Doğanın en güzel giysisi

Türkiye ormanlarının dokuz sıcak noktasından sadece yüzde 30'u koruma altında.

Doğanın en güzel giysisi

Orman denizine her girdiğimde, yaşamı Amanos Ormanları'nda geçen Sarısekili bir orman köylüsünün sözleri gelir aklıma: "Orman, dağların elbisesidir. Ormansız dağ, çıplak insana benzer!" Doğayı çıplak bırakmayan bu giysinin kıvrımları arasında dolaşırken karşınıza çıkan zenginlik gözlerinizi kamaştırır. Akdeniz'in makileri, Karadeniz'in yağmur ormanları, fundalıklar, yaşlı ormanlar, geniş ve iğneyapraklılar, karışık ormanlar... Her farklı orman tipi farklı yaşam ortamları sunar kucağındaki türlere; bitkilere, memelilere, kuşlara, sürüngenlere, çiftyaşamlılara, mantarlara, böceklere... Ve bu farklı türlerin her biri çok hassas dengelerle birbirine bağlıdır. BM Tarım ve Gıda Örgütü'nün Küresel Orman Kaynakları Değerlendirme 2010 Ana Raporu'na göre dünya karasal alanının yüzde 31'i ormanlarla kaplı. Orman ekosistemi karasal biyolojik çeşitliliğin en az yüzde 80'ini barındırıyor; aromatik yağlardan bitkisel ilaçlara, yiyecek ve giyeceğe kadar 5 binden fazla ticari ürüne ev sahipliği yapıyor. Sağladığı ürünler dışında, su kaynaklarının korunması, barındırdığı canlıların devamlılığı, biyolojik çeşitliliğin korunması ve iyileştirilmesini de destekliyor. Temiz su, toprak koruma, sel kontrolü gibi pek çok konuda yaşam destek hizmeti sağlıyor. Ana karbon yutakları olarak iklim değişikliğinin etkilerini azaltıyor.

Bu yaşamsal önemine karşın ormansızlaşma ve orman bozulması tüm dünyada acil çözüm bekleyen sorunlar arasında. Ormansızlaşmanın dünya genelinde en yaygın nedeni, bu alanların tarla açmak üzere yok edilmesi. Onu yangınlar, böcek zararları, hastalıklar, doğal felaketler ve istilacı türler izliyor. Bunun sonucunda orman alanları, barındırdığı canlılarla birlikte, eski doğal dokusu geri gelmeyecek şekilde tahrip oluyor.

Doğa koruma konusunda önemli adımların atıldığı 1992 Rio Zirvesi'nden beri tüm dünyada ormanların korunması ve sürdürülebilir yönetimi için uygulamalar yapılıyor. Bu tarihten itibaren ormanlarda korunan alanların yüzölçümü yüzde 32 arttı ve ormanların yüzde 12'si çeşitli statülerle koruma altında alındı. Ancak çevre sorunlarının yarattığı tehlikeye yönelik farkındalık artmış olsa da, ormansızlaşmanın önlenmesinde çok az ilerleme sağlanabildi. Hâlâ dünyada her yıl Yunanistan büyüklüğünde (yaklaşık 13 milyon hektar) orman yok oluyor veya zarar görüyor. Tropikal ormanlardan her gün 100'e yakın bitki ve hayvan türü yok oluyor. Ormanlara dikkat çekmek ve değerini daha iyi anlatmak için BM, 2011 yılını Uluslararası Orman Yılı ilan etti. Bu duyuru ormanlarla ilgili farkındalığı artırırken, ormanların yöre halkıyla birlikte uygulanan ve sürekliliği olan yönetim planlarıyla korunmasını amaçlıyor. Gerçekleştirilen eylemlerle, ormanları yitirmenin yaratabileceği toplumsal, ekonomik ve çevresel sorunlara dikkat çekiliyor. Yakın zamana kadar ormanlar sadece ekonomik açıdan değerlendiriliyordu. Artık erozyon ve iklim değişikliğinin etkisiyle ekolojik ve sosyal işlevleriyle de ön plana çıkıyorlar. Bu zengin ekosistemin küresel iklim değişikliği ve su kıtlığının önlenmesindeki önemi, orman kaynakları yönetiminin, yeni bir anlayışla yapılması gerektiğini ortaya koydu. Bu gereklilik tüm dünyada orman yönetimi anlayışının değişmesine neden oldu. Artık sadece ağaç dikmek, yangınları önlemek, ormanı korumak yeterli değil. Ormanları ekosistem zenginliğinin devamlılığını gözeten yöntemlerle yönetmek gerekiyor. Bu yeni anlayış, ormanın içinde ve yakınında yaşayanların da katıldığı bir yönetim biçimini gündeme getiriyor.

Devamını National Geographic 'nin Kasım 2011 sayısında okuyabilirsiniz.

Sayfa Yükleniyor...