Engelli çaresiz, psikolog işsiz!

Engelliler en pahalı tedavi olan psikolojik destekten yoksun kalma tehlikesi, psikologlar da işsizlik tehdidiyle karşı karşıya...

Engelli çaresiz, psikolog işsiz!

Milli Eğitim Bakanlığı, yayınladığı genelgeyle psikologların engelli öğrencilere eğitim veren özel eğitim kurumlarındaki derslerde yer alma zorunluluğunu ve imza yetkilerini kaldırdı.

Daha önce, bu kurumlarda yapılan derslerde bir psikoloğun bulunması ve dersin verildiğine dair psikoloğun imza atması zorunluluğu vardı. Kurumlar oluşturdukları psikolog kadrosu için devletten para alabiliyor ve öğrenci sayısına bağlı olarak birden çok psikoloğu istihdam edebiliyordu.

Son genelge bu zorunluluğu ortadan kaldırdı ve bu kurumlarda görevli psikologların işine son verilme ihtimali doğdu. Kararın bilimsel gerçeklerle çeliştiğini, engelli çocukların eğitiminin olumsuz etkileneceğini ve 4-5 bin psikoloğun işsiz kalacağını öne süren Psikologlar Derneği, İstanbul ve Ankara’da, MEB genelgesini yürüyüşle protesto etti. Genelge aleyhine dava açan Psikologlar Derneği’ne, bazı engelli aileleri de bireysel dava açarak destek veriyor. Öğrenci velileri, psikolojik yardımının çocukları kadar kendi eğitimleri için de vazgeçilmez olduğunu vurguluyor.

Tuğçe Ataş (Psikologlar Derneği Temsilcisi):
GEREKÇESİ AÇIKLANMADI
Özel eğitim kurumları var olduğundan beri, psikologlar seanslara katılıyor ve özellikle son 20 senedir bu alanda aktif olarak çalışıyorlar. Şimdiye dek psikologlar, hem aile danışmanı olarak, çalışıyordu hem de seanslarda çocukların eğitimini üstleniyordu. Bu eğitim de özellikle çocuğun bilişsel, davranışsal ve duygusal süreçlerini içeren becerilerle ilgili eğitimi kapsıyordu. 27 Mart 2009 tarihinde yayınlanan bu genelgeyle psikologların bu eğitime girme hakkı ve girilen bu eğitim seanslarına imza atma hakkı ellerinden alındı.

Genelgede gerekçeyle ilgili bir açıklama yok. Ancak genel olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaklaşımı, psikologların öğretmen olmadığı, rehabilitasyon merkezlerindeki işlevlerinin de sadece çocuğun okuma yazma, matematik gibi beceri alanlarındaki eksikliklerinin tamamlanması olduğu yönünde. Bu sebeple sadece zihinsel engelli öğretmenlerinin ve sertifikalı öğretmenlerin bu dersi verebileceklerini söylüyorlar. Bu uygulama hem bilimsellikle hem de tüm dünyadaki uygulamalarla çelişiyor. Çünkü rehabilitasyon, sadece eğitimi değil aynı zamanda sosyal, duygusal, davranışsal ve bilişsel bütün öğrenme süreçlerini de ele alan bir müdahaleyi kapsamaktadır. Yani girilen seanslar sadece ders değil, aynı zamanda bir terapi ve rehabilitasyon yaklaşımını da içermektedir. Oysa ki bu yeni yaklaşımla sadece öğretim tarafına ağırlık verilip, eğitim ve rehabilitasyon tarafı geriye atılmış oluyor.

DAVA AÇTIK
Engelli eğitmenlerine sonradan düzenlenen birkaç aylık sertifika programıyla bu eğitim veriliyor. Ancak unutulmamalı ki çocuk psikopatolojisiyle, yani anormal davranışlarıyla ilgili tedavilerde en çok çalışan meslek grubu psikologlardır. Ayrıca sosyal, davranışsal, psikolojik süreçleri, hem uygulama hem de araştırmada en çok inceleyenler psikologlardır. Onların bu işin içinde olmaması düşünülemeyecek bir şey. Son genelgede "özel eğitim kurumlarında bir kişi, o da rehber öğretmen kadrosunda psikolog çalıştırılabilir ama onun da eğitim seanslarına girme ve imza atma hakkı yoktur" deniyor. ’de bu şekilde eğitim veren yaklaşık iki bin kurum olduğu biliniyor ve her kurumda ortalama üç-dört psikolog çalışıyor. Seanaslara girme zorunluluğu ortadan kalktıktan sonra bu tür kurumlarda bir psikolog olması yeterli olacak. Dolayısıyla kurumlar bir psikoloğu bırakıp diğerlerini çıkartma eğiliminde olacak. Yaklaşık 4-5 bin psikolog bu durumdan etkilenecek ve işlerini kaybedecek.

İMZA TOPLUYORUZ
Dernek olarak bu genelgeye karşı davamızı açmış durumdayız. En önemlisi pek çok engelli aile de dava açmaya hazırlanıyor. Aileler psikologlarla çalışmak istiyorlar, Bu onlar için de önemli bir sorun. Bunun yanında bir de imza kampanyası düzenliyoruz. Şu ana kadar 10 bin imza toplandı. Online imza kampanyası da başlattık. www.psikologs.com.tr adresinden imza atmak isteyenler bize destek verebilir. Bunun dışında, 5 binden fazla engelli ailesi yazılı olarak, psikologlarla birlikte çalışmak istediklerini bildirdi.

İsmail Gökçe (Zihinsel Engelliler Federasyonu İkinci Başkanı):
SEANSLARA MUTLAKA GİRMELİLER
27 Mart genelgesi Mili Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu’nun özel öğretim kurumlarında uygulanacak programlarla ilgili hazırlandı. Yeni programa göre, modül sistem adı verilen birimler oluşturuldu. Farklı engelli kategorileri için 6 ayrı modül hazırlandı ve genelgeyle bu modüllere girecek personeller belirlendi.

Genelge, yönetmeliği değiştirmiyor yani psikologlar bu kurumlarda yer alması gereken zorunlu personel arasında yer alıyor. Ancak daha önce seansalara giriyorlardı, genelge bunu engelledi. Sadece yeterli personelin olmadığı durumlarda seanslara girmeleri gerekliliği doğdu. Bunun dışında yeterli eleman olan kurumlarda seanslara giremiyor, bir ilk öğretim kurumunda psikolojik danışman ne iş yapıyorsa özel eğitim kurumunda da aynı işi yapıyor. Psikologların okuma yazma ve matematik dersleri dışında kalan seanslara girmesi gerektiğini düşünüyorum. Günlük yaşam becerileri, konuşma ve alternatif iletişim, psikomotor faaliyetleri ve toplumsal yaşamla ilgili programlara dahil olmalılar.

OKULLARA GÖLGE DÜŞÜRÜLDÜ
Daha önce Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı olan özel eğitim kurumları, Milli Eğitim Bakanlığı’na geçince, bakanlık buna hazırlıksız yakalandı. Bu dönemde hem bu kurumların hem de eğitim alan çocuk sayısı çok arttı. Usulsüzlük yapan kurumlar tam olarak, sağlıklı denetlenemedi. Burada sapla saman birbirine karıştırıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı, standart eğitimi teftişleyen müfettişlere bir-iki aylık bir eğitim vererek bazı teftişler yaptı. Bu teftişler sonucunda, bazı kurumlara psikologlar için verilen paralar geri tahsil edildi. Daha sonra gelen tepkilerle teftişler durduruldu ama bazı kurumlarda yapılan usulsüzlükler ne yazık ki tüm kurumlara mal edildi. Gerçekten iyi hizmet veren çoğunluktaki kurumlar da zan altında bıraklıldı.

MEB’in de bu kurumlara bakışı değişti. Sistem yeni yeni yerine otruyor, denetimler şu anda sağlıklı yapılıyor. Bu konuda bizim de sivil toplum örgütü olarak pek çok çalışmamız var. Ancak ne yazık ki, bu çalışmalarımızda çoğu kez yalnız bırakılıyoruz. Diğer sivil toplum örgütlerini de yanımızda görmek istiyoruz.

Nurgen Eryavuz (Bakırköy Zihinsel Engelliler Eğitim Derneği Başkanı):
ANNELERİ DE DÜŞÜNMELİLER

Psikologların seanslara girmesini neye dayanarak kaldırdılar merak ediyorum. Bu konuda bir açıklama yapmaları gerekiyor. Öncelikle psikloglar, engelli annneleri açısından çok önemli. O çocuklar psikoloğun farkında olmasalar da annelerin uzmanların yardım ve yönlendirmelerine ihtiyacı var. Ben de bir engelli annesiyim ve 31 yıldır mücadele ediyorum. Çocuklar kadar aileler de düşünülmeli.

Perihan Cengiz (Genelgeyi dava eden bir öğrenci velisi):
BENİ DE EĞİTTİLER
2003 doğumlu çocuğuma 2005 yılında otizm tanısı kondu. Aynı yılın Aralık ayında eğitime başlandı. O zamandan beri eğitim alıyoruz. İlk tanı konulduğunda olaya çok yabancıydık. Bir yıl sonra çocuğumun eğitimine katkıda bulunan bugünkü psikoloğumla tanıştım. İki yıldır beraber çalışıyoruz ve geçen sürede yüzde yüz geri dönüş aldım.

Geçen sürede ben de çocuğumla birlikte birebir eğitim aldım. Psikolog aynı zamanda beni de düzeltti, bu çok önemli. Otistik bir çocuğa bakmak için annenin de çok hazırlıklı olması gerekiyor. Psikoloğum, öncelikle bana bu tanıyı kabullenmeyi ve bu durumdan kaynaklanan kayıplarla yüzleşmeyi öğrettti. Ben dik durup, düzelmeye başladıktan sonra çocuğumda da düzelmeler başladı. Psikoloğum beni bu konuda yönlendiriyor.

Çocuğumun asıl sorunu öğretimden çok sosyalleşme ve hayatla bağ kurma ile ilgili. Benzerleriyle zeka konusunda bir farkı yok. Sınıf öğretmenleri ya da gelişim uzmanları, öğrenimine katkı sağlayabilir. Ancak otistik çocuklarda duygusal dürtüler çok önemli, onun dünyası çok farklı ve onun dünyasına girebilmek çok önemli. Bunu psikolog sayesinde başarabildim. Psikoloğumun işine Haziran’da son verileceğini öğrendim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Öğrendikten sonra dava açtım.

SEANSA 200 LİRA VERECEK GÜCÜMÜZ YOK
Zaten verilen eğitim çok az. Haftada 40 saat eğitim alması gerekirken, ayda 8 saat eğitim veriliyor. Buna ek olarak psikolog yardımının da ortadan kalkarsa ve 8 saatten de dolu dolu yararlanamazsam bu çocuğumun eğitimine çok olumsuz yansıyacaktır. Ben devletin sağladığı imkanlardan yararlanmak zorundayım. Seans başına 150-200 lira verecek gücüm yok.

Sayfa Yükleniyor...