Demirtaş: Allah Başbakanımıza zeval vermesin

Partisinin grup toplantısında konuşan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Yavaş yavaş bütün Türkiye'de herkesin yargılanması Başbakan'a bağlı hale gelecek. Allah Başbakanımıza zeval vermesin ne diyelim" dedi.

Demirtaş: Allah Başbakanımıza zeval vermesin

BARIŞ ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu.

HSYK düzenlemesi ve Paris'teki cinayetlere ilişkin Demirtaş, "Sonuna kadar muhalefet hakkımızı kullanacağız. Eğer bu haliyle bu genel kurulda bu yasa geçerse, öncelikle sayın Cumhurbaşkanının üzerine düşeni yerine getirmesi ve hiç tereddütsüz bir şekilde veto etmesi gerekir.Sakine Cansız katledilmeden önce Başbakanın 'biz Fransa'dan onu istedik' açıklaması katledildikten sonra da 'biz Fransa'dan istemiştik. Gereğini yapmadılar' açıklaması. 'nin istihbarat örgütleri eli ile Fransa'da Sakine Cansız'ı takip etiğini ortaya koyuyordu. Şaibeler, şüpheler artık bizzat Başbakanın ve MİT müsteşarının üzerindedir" diye konuştu.

'HRANT DİNK CİNAYETİ AÇIK BİR DEVLET CİNAYETİ'
Hrant Dink cinayetiyle ilgili Demirtaş, "Hrant Dink cinayetiyle ilgili devletin kurum ve kuruluşları içerisindeki ilgili bütün yapıların ya ortaklığı, teşviki ya da doğrudan göz yummasıyla ya da doğrudan tetikçiliğiyle gerçekleşmiş bir cinayetten bahsediyoruz. Açık bir devlet cinayeti Hrant Dink cinayeti. Paraleliyle, AKP'sinin iç içe olduğu ortaklığının olduğu dönemde Hrant Dink istihbarat bilgisinin varlığına rağmen o dönem Trabzon emniyetinin, İstanbul emniyetine yazı yazıp uyarmasına rağmen Hrant Dink'e suikast yapılacak açık bilgisine rağmen maalesef Hrant Dink korunmamış korunmayı bırakın İstanbul vali yardımcısı tarafından tehdit edilmiştir. Yazdığı bir yazıdan dolayı 'ayağını denk al' tehdidi yöneltilmiştir. Hrant Dink katledildikten sonra aynı katliamcı zihniyet, Hrant Dink'i katletmeye devam etmiştir. O dönemin İstanbul valisi Hrant Dink katliamında son derece başarılı bir performans sergilemiş olmalı ki önce milletvekili, arkasından içişleri bakanı yapıldı. Dönemin istihbarat yetkilileri, Emniyet genel müdürlüğünde üst görevlere rütbelere getirilmiştir" diye konuştu. Hrant Dink kararını, Yargıtay'ın bozduğunu da belirten "Ancak, Hrant Dink ailesi ve dostları artık bu yargıdan adalet beklenmeyeceğini öğrenmişler. Bu nedenle duruşmalara katılmayacaklarını ilan etmişlerdir" dedi.

'HSYK'YI CUMHURBAŞKANININ TEREDDÜTSÜZ VETO ETMESİ GEREKİR'
HSYK'nın şu anki düzenlemesini parti olarak desteklemediklerini vurgulayan Demirtaş şöyle konuştu:

"2011'de HSYK'yı savunan Başbakan bu HSYK'yı yerin dibine sokuyor. Ne senin HSYK'an ne öbürünün. Bağımsız tarafsız bir yargı mekanizması için biz Anayasa değişikliğine hazırız dedik. Teklifimizi sunduk. Biz bu düzenlemeyi genel kurulda da komisyonda da asla kabul etmeyeceğiz. Sonuna kadar muhalefet hakkımızı kullanacağız. Eğer bu haliyle bu genel kurulda bu yasa geçerse, öncelikle sayın Cumhurbaşkanının üzerine düşeni yerine getirmesi ve hiç tereddütsüz bir şekilde veto etmesi gerekir. Açıkça çağrı yapıyoruz. İşte bu iki zihniyet arasında statükocu, darbeci ergenekoncu gelenek bir de bunun yerine kendisini ikame etmiş inşaa etmiş yeşil ergenekoncu, statükocu gelenek. Biz hiçbir zaman bu iki güç arasında bir ittifak, müttefiklik tercihinde bulunmadık. Yargının bağımsızlığını savunma adı altında aslında doğrudan CHP'li, MHP'li, AKP'li cemaatçi yargıyı oluşturmaya çalışıyorlar. Tek ilkeli duruş sergileyen partimizdir"

'BAĞIMLI YARGI BUGÜN SİZE HAFTAYA BAŞKASINA BAĞLI OLUR'
Demirtaş, "Siz bağımlı yargıyı, bağımlı olmaya alışmış yargıyı yaratırsanız, bugün size haftaya başkasına bağlı olur. İşte bugün ortaya çıktığı gibi. 10 yıldır cemaate teslim ettiniz, devran döndü işler değişti. Bugün bağımlı olmaya alışmış yargıç ve polislerin başkalarına da bağlılık yemini ettiğine hayretlerle tanıklık ediliyor" dedi.

'ROBOSKİ'NİN HESABINI VERECEKSİNİZ'
Uludere kararını sert bir dille eleştiren Demirtaş, "Roboski'nin hesabını vereceksiniz. Bunun üstünü örtemeyeceksiniz. Her yetkilinizle yargı önüne çıkacaksınız bugün gücünüz olabilir. Bugün o bombaların atılması emrini verenler yerine Roboski eyleminde bulunanların ellerini kelepçeleyip yargı önüne çıkarabilirsiniz. Bugün devlet sizsiniz ama her gün siz olmayacaksınız. Halk bir gün iktidara el koyacak. Bir cemaatlerinizle, holdinglerinizle, para kasalarınızla kutularınızla pılınızı pırtınızı toplayıp o iktidardan ala aşağı edileceksiniz" şeklinde konuştu.

'ŞÜPHELER ARTIK BİZZAT BAŞBAKANIN VE MİT MÜSTEŞARININ ÜZERİNDEDİR'
Paris'teki cinayetlerin kimler tarafından yapıldığının bir an önce ortaya çıkarılması gerektiğini belirten Demirtaş, "Paris'te yaptığınız katliamlarla ile ilgili hesabı vereceksiniz. İlk günden beri ile ilişkili olduğunu biliyoruz. Ama nasıl ne şekilde talimat aldılar bunları ortaya çıkaracak gücümüz yok. İstihbarat örgütleri bize bağlı değil. Zanlının girişi çıkışları Türkiye'de yaptığı görüşmeler Türkiye Fransa işbirliğini ortaya koyuyordu. O dönemde Başbakanın yaptığı açıklamalar, Sakine Cansız katledilmeden önce Başbakanın 'biz Fransa'dan onu istedik' açıklaması katledildikten sonra da 'biz Fransa'dan istemiştik. Gereğini yapmadılar' açıklaması. Türkiye'nin istihbarat örgütleri eli ile Fransa'da Sakine Cansız'ı takip etiğini ortaya koyuyordu. Şaibeler, şüpheler artık bizzat Başbakanın ve MİT müsteşarının üzerindedir" ifadelerine yer verdi.

Paris'teki cinayetlerin aydınlanmasının çözüm sürecine zarar verdiğini vurgulayan Demirtaş, "Paris cinayetleri bu kadar güçlü şaibelerle ortada dururken hiçbir şey yokmuş gibi bu görüşmeleri sürdürmek, süreci devam ettirmek Kürt hareketinin onurlu duruşuna ters düşer. Bunun cevabını ne kısa sürede bekliyoruz" dedi.

Türkiye'nin Suriye politikasını sert bir dille eleştiren Demirtaş, "El Kaide'yi var eden El Kaide'yi oraya yerleştirerek güç oluşturmasını sağlayan temelde Türkiye'nin diplomatik, lojistik desteğidir. Sınırlardan sunduğu destektir. Bunu da Esad'a karşı güç için değil, en büyük korkuları Kürtlerdir. Rojava'da Kürler, statüko kazanmasın diye başından bu yana oradaki çeteleri destekleyen Türkiye kendi kazdığı kuyuya düşmekle karşı karşıyadır. Hala Başbakan 'biz radikal grupları desteklemiyoruz' diyor. Her hafta Hatay'da Adana'da tırlar yakalanıyor. Utanmadan sıkılmadan yardım tırları deniyor. Yardım tırları olsa, canlı yayınlarla davullarla zurnalarla götürüldü. Bir torba makarnayı bile mitinglerle tanıtan AKP yardımı böyle gizli gizli götürür mü? O tırlarda Suriye'deki çetelerinize silahların gittiğini lojistik desteğini gittiğini dünya alem biliyor" diye konuştu.

'ŞİRKETİN CEO'SU RECEP TAYYİP ERDOĞAN GENEL MÜDÜRÜ DE FETTULLAH HOCAYDI'
17 Aralık yolsuzluk operasyonları ve sonrasına ilişkin Demirtaş, "Gerçek bir temizlenme yüzleşmeden asla bahsedemeyiz. Şu anda bir paralel yapı tasfiyesine doğru gidilmiyor. Derin devlet geleneği hala aktiftir. Ama AKP Ergenekon sürecinde olduğunu gibi bir kez daha kendi paralel yapısını inşa etmeye çalışıyor. Yeni HSYK bunun en açık ispatıdır. Cemaat yapıları yerine AKP yapılarını inşa etmeye çalıştığını görüyoruz. Çelik kasalar ortaya çıkmadan önce de biz bunların anonim şirketi olduğun biliyorduk. Bu anonim şirketinin ortakları vardı. En büyük ortaklarından biri Fetullah Gülen'di. Şirketin CEO'su Recep Tayyip Erdoğan'dı. Genel müdürü de Fettullah hocaydı. Başka ortakları da vardı" şeklinde konuştu.

'ALLAH BAŞBAKANIMIZA ZEVAL VERMESİN'
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Yavaş yavaş bütün Türkiye'de herkesin yargılanması başbakana bağlı hale gelecek. Allah Başbakanımıza zeval vermesin ne diyelim" dedi.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirteş, Grup toplantısının ardından çıkışta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan'da yargılanmasının önünü açan kanun tasarısının sorulması ve bu tasarının Uludere ile bir ilgisi olabilir mi? Sorusuna Demirtaş, "Uludere ile bağlantısı var. Görünün o ki AKP'nin ordu ile yeniden barışma ittifak girişimiyle de bağlantısı var. Bu güne kadar ordu içi tasfiye operasyonları yapan AKP kendi iç dengeleri dağıldığı için iç ittifaklarını kaybettiği için pişmanlık göstererek orduya yeniden sarılma ihtiyacı duyuyor. Orduya kumpas kuruldu açıklamaları, yeniden yargılama yapılsın açıklamaları ve bu son tasarı bununla da bağlantılıdır. Roboski olayında da görüldüğü gibi AKP orduyu koruyacak, kolluyacak, suç işleyenleri koruyacak. Başbakan bu meseleyi bizzat kendi talimatı ve emri altına alarak aslında orduya bir çeşit şantaj yapmayı da hesaplıyor. 'Sizin yargılanmanız benim iznime bağlı.Benim emrim dışına çıkılırsa veya benim siyasi çıkarlarım dışına taşan bir yaklaşım gösterirseniz sizi yargılatabilirim' demek istiyor bu yasayla. Daha önce MİT için yapmıştı, şimdi ordu için yapıyor. Bakalım yavaş yavaş bütün Türkiye'de herkesin yargılanması başbakana bağlı hale gelecek. Allah başbakanımıza zeval vermesin ne diyelim" dedi.

Bir gazetecinin, 'Rüşvete karıştıkları iddia edilen 4 bakanın fezlekelerinin meclise gelmeyeceği bilgisi var' sorusu üzerine Demirtaş, "Gönderilmesi lazım. Bu güne kadar hangimizin fezlekesi Adalet Bakanlığı'nda bekletildi. Bizimle ilgili binlerce fezleke var çoğu bakanlığa uğramadan kapısında teğet geçip Meclis'e geldi. Bir saat beklemeyen fezlekelerimiz oldu. O fezlekeler bu Meclis'e gelecek başka çaresi yok" diye cevapladı.

Sayfa Yükleniyor...