Numan Kurtulmuş: Derik saldırısının ana failleri yakalandı

Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, Derik Kaymakamı'nın şehit olduğu saldırıyla ilgili ana faillerin yakalandığını ve şu ana kadar 62 kişinin gözaltına alındığı açıkladı.

Numan Kurtulmuş: Derik saldırısının ana failleri yakalandı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Şehit olan Mardin Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk'e Allah'tan rahmet dileyerek konuşmasına başlayan Kurtulmuş, Safitürk'ün çok acı, hain bir saldırı sonucu, Derik'te yaptığı çalışmaları makamında yönettiği bir sırada, vazife başında şehit edildiğini söyledi.

Safitürk'ün şehadetinin yüreklerdeki acısının henüz taze olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Yapılan bu saldırıyı, hiçbir şekilde unutmayacağız, unutturmayacağız. İnşallah bu saldırıyı yapanların tamamı, başladığı noktadan son ana kadar, kimler bu işin içerisine dahil olduysa bulup, bunlara en ağır cezanın verilmesini temin edeceğiz. Bu, hem Muhammet Fatih kardeşimizin şehadetine karşı bir sorumluluğumuzdur hem ailesine hem milletimize karşı bir sorumluluğumuzdur'' ifadesini kullandı.

"62 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI"

Kurtulmuş, Derik Kaymakamı Safitürk'ün şehit edilmesiyle ilgili 62 kişinin gözaltına alındığını ifade ederek, "Bunlardan 10 tanesi serbest bırakıldı, geri kalanların sorgulaması devam ediyor. Olayın failleri, ana failleri yakalanmıştır. İstanbul'dan bombanın kargoyla gönderilmesinden bombanın patlatılma anına kadar bütün bu süreçlerde kimlerin dahli olduysa bunlara aşağı yukarı ulaşılmış, arkasında daha başka kimler varsa bunlara da ulaşılacak ve bu olay bütün detaylarıyla ortaya çıkarılarak, hesap sorulacaktır" diye konuştu.

"BÜTÜN TERÖR ÖRGÜTLERİNİN DE KÖKÜ KAZINACAKTIR"

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, halktan ümidini kesmiş olan, halkla irtibatı tamamıyla kopmuş olan terör örgütünün, bu ve benzer hain saldırılarla halka bir kere daha korku salmaya çalıştığına dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bunu başaramayacaklar. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi planın içerisinde olursa olsunlar, kimlerden güç devşirirlerse devşirsinler, nihayetinde bu memlekette hiçbir terör örgütü eylem yapamaz duruma getirilinceye kadar bu mücadele sürdürülecek, bütün terör örgütlerinin de kökü kazınacaktır. Bu olayın içerisinde olanlar, bu olayı bir şekilde yönlendirenler de bunu, bu şekilde bilmelidir. İnşallah Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da halkın beklediği hizmetler, vekil belediye başkanlarımız vasıtasıyla, halk arasında bilinen adıyla, kayyumlarımız vasıtasıyla da bu hizmet sunulmaya devam edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Vatandaşlarımız, büyük bir sorumluluk duygusu içerisinde, görevlerini yerine getiren bu belediye başkan vekillerimize her türlü desteği veriyorlar, desteği vermeye de devam edecekler. Terör örgütünün telaşlanma gerekçelerinden birisi de budur. Ümit ederim ki en kısa zamanda bölgedeki bütün terör faaliyetleri sonlandırılarak, bu süre içerisinde vatandaşımıza her türlü hizmet sunulmaya devam edecektir."

YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI

Kurtulmuş, yeni anayasa teklifine ilişkin bir soru üzerine ise ellerinde iki anayasa metninin olduğunu, bunlardan birinin kapsamlı bir yeni anayasa çalışması, diğerinin ise 'de seçilmiş cumhurbaşkanlığı sistemiyle ortaya çıkan sorunları aşmak için başkanlık ya da cumhurbaşkanlığı denebilecek sistemle ilgili daha küçük ve daha sınırlı bir anayasa değişikliği metni olduğunu ifade etti.

''BİZİM KAPIMIZ DA SONUNA KADAR AÇIKTIR''

Gelinen nokta itibarıyla kapsamlı bir anayasa değişikliği yapılmasının başka bir zamana bırakılacağını vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda üzerinde durduğumuz konu 'de başkanlık ya da cumhurbaşkanlığı sistemi diyebileceğimiz bir sisteme geçişin altyapısını sağlayacak olan anayasal değişikliktir. 330'u bulduğumuz anda bu TBMM'nin gündemine getirilecektir. MHP ile görüşmelerimiz devam ediyor. Gönlümüz arzu eder ki CHP de bu görüşmelerin bir parçası olsun. CHP'nin 'kapımız açıktır' sözüne karşı biz de şunu söylüyoruz, bizim kapımız da sonuna kadar açıktır. CHP, yeni anayasa değişikliği süreçleri içerisinde yer almak isterse, bütün görüşlerini getirebilir, bunları konuşabiliriz. Mühim olan Türkiye'de çok geniş bir konsensüsle, halkın büyük kesimlerinin katıldığı bir anayasa değişikliği gerçekleştirmektir. 367'yi bulursak ne ala. 367'yi bulsak bile millete gideriz. 330-367 arasında zaten millete gidileceği açıktır. Bizim görüşümüz her halukarda TBMM'den bu işe onay çıktığı, yeşil ışık yakıldığı durumda bunun millete götürülerek sorulmasıdır. Süre vermenin çok doğru olmadığı kanaatindeyim. En kısa zamanda bu meselenin de uzatılmadan Türkiye siyasetinin gündeminden çıkarılması ve Türkiye'de daha etkin bir yönetim modeline geçilmesi herhalde en faydalı yoldur."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile planlanan bir görüşmenin olup olmadığına yönelik bir soru üzerine Kurtulmuş, "Prensip olarak görüşme yapmaya karar vermek, meyyal olmak önemlidir. Sık görüşürsünüz, seyrek görüşürsünüz, görüşme takvimi belirlenir. Şu anda hem Kılıçdaroğlu hem Devlet Bahçeli ile ilgili yeni bir görüşme, bildiğim kadarıyla planlanmış bir görüşme yoktur" diye konuştu.

Süreçte kendilerinin de açık olduklarını belli etmek bakımından "Gönlümüz arzu eder ki CHP de bu görüşmelerin bir parçası olsun. CHP'nin 'kapımız açıktır' sözüne karşı biz de şunu söylüyoruz, bizim kapımız da sonuna kadar açıktır" ifadesini kullandığını belirten Kurtulmuş, nihayetinde çıkacak olan anayasa değişikliğinin ne AK Parti'nin ne MHP'nin ne de CHP'nin anayasası olacağını, bütün milletin anayasası olacağını vurguladı.

Milletten oy almış bir ana muhalefet partisi olarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin de bu sürece katkıda bulunmasını istediklerinin altını çizen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu demokrasiye olan inancımızın gereğidir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin de bu konuda açık olmasını... Bizimle aynı konuda olmadığı noktalar olabilir, müşterek düşündüğümüz noktalar olabilir. Ama bir konunun müzakere edilmesine açık olmalarını ümit ederiz. Ben bu mahiyette söyledim. Oradan böyle bir açıklama geldiği için bizim de açık olduğumuzu belli etmek için bunu ifade ettim. Eğer belli bir noktaya gelinirse, randevulaşılır ve Türkiye kamuoyunun önünde bu görüşme gerçekleşmiş olur."

YABANCI YATIRIMCILARA İSTİSNAİ TÜRK VATANDAŞLIĞI VERİLMESİ

Bakanlar Kurulu toplantısında, yabancı yatırımcılara istisnai Türk vatandaşlığı verilmesiyle ilgili çalışmanın ele alındığını aktaran Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sunumu çerçevesinde bu konuyla ilgili genel çerçevenin belirlendiğini, detayların çalışılacağını bildirdi.

Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de herhangi bir miktarda, bu miktar belirlenecek, sabit sermaye yatırımı yapan yabancı yatırımcılar, belli bir seviyenin üstünde gayrimenkul alarak bu gayrimenkulleri 3 yıllığına satılmama şerhiyle tapuya kaydedenler, kurdukları iş yerlerinde belli sayıda kişiye istihdam imkanı sağlayan yabancılar, ayrıca bankaya yatırdığı belli bir miktarın üstünde parayı üç yıl çekmeyen yabancı yatırımcılar ve devlet yatırım araçlarına belli bir süre içerisinde bunları çekmemek koşuluyla para yatıran yabancıların istisnai vatandaşlık kapsamına alınacakları yönünde bir çalışma, bir ana çalışma tamamlanmıştır."

Kurtulmuş, söz konusu çalışmanın kapsamı, detaylarının Bakanlar Kurulu tarafından karar verilmek üzere gelecek günlerde netleştirileceğini dile getirdi.

GAP VE DAP'A YÖNELİK ÇALIŞMALAR

Toplantıda, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve Doğu Anadolu Projesi (DAP) sunumlarının da yapıldığını ifade eden Kurtulmuş, GAP ve DAP çerçevesinde 2019 sonuna kadar yapılacaklar, projelerin tamamlanmasıyla ilgili kalan adımların görüşüldüğü ve bu projeler tamamlandığında Türkiye'ye sağlayacağı faydalar, ekonomik katkıların bir kere daha gözden geçirildiğini söyledi.

GAP’ın son derece değerli adımlardan oluştuğuna dikkati çeken Kurtulmuş, projenin 2019 sonuna kadar bütün adımlarının tamamlanacağını belirtti.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "GAP, 2019'da tamamlandığında, sulamada yılda 2 milyar dolar, enerjide yaklaşık 2,5 milyar dolar, içme suyunda da 350 milyon dolar olmak üzere yılda 4,9 milyar dolarlık bir ekonomik getirisi olacaktır. GAP'ın tamamlanmasıyla toplam 1 milyon270 bin kişiye istihdam sağlanacaktır." dedi.

Bir diğer önemli proje DAP'ın da aynı şekilde sulama, elektrik ve içme suyu temin projelerinin tamamlanacağının altını çizen Kurtulmuş, "Bütün bunlar tamamlandığında da sulamada 890 milyon dolar, enerjide 3 milyar dolar, içme suyunda da 300 milyon dolar olmak üzere toplam 4,19 milyar dolarlık yıllık bir ekonomik getiriyi, DAP'tan elde etmiş olacağız. Bu projenin bölge halkına sağlayacağı istihdam ise 890 bin kişi civarında olacaktır" ifadesine yer verdi.

ALT İŞVERENDE ÇALIŞAN İŞÇİLERİN KAMUYA ALINMASI ÇALIŞMALARI

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, alt işverende çalışan işçilerin kamuya alınmasıyla ilgili çalışmaların da Bakanlar Kurulu'nda gündeme geldiğini bildirdi.

Toplantıda, konuya ilişkin alternatif tekliflerin ele alındığını ve değerlendirildiğini, bir miktar daha değerlendirmeye ihtiyaç bulunduğunu söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Burada ana başlık olarak söyleyeceğim şey şudur; Emek piyasalarının düzenlenmesi konusunda kamunun etkin olması, yönlendirici olması perspektifiyle çalışmalar sürdürülecek. Daha önceki dönemlerde verilen sözler çerçevesinde özel sözleşmeli personel istihdamına imkan sağlayan birtakım düzenlemeler gündeme getirilecektir. Bunun da detayını önümüzdeki Bakanlar Kurulu toplantılarında ortaya koyacağız ve detayı bittikten sonra kamuoyuyla paylaşılacaktır."

Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye ilerleme raporu ve Türkiye aleyhine AB yetkililerinden gelen açıklamaların sorulması üzerine Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın açıklamalar yaptığını anımsattı.

AB'nin raporunun yanlı ve Türkiye'ye karşı hiçbir zaman kabul edilemeyecek açıklamalarla dolu olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bu ilerleme raporlarının mahiyeti itibarıyla tehditkar olması alışılmış bir şeydir. Sadece Türkiye ilgili değil ama genel olarak bu raporun amacı o. 'Şu eksik var bunu tamamlayın' şeklinde. AB İlerleme Raporu, tamamıyla Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak, siyaseten Türkiye'nin özellikle teröre karşı verdiği zor mücadelede, Türkiye'nin mücadelesini de bir şekilde etkileyebilecek olan yanlı bir rapordur. Bu raporun içeriğini kabul etmediğimizi, bu raporun yazılmasındaki düşüncenin de çok dostane olmadığını ifade etmek isterim. Kaldı ki Sayın Schulz'un açıkça tehditkar sözlerine de anlam vermek mümkün değil. Şimdiye kadar Türkiye, bu kadar çok terörle mücadelede nice badirelerden geçmişken bir kere Avrupa Birliği, çok yüksek perdeden, bu raporda ortaya koyduğu gibi, terörü lanetleyen bir cümle söylemiş midir Bombalı saldırılardan sonra net bir şekilde 'Terör örgütlerinin arkasından gidin, biz Türkiye'nin terörle mücadelesinin yanındayız' şeklinde herhangi bir şey gördünüz mü

AB, Türkiye'de düzgün işleyen demokrasinin sağlam bir şekilde yoluna devam etmesini istiyorsa önce teröre karşı mücadelede Türkiye'yi yalnız bırakmamalıdır. Ama maalesef tam tersine Türkiye'nin terörle mücadelesinden rahatsız olan bir üslupla zaman zaman dile getirilen bu tür yaklaşımları kabul etmek mümkün değil."

Kurtulmuş, Türk halkının 15 Temmuz'da verdiği mücadelede de AB'nin tam manasıyla Türkiye'nin arkasından durduğunu söylemenin mümkün olmadığını dile getirdi.

"KİMSENİN TÜRKİYE'Yİ HİZAYA SOKACAĞINI ZANNETMEMESİ LAZIM"

Demokrasiyi koruma, kollama ve daha da ileri götürme mücadelesinde AB'nin desteğini görmek istediklerini dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Yapıcı eleştiriler varsa bunları dinleriz ama yapıcı olmanın ötesinde Türkiye'yi tehdit eden, köşeye sıkıştırmaya çalışan ifade ve raporları da anlamak mümkün değil. Türkiye egemen bir ülkedir. Türkiye, bağımsızlığını, özgürlüğünü her şeyin üstünde tutan bir ülkedir. Bunu Çanakkale'de gösterdiği gibi 15 Temmuz'da göstermiştir. Dolayısıyla, 'Şunu beğenmiyoruz, bunu yapmazsanız şöyle yaparız ha' şeklinde parmak sallayarak kimsenin Türkiye'yi hizaya sokacağını zannetmemesi lazım. Türkiye bu anlamda devletiyle, milletiyle, egemenliğini, bağımsızlığını ve özgürlüğünü koruyacak güce ve bunu geliştirebilecek siyasal mekanizmalara sahiptir. Bu tür tehditkar sözleri hiçbir şekilde kabul etmediğimizi ifade etmek isterim. Türkiye bu tür sözlerin, anlamsız tehditlerin muhatabı değildir."

FIRAT KALKANI HAREKATI

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Fırat Kalkanı Harekatı ve El Bab'a yapılacak operasyona ilişkin bir soru üzerine de en başından bu yana bütün harekatın Türkiye'nin kendisine çizdiği rota istikametinde, planlandığı şekilde devam ettiğini aktardı.

Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) El Bab'a çok yaklaştığını, Türkiye'nin yeniden hava desteğini sürdürmeye başladığını hatırlatan Kurtulmuş, "Buradaki hassasiyetimiz özellikle Halep konusundaki Rusya ve diğer muhataplarla yapılan müzakereler sonucu tedbir amaçlı bir adımdı. Bu müzakereler sonucunda Türkiye havadan ÖSO'ya lojistik destek sağlayabilecek imkanı yeniden bulmuştur. Bu destek verilecektir. Türkiye'nin hedefi açıktır. 5 bin kilometrekarelik alanın terör örgütlerinden bütünüyle temizlenmesi, PYD ve YPG'nin Münbiç'in doğusuna çekilmesi ve DEAŞ'ın da bütün unsurlarıyla temizlenerek oradaki halkın yeniden kendi bölgelerine dönmesidir. Bu çerçevede Fırat Kalkanı Operasyonu, El Bab'a doğru planlandığı şekilde ilerliyor. Bütün hedeflerimize ulaştığımız zaman bu operasyon durdurulmuş olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

"DOLAR SADECE TÜRK PARASI KARŞISINDA DEĞER KAZANMIYOR"

Dolardaki yükselişe yönelik bir önlem alınıp alınmayacağına ilişkin bir soruya Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Dolar sadece Türk parası karşısında değer kazanmıyor. Dolar, bugün özellikle Trump'ın seçilmesinden sonraki süreçte ciddi bir dalgalanma, dolar açısından pozitif bir dalgalanma içerisindedir. Ama doların bu kadar değerlenmesi, Amerikan ekonomisi için de pozitif bir durum değildir. Bu süreçte Amerikan ekonomisinin de kendi para birimiyle ilgili birtakım politika girişimleri içerisinde olacağını ümit ediyoruz" yanıtını verdi.

Türkiye'deki durumun da dünya piyasalarındaki gelişmelerden kaynaklı bir nitelik arz ettiğini anlatan Kurtulmuş, "Türkiye ekonomisindeki yapısal sorunlar dolayısıyla dolar değerlenmiyor. Bunun altını çizmek isterim. Eğer yapısal nedenlerle, Türkiye ekonomisinin zaafiyetinden dolayı ortaya çıkan bir durum olmuş olsaydı bu başka birşey. Bu konjonktüreldir yani geçicidir, dönemseldir. Bu dönemin şartları ortadan kalktıktan sonra Türk parası gerçek durumuna tekrar gelecektir" diye konuştu.

"TELAŞLANACAK, KORKACAK, ENDİŞELENECEK BİR DURUM DEĞİL"

Doların belli bir seviyenin altına ineceğini dile getiren Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Telaşlanacak, korkacak, endişelenecek bir durum olmadığını söylemek isterim. Bunu da kamuoyunu yatıştırmak için söylemiyorum, ekonomik gerekçelerle bunu söylüyorum. Birden bu kadar doların pahalanması yeni bir tablo karşımıza çıkarıyor. Ama bu tablo ümit ediyorum ki kalıcı değil. Yakında uluslararası piyasalardaki durum ve Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlardaki gelişmeler daha olumlu noktaya gittikçe dolar belli bir noktaya oturacak. Yapısal zorluklarımızdan ya da sorunlarımızdan kaynaklanan bir durum değildir."

Yurtdışına kaçan FETÖ'cülerin vatandaşlıktan çıkarılması konusunda yöneltilen bir soruya Kurtulmuş, şu cevabı verdi:

"Türkiye'nin FETÖ ile mücadelesi geçici bir mücadele değildir. 'Bir ay, iki ay, üç ay mücadele edelim ondan sonra bu işi bitirelim'... 40 yıldır devletin içerisine sinmiş olan gizli bir çeteden, bir terör örgütünden bahsediyoruz ve bunların bir kısmının da maalesef yurtdışına çıktığını biliyoruz. Devletimiz, millet adına bu unsurları Türkiye Cumhuriyeti devletinin içinden temizlemek için her türlü çalışmayı yapacaktır, bundan emin olun. Gerekirse yasal süreçler tamamlandıktan sonra, yurtdışına kaçanlarla ilgili de vatandaşlıktan çıkarma çalışması yapılabilir. Ne gerekiyorsa o olur ama şu an itibarıyla bu çalışmanın netleşmiş bir takvime bağlanmadığını ifade etmek isterim."

BAŞKANLIK SİSTEMİNİN YAPISI

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, başkanlık sisteminin yapısının nasıl olacağına ilişkin bir soru üzerine, "İsminin ne olduğundan daha önemlisi fonksiyonunun nasıl olacağıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de yürütmenin tek elde toplanmasının, başkalarının söylediği gibi yasama ve yargının da bir araya toplanması anlamına gelmediğinin altını çizen Kurtulmuş, tam tersine yasamanın tamamıyla güçlendirilmiş halde yoluna devam etmesi, yargı bağımsızlığının bütünüyle koruma altına alınması ve yürütmenin de tek elde toplanacağı bir sistemin tesis edilmesi olduğunu kaydetti.

Kurtulmuş, böylece daha hızlı, daha çabuk karar verebilen ama daha fazla denetlenebilen, siyasi hesap verebilen bir sisteme geçişi öngördüklerini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Anayasa değişiklik paketimizin özeti budur. Adının şu ya da bu şekilde olması mahiyetini değiştirmeyecektir. Yani bu anlamda tam, güçlendirilmiş bir başkanlık modelidir üzerinde durduğumuz. Adı cumhurbaşkanlığı olabilir, başkanlık olabilir bu ayrı birşey ama mahiyeti güçlendirilmiş bir başkanlık sistemi ve yürütmenin yetkilerinin tek elde toplanması, yargı ve yasama bağımsızlıklarının korunması, yargı ve yasamanın gücünün de artırılarak yoluna devam etmesidir."

"720 BİN VATANDAŞIMIZI İLGİLENDİREN BİR KARAR"

Taşeron işçilere yönelik düzenlemelere ilişkin soru üzerine de Kurtulmuş, konunun 64. Hükümet'in gündeminde de olduğunu ve hükümetler arası devamlılık kapsamında o dönem yapılan çalışmaların bugün de gündeme geldiğini belirterek, şunları kaydetti:

"720 bin vatandaşımızı şu an itibarıyla ilgilendiren bir karar. Öyle bir uygulama yapmak durumundayız ki hem vatandaşlarımızın beklentilerini karşılayalım hem de devletin çekemeyeceği bir yükü kamunun üzerine koymayalım. Titizlikle bunlar çalışıldı. Son noktaya gelse teferruatıyla bilgilendirirdim ama çerçevesi konuşuldu. İnşallah bu anlamda adımlar atılacak. Önümüzdeki süreçte de bu paketle ilgili detaylar da kamuoyuyla paylaşılacaktır."

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NE YAPILAN REKTÖR ATAMASI

Rektör atamalarına ilişkin son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yapılan düzenleme sonrası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne yaptığı atamanın bazı tartışmalara neden olduğunun belirtilmesi üzerine Kurtulmuş, kendisinin de üniversiteleri iyi bilen, içinden gelen birisi olduğunu hatırlatarak, rektör atamalarının neden olduğu kamplaşmalara dikkati çekti.

Kurtulmuş, rektörlük seçimlerinde yaşananların üniversitelere zarar verdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Az oy alan insanların rektör olduğu seçildiği dönemler oldu. YÖK sıralamayı değiştirdi, mevcut cumhurbaşkanları sıralamayı değiştirdi. Dolayısıyla bütün bunlara hiç gerek olmadan, seçimler dolayısıyla üniversitelerdeki öğretim üyesi arkadaşlarımızın arasında birtakım, hatta uçurum diyebileceğimiz farklılıkların ortaya çıkmamasını, gerginliklerin hatta husumetlerin ortaya çıkmamasını temin etmek bakımından böyle bir KHK çıkarıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu KHK çerçevesinde önüne konulan isimlerden birisini seçmiş oldu. Mesele budur, inşallah Boğaziçi Üniversitesine hayırlı olur. Türkiye'nin nadide gözbebeği üniversitelerinden birisi olan Boğaziçi Üniversitesi için de bundan sonraki dönemde her alanda, hem yurtiçinde hem yurtdışında önemli akademik çalışmaların yapılabilmesine de vesile olur diye temenni ediyorum."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda değişiklik konusunun Bakanlar Kurulu gündemine gelip gelmediğine ilişkin soruya da, "Henüz değil, böyle bir konu sürekli konuştuğumuz bir konu. Ama henüz Bakanlar Kurulu gündeminde değil" yanıtını verdi.

Sayfa Yükleniyor...