Engin Çeber işkenceden öldü

Karakol ve cezaevinde gördüğü işkencelerin ardından yaşamını yitiren Engin Çeber için Adalet Bakanı "özür" diledi, açılan davada sanıklar işkenceyi itiraf etti. Adli Tıp Raporu da Çeber'in işkenceden öldüğünü gösterdi.

Engin Çeber işkenceden öldü

İstanbul Sarıyer'de üç arkadaşıyla dergi dağıtırken 28 Eylül 2008 tarihinde gözaltına alınan Engin Çeber, polis sorgusunun ardından Metris Cezaevi'ne konuldu. Karakol ve cezaevinde gördüğü işkence sonucu beyin kanaması geçiren Çeber, 7 Ekim 2008 tarihinde Şişli Etfal hastanesinde hayatını kaybetti.

Çeber'le birlikte gözaltına alınanlardan Aysu Bakkal, karakol ve cezaevinde yaşadıklarını "Savcılığa götürüldüğümüz ana kadar her sebeple dayak yedik, tuvalete gitmek istedik dayak yedik. Üstümüz tacize varana kadar aranmak istendi, buna karşı çıktığımız için dayak yedik. Yasadışı davrandıklarını söyledik, dayak yedik. Birbirimize kemerle bağlandık köpekler gibi, aramıza geçip fotoğraf çektirdiler" sözleriyle anlattı. Cihan Gün, "Bir buçuk gün sürekli dayak yedik. Üzerlerimize sular dökülerek, kapının demiriyle dövülerek, kafalarımız duvarlara sıkıştırılarak dövdüler", Özgür Karakaya ise "Doktorlar bedenimizdeki yaralara baktılar hep. Kemiklerimiz, ciğerlerimiz, böbreklerimiz, beynimiz, kalbimiz, onlara bakmadılar hiç. Engin Çeber bana yakın bir koğuştaydı, durumu sorduğum zaman kısık bir sesle ‘iyiyim’ diyordu ama ben kötü olduğunu anlayabiliyordum. Aradan bir buçuk gün geçtikten sonra Engin’in hastaneye kaldırılıp beyin ölümünün gerçekleştiğini öğrendik" sözleriyle yaşananları dile getirdi.

ADALET BAKANI DEVLET "ÖZÜR" DİLEDİ
Çeber'in ölümünü öğrendikten sonra ilk hamle Adalet Bakanlığı'ndan geldi. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, devlet adına Çeber'in ailesinden "özür" diledi ve 19 cezaevi çalışanını görevden aldı.

İŞKENCE RÖNTGEN FİLMLERİNDE GÖRÜLDÜ
Türk Tabipler Birliği, Engin Çeber’in röntgen filmlerini Türkiye'ye gösterdi. Filmlerde işkencede Çeber’in kafasına iz bırakmayan darbeler vurulduğu ve sırttan gelen darbelerin akciğerlerde kanamaya sebep olduğu görülüyordu.

5 TANIK VİCDAN AZABIYLA İŞKENCEYİ ANLATTI
Engin Çeber’le aynı koğuşta kalan 5 tanık, çektikleri vicdan azabı sonucu yeniden ifade verdi ve ölüm işkencesini ayrıntılarıyla anlattı. Tanıklar, can güvenliklerinin sağlanması halinde gardiyanları teşhis edebileceklerini de söyledi. Çeber’le aynı koğuşta kalan İbrahim Kılıç, gördüklerini anlattı:

“Engin Çeber koğuşumuza bayramın ikinci günü geldi. Elbiseleri ıslak, vücudunda yara izleri vardı. Ne olduğunu sorduğumuzda, polis tarafından darp edildiğini, karantina koğuşunda da dayak yediğini söyledi. Olay günü 10-15 infaz koruma memuru koğuşa geldi. Sandalyede oturan Engin Çeber sayım için ayağı kalkmadı. Bu nedenle Engin’i 5-6 dakika dövdüler. Teşhis edebileceğim 2 kişi yumrukla Çeber’in ensesine vurdular. Yakasından tutarak kafasını bir iki kez duvara vurdular. Aynı şekilde kafasını koğuşun demir kapısına vurdular.”

Tanıklardan Kıyasettin Şakiroğlu, Kılıç’la benzer ifade verdi:

“Sabah saat 08.15 sularında sayım için koğuşumuza 10’un üzerinde infaz koruma memuru geldi. Engin Çeber sayım için ayağı kalkmadığından iki gardiyan Engin’i oturduğu sandalyeden kaldırmaya çalıştı. Kaldıramayınca da tekme tokat dövmeye başladılar. Bütün vücuduna şiddetli vurdular. Beş dakika süren dövme sırasında biri ensesine yumrukla vuruyordu. Hatta Engin Çeber ensesine aldığı darbeler sonucu oturduğu sandalyeden düştü. Kafasının sol yan saçlı bölgesini darbenin etkisiyle duvara çarptı. Sol tarafının üzerine düştü. Her iki gardiyan yine tekme ile vurdular, bizi de yukarı çıkın diye yatakhaneye gönderdiler.”

Diğer bir tanık Şükrü Zeren ise Çeber’in yerde yatarken sara nöbeti geçirdiğini sandığını söyledi:

“Engin Çeber koğuşumuza ilk geldiğinde yara bere içindeydi. Karantina koğuşunda gardiyanların kafasına demir kolla vurduğunu söylemişti. Olay günü de ayağı kalkmadığı için Engin dövdüler. Başgardiyan, Engin’in suratını ellerinin içine alacak şekilde tutarak kafasını önce duvara ardından da havalandırma kapısının orta kısmına birkaç kez vurdu. Engin yerde yatarken sivil kıyafetli, müdür sandığım biri ‘Bundan sonra ayağa kalkıp sayım vermeyen herkes bu şekilde cezalandırılacak’ dedi. Başgardiyan Yılmaz, olayın başından beri dövenleri engellemeye çalıştı. Engin yerde yatarken sara nöbeti geçiriyor zannedip soğan koklattık. Yüzünü yıkadık, durumda değişiklik olmayınca çağrı ziline basıp yardım istedik."

35 POLİS SORGUDAN SONRA SERBEST
Olayla ilgili İstinye Polis Karakolu’ndaki yüzleştirme sonucu teşhis edilen 35 polis adliyede sorgulandı ve polisler serbest bırakıldı.

ADLİ TIP RAPORU 'İŞKENCE' DEDİ
Adli Tıp Kurumu’nun Çeber raporuyla da işkence tescillendi. Adli Tıp, Engin Çeber’in Metris Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu öldüğünü açıkladı. 9 sayfalık otopsi raporunda "Kaba dayak denilen işkence yöntemiyle ölümün gerçekleştiği anlaşılmaktadır" ifadesi yer aldı.



24 SAYFALIK İDDİANAME HAZIRLANDI
Çeber'in ölümü üzerine yaklaşık bir aylık bir soruşturma yürüten Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'nın sorguladığı bir nöbetçi müdür, bir başgardiyan ve 4 infaz koruma memuru tutuklandı. Savcılığın hazırladığı iddianamede ise jandarma, polis ve cezaevi görevlisi 60 kişi “şüpheli” olarak yer aldı. 24 sayfalık iddianamede, Engin Çeber’i ölüme götüren süreçte 3 ayrı suç yeri gösterildi. Buna göre; ilk olarak Çeber ve 3 arkadaşına İstinye Muhsin Bodur Polis Merkezi’nde 13 polis tarafından eziyet edildi. İddianamede, Engin Çeber’in Metris Cezaevi kabul ve arama bölümünde 4 jandarma tarafından tekme, tokat, diz, cop ve kafa atmak suretiyle dövüldüğü; Özgür Karakaya’nın arama odasından çıkarken iki ayağının üzerine basmakta zorlandığına dair görüntüler bulunduğu yer aldı.

1 Ekim’de saat 08.00’de başlayan ve 14 dakika 37 saniye süren sayım süresinin büyük bölümünde, vücudu ıslatılan Engin Çeber’in koğuşa getirilen sopa ile dövüldüğü, bu durumunda kamera kayıtlarında yer aldığı anlatıldı.

İddianamede ayrıca B-8 koğuşunda sayıma katılmadığı için 7 Ekim sabahı infaz koruma memurları Nihat Kızılkaya, Selahattin Apaydın ve Sami Ergazi’nin Çeber’i önce baş ve boyun bölgelerine vurarak dövdükleri ardından Selahattin Apaydın’ın Çeber’in kafasını önce koğuş duvarına ardından da demir kapıya birkaç kez vurduğu yer aldı.

Dövme olayına karışan 3 infaz koruma memuru ile nöbetçi müdür Fuat Karaosmanoğlu’nun işkence ile adam öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

GARDİYANLARDAN KOMİK SAVUNMA
Haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen infaz koruma memurları, savcılık sorgularında suçlamaları kabul etmedi. Sanık Sami Ergazi’ye göre, Engin Çeber kendi kendine kafasını duvara vurdu. Ergazi, sandalyeden arka üstü kendini yere atan Engin Çeber’e engel olamadıklarını öne sürdü.

TBMM KOMİSYONU: ÇEBER İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜLDÜ
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, İstanbul’daki bazı karakollar ile Metris cezaevinde yaptığı incelemelerin ardından rapor hazırladı. Raporda Engin Çeber’in 6-7 Ekim 2008’de bulunduğu cezaevinde işkence yapılarak öldürüldüğü belirtildi.

DAVA "KÖTÜ MUAMELEDEN" AÇILDI
Engin Çeber davasının ilk duruşmasında bir sürpriz yaşandı. Davanın işkenceden değil "kötü muamele"den açıldığı ortaya çıktı. İlk duruşmada tutuklu yargılanan ve olay tarihinde Metris Cezaevi İkinci Müdürü olan Fuat Karaosmanoğlu ve infaz koruma memurları Sebahattin Apaydın, Murat Çise, Sami Ergazi, Nihat Kızılkaya, Yavuz Uzun’un ifadesi alındı. 13 polis duruşmaya gelmedi.

ÇEBER'İN BABASI: BASKI YÜZÜNDEN SOYADIMI DEĞİŞTİRDİM
Duruşma çıkışında Engin Çeber'in babası Ali Tekin, siyasi baskılara uğradığı için soyadını değiştirdiğini açıkladı. Çeber'in ablası Şerife Çeber ise "Devletin kardeşime adalet borcu var. Özrü kesinlikle kabul etmiyorum. Toprağın altından kardeşimi getirmiyor bu özür” diye konuştu.

22 GARDİYAN DAHA YARGILANSIN
60 kamu görevlisinin yargılandığı davanın ikinci duruşmasında Cumhuriyet Savcısı 22 gardiyanın daha işkence suçundan yargılanmasını istedi. Duruşmada ifade veren cezaevi görevlileri Çeber'e işkence yapmadıklarını savundu. Duruşmada infaz koruma başmemuru Yılmaz Aydoğdu Çeber’in dövüldüğünü söyledi.

BİR İŞKENCE İTİRAFI DAHA
Davanın üçüncü duruşmasında da infaz koruma memuru Öncay Bozo Engin Çeber’in dövüldüğünü anlattı. Bozo, koğuşta 65 santimetre uzunluğunda 4 santimetre genişliğinde bir sopa olduğunu belirterek, sopanın niye orada olduğunu bilmediğini ama birinin maşrapa ile su atığını, nerede ve kime atığını görmediğini söyledi. Çeber ve arkadaşlarının altından sandalyelerin çekildiğini ancak bunu kimin yaptığını görmediğini ifade eden Bozo, “1 Ekim 2008’de İnfaz koruma memuru olarak koğuş kapısını açtım. Yavuz Uzun ve Murat Çise’nin 2 tutukluyu zorla kaldırmaya çalıştığını gördüm. Sandalyede oturan mahkumları kaldırmak için sandalyeyi çekip yere düşürmek şeklinde fiziksel bir temas vardı. ‘Bayramdır, bırakın evimize gidelim’ dedim. Tutuklananların üstü dağınıktı. Çıkarken de yerlerin ıslak olduğunu gördüm” şeklinde konuştu. Bozo, Çise’nin elindeki sopayı elektrik düğmelerini kaldırmak için getirdiğini söylediğini ancak burada herhangi bir elektrik kesintisinin olmadığını da vurguladı.

Sanıklar arasında bulunan 13 polis ise duruşmaya gelmedi. Mahkeme Heyeti, duruşmaya gelmeyen 13 polisin zorla duruşmaya getirilmesine karar verdi.

KAMERA GÖRÜNTÜLERİ İZLENECEK
4 Mart tarihindeki bir sonraki duruşmada cezaevindeki güvenlik kamerası görüntüleri izlenecek.

Sayfa Yükleniyor...