Demirtaş: Taksim'deki saldırı provokasyon

BDP lideri Selahattin Demirtaş, Taksim'deki intihar eyleminin açık bir provokasyon olduğunu söyledi. Demirtaş, PKK'nın eylemsizlik sürecini uzatmasını da memnuniyet verici olarak niteledi.

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Taksim'deki intihar saldırısını kınadıklarını ifade ederek saldırı sonucunda yaralananlara geçmiş olsun dileğinde bulundu.

Hükümetin, üzerinden üç gün geçmesine rağmen, saldırının kimler tarafından ve hangi amaçla yapıldığı konusunda henüz açıklama yapmadığını belirten Demirtaş, ''Eylemin yeri de zamanlaması da açık bir provokasyon girişimi olduğu sonucunu ortaya koyuyor'' dedi.

Bu türden şiddet eylemlerinin, gerekçesi ne olursa olsun meşru olamayacağı ve kabul görmeyeceğinin bilinmesi gerektiğine dikkati çeken Demirtaş, şiddetin, sorunları çözmek bir yana, sorunları derinleştirdiğini ifade etti.

Gerekçesi ne olursa olsun, şiddet eylemlerinin bir sonuç alma biçimi olarak kullanılmaması gerektiğini kaydeden Demirtaş, masum insanların can ve mal güvenliğini tehdit eden ve tehlikeye atan yöntemlerin, toplumun sağlıklı bir demokrasi mücadelesi sürdürmesini de engelleyeceğini dile getirdi. '''nin, gençlerin artık intiharvari eylemlerle, şehirlerinde bombalar patlatacağı bir ülke olmadığını'' belirten Demirtaş, şöyle devam etti:

''Demokrasi mücadelesi önünde yasal ve fiili engeller olsa da baskılar, tutuklamalar yaşansa da bu şekilde şiddet eylemleri ile ilerleme kaydetmek mümkün değildir. Bu tür şiddet eylemlerini önleminin tek yolu, güvenlik önlemleri olamaz. Daha fazla demokrasi ve özgürlük ortamı sağlandıkça, şiddet olayları önlenebilir.

BDP olarak şiddetin her türlüsünün, yaşamımızdan tümüyle çıkması için daha fazla demokrasi ve herkes için daha fazla özgürlük talebimizi sürdüreceğiz. Taksim saldırısı, hiç bir tereddüte yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılmalı. Umut ediyoruz ki bu, 'nin karşılaştığı en son şiddet eylemi olur.''

Türkiye'nin geçen aylarda çok tartışılan önemli bir gelişme yaşadığını belirten Demirtaş, şunları söyledi:

''PKK, eylemsizlik kararını 2011 seçimlerinin sonrasına kadar uzattığını açıkladı. Bu gelişmenin son derece olumlu ve etkili karar olduğunu düşünüyoruz. Bu süreçler kolay yaşanmıyor. Bazı siyasetçiler, 'sözde ateşkes' diye geçiştirirken bu süreçlerin ne zorluklarla gerçekleştiğini bilmiyorlar ya da bilmek istemiyorlar. Bu kararlar olgunlaşana kadar binlerce insanın emeği ve mücadelesi var. Türkiye'de bir eylemsizlik sürecinin seçim sonrasına da olsa uzatılması, memnuniyet verecidir.

Bu kararın kalıcı bir barışa dönüşmesi bizim beklentimizdir. Diğer sorunlarda olduğu gibi Kürt sorununda da şiddet yöntemleri kesinlikle reddedilmesi gereken yöntemlerdir artık. 2010 dünyasında, Kürt sorununun artık şiddet yöntemiyle çözülebilecek bir sorun olmadığı bütün çıplaklığı ile ortadır. Bizim beklentimiz, devletin de bu perspektifte yaklaşmasıdır. Kürt sorunu şiddet yöntemiyle çözülemez ama şiddet yöntemiyle de bastırılamaz. Bugün, karar vermesi gereken devleti yönetenlerdir. 80 yıldır inkara dayalı şiddete dayalı politikalar, Kürt sorununu şiddet sarmalı içinde tutmuştur. Önümüzde bir kez daha böyle bir fırsat var. 8 ayda çözüme giden yolda güven verici sağlam adımlar atılabilir. Her türlü partisel çıkarın üzerinde, toplumun çıkarlarını ön planda tutan siyasal yaklaşımla Kürt sorunun çözümüne giden yolda önemli taşlar döşenebilir. Eylemsizlik kararı siyasetçilere böyle bir fırsat yaratmıştır.''

Böyle bir dönemde CHP'nin de tarihi bir rol oynayabileceğinin farkına varması gerektiğini belirten Demirtaş, ''Demokratikleşme konusunda hükümet bir açmaz içindeyse bunun en büyük nedeni, karşısında sol, sosyal demokrat muhalefetin olmamasıdır. CHP böylesi bir dönemde sosyal demokrat bir anlayışla meselelere yaklaşabilirse çok tarihi bir görev üstlenmiş olacak. Ama CHP bugünkü yapısı ve yaklaşımıyla AKP'nin daha gerisindedir. Biz BDP olarak Türkiye'nin arzuladığı demokratik cepheyi, sol alternatifi oluşturmak için elbette ki girişimlerde bulunacağız'' diye konuştu.

Demokratik siyasal yöntemlerin kanallarının tümüyle açık olması gerektiğini belirten Demirtaş, ancak bunun aksine gelişmeler yaşandığını savundu. BDP milletvekilleri hakkında toplam 2 bin 500 yıl hapis cezası istendiğini belirten Demirtaş, haklarındaki davalar devam eden eski DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve eski milletvekilli Aysel Tuğluk'un cezaevine girebileceklerini söyledi.

Dünyanın hiç bir yerinde 10'luk seçim barajı olmadığını belirten Demirtaş, ''Sayın Başbakan, 'Silahları bıraksınlar gelsinler seçime girsinler bakalım ne olacak' diyordu. Hadi bakalım. Düşür seçim barajını, silahları da bırakmışlar. Gel girelim seçime, bakalım ne olacak? BDP Türkiye partisi değilmiş... Düşür seçim barajını, bak bakalım kim Türkiye partisi kim bölge partisi, ortaya çıksın'' diye konuştu.

Kürt sorununun çözümü için atılacak adımların herhangi bir kişi ya da gruba verilmiş taviz olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ifade eden Demirtaş, ''bir ülkenin çıkarına, lehine atılan hiç bir adımın, herhangi bir kişi ya da gruba verilmiş taviz olarak ele alınamayacağını'' söyledi. Demirtaş, ''Kürtler bölünmek istemediği için Türkiye'de demokrasinin güçlendirilmesini savunuyorlar. Türkiye'de bölünmek isteyen bir halk yok. İsteyenler de olabilir. O da demokratik bir haktır. Onu da savunanlar olabilir. Onların da düşüncelerine saygı duyulmalıdır. Ama artık Kürtlerin ezici bir çoğunluğu, Türkiye içinde güçlendirilmiş bir demokrasiyle, yerel özerklik ve anayasal vatandaşlıkla sorunun çözüleceğini biliyor ve bunu savunuyor'' diye konuştu.

'MECLİS BAŞKANI SİYASİ CESARET GÖSTEREMEDİ'
Demirtaş, eski DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve eski milletvekili Aysel Tuğluk'un milletvekilliğine geri dönmek için yaptıkları başvuruya TBMM Başkanlığınca verilen yanıtı da değerlendirdi.

Türk ve Tuğluk'un milletvekilliklerinin düşürülmesinin siyasi bir karar olduğunu savunan Demirtaş, ''Yine siyasi bir kararla milletvekillikleri geri verilebilirdi. Parlamento bu iradeyi görebilirdi. Topu başkasına atmaktansa iki arkadaşımızın milletvekilliğini iade edebilirdi. Cesaretsiz yaklaşım karşısında şaşkınlık içindeyim. Sadece siyasi bir cesaret gerektiriyordu. Maalesef ki Sayın Meclis Başkanı bu konuda gerekli siyasi cesareti gösterememiştir'' dedi.

Demirtaş, Türk ve Tuğluk'un Parlamentoya geri dönmelerinin ''böyle bir ortamda, rahatlatıcı ve olumlu siyasi sonuçlar doğurabileceğini'' sözlerine ekledi.

Sayfa Yükleniyor...