Erdem: Ankara o topu gole çevirmeli

Gazeteci Tarhan Erdem, Murat Karayılan’la yapılan röportajın çok önemli olduğunu belirterek “Sorunu çözmek için herkes uğraşsın mesajı verdi. Bundan sonra top Ankara’dadır. O topu doğru kullanmak ve gole çevirmek lazım” dedi.

Radikal gazetesi yazarı Tarhan Erdem, Mirgün Cabas ve Ruşen Çakır’ın hazırladığı “Yazı İşleri” programına konuk oldu.

Tarhan Erdem, Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal’in PKK yöneticisi Murat Karayılan’la yaptığı röportajı değerlendirdi.

Erdem, şunları söyledi:

“Hasan Cemal’in tecrübesi ile birikimiyle doğru ve çok yararlı bir iş yaptığını sanıyorum. Sonuç alınabilmesini, Ankara’nın iktidarı ve muhalefetiyle konuyu yeni baştan düşünmesine bağlı görüyorum. Radikal gazetesinde İsmet Bey, Başbakan’la yaptığı görüşmenin izlenimlerini nakletmiş... Ümitvar görünüyor. O röportajın çok önemli kısmı, Karayılan’ın yanındaki üç tane başkan yardımcısı ile birlikte ve 'de diğer Kürt liderlerin bu meselenin çözümünden yana olduklarını söylüyorlar. Bu fevkalade önemli. Bunun içinde herhangi bir şart söylemeden adım atıyorlar. Kendi bakımından da bir şart söylemiyorlar, karşı taraftan da fazla beklentileri yok. Ben şöyle anlıyorum; 30 yıllık bir sıcak savaşın sonunda Kürt tarafı ‘Teslim oluyorum’ demiyor. Yani müzakerenin uzlaşmanın temel kuralına uyuyor. ‘Beraber konuşalım, masada konuşmamız da gerekmeyebilir ama bu işi çözmek için herkes uğraşsın. Biz ne yerimizde duralım ne de şu ana kadar yapılmakta olanlar tekrar edilsin.’ Ben bu bakımdan bu anlayışın çok doğru olduğunu sanıyorum. Zaten teslim olsaydı veya tebliğ etseydi bu problem çözülmezdi. Dolayısıyla bu Hasan Bey’in yaptığı röportajın bence siyasi hayatımıza önemli bir katkısı olmuştur. Bundan sonara top Ankara’dadır. O topu doğru kullanmak ve gole çevirmek lazım. Bu arada, terörle Kürt meselesini birbirinden ayırmak lazım. Eğer 'Terör meselesi' diye başlarsanız meseleye 40 bin kişinin acıları ile o kişilerinin ailelerinin acıları ortaya çıkar ve onunla onu çözmeye kalkarsınız, ki o çözülmez bir şeydir. Çözeceğiniz şey yönetim, ekonomik ve insan hakları meselesidir. Bunu terör birleştirirseniz hiçbir suretle çözemezsiniz.”

Erdem’in bu sözleri üzerine Ruşen Çakır, şöyle konuştu: “Ben bugün yazdım çok iyi niyetlisiniz. İnsanlar bir şeylerin değişmesini bekliyorlar ve bu anlamda da çok heyecanlılar, bu doğru; bir şeyler de oluyor. Ve Murat Karayılan’ın bu söylediklerinden hareketle siz ‘Top artık Ankara’da’ dediniz, böyle bir şey yok. Verilmiş bir pas yok. Bu konuyu takip edenler Karayılan’ın söyledikleri arasında yeni bir şey olmadığını, Öcalan’ın bunu yıllardır söylediğini görürler.

Murat Karayılan hiçbir şart olmuyor diyorsunuz. ‘Bize kayıtsız şartsız silah bırakın diye bir şart koşmayacaksınız’ diyor. Mesela ‘Biz ateşkes yapıyoruz’ diyorlar, 10 tane asker neden öldü? Diyarbakır’da siviller neden öldü? İşte 'Denetim dışı oldu', vesaire. PKK’nın taviz verdiği hiçbir şey o röportajdan çıkmıyor. ‘Bağımsız devlet istemiyoruz’ lafını biz 1999’dan beri duyuyoruz zaten ve bence samimiler de. Ama bu tek başına yeterli değil.

Açıkçası ben bu röportajda böyle bir imkanı bulmuşken; PKK’nın lider kadrosunun çok önemli, şaşırtıcı; bu adamlar gerçekten samimi olabilir dedirtecek daha açık şeyler beklerdim. PKK bir takım solcu radikal Türk gençlerini 6 ay eğitip, cephaneler yükleyip sağa-sola bomba atmalarını teşvik etmeyebilirler. Böyle bir taahhüt altına girmiş mi? Mesela kendi elemanlarını ‘Sıkıştık’ deyip, 10 tane askerin şehit olmasının kesinlikle olmayacağının garantisini verebilir. ‘Üzgünüz, çok üzgünüz acınızı paylaşıyoruz’, böyle bir şey olabilir mi? Sanki Yunanistan devlet başkanı taziye mesajı yolluyor; adam kendisi yapıyor. Bombayı koyanları cezalandırmış mı? Hiçbir şey yok. PKK’nın yapabileceği mesela DTP’nin elini rahat bırakması var. En acısı, Murat Karayılan ‘İşi artık hükümet üstlenmeli’ demesi. Sen de bırak, DTP yapsın bu işi. ‘Hükümetimiz askeri vesayetten kurtulsun’ demek... Ama Kürt tarafı da kurtulsun. Bugün DTP’nin içinde bir şey yapmak istediği zaman açılım yapıyorlar; bir bakıyorsunuz Ankara’da bomba patlıyor. Bu işi ‘Sivillere bırakın’ diyorsun, ben de diyorum ki; önce sen bırak.”

Erdem ise şöyle dedi: "Bırakmadığı nereden belli? DTP’nin elini rahat bırakmak derken herkes siyaset yapıyor. Onların da siyaset yapma hakkı var."

Ruşen Çakır: "PKK’nın mı?"

Tarhan Erdem: "Hepsinin."

Ruşen Çakır: "PKK’nın varsa Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de var. Yani ikisi de silahla konuşuyor."

Tarhan Erdem: "Şimdi bu röportajın ortaya koyduğu durum, Kürt liderlerin Türkiye'de Türkler ve başka insanlarla birlikte aynı haklarla birlikte ama yaşamak iradesinin ortaya konulmuş olmasıdır. Öbür tarafın bence hiçbir şart öne sürmemesi de hem bir politikadır, hem de bir açılımdır. "

Ruşen Çakır: "Karayılan hiçbir şart öne sürmüyor mu?"

Tarhan Erdem: "Sürmüyor, ne şart var orada?"

Ruşen Çakır: "Baştan aşağı şart. ‘Bana silah bırak demeyin’ diyor. Silahlar sussun demek, silahlar kendi kendine ‘Biz Türkiye'yi karıştıralım’ diyen çelikler mi? Böyle bir şey olabilir mi, silah adamın elinde. "

Tarhan Erdem: "Bunları daha çok konuşacağız ama sizin yazılarınızı ben merakla bekliyorum."

Sayfa Yükleniyor...