Erdoğan: Adeta soykırım!

İtalya'dan dönen Başbakan Erdoğan, Şincan'da yaşananlarla ilgili "Daha önce vahşet demiştim, sözümün arkasındayım. Adeta soykırım" dedi. Şincan'daki ölümlere Cumhurbaşkanı ve Bahçeli de sert tepki gösterdi.

Çin Şincan bölgesinde yaşanan çatışmalara 'nin tepkisi sertleşiyor.


Başbakan Tayyip Erdoğan dün İtalya'ya giderken 'Uygurların Annesi' Rabiya Kadir'e vize verileceğini söylemişti.

İtalya'da basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, ikili görüşmelerinde Şincan'a ilişkin kaygılarını diğer liderlere ilettiğini vurgulayarak şunları söyledi:

"Türkiye'de vahşet demiştim, sözümün arkasındayım. Yüzlerce insanın öldürüldüğü, bini aşkın insanın yaralı olduğu bir olayı, adeta bir soykırımı, başka bir kelime ifade edemez. Bunu hem bir soydaş olarak, hem aynı değerleri paylaşan insanlar olarak söylemek durumundayız. Bir taraftan evrensel değerleri ve insan haklarını konuşacağız, diğer taraftan bunlara seyirci kalacağız, böyle bir şey mümkün değil. Konunun Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde görüşülmesi gerektiğine inanıyorum."

Erdoğan'ın üslubu İtalya dönüşünde yine sertti. Başbakan, Şincan'daki ölümleri "Adeta soykırım" olarak niteledi.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, ''İtalya'daki açıklamanızda Çin'deki olayları soykırım olarak nitelendirdiniz. Dışişleri Bakanlığından bir açıklama yapılarak, Türkiye ile Çin arasındaki dostluğa dikkat çekildi ve 'Türkiye'nin Çin'in içişlerine karışmak gibi bir niyeti yok' denildi. Bu iki açıklamayı birlikte değerlendirdiğimiz zaman soykırım açıklamasının biraz sert olduğunu düşünüyor musunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:

''Kullandığım ifadeyi bilerek kullanıyorum, inanarak kullanıyorum. Dışişleri'ndeki arkadaşlar benim ifademin dışında bir ifadeyi kullanamaz. Ve kullanmamışlardır da. Burada bir yanlışlık olabilir. Şu anda Çin'deki bu olay adeta bir soykırımdır. Bunu daha farklı bir şekilde yorumlamanın bir anlamı yok. Asla biz Çin'in toprak bütünlüğü üzerinde bugüne kadar hiçbir farklı yaklaşım içerisinde bulunmadık. Tam aksine Çin'in toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu  Çin'e bizim de gidişimizde, Sayın Cumhurbaşkanı'nın da gidişinde bütün bakan arkadaşlarımız hepsi bu şekilde bu açıklamalarını yapmışlardır. Bundan yana olduğumuzu hep söylemişlerdir, ama oradaki soydaşlarımızın da hukukunun korunmasını her zaman bizler talep etmişizdir. Bu da en tabii, en doğal bir yaklaşımdır, bir anlayıştır.''

BOYKOT YÖNLENDİRMESİ YANLIŞ OLABİLİR
Erdoğan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün Çin mallarını boykota ilişkin açıklamalarının hatırlatılarak bu konudaki değerlendirmelerinin sorulması üzerine şunları söyledi:

''Bu konuyu tabii biz arkadaşlarımızla henüz ele almış değiliz. Bunların değerlendirmesini yapmış değiliz. Bazı şeyleri tabii birbirine karıştırmayacağız. Hassasiyetlerimizi ortaya koyacağız, ama bu hassasiyetimizi ortaya koyarken de bizim devlet düzeyinde yapmamız gerekenlerle, halkın yapması gerekenleri birbirine karıştırmamız, yönlendirmemiz.... Bunlar yanlış olabilir. Biz şu anda sadece ikili ilişkilerimizi her geçen gün daha iyi bir konuma taşıdığımız Çin yönetiminden böyle bir olaya karşı hassasiyetini istiyoruz. Ve burada bir vahşet var. Yüzlerce insan öldürülüyor. Ve bine aşkın insan yaralı. Tüm bu olaylara karşı Çin yönetiminin seyirci kalmasını, bir de BM Güvenlik Konseyi Daimi üyesi olan Çin'in buna seyirci kalmasını doğrusu biz anlamakta zorlanıyoruz. Ve buna insan hakları açısından bir defa Çin yönetiminin eğilmesi ve failleri bir an önce ele alıp, yargılamalarının gereğini istiyoruz.

Bir de ibadetleriyle alakalı, onların ibadet için örneğin bugün aldığımız haberler Cuma ile ilgili olarak ibadete gitmesinin engellenmesi yönündeki haberler... temenni ederiz ki bunlar da doğru değildir. Bunlar da inanç özgürlüğü  noktasında çok çok önemli. Çin yönetimi inanıyorum ki bu failleri bir an önce ortaya çıkararak gereğini yapacaktır. Beklediğimiz budur, beklentimiz budur.''

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise, olup bitenleri büyük bir kaygıyla izlediğini belirterek Çin yönetiminden gerçek sorumluları bulup cezalandırmasını istedi.


BAHÇELİ'DEN ERDOĞAN'A: ONE MINUTE DESENE
MHP Genel Başkanı Bahçeli de Şincan'la ilgili Başbakan Erdoğan'a "one minute" çağrısında bulundu.

Sakarya'da konuşan Bahçeli, şöyle konuştu:

"5 Temmuz'dan bugüne bölge kan gölü haline dönmüştür. Dökülen kan Uygur Türklerinindir, döken Çin Halk Cumhuriyetidir. Televizyonlarda etnik çatışma diye milleti kandırmaya hakkınız yok. Orada bir zihniyet ve yönetim etnik temizlik yapmaktadır. Sayın Başbakan Hamas'a dayılık yapıyorsun, Filistin'in emmi çocuğu oluyorsun, her şeyi herkesten fazla düşünüyorsun, one minute kavramıyla İsrail'e ders verdiğini zannediyorsun, Türkiye Cumhuriyeti devletini milletinle beraber yanına alıp, Uygur Türkleri, Kerkük'teki katliamlara niye sesin çıkmıyor? Sayın Başbakan size görev düşüyor. Uygur Türkü'nün mutluluğu ve huzuru, varlığı için atacağın her adımda söyleyeceğin her 'one minute'da  MHP hep yanında olacaktır. G8'lerde dolaşıyorsun, özel görüşmeler yapıyorsun, görüşmelerin bir saniyesini Uygur Türklerine ayır, orada kime neyi anlatacaksan anlat. Bu etnik temizliğe mutlaka son verecek bir tarzda Türk milletini yanına alarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölgesel gücünü ortaya koyarak dünyadaki varlığını ve ağırlığını hissettirerek olayların üzerine gitmenizde yarar vardır. Biri çıkmış televizyonda ikide bir konuşuyor. Kimmiş bu? Türk Çin İş Konseyi ikinci başkanıymış. Eğer Çin'i kızdırırsak ilişkilerimiz bozulacakmış. Yürü şuradan zavallı, menfaatinden başka bir şey düşünmeyen hain insan.''

ÇİN SÖZCÜSÜ: İÇ İŞİMİZ
Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ise, Türkiye'nin konuyu BM Güvenlik Konseyi'ne götürmesi olasılığıyla ilgili soruyu yanıtlarken bunun Çin'in iç işi olduğunu söyledi.

Sözcü, diğer ülkelerin bu olayın içyüzünü kavrayıp, ülkenin bütünlüğüyle etnik dayanışmayı korumak için harcadıkları çabaların anlayışla karşılanmasını beklediklerini ifade etti. Sözcü, ayrıca Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Rabiya Kadir'in olayları kışkırttığına dair kanıtların da daha sonra açıklanacağını belirtti.

Sayfa Yükleniyor...