Erdoğan: Artık yetti, ne demek kamusal alan?

Başbakan Erdoğan, YSK'nın sandık kurulunun bulunduğu yeri kamusal alan ilan etmesiyle ilgili "Ne demek yahu? Böyle kamusal alan mı olur? Oraya gelenler devletin memuru değil" dedi.

Erdoğan: Artık yetti, ne demek kamusal alan?

Yerel seçime geri sayım başlarken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün Bartın ve Zonguldak'ta seçmenlere seslendi.

T.C kimlik numarası bulunmayan nüfus cüzdanlarıyla oy kullanılmaması kararı alan Yüksek Seçim Kurulu'nu (YSK) eleştiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ben, bir vatandaşım demokratik hakkını kullanamazsa inanın kahrolurum. YSK bana göre burada çok ciddi bir yanlış yapmıştır. Tabii bu yanlış burada kalmadı, bir yanlış daha yaptılar. Sandık kurulu üyelerine neymiş, sandık kurulunun olduğu yer kamusal alanmış. Ne demek yahu? Böyle kamusal alan mı olur? Böyle şey mi olur? Bunu Avrupa duyduğu zaman ne der? Oraya gelenler devletin memuru değil. Oraya gelenler siyasi partilerin temsilcileri. Bunun içinde başı açık olan da var, başı örtülü olan da var. Sen onun nasıl olur da demokratik hakkını, siyasi partinin üyesi olarak orada müşahitlik, sandık kurulu üyeliği yapma hakkını engellersin. Böyle bir anlayış mı olur? Maalesef ülkemizde kendi kendimize demokrasinin önüne engeller koyuyoruz. Bunlarla uğraşıyoruz. Artık yetti. Nedir bu sıkıntı? Demokrasi bu şekilde engellemelerle tekamül etmez. Biz bu yarışta bir taraftan Anayasamızda 'demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir' diyeceğiz ve zorlaştırmak için de elimizden ne geliyorsa onu yapacağız. Olmaz böyle bir anlayış. Arkadaşlarımız gidiyorlar, görüşüyorlar. Ondan sonra bir araya geliyorlar, bir toplantı, 'Efendim uygun olan budur...' Ne demek bu yahu? Nasıl uygun olan budur? Temenni ederiz ki bu yanlışlardan dönülür."

ALMANYA TAMAMEN YIKILDI
Erdoğan, Baykal'la girdiği İnönü tartışmasını da yine gündeme taşıdı:

"Şimdi Sayın Baykal, Bahçeli çıkıyorlar 'geçmişi inkar ediyorsun' diyorlar. Geçmişi asla inkar etmiyorum, etmem. Tersine, 'ye kazandıran, Türkiye'de taş üstüne taş koyan herkesi de minnetle anıyorum. Hepsinin başımızın üzerinde yeri var. 1938 yılında Gazi Mustafa Kemal vefat etti. Hem İstiklal Savaşımızı başarıyla sonuçlandırdı hem de istikbal savaşımızın startını verdi. Türkiye'yi yeniden bir dünya devleti yapmak için çok önemli, büyük projeleri, yatırımları ülkemize kazandırdı. Peki onun vefatından itibaren ne oldu? Bu Anadolu, bu Trakya Gazi Mustafa Kemal'den sonra sadece iki başbakanı derin hafızasında misafir etti, hayırla yad etti. Rahmetli Menderes ve rahmetli Özal... Şimdi sayın Baykal İkinci Dünya Savaşı döneminden, zorluklardan bahsediyor. Almanya ve bir çok ülke o savaşta tamamen yıkıldı. Ama tamamen yıkılan Almanya ve diğer ülkeler dünyanın en büyük ekonomileri arasında yerini aldı, büyüdü, gelişti. Peki bütün o dönemlerde Türkiye ne yaptı? Türkiye seyretti, tribünlerden izledi. Avrupa demokrasiyle büyürken gelişirken Türkiye, demokrasisini tartışmalı hale getirdi. Kalkınmada hız kesti. Avrupa sanayileşirken Türkiye sanal korkularla yel değirmenleriyle mücadele etti. Avrupa dünyada süper güç haline gelirken Türkiye, Sayın Baykal'ın döneminde benzin, gaz yağı, margarin kuyruklarında vaktini heba etti."

BAYKAL YİYECEĞİ GOLÜ HESAPLIYOR
Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sayın Baykal'ın iktidara gelmek diye bir derdi yok. Bunu kendisi söylüyor. Ne dedi, 'AK Parti bu seçimde yüzde 52'nin altına düşerse başarısız'... Şimdi yani bu daha maça çıkarken mağlubiyeti kabul etmiş zaten. Kabul etmiş de şu anda kaç gol yiyecek onun hesabını yapıyor. Yani 3 mü, 4 mü, 5 mi yiyecek? Yani 'ne kadar az yersem o kadar karlıyım'... Bir siyasi partinin lideri bunu söyler mi? Senin seçimi kazanmayı konuşman lazım. Sayın Baykal, sen ne kadar oy alacaksın onu söyle. Birinci olacak mısın, olmayacak mısın onu söyle. Birinci olamayacaksan zaten ondan ben de çok memnun olurum, böyle muhalefete can kurban..."

CHP, MHP VE MEDYA ÜÇLÜ KURMUŞ
Başbakan'ın eleştirilerinden medya da payını aldı:

"Bunlar bir üçlü kurmuşlar, CHP, MHP ve yandaş medya. Bu ülkede iktidarı bunlar belirlemiyor. Bu ülkede iktidarı burası belirliyor, siz. AK Parti medya ile gelmedi. AK Parti medyaya rağmen geldi. Ama ne diyor Sayın Baykal, 'Ben Ergenekon'un avukatıyım' diyor. Düşünün, 'ben medyanın bazılarının avukatıyım' diyor. Sayın Baykal biz de milletimizin avukatıyız. Farkımız bu. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyeceğiz ve yedirtmeyeceğiz, dedik. Bakınız Sayın Bahçeli diyor ki '28.5 milyar dolar biz IMF'ye borçlandık'. Bize ne kadar borçla devrettin Sayın Bahçeli? Dün iyice kimyası bozulmuş, hakaret üstüne hakaret ediyor. Ben hakaret etmiyorum, görüyorsunuz rakam söylüyorum. Bana 'müfteri' diyor. Eğer şu söylediğim rakamlar yanlışsa çık açıkla. 23.5 milyar dolar borçla biz devraldık. Şu anda 7.8 milyar dolar borca indirdik. Onlar borçlandı biz borç ödedik, ortada..."

BAYKAL'IN ŞOVMEN ARKADAŞLARI VAR
Erdoğan, Baykal'ın TV'de tartışma önerisine yanıt verdi:

"Televizyon da televizyon, televizyon da televizyon....Artık bıktım ya...İlla televizyona çıkacaksan, buyur çarkıfelek, buyur televole, çık. Orada senin iyi şovmen arkadaşların da var. O şovmen arkadaşlarınla beraber güzel bir senaryo ortaya koyarsınız. Zaten onlar, seni görmeden de bu işi yapıyorlar. Beraberce yapın, biz de izleriz. Ama bu arada kalkıp da 'Hükümet bizi dinliyor' Telefonlarda Hükümete hakaret edilebilir, küfredebilir, bunları konuşun. Hatta daha da ileriye gidiyor, 'Halk telefonda ağız tadıyla birbirine küfredemiyor' diyor. Bunu bir siyasi partinin lideri söyler mi? Ben de kendisine nasihat ediyorum, diyorum ki 'Bak çocuklar seni dinliyor, ayıp oluyor, çocukların ahlakını bozacaksın, hiç olmazsa bu ifadeleri gece 12'den sonra söyle veya şifreli kanallarda söyle, çocuklar duymasın."

KÖMÜR OCAKLARINA İNEN İLK BAŞBAKANIM
Erdoğan, Zonguldak mitinginde başına madenci bareti ve boynuna Zonguldakspor kaşkolu takarak yaptığı konuşmada, iktidarları döneminde kömür ocaklarında gerçekleşen değişimi anlattı.

2008 Temmuz ayında kuruma 3 bin işçi alacakları sözünü burada verdiklerini ifade eden Erdoğan, "O gün ocaklara inmiştim ve işçi kardeşlerimle beraber olmuştum. Sizlerin çalışma koşullarını gören herhalde bir başka başbakan olmadı. Geldim, hangi koşullarda çalıştıklarını gördüm. Çıktım ve 3 bin işçi alacağımızı söyledim. Aradan 8 ay geçti ve bu kuruma 3 bin işçi alımını yaptık, işi bitirdik" dedi.

İŞÇİ ÇIKARANLARIN BİZDEN ÇEKECEKLERİ VAR
Erdoğan, işçi çıkaran işyerlerine eleştirilerini Zonguldak'ta da sürdürdü:

"Ne dedik işverenlere. Patronlara dedik ki 'Bak, çıkarma işçi. Biz sana 6 ay boyunca maaşın yüzde 50'sini vereceğiz.' Eğer çıkarırlarsa seçimden sonra bizden çekecekleri var. Biz de onlarla uğraşacağız. Çünkü bu dar günde kalkıp da benim işçi kardeşimi kapıya koyanlar, kalkıp da bizim kapımıza gelirlerse 'kusura bakmayın' diyeceğiz. 'Sizi duymuyoruz' diyeceğiz. 'Çünkü siz emeğini kutsal saymadınız o insanların, dar günde onları kapıya koydunuz. O zaman bizim de sizi dinleyecek vaktimiz yok' diyeceğiz. Hazırlıklarımız var."

Sayfa Yükleniyor...