP’yle niye görüşülmüyor? Ayrım gözetmeden randevu talebinde bulundum. Birkaç gün sonra kendilerini ziyaret edecek bir misafire saygısızlık, diğer siyasi şeyleri bir kenara dahi koysak, saygısızlık ifade eden, tahrif ifade eden açıklamalardan sonra onları muhatap almam, şahsi olarak da bulunduğum makam olarak da doğru değildir. Her konuda farklı kanaatlere sahip olabiliriz, aynı kanaatlere sahip olsak aynı siyasi partide olurduk. Ama iki şey önemli. Niyete baktığınız zaman samimiyet önemli. Üslup da ve yöntemde de ciddiyet.

"BUNLARDAN HESAP SORUN"

Benim hayatımda kimseye nezaketsizlik görülmemiştir. Ama bana karşı yapılan bir nezaketsizliği içime sindireceğimi birisi zannediyorsa buna da izin vermem. Çünkü şahsen tevazu gösterebilirim ama destek aldığım millet adına tevazu göstermem. Ben randevu talep etmişim, açık şekilde niyetlerindeki samimiyetsizliği ortaya koymuşlar.

Yani anayasayı konuşmak için gideceğim, sanki böyle bir gündem yokmuş gibi benden hesap soracaklarını ima edecek şekilde, 'Sur'da, Cizre'de şunları şunları soracağız'. Bana hesap soracaklarına Sur'u, Cizre'yi hendeklerle, barikatlarla zindan yerine çevirenlerden hesap sorsunlar. Hesap soramıyorlarsa sussunlar. Hem teröre destek verecekler hem kendileriyle özgür, demokratik bir inşası için anayasa konuşmaya gelecek olan Başbakana şart koşacaklar.

Dün, benim randevu talebini reddetmem sonrasında DTK diye hangi zemine oturduğu belli olmayan bir yapının açıklamalarını da gördünüz. Hani Türkiyelileşmekten bahsediliyordu. Samimiyet testi. Hani Türkiyelileşeceklerdi, hani toplumunun bir parçası olacaklardı? 

Anayasayı herkesle tartışırım ama Türkiye'nin bütünlüğünü, birliğini kimseyle tartışmam. Herkesle barış içinde nasıl bir gelecek inşa edeceğimizi konuşurum ama hendeği, barikatı savunanlarla, hendek ve barikatla mücadele edenlerin haklı mücadelelerini tartışmam. Her şeyi konuşurum ama o hendek ve barikatları kaldırmak için ortaya koyan, oradaki çocukların okula gidebilmesi için kanını döken Mehmetçiğin kanını kimseyle tartışmam. Bu niyet meselesi. Niyetleri sahih değil ne konuşacağız İkinci mesele ciddiyet meselesi. Niyet sahih olmadığında dahi diyelim bir müzakere yürütürsünüz. Doğru görmem ama karşınızdakinde ciddiyet ararsınız.

7 Haziran öncesinde, bu samimiyetsiz beyanlara inanan ve bu partiye oy veren vatandaşlarıma sesleniyorum, hesap sorun bunlardan hesap. 'Siz bizi, Türkiye'yi bölmeye dayanan bir proje için alet mi ettiniz bizim oylarımızı' diye hesap sorması lazım vatandaşlarımızın. Çünkü samimiyetle inanıyorum ki birçok aydın aslında HDP'ye, PKK'ya taviz vermeyecek birçok insan da o dönemde HDP'ye oy verdi. Onların hesap sorması lazım. Niyetleri ortaya çıktı.

"KAÇAK ÇAY" TEPKİSİ

(HDP'li Sırrı Süreyya Önder'in "kaçak çay" sözleri...) Yok çay içecekmişiz de kaçak çaymış da... Gitsinler çaylarını kimle içecekse içsinler, isterse Kandil'e gitsin çayını içsin bu film senaristi. Türkiye ve etrafımız ateş çemberinde olacak. Beyefendi kaçak çaydan bahsedecek. Ben de o masaya oturacağım öyle mi TBMM'de oturan herkes bu milleti temsil etmenin ciddiyetini taşıyacak.

Gece ürettiği bazı esprilerle bizimle istihza edeceğini düşünenler, önce oturup bir ciddiyet testinden geçecekler. Ya samimi ve ciddi olurlar ve bizim bütün kapılarımız açık olur ya samimiyetten uzak durup, ciddiyeti unuturlar, o zaman da onlara hadlerini bildiririz.

Her şeyi konuşur ama hendek ve barikatları kaldırmak için canını ortaya koyan, oradaki çocukların okula gidebilmesi için kanını döken Mehmetçiğin kanını kimseyle tartışmam. Bu niyet meselesi. Niyetleri sahih değil. Ne konuşacağız o zaman?

"PİYON İSE ONA GÖRE MUAMELE GÖRÜR"

Ben 12 Eylül Anayasasıyla yaşamaktan zillet duyuyorum. O anayasa değişene kadar, o anayasal düzen içinde nerede olduğumuzun herkesin farkında olması lazım. O anayasal düzen içinde HDP bir siyasi parti midir? Soru bu. Siyasi parti ise siyasi parti gibi davranacak. Yok terör örgütünü sözcüsü ise Türkiye'yi bir takım oyunların içine düşürecek tarzda bir piyon ise o zaman da ona göre muamele ediyor. Bunun bir iç yönü var. Dün dikkatlice gelişmeleri takip ettim. 2011 seçimleri sonrasında da bunları yaşadık. Ülke yeni bir anayasa çalışması içindeyken ne yaptı bu HDP Silvan'da tekrar terörü başlattı. HDP sessiz kaldı. Yine o zaman da böyle bir özerklik tartışması başladı. Her seçim sonrası millet yeni bir ufka yönelirken, bunlar terörü ve Türkiye'nin birliğini ve bütünlüğünü tartışmaya açıyorlar. Şimdi de aynısını yapıyorlar.

Baktılar ki dışarıdaki akıl hocaları Türkiye dört yıllık bir istikrar dönemine ve demokratik bir anayasaya yönelebilecek bir zemine sahip, bu zemini yok etmek için tekrar harekete geçtiler. Bu işin dış boyutu bu. Kimler adına konuşuyorlarsa gitsinler onlarla masaya otursunlar. Benimle masaya oturacaklarsa önce siyasi bir parti olmanın siyasal düzen içinde işlev gören ciddi bir siyasi parti olduklarını ispat etsinler, her şeyi konuşuruz ama o güne kadar, bu ciddiyeti göstere kadar bizden de muhatap bulamazlar."

Sayfa Yükleniyor...