Dink davasında gizli tanık dinlenecek

Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davanın 10. duruşması bugün yapıldı. Tanıklardan biri, cinayet sırasında tetikçi Ogün Samast'ın yalnız olmadığını söyledi. Bir sonraki duruşma 12 Ekim'de ve ilk kez gizli bir tanık dinlenecek.

Dink davasında gizli tanık dinlenecek

Hrant Dink cinayeti davası, Ekim'e kaldı.

İki senedir devam eden davanın, 12 Ekim'de yapılacak duruşmasında ilk kez gizli bir tanık dinlenecek. Dünkü duruşmada dinlenen bir görgü tanığıysa, tetiği çektiği iddia edilen Ogün Samast'ın cinayet günü yanında birisinin daha bulunduğunu söyledi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 5'i tutuklu 20 sanık yargılanıyor.

"SAMAST YALNIZ DEĞİLDİ"
10'uncu duruşmada 5 tutuklu sanık Ogün Samast, Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ahmet İskender ve Ersin Yolcu hazır bulundu.

Cinayetin işlendiği gün Hrant Dink'in yaklaşık 2-3 metre gerisinde bir arkadaşıyla yürüyen ve cinayeti gördüğünü iddia eden Mesme Havva görgü tanığı sıfatıyla ifade verdi.

Havva , olay sırasında Samast'ı beraberinde bir kişi ile koşarken gördüğünü anlattı. Dink ailesinin avukatı Arzu Becerik söz alarak, ''Ogün Samast ile birlikte gördüğü kişinin sanıklar arasında olup olmadığını sordu. Havva, Yasin Hayal'i kast ederek, "Şu arkadaki olabilir. Kış olduğu için pek göremedim ama benziyor'' dedi.

Bu sırada Yasin Hayal, emniyet kayıtlarına göre cinayet günü Trabzon’da olduğunun tespit edildiğini, daha fazla söze gerek olmadığını belirtti. Ogün Samast da, olay günü tek başına olduğunu savunarak, görgü tanığının kastettiği kişinin lokantada çalışan bir servis elemanı olduğunu ve tanımadığını söyledi.

TANIK KORUMA PROGRAMI TALEBİ
Bu arada duruşma için uzun bir savunma hazırlayan tutuklu sanık Erhan Tuncel, tahliye edilmesi durumunda, can güvenliği bulunmadığı gerekçesiyle tanık koruma programına dahil olmak istediğini belirtti. Ancak mahkeme, Tuncel'in sanık olması nedeniyle talebi reddettti .

5 YIL BEKLEYİN GÖRÜRSÜNÜZ!
10. duruşmada gergin anlar da yaşandı.

Ogün Samast ile Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink arasında sözlü tartışma yaşandı. Orhan Dink, ''Biz adam öldürmeyi bilmeyiz'' diye bağırırken, Samast ise ''5 yıl daha bekleyin, görürsünüz'' karşılığını verdi.

Mahkeme Başkanına hitaben, ''Başkanım konuşturuyorsunuz böyle. Bunlar bizi acıtıyor'' diyen Dink, Samast'a da, ''Ne yapacaksın? Bizi sıraya mı dizeceksin?'' diye sordu.

Müdahil avukatlar, sanıkların bu tür sözlerine tepkisiz kalındığını belirterek mahkeme heyetinin müdahale etmesini istedi. Mahkeme heyeti, Samast hakkında Başsavcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

GİZLİ TANIKLI DURUŞMA EKİM'DE
Duruşma 12 Ekim'e ertelenirken, mahkeme heyeti bir sonraki duruşmada Emniyet İstihbarat Başkanlığı'nda bulunan Hrant Dink ile ilgili tüm belgelerin hazır bulundurulmasını istedi.

Diğer dikkat çekici karar ise, ‘tanık 1’ kod isimli gizli tanığın dinlenmesi ve emannette bulunan cinayetin işlendiği silahın hazır bulundurulmasına ilişkin hüküm oldu. Böylece davada ilk kez bir gizli tanığın varlığı açıklanmış oldu.




Mahkeme Heyeti Başkanı Erkan Canak, tanık Mesut Öz'ün talimatla alınan ve mahkemeye gönderilen ifadesini okudu.

Mesut Öz'ün ifadesinde, Hrant Dink'in vurulmasından 3 ya da 4 gün önce Bakırköy Atatürk Caddesi'nde Hrant Dink ile karşılaştıklarını ve çarpıştıklarını, kendisi yere düşerken Dink'in ayakta kaldığını, Dink'in yardımcı olarak kendisini ayağa kaldırdığını ve orada bulunan bir pastahanede oturttuğunu aktardığı belirtildi.

Başkan Canak'ın okuduğu ifadede Mesut Öz'ün şöyle dediği görüldü: ''Pastahanede bana kola, kendisine de çay istedi. Karşıda bulunan bir direğin dibindeki Ogün Samast, oturduğumuz yarım saat boyunca bekliyor ve bana bakıyordu. Dink'in arkası dönük olduğu için, onu gördü mü bilmiyorum? Yarım saat bana baktığı için Ogün Samast olduğunu tespit edebildim. Sonra yanına minyon, tombul biri geldi.''

Mesut Öz'ün ifadesinde ayrıca, ''bu olaydan 3-4 gün sonra vuran şahsın Ogün Samast olduğunu görünce o şahsın Samast olduğunu tespit ettiğini, fakat diğer şahsı televizyonlarda görmediğini'' söylediği de okundu.

Başkan Canak'ın, ''Mesut Öz'ün ifadesi için ne diyorsun?'' diye sorduğu tutuklu sanıklardan Ogün Samast, sadece Bayrampaşa, olay yeri Şişli ve bir arkadaşıyla Eyüp'e gittiğini, İstanbul'da başka yerlere gitmediğini ve Bakırköy'ün ne tarafta olduğunu bilmediğini söyledi.

Duruşmada söz alan Dink ailesinin avukatı Bahri Belen ise talimatla ifadesi alınan Mesut Öz'ün mahkemeye çağrılarak, yüzleştirme yapılmasını talep ederek, Öz'ün Bakırköy'de Ogün Samast'ın yanına geldiği iddia edilen şahsı mahkemede tespit edebileceğini anlattı.

TANIK: YALNIZ DEĞİLDİ
Duruşmada tanık olarak dinlenen Mesme Havva ise, Şişli'de olay yerine yakın bir markette çalıştığını, olay günü akşam üstü bir arkadaşıyla beraber bankaya gittiklerini, silah sesi duyduğunu ve bunun üzerine biraz önden yürüyen arkadaşının vurulduğunu sandığını aktardı.

Silahla vurulanın müşterileri olduğu için şahsen tanıdığı Hrant Dink olduğunu gördüğünü ve Dink'in kurşun sesi geldikten sonra ''Eyvah, beni vurdular'' diye seslendiğini belirten Havva, ''İkinci defa beynine sıktılar, sağına doğru yattı, 'Niye vurdun oğlum' dedim vurana, onun 3. kurşunu boşa gitti beklerken. Öldüğünden emin olmak için mi bekledi bilmiyorum ama o aradan öyle kaçtı'' dedi.

Vurulduktan sonra hastaneye götürülmesi için Dink'i yerinden kaldırmaya çalıştığını, fakat kendisine ''Kaldırma, savcı gelecek'' dendiğini aktaran Havva, patronunun kendisini arayıp, ''Beni mahvettin'' demesi üzerine, ona, ''Ben yapmadım'' dediğini ve şok geçirdiği için böyle söylediğini anlattı.

Havva'nın bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.

Havva, zanlı Ogün Samast'ın yakalanması öncesi ve sonrası olmak üzere polis merkezinde iki kez ifadesine başvurulduğunu ve camdan gösterdikleri şahıslar içinde birini teşhis ederek polislere gösterdiğini anlattı.

Başkan Canak'ın, ''Vuran şahsın yanında kimse var mıydı?'' sorusunu da yanıtlayan Havva, birinin kenarda durduğunu gördüğünü, bu kişilerin peş peşe koştuklarını ve elinde para çantası taşıyan bir kıza çarptıkları için kızın onları kapkaççı sandığını dile getirdi.

Başkan Canak'ın, sanıklara dönerek, olay yerinde gördüğü şahısların sanıkların içinde olup olmadığını tespit etmesini istediği Havva, Ogün Samast'a yönelik, ''Suçlu bu herhalde. Tam hatırlayamıyorum, kış olduğu için çok sargılıydı yüzü'' dedi.

HAKİM KIZDI: GÜLÜP DURMAYIN
Ogün Samast'ın kendisine gülmesi üzerine kızarak, ''Ne gülüyorsunuz?'' diye seslenen Havva'nın ardından Başkan Canak da, sanıklara yönelik, ''Terbiyesizlik yapmayın. Gülüp durmayın'' sözleriyle sanıkları uyardı.

Duruşmada söz alan Dink ailesinin avukatı Bahri Belen'in, ''Bu kişilerin ateş edilmesinin ardından bağırdıkları duydun mu? '' sorusunu, ''Dink'in iş yerinin camlarından ses geliyordu sadece'' diye yanıtlayan Havva'nın, Başkan Canak tarafından eski ifadesi okundu.

Bunun üzerine Havva, ''Vuran şahıs 'Geber Ermeni, geber'' dedi. ''Adam vuruldu'' diye bağırdım. Arkadaşım uyarınca sustum. İkisi kaçarken vuran şahıs, sokakta elinde duran beyaz paketi bir ağacın altına attı. Sonra da telefonla konuştu'' dedi.

Havva, ''Bana gel desen de gelmem artık. Bu son gelişim. Patronum işten attı, kocam benle konuşmuyor'' dedi.

Hava, müdahil avukatlardan Arzu Becerik'in sorusu üzerine de ''Şahısların ateş ettikten sonra Dink'e bakmadan kaçtıklarını, kenarda duran şahsın vuran şahsa Dink'in vurulmasından sonra 'hadi gidelim' şeklinde işaret ettiğini, Dink'i vuran şahsın kendisinden yol istediğini ve bir şey demediğini'' ifade etti.

'YANINDAKİ KİŞİ YASİN HAYAL OLABİLİR'
Avukat Becerik'in, ''İşaret eden şahıs bu sanıkların içinde mi?'' diye sorduğu Havva, Yasin Hayal'i kast ederek, ''Valla tanımıyorum. Şu arkadaki olabilir. Kış olduğu için pek göremedim ama benziyor'' dedi. Başkan Canak'ın ''Kimi gösterdin?'' sorusuna da Havva, ''Yasin Hayal'i gösterdim'' dedi.

Tanık Havva'nın kendisini göstermesi üzerine söz alan sanıklardan Yasin Hayal, ''Duruşmalarda agresif hareketlerimden dolayı herkesten özür diliyorum'' diyerek, emniyet kayıtları ve resmi belgelere göre olay günü Trabzon'da olduğunun tespit edildiğini söyledi.

Sanık Ogün Samast da olaydan sonra sokaktan dönerken lahmacuncudan çıkan bir kişinin elinde bir poşetle kendisiyle birlikte koştuğunu ve bunun da kayıtlarda olduğunu söyledi.

Samast, tanık olarak ifade veren Mesme Havva'yı hatırlamadığını da aktardı.

Duruşmayı, Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ve ailesinin yanı sıra Brüksel Barosu Başkanı Yves Oschinky, Paris Barosu Yönetim Kurulu üyeleri Alexandra Aslanyan ve Alex Covyoumdija, yazar Adalet Ağaoğlu ile eski İstanbul Barosu başkanlarından Yücel Sayman da izliyor.

Duruşma nedeniyle adliye ve çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.




Duruşmanın devamında 3'ü başka suçtan tutuklu 4 kişi tanık olarak dinlendi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde verilen aranın ardından devam edilen duruşmada, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim görevlisi Yavuz Tekelioğlu, Malatya E Tipi Cezaevi'nden getirilen başka suçtan tutuklu Veysel Şahin ve Silivri Cezavi'nde başka suçtan tutuklu olan eski İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı'nın oğlu Ertuğrul Balcı ile Murat Güneş'in ifadeleri alındı.

Duruşmada ilk olarak konuşan Yavuz Tekelioğlu, fakültede kanserli hastalar üzerinde yasa dışı uygulamalar yapıldığı için, bununla ilgili savcılık, rektörlük ve YÖK'e suç duyurularında bulunduğunu ve bu suç duyurularıyla ilgili kendisine gelen kararlar olduğunu söyledi.

Tekelioğlu, söz konusu idari soruşturmalarla ilgili görüşlerine başvurulduğunu ve bu nedenle telefonla hukuk müşavirliğinden bilgi aldığını belirterek, ''Bir kaç kez telefona çıkan kişi, 'Erhan' diye biri olduğunu söyledi. Genç bir sesti. Sonra müşavirliğe evrak götürmem gerekiyordu. O sırada Erhan Tuncel'i orada gördüm. Cinayet sonrası basında çıkan haberlerde Tuncel'i görünce bu kişinin, o olduğunu fark ettim'' dedi.

Üniversite ve rektörlüğün Erhan Tuncel'i bildiğinin basında yer aldığını, oysaki rektörlüğün bu konuda 'haberim yok' diyerek topu rektör yardımcısına attığını aktaran Tekelioğlu, Trabzon'un çok küçük bir yer olduğunu ve konuşulanların duyulduğunu söyledi.

''Yemekhanedeki konuşmalardan Erhan Tuncel'in hastanede, kalın bir dosyası olduğunu, ancak cinayet sonrası bu dosyanın içinin boşaltılarak sadece kimlik bilgilerinin kaldığını duydum'' diyen Tekelioğlu, bunu arşiv görevlisine sorduğunu ve görevlinin bu bilgiyi doğruladığını ifade etti.

Erhan Tuncel'i üniversite kampüsünde hiç görmediğini belirten Tekelioğlu, Erhan Tuncel'in devamsızlığının olduğunu ve bu devamsızlıklar nedeniyle raporlar aldığını duyduğunu sözlerine ekledi.

VEYSEL ŞAHİN
Duruşmada ifadesi alınan ve mahkeme başkanı tarafından 'sanıklardan hangisini tanıdığı' sorusunu yanıtlayan Malatya'da tutuklu Veysel Şahin de sanıklardan sadece Yasin Hayal'i tanıdığını söyledi.

Malatya'da talimatla ifadesinin alınması sırasında ifade alan savcının görmediği ve duymadığı şeyleri 'görmüş ve duymuş' gibi yazdığını savunan Şahin, 2003, 2004, 2005 yıllarında Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'na, misafir olarak onların isteğiyle gittiğini ve o dönemin, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli 'Albay Şinasi' dönemi olduğunu kaydetti.

Şahin, ''İstihbarat Şube Başkanı 'Feridun Yüzbaşı'nın yanındayken, 'Yasin arkadaş'ı orada gördüm. Sorduğumda, Feridun Yüzbaşı, 'Sağlam, temiz bir çocuk' dedi. Erhan Tuncel'i ne gördüm, ne de tanırım. Hem Çeçenistan'da bulunduğum, hem de iyi Arapça bildiğim için istihbarat amaçlı oradaydım. Kısa bir süre jandarmada kaldım, ancak sakallı olduğum için jandarma beni Okyanus Otel'e yerleştirdi'' dedi.

Gazetelerde Yasin Hayal'in fotoğrafını görünce olayı pekiştirdiğini anlatan Şahin, cinayet olduğu sırada ''Kosova cephesinde mücadele ettiğini'' ve ''Feridun Yüzbaşı''yı arayıp bişeyler sormak istemesine rağmen, kendisine ulaşamadığını, bilgi almanın mümkün olmadığını dile getirdi.

''Şinasi Albay''ın kendisine, ''Vatanını, milletini seven iyi çocuklar tanıyorum'' dediğini belirten Şahin, ''Ben Hrant Dink cinayeti ile ilgili tanıklık yapmayacaktım. Ancak Çeçen komutanlarının cinayetiyle ilgili olarak özel yetkili savcı ifademi alırken, Trabzon'da olduğumu duydu. Savcı rica etti; 'bildiğin başka şey varsa, adalete yardımcı olmak için söyle' diyince, ben de Hrant Dink cinayeti ile ilgili bildiklerimi söyledim'' diye konuştu.

Ardından söz alan sanık Yasin Hayal, bu ifadeyi veren Veysel Şahin'i 'çıkartamadığını' söyledi.

ERTUĞRUL BALCI
Tanık olarak dinlenen, başka suçtan tutuklu eski İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı'nın oğlu Ertuğrul Balcı da daha önceki celsede tanık olarak dinlenen Silivri Cezaevi'ndeki 5 tutuklunun iddia ettiği gibi, Dink cinayetine ilişkin herhangi bir bilgisi olmadığını ileri sürdü.

Söz konusu 5 tutukluyu ismen bilmediğini fakat simaen görse tanıyabileceğini anlatan Balcı, ''Ağır gribal enfeksiyon geçirdiğim için bir hafta bu koğuşta kaldım, ancak Dink cinayetine ilişkin hiç bir bilgim yok, bunların hepsi saçma zırvası'' dedi.

Yine tanık olarak dinlenen Silivri Cezaevi'nde başka suçtan tutuklu tanıklardan Murat Güneş de Silivri Cezaevi'nden daha önceki celsede gelip tanık olarak ifade veren kişilerin iddialarının doğru olmadığını ve cinayete ilişkin hiçbir bilgisi bulunmadığını savundu.

Tanık anlatımlarının ardından müdahil ve sanık avukatlarınca çapraz sorguya alınan tutuklu sanık Erhan Tuncel, daha önce verdiği ifadelerine benzer yanıtlar verdi.

Tuncel, soru üzerine, Mc Donalds'ın bombalanması ve Hrant Dink'in öldürülmesi talimatlarını kendisinin vermediğini aktararak, Yasin Hayal'i ilk kez 2002 yılında Trabzon Alperen Ocakları'nda gördüğünü ve 2003'de de bir kez daha gördüğünü tekrarladı.

Tuncel, Yasin Hayal'in Hrant Dink'i öldürmek için 4 kez tasarım kurduğunu da belirterek, Hrant Dink'in önce 'insan', sonra da önemli 'Ermeni' tarihçilere ülke olarak ihtiyaçları olduğu ve önemli olduğu için öldürülmemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

ZENİT'İN DURUŞMAYA ÇAĞRILARAK DİNLENMESİ İSTENDİ
Duruşmada söz alan Dink ailesinin avukatlarından Ergin Cinmen, reddedileceğini bile bile mahkeme heyetine yeni bir talepte bulunacağını belirterek, mahkeme tarafından iadesine karar verilen cinayetle ilgili iddianamenin yeniden mahkeme tarafından kabul edildiğini, yargılamanın ileriki aşamalarında mahkemenin bir suç yapılanması olmadığı kanaatini taşıdığını ve tüm taleplerine rağmen mahkemenin ısrarla cinayete ilişkin en iyi bilgiye sahip kamu görevlilerini duruşmaya getirtmediğini savundu.

Cinmen, eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz gibi görevlileri talepleri halinde duruşmada ifadelerinin alınması için karar vermeyen mahkemenin, bu davayla ilgili ilerde vereceği kararın hukuku tatmin etmeyeceğini söyledi.

Tutuklu sanık Erhan Tuncel'in ''istihbarat görevlisi Muhittin Zenit ile doğrudan birlikte çalıştığını'' söylediğini aktaran Cinmen, talimatla ifadesi alınan Zenit'in duruşmaya gelerek, yüzleştirilme yapılması ve ifadesinin alınması gerektiğini dile getirdi. Cinmen, bu taleplerinin reddedilmesi halinde mahkemeye olan güvenlerinin iyice azalacağını sözlerine ekledi.

Bu arada tutuklu sanıklardan Ogün Samast ile duruşmayı izleyenler arasında bulunan bir kadının aynı alyansları taşıdıkları görülürken, Samast ile izleyici kadının nişanlı oldukları iddia edildi.

Duruşmaya ara verilmesinin ardından izleyici olan ve ismi alınamayan kadının duruşma salonundan polisler eşliğinde uzaklaştırıldığı ve basın mensuplarının kadını fotoğraflamaya çalıştıkları görüldü.

SAMAST İLE ORHAN DİNK ARASINDA TARTIŞMA
Mahkemeye verilen aranın ardından yeniden başlayan duruşmada, tarafların salona alınması sırasında sanık Ogün Samast ile Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink arasında sözlü tartışma yaşandı. Mahkeme başkanı, oturduğu yerden ayağa kalkarak Dink'in kendisine küfür ettiği iddiasında bulunan Samast ve Dink'i, karşılıklı laf atmamaları için uyardı.

Orhan Dink, ''Biz adam öldürmeyi bilmeyiz'' diye bağırırken, Samast ise ''5 yıl daha bekleyin, görürsünüz'' karşılığını verdi.

Mahkeme Başkanına hitaben, ''Başkanım konuşturuyorsunuz böyle. Bunlar bizi acıtıyor'' diyen Dink, Samast'a da, ''Ne yapacaksın? Bizi sıraya mı dizeceksin?'' diye sordu.

Mahkeme başkanının ''duruşmadan atma'' uyarısının ardından devam eden duruşmada söz alan müdahil avukatlardan Fethiye Çetin, cinayetle ilgili gerçeklerin, kanıtların ortaya çıkması ve bu kanıtların bütün olarak değerlendirilmesi halinde ortaya çıkacağını belirterek, ''kamu görevlilerinin duruşmada dinlenmesi'' taleplerine olumsuz yanıt veren mahkeme heyetini eleştirdi.

Davada 2 yılın geride kalmasına rağmen önemli bir aşama kaydedilmediğini savunan Çetin, duruşmalarda bulunan ve iddia makamını temsil eden Cumhuriyet Savcısı'nın da yargılama faaliyetinin dışında davranarak yargılama boyunca sessiz ve edilgen kaldığını söyledi.

Savcının taleplerinin reddedilmesi konusunda görüş vermekle yetindiğini ve savcıların konumları gereği maddi gerçeğin araştırılması ilkesiyle sanıklara soru sorması ve davayla ilgili araştırma yapması gerektiğini belirten Çetin, mahkeme heyetinin verdiği ara kararların yerine getirilmemesi ve kurumların verdiği laubali cevaplarla görevlerini suistimal ettikleri iddiasında bulundu.

''Devletin istihbarattan sorumlu görevlilerinin cinayette payı vardır'' diyen Çetin, cinayete ilişkin araştırma, soruşturma ve davaların tek elden yürütülmesi gerektiğini dile getirdiklerini, fakat başvurularıyla ilgili görevsizlik ve takipsizlik kararları verildiğini anlattı.

Fethiye Çetin, Hrant Dink ve İstanbul Valiliği'nde vali yardımcısı Ergun Güngör ile birlikte bulunan görevli kişilerin kimliklerinin tespit edilmesini, bu kişilerden birinin, Ergenekon soruşturması kapsamında savcılara ifade verdiği öğrenilen, muhtemel şüpheli ''O.Y. olduğu'' iddiasının araştırılması gerektiğini dile getirdi.




İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde verilen aranın ardından devam edilen duruşmada söz alan Dink Ailesi'nin avukatlarından Bahri Belen, duruşmada ''gayrı ciddi'' durumların yaşandığını söyleyerek, sanık Ogün Samast'ın ''ciddiyetten uzak davrandığını'' ve ''katılanlara sataşma yüzünden duruşma salonunun bir tiyatro sahnesini andırdığı bir süreci yaşadıklarını'' kaydetti.

''Bunlara karşı korktuğumuz için kayıtsız kalmış değiliz. Duruşma inzibatı mahkeme heyetine ait olduğu için saygımızdan ötürü ses çıkarmadık'' diyen Belen, ''Çocukları olduğunu bilseydim bu cinayeti işlemezdim'' şeklinde ifadesi olan Samast'ın duruşmadaki katılanlara yönelik tavrı ve ''hatta pişmiş kelle gibi oturuşunun'' kabul edilebilir olmadığını dile getirdi.

Belen, tehditlerde bulunan sanık Samast hakkında, durumunun savcılığa bildirerek gerekenin yapılmasını talep etti.

''SAMAST, SEVGİ DOLU BİR KİŞİ''
Söz alan Samast'ın avukatı Levent Yıldırım, müvekkili Samast'ın tehditvari konuşmadığını ve ortada tehdit olduğunu düşünmediğini söyledi.

Duruşmalarda bu tip olayların oturma düzeninden kaynaklandığını ve sanıklar ile avukatlarının birbirlerine yakın oturmaları gerektiğini ifade eden Yıldırım, müvekkili Samast'ın olaydan ötürü pişman olduğunu, bu suçu işlediğini düşünmediğini ve Samast'ın sevgi dolu bir kişi olduğunu dile getirdi.

Yıldırım, Samast'ın tahliye edilmesini istedi.

Duruşmada yazılı savunmasını okumak istediğini belirten Erhan Tuncel, Trabzon'da bir rahibin dövülmesi, bir rahibin öldürülmesi, Mc Donalds'ın bombalanması ve Hrant Dink cinayetine ilişkin açıklamalarda bulunacağını ve bunu 50 sayfalık dilekçe olarak mahkemeye sunacağını söyledi.

''Hayatımdan endişe ediyorum. Beni tanık koruma programına almanızı istiyorum'' diyen Tuncel, dilekçeyi okumaya başlamasının ardından okumayı bırakarak, dilekçesini mahkeme heyetine sundu.

Tuncel, bir kez daha heyetten, ''tanık koruma programı''na alınması talebinde bulundu.

ARA KARAR
Duruşmaya yaklaşık bir saat ara verilmesinin ardından yazılan ara karar tutanağı taraf avukatlarına dağıtıldı.

Mahkeme heyeti, savcılık emanetinde bulunan zarfta kimliği bulunan ''gizli tanık''ın gelecek celse duruşmada, tertibatı yapılan ''gizli tanık odasında'' beyanının alınması, bu nedenle gizli tanığın mahkemede hazır edilmesi ile emanette yer alan ve suçta kullanılan tabancanın, gelecek celsede duruşma salonunda hazır bulundurulması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve savcılık Emanet Memurluğu'na yazı yazılmasına hükmetti.

Sanıklar Yasin ve Osman Hayal'in eski avukatı Fuat Turgut'un, mahkemeye sunduğu 11 Mayıs 2009 tarihli dilekçesinde dile getirdiği, ''bir takım dedikoduları açıklamak üzere tanık sıfatıyla ifade verme isteğini'', dosyaya bir yenilik getirmeyeceği gerekçesiyle reddeden heyet, tanıklardan Mithat Alkan, Serkan İskender ve Lerna Atan'ın duruşmaya zorla getirilmeleri için yazı yazılmasına karar verdi.

Heyet, maktul Hrant Dink'e ait iletişimin tespiti, dinlenmesi, sinyal bilgilerinin tespit edilmesi ve kayda alınmasına ilişkin kurumlara intikal eden herhangi bir kararın olup olmadığının sorulmasına ve Ankara Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na yazılan yazının uyarılı tekrarı ile yanıt verilmediğinde görevliler hakkında yasal işlem yapılacağının belirtilmesi kararı aldı.

Talimatla ifade veren tanık Mesut Öz ve istihbarat görevlisi Muhittin Zenit'in mahkemede yeniden beyanlarının alınmasına yer olmadığına hükmeden heyet, Sevgi Erenerol'un 'de misyonerlik faaliyetleri konulu konferansının çözümü ve dökümünün yapılması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yazılan yazının uyarılı tekrarını, yanıt verilmediği taktirde de görevliler hakkında yasal işlem yapılacağının belirtir yazı gönderilmesini kararlaştırdı.

Olay tarihinde Şişli Şafak Sokak'ta bir internet kafe çalıştıran Şişli Feriköy Polis Merkezi'nde görevli polis memuru olduğu saptanan tanık Cavit Kılıç'ın, mahkemede hazır bulundurulması için bu polis merkezine yazı yazılmasını ve yanıt verilmediği taktirde görevliler hakkında yasal işlem başlatılacağının belirtilmesini karar altına heyet, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na yazı yazılarak Dink cinayetine dair 19 Ocak 2007 tarihi öncesine ait tüm istihbarat belge, rapor ve tutanaklar ile yazışmaların , F3, F4 ve F5 raporları da eklenerek mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesine karar verdi.

Mahkeme heyeti, duruşmada müdahillere karşı ''5 yıl kaldı...'' gibi sözler sarf eden tutuklu sanık Ogün Samast'ın, söylediği sözlerin tutanağa geçtiği ve bu nedenle Samast hakkında gereğinin yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına hükmederken, sanıklardan Erhan Tuncel'in ''tanık koruma programından yararlanma'' isteğini ''sanık'' olması nedeniyle reddetti.

Tutuklu sanıklar Ogün Samast, Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender'in kaçma şüphelerini göz önünde bulunduran mahkemeye heyeti, bu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 12 Ekim 2009 Pazartesi gününe erteledi.

Sayfa Yükleniyor...