Erdoğan: Molotofla özgürlük olmaz

Muş’taki üniversitelilere seslenen Başbakan Erdoğan, protesto gösterisi yapan öğrencileri “ideolojik tatmin” yapmakla suçladı. Kendisinin de özgürlük mücadelesi yaptığını söyleyen Erdoğan, “Ama ne molotofkokteyli ne de taş kullandık” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Muş Alpaslan üniversitesi Fen-Edebiyat fakültesini ziyaret ederek öğrencilere hitap etti.

Başbakan Erdoğan, öğrenci protestolarıyla ilgili şunları söyledi:

“Sokaklara çıkıp bağıranlara bakalım. Diyor ki; 'harçlar kalksın;. Harçların kalkıp kalkmaması bunlar konuşulur. Şu anda güya harç alınıyor ama devlet bunu öğrenciye ödüyor. Dünyada harcın alınmadığı ülke yok. Ben ülkemde şu gösterileri yapanların, özgürlük adına yaptığına inanmıyorum. Bu özgürlük değil. Bu sadece ideolojik tatmindir.

Ben ülkemdeki genel anlamda öğrencilerimizin zaten aynı yapıda olduğuna inanmıyorum. Çünkü biz özgürlük mücadelesinin içinden geldik. Bu mücadeleyi vere vere gelmiş birisiyim. Ama hiçbir zaman biz, ne Molotofkokteyli kullandık, ne taş kullandık, ne silah kullandık. Biz, bütün ideallerimizi fikirle tartışa tartışa geldik. Düşünceyle yaptık.

İstanbul’da rektörlere bir araya geldiklerinde öğrencilerin protesto gösterisi yaptığını anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Üniversitelerin sorunlarını konuşuyoruz. 'Biz de oraya katılacağız; diyorlar. Davetsiz yere gidilmez ama herkese açık bir toplantıysa oraya girersin. Kaldı ki bizim bu program akışımızın içinde rektörlerden sonra gençlerle de konuşmalarımız var. Aynı yerde gençlerle de bir araya geleceğiz'' dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''Ben şimdi elinde taşla sopayla dolaşan gençle nasıl oturur konuşurum. 'Fikirlerin tartışması bize hakikat güneşini getirecektir' anlayışıyla yetiştik... Biz, 'ilim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir' anlayışından bugüne geldik. Kendini bilmeyenden bir şey olur mu? Önce kendimizi bileceğiz.

Ama kendimizi bilmez, kendimizi tanımazsak o zaman istediğiniz kadar profesör olun hiçbir şey fark etmez. Peyami Safa;nın bir tespiti var kusura bakmayın hocam beni affetsinler, kitap yüklü merkebe döneriz...''

‘ÇOCUKLARIMI OKULA ALMADILAR’
Başörtülü kızların üniversiteye alınmadığını hatırlatan Erdoğan, kısaca şunları söyledi:

''Ama bu ülkede yıllarca özgürlükler adına konuşanlar, yavrularımızı okullara sokmadılar. Ben öyle bir babayım. Benim de yavrularımı okula sokulmadı. Bunun çilesini ben de çektim. Bu çileyi çeken bir insan olarak, şimdi aynı çileyi bu ülkenin evlatlarına biz çektirmek istemeyiz.

Özgürlükler adına konuşanlar, önce sırtlarındaki o dolu dolu çuvalları temizlesinler. O çuvalların içinde çok çirkin belgeler var. Şimdi konuşanlar, bundan dolayı kimleri yargıladılar. Kimleri mahkum ettiler. Hangi kızlarımızı nasıl sokaklarda savurdular, biz bunları biliriz.

İnşallah 12 Haziran'dan sonra yepyeni bir Anayasanın adımlarını atacağız. Şu anda biz çağrımızı yaptık ve hazırlıklarımızı yapıyoruz. 12 Haziran'dan sonra oturup konuşacağız. Burada 1. derecede unutmayın eğitim var; özgürlükler var, daha ileri demokrasi var. Bunu başarmak zorundayız.

Ama öyle başaralım ki bu süreç diyoruz böyle inşallah tereyağından kıl çeker gibi olsun. Biz, gerilim istemiyoruz. Bugüne kadar sabrımızın arkasında yatan hep bu olmuştur; gerilim olmasın... Gerilim olmadan bunu yapalım.''

''Bakın şimdi Muş Üniversitesi;nde buyurun başı örtülüsü başı açığı burada ne var? Kıyamet mi koptu? Yok. Ama tüm akademisyenlerimiz, gösterdikleri anlayışla, bu yavrularımızın geleceğini aydınlattılar''diyen Erdoğan, şöyle konuştu.

''Ama yine aynı şekilde şu anda öyle üniversiteler var ki halen bakıyorsunuz direniyorlar. Ben de katılıyorum aslında suç işliyorlar. Ama suç işlediğinin kararını verecek olan merciler, onlar da milletin maşeri vicdanında suç işliyorlar. Çünkü bugüne kadar onlar da ne yazık ki hakkı teslim etmediler. Hep yanlış kararlar verdiler.

Batıda gidip istediğin gibi okuyacaksın. ABD’de, Avrupa’da, Japonya’da her yerde okuyacaksın. Ama kendi ülkende okuyamayacaksın. 'Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya' böyle bir durum var. Ve tabii haklı olarak zaman zaman bize serzenişler oldu. Orada gözyaşlarımı içime akıttığım zamanlar çok oldu.

Yabancı ülkelerin başbakanlarıyla konuştuğum zaman, onlar 'Siz, hem böyle bir ülkesiniz. Halkınızın yüzde 99’u Müslüman. Sizin ülkenizde öğrenciler başı örtülü olarak okula gidemiyor? Bu nasıl oluyor?' diye sordukları zaman, biz cevap veremez hale düştük. Ama sabırlıyız. Bu sabrın sonunda inşallah selamete ereceğiz diye düşünüyorum.''

Sayfa Yükleniyor...