Erdoğan: Maalesef geç fark ettik

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkenin ve milletin emrinde olan adeta yerli ve milli yeni bir polis teşkilatı inşa ediliyor'' dedi. Erdoğan ''paralel yapı'' ile ilgili olarak ise, "Bu yapının millete yaptığı zulmü maalesef geç fark ettik'' ifadesini kullandı.

Erdoğan: Maalesef geç fark ettik

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Polis Teşkilatı'nın kuruluşunun 171. yıl dönümü dolayısıyla çeşitli illerde görev yapan polis memurlarını kabulünde konuştu.

Polislere tavsiyelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel devlet yapılanmasına dikkat çekerek ''Biz sadece Allah'a kul oluruz kula kul olmayız. Sakın kula kul olmayın'' dedi.

Cumhurbaşkanı, ''Emniyet teşkilatını, yeniden devletinin ve milletinin emrinde, kendi hiyerarşisi içinde hukuk devletine hizmet eden bir yapı haline getirme mücadelenizde sonuna kadar yanınızda olmayı sürdüreceğim'' ifadesini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

''Ülkesinin güvenliği için kendi canları ortaya koyan polislerimize şükran borcumuzu asla ödeyemeyiz. Elbette polisimiz içinde de yanlış yola sapanlar çıkabiliyor. Tüm polislerimizin suçlanması asla kabul edilemez. Onların itibarlarını zedelemeye kalkan herkes önce beni karşısında bulur. Sizlerden görevlerinizi arkanızda devletin hükümetin duası teşviki olduğunu bilerek yürütmesini istiyorum.

''BU YAPININ ELEMANLARININ PARMAK İZLERİNİ VE AYAK İZLERİNİ GÖRÜYORUZ''

Paralel devlet yapılanması adı verilen bir şer örgütü, özellikle emniyet ve adalet teşkilatları içindeki mensupları aracılığıyla ülkemizi uçurumun eşiğine getirdi. Geriye dönüp baktığımızda, ülkenin ve milletin başını ağrıtan pek çok musibetin gerisinde bu yapının elemanlarının parmak izlerini, ayak izlerini görüyoruz.

''MAALESEF GEÇ FARK ETTİK''

Benim tabanı ibadet, ortası ticaret tavanı ihanet diye tarif ettiğim bu yapının millete yaptığı zulmü maalesef geç fark ettik. Esasen bu yapıyla ilgili çok daha önceden koyduğumuz rezervleri 17-25 darbe girişiminin ardından tam bir temizlik harekatına dönüştürdük. Emniyet teşkilatımızda bu dönemde fiziksel ve zihinsel bir yeniden yapılanma sürecine girdik. Bu süreçle birlikte şu yapının veya şu şahsın değil ülkenin ve milletin emrinde olan adeta yerli ve milli yeni bir polis teşkilatı inşa ediliyor. Paralel yapının teşkilatımız üzerinde yol açtığı tahribat gerçekten çok ağır.

''SAKIN KULA KUL OLMAYIN''

Biz sadece Allah'a kul oluruz kula kul olmayız. Sakın kula kul olmayın. Daha yapılacak çok iş olduğunu biliyorum. Emniyet teşkilatını, yeniden devletinin ve milletinin emrinde, kendi hiyerarşisi içinde hukuk devletine hizmet eden bir yapı haline getirme mücadelenizde sonuna kadar yanınızda olmayı sürdüreceğim. Emniyet teşkilatımızı daha ileriye taşımak için her çalışmayı destekliyorum desteklemeye devam edeceğim. Bugün terörle mücadelede bu kadar zorlanıyorsa bunda paralel yapının istihbarat ve terörle mücadele birimlerimize verdiği zararın önemli payı vardır.

''BİZİM KİTABIMIZDA YOK''

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şefkati merhameti iyi niyeti başka hiçbir ülkeyle mukayese edilemez. Tabii bunu bir sınırı vardır tek millet tek bayrak tek vatan tek devlet. Bizde ayrımcılık yok. Yok paralel devletmiş yok şu devletmiş bizim kitabımızda yok.

''ONLAR PAÇAVRALARINI GİTSİNLER TABUTLARININ ÜZERİNE SERSİNLER''

Bizim bayrağımız hiçbir bayrağa benzemez. Orada renk, şehidimizin kanıdır, hilal, bağımsızlığımızın ifadesidir, yıldız, şehidimizin ta kendisidir. Öyle paçavralarla, şunlarla, bunlarla asla... Onlar paçavralarını gitsinler tabutlarının üzerine sersinler. Biz ise bayrağımızı şehitlerimizin tabutunda kullanırız.

''BUNDAN ÇIKIŞ YOKTUR''

Geçenlerde onların STK'ları bir araya gelmiş rapor yayınlamışlar. Sen neyin raporunu yayınlıyorsun ya. Benim ülkemde tehdit oluşturan, benim vatandaşlarım için tehdit oluşturan ve bölgemi parçalayan, hendekler, çukurlar, bu tür yerleri açmak suretiyle devletin tüm imkanlarını bu yolda kullanan, devletin belediyeye gönderdiği mali desteği kalkıp da dağa gönderenler, karşılarında bu devleti bulacaklardır, bundan çıkış yoktur.

''BENİM DE İÇİM İÇİME SIĞMIYOR''

Kimi zaman meslek kuruluşu temsilcisi kimliğiyle, kimi zaman başka sıfatlarla sizlerin üzerine nasıl gelindiğini biliyorum, görüyorum, takip ediyorum. Terör örgütünün güdümündeki partinin özellikle milletvekillerinin, dokunulmazlık zırhlarının arkasına sığınarak polislerimizi nasıl tahkir ve tahrik ettiklerini, onlara nasıl hakaret ettiklerini üzüntüyle izliyorum. Benim de içim içime sığmıyor. Onun için sabrediyoruz, sabretmeye devam edeceğiz. Ama sabrederken bir taraftan ülkemizin içindeki bu sıkıntıyı da bir an önce aşarak evelallah o arzuladığımız günleri de inşa edeceğiz.

''BU İŞKENCELERİ BEN DE YAŞADIM''

Başbakanlığım döneminde bu ülkede işkenceyi ortadan kaldıran bir siyasetçi olmama rağmen şahsıma demediklerini bırakmadılar. Bu işkenceleri ben de yaşadım ve geldiğimizde kaldırdık. Karakollarımız bir şefkat yuvası haline geldi.

Unutmayın en büyük hakem millettir. Büyükler büyüğü Allah'tır. Türkiye bölgesinde yaşanan hadiselerin hiçbirine gözlerini kapatma sırtını dönme hakkına sahip değildir.

Suriye krizinin başından beri her gün varil bomları ile katliama uğrayan kardeşlerimize sahip çıktık çıkmaya devam ediyoruz.

SURİYE KRİZİ

3 milyon insan şu an bizim bütçemizde besleniyor. Avrupa'dan verilen sözlerden henüz gelen bir şey yok. ABD seyahatinde Suriye sınırını açık tuttuğunuz için teşekkürler ifadesini birçok kez duyduk.

Yatıyorlar kalkıyorlar Brüksel Paris diyorlar Ankara'yı İstanbul'u Lahor'u niye söylemiyorsunuz? Avrupalı liderler ancak kriz kendi kapılarını dayanınca çözüm arayışına girdiler.

AB İLE SIĞINMACI ANLAŞMASI

Gönderilenlerin tamamını Türkiye geri alacakmış, Türkiye tampon bölgeye dönecekmiş gibi aslı astarı olmayan ifadelerle, yalanlarla milletimizi tedirgin etmeye çalışıyorlar. Geri Kabul Anlaşması'nın sorgusuz, sualsiz, şartsız iadeyi mümkün kıldığını iddia ediyorlar. Bu da hakikati tahrif etmektir, böyle bir şey yok. Zira geri kabul ancak ilgili ülkenin onayı ve rızasıyla yapılabilir. Bu onay ve rıza olmadan böyle bir şey yapılamaz.

Burada takip edilmesi gereken bir süreç vardır, belli şartlar vardır. Şayet Avrupa Birliği, atması gereken adımları atmaz, taahhütlerini yerine getirmezse, Türkiye de anlaşmayı uygulamaz. Şahsen, benim onayımdan geçecek olan bu tür şeylerde asla bir iade, onay almaz. Çünkü her şey verilen söz neyse, mutabakat metni neyse o metne göre olur.''

Sayfa Yükleniyor...