D&R'dan Bir+Bir'e hassas yasak!

D&R mağazaları aylık kültür dergisi Bir+Bir'in satışını yasakladı...

D&R'dan Bir+Bir'e hassas yasak!

D&R bütün şubelerine bir yazı göndererek Bir+Bir'in satışa sunulmasını yasakladı. Sebep ise, derginin Arzuhal bölümünde yayınlanan "İstikbal Marşı" yani "vatandaşın hassasiyeti".


D&R şubelerine şu e-mail'i gönderdi:

''Sn.ilgili;

Bir+bir dergisi ilk sayfasında yer alan ve İstiklal Marşı ile dalga geçer şekilde, uygunsuz şiiri sebebiyle müşterilerimizden haklı tepkiler görmektedir.

Yayın bütün mağazalarımızda satışa kapatılmıştır. Yayın dergi raf ve teşhirinden kaldırılacak, iade sirküsünde iade edilecektir. Yayının yeni sayısı alınmayacaktır,sevk yapılmamasını rica ederim. Teşekkürler, İyi Çalışmalar''

İşte D&R'ı rahatsız eden o marş:

Çıkar çıkmaz çıkan neşriyat olarak ocak sayısını neşredemedik, telâfi mahiyetinde ocaklı bir marş verelim. (Güfte: M. Arif Hersoy, Beste: Lodos Ali Bandosu, Makam: Oh Mammy, Oh Mammy Mammy Blue, Oh Mammy Blue…)

İstikbal Marşı
Korkma, sönmez bu ocaklarda yan yatan şol mecmua
Sönmeden bünyelerde tüten en son şua
O bizim kaŞlenin yıldızıdır, parlayacak,
O bizimdir, o bizim kafilenin ancak

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı okur!
Kahraman tayfana bir gül! Ne bu surat, bu homur?
Sana olmaz dökülen emeklerimiz sonra helal…
Hakkıdır, Abdal’a tapan tayfanın kafiye bozmak

Men ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi takvim bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Gevşemiş jel gibiyim, gendimi salar, koparım.
Kırparım dağları, enginlere sığmam, dalarım.

Kim bu cennet derginin uğruna olmaz ki feda?
Şükela fışkıracak sayfaları sıksan, şükela!
Canı, cananı, bütün varımızı alsın da Buda,
Etmesin tek Bir+Bir’den bizi dünyada cüda.

Okuduğun yerleri “yazı!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce anlık zamanı
Sen Bir+Bir okurusun, sitem edip üzme tayfanı
Ocakta çıkmadıysa çıkamadı, anla mecmuanı.

Bir+Bir dergisinin yasağa karşı açıklaması şöyle:

Milan Kundera’nın “Şaka”sında romanın kahramanı sevgilisine tek cümlelik bir kartpostal yazar: “İyimserlik halkın afyonudur.” Ve başına öyle bir çorap örülür ki, Kafka’nın “Dava”sı hafif kalır.

şaka gibi davaların ülkesi. Üstelik bunlar ne Kafka’nın ne de Kundera’nın havsalasının alacağı sonuçları olan davalar. Hayat karartan, hatta ölüme götüren davalar. Son bir haftada televizyonların anahaberlerine, gazetelerin birinci sayfalarına konu olanlara bakmak yeterli: Devrimci Karargâh, Hırant Dink, Pınar Selek…

Bir+Bir’in başına gelen bu ummanda bir katre sadece. Ama o katreye bakıp büyük resmi görmek mümkün.

Başbakanın linç girişimlerini haklı gösteren sözlerini hatırlayalım: “Vatandaşın hassasiyeti”. D&R yetkilileri de, Bir+Bir’in satışa sunumunu niye yasakladıklarını sorduğumuzda başbakanı yankıladı: “Vatandaşın hassasiyeti…” Daha geçen hafta Kadıköy’deki Nezih kitabevi de aynı gerekçeyle Metis’in 2011 Ajandası’nı raflarından kaldırdı.

Sıradan faşizmin tipik örnekleri her gün kapı çalıyor. Bu hafta biz de kapısı çalınanlardandık:

“Bir+Bir dergisi ilk sayfasında yer alan ve İstiklal Marşı ile dalga geçer şekilde uygunsuz şiiri sebebiyle müşterilerimizden haklı tepkiler görmektedir. Yayın bütün mağazalarımızda satışa kapatılmıştır. Yayının acilen dergi raf ve teşhirinden kaldırılması…”

1994’ten bugüne sürdürdüğümüz katışıksız bağımsız gazetecilik faaliyetimizin yayınları olan Bir+Bir’in ve selefi Roll’un ve elbette Express dergisinin okurları gayet iyi bilir ki, “İstiklal Marşı ile dalga geçer şekilde uygunsuz şiir” yazmaya niyetlenecek olsaydık dize seçimimiz çok başka olurdu. Bizim yaptığımız küçük bir şakaydı, okurlarımızla aramızda bir şaka. Zaten söz konusu “İstikbal Marşı”nın başında şöyle demiştik: “Çıkar çıkmaz çıkan neşriyat olarak ocak sayısını neşredemedik, telafi mahiyetinde ocaklı bir marş verelim.”

Okurlarımıza Mehmet Akif’in kalıplarıyla yazılmış bir özür mektubuydu –hepsi bu. Dalga da vardı tabii. Kendimizle dalga geçiyorduk ve bu dalgaya en müsait kalıp olarak aklımıza Mehmet Akif’in dizeleri düştü. Ayrıca, okul sıralarından geçmiş herkes bilir ki, İstiklal Marşı’nı tornistan etmek sıradan bir espridir. O sıradan espriyi okurlarımıza küçük bir tebessüm olsun diye yapmıştık. Sonrası tam bir şaka oldu. Ummanı gösteren bir katre.

Ne demişti Kundera’nın kahramanı: “İyimserlik halkın afyonudur.”

Ama yine de, Eduardo Galeano’nun naklettiği Bogota’daki duvar yazısının dediği gibi, “karamsarlığı daha iyi günlere saklayalım”. Ve bu gündelik faşizme pabuç bırakmayalım.

Sayfa Yükleniyor...