Dünyanın geleceği için
Birleşmiş Milletler'e bağlı bir komisyon tarafından yayımlanan raporda, dünyanın yaşanabilir bir geleceğinin olması için bir çok alanda kapsamlı değişikliklerin yapılması gerektiği bildirildi.
Raporda eşitsizliğin ve çevre sorunlarının artmakta olduğu, ekonomik sistemin bocaladığı bu dönemde bu üç alanla ilgili doğru adımların atılmasının büyük önemde olduğu vurgulandı.
2010 yılında BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon tarafından oluşturulan Küresel Sürdürülebilirlik Komisyonu'nun raporu, Haziran ayında Rio'da yapılacak G20 zirvesinde öne çıkacağı tahmin edilen tartışma başlıklarına işaret ediyor.
22 üyesi bulunan komisyona başkanlık eden Finlandiya Devlet Başkanı Tarja Halonen ve Güney Afrika Devlet Başkanı Jacob Zuma, raporda “dünyayı tehdit eden tehditlerin artmasıyla sürdürülebilir kalkınma kavramının her zamankinden daha önemli bir hal aldığının ortaya koyulduğunu” belirttiler.
Raporu hazırlayan komisyonda, 1987 yılında “sürdürülebilir kalkınma” kavramını ilk kez ortaya atan eski Norveç Başbakanı Gro Harlem Burndtland da yer aldı.
Burndtland'in "içinde bulunulan zamanın ihtiyaçlarına cevap verirken, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılama şansına zarar vermeyen kalkınma biçimi" olarak tanımladığı sürdürülebilir kalkınmanın yaygınlıklık kazanmamış olduğu, 25 yıl sonra yayımlanan raporda ısrarla vurgulanan bir nokta olarak göze çarpıyor.
Raporda küresel ekonomik belirsizliğin artmakta olduğu, zengin ve yoksullar arasın eşitsizliğin arttığı, küresel sıcaklığın yükseldiği bu dönemde "dünya üzerindeki insan yaşamının sürdürülebilirliğinin sınanmakta olduğu" belirtilmiş.
Bu süreçten başarıyla çıkılması için raporda tavsiye edilen ilk adım "insanlık olarak kendi aramızda, gelecek kuşaklarla ve doğayla olan ilişkinin kökten bir şekilde değiştirilmesi" olarak tespit edilmiş.
Raporda dünya hükümetlerine sunulan 56 tavsiyenin dikkate alınması halinde toplumsal yaşamdan ekonomiye, siyasetten eğitime birçok alanda köklü değişimler yapılması öngörülüyor.
Tavsiyeler arasında hükümetlerin mal fiyatlarını belirlerken doğaya olan maliyeti de hesaba katmaları ve satılan malların doğaya olan maliyetinin tüketicilere belirtilmesi zorunluluğu gibi doğa kaynaklarının korunmasını amaçlayan uygulamalar bulunuyor.
Raporda yer alan bir başka tavsiye ise ülkelerin ekonomik performanslarının tespit edilmesinde, sürdürülebilirlik boyutunun da hesaba katılması.
Buna göre, bir ülkenin ekonomik başarısı ölçülürken tek ölçüt gayri safi ulusal hâsıla olmayacak, ekonomik sürdürülebilirlik de dikkate alınacak.
Bir başka tavsiye ise finans piyasalarının daha uzun vadeli, istikrarlı ve sürdürülebilir yatırımı teşvik edecek şekilde davranmaları için hükümetler tarafından yeni düzenlemelerin gündeme getirilmesi.
Raporun insanlar arası eşitsizliğin azaltılmasına dair tavsiyelerinden biri ise eğitime küresel destek fonu oluşturulması ve 2030 itibariyle tüm dünya vatandaşlarının orta öğretim hakkının garanti altına alınması.
- Etiketler :
- Haberler