Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtarlara seslendi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlara seslendiği konuşmasında Türkiye'nin tekrar bir seçime doğru gittiğini söyledi ve "Beştepe'nin adresini bilmeyenlerle vakit geçirecek zamanımız yok" dedi. Erdoğan'ın saat 18.00'de de Meclis Başkanı İsmet Yılmaz'la görüşeceği öğrenildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtarlara seslendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen 9. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu.

Hükümet kurma sürecine değinen Erdoğan, "'nin önünde hükümet kurma sorunu var" dedi.

"Ufukları Beştepe ile uğraşmanın ötesine geçemeyenlerin milletimize, derdine derman olma ümidi verebilmesi mümkün değildir" diyen Erdoğan, "Beştepe'nin adresini bilmeyenlerle de bizim vakit geçirecek bir zamanımız yok" sözleriyle CHP'ye de mesaj yolladı.

"Cumhurbaşkanı hükümet kurulmasını engelliyor" iddialarına da yanıt veren Erdoğan, "Hükümetin kurulma şartları belli. Siz bu şartları sağlayıp geldiniz de Cumhurbaşkanı sizi kapıdan mı kovdu?" ifadelerini kullandı.

Erdoğan terör olaylarına da değindi. Herkesin mücadelede tarafını belirlemesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Öleceksek bir kere ölelim ama adam gibi ölelim. Bir köyde teröristler halkın arasına karışabiliyorsa bölge insanı üzerine düşeni yapmıyor demektir" diye konuştu.

Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu illerinden gelen muhtarlarla yaptığı toplantıya bazı muhtarların da aldıkları tehditler nedeniyle gelemediğini de kaydetti.

ERDOĞAN SAAT 18.00'DE MECLİS BAŞKANI İLE GÖRÜŞECEK

Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, hükümet kurma çalışmalarıyla ilgili süreç hakkında istişari bir görüşme yapmak üzere TBMM Başkanı İsmet Yılmaz'ı saat 18.00'de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabul edeceği öğrenildi.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Kabus gibi yıllar yaşadığıızı unutmayalım. Şimdi yeniden başladılar. Birçok muhtarımızın tehdit edildiğini biliyorum. Tehdit nedeniyle bazı muhtarlarımızın bugünkü toplantıya gelemediğini biliyorum.

13 yıl önce biz göreve gelirken olağanüstü hal vardı, 1 ay içerisinde kaldırdık. Ondan sonra neleri hallettik. TV dediler 24 saat yayın başlattık. Kendi dilimizde propaganda dediler başlattık. Üniversitelerde enstitüler kuruldu.

Bütün bu ayrımlar kalkmasına rağmen hala bu  ülkede bu fidanlarımızın şehit edilmesinin sebebi nedir? Her şey yapıldığı halde bunlar ne istiyor? Bunlar ülkemizi "bölmenin gayreti içerisinde. Ekonomik yıkımlar bugün yok ama bunlar bunu hazmedemiyorlar. Her alanda köklü reformlar yaptık.

Okulları, hastaneleri, camileri yakanlar yıkanlar bunlar. Ortak mücadeleyi sürdürmenin gayretindeyiz, bunu beraber yapacağız. Biz emri dağdan almıyoruz. Biz emri haktan ve halktan alıyoruz, farkımız bu.

Depremden sonra Van'da yeni bir şehir inşa ettik. Kadir kıymet bilen var bilmeyen var. Ret inkar ve asimilasyon politikalarını kaldırmaya yönelik adımlar attık. Özgürlüklerin önünü açan düzenlemeler yaptık. Milletimiz de sabırla bu sürece gerekli desteği verdi. 

"ÖLEN DE ÖLDÜREN DE KÜRT"

Ama örgüt tercihini şiddet ve baskıdan yana kullandı. Yeniden çatışmaları başlatan devlet değil, 13 Temmuz'da yaptığı açıklamayla örgüt olmuştur. Bugün bölgede devletin değil, örgütün şiddeti var. 6-8 Ekim olaylarında ölen de Kürtlerdi, öldüren de Kürtlerdi. 

Teröristler yollara mayın döşer, sokakları kazar mağdur olan yine bölgenin insanı. Bölgede yaşayan vatandaşlarımıza önemli görevler düşüyor. Vatandaşımız devletin güvenlik güçlerinin yanında yer almak durumundadır.

"ÖLECEKSEK BİR KERE ÖLELİM"

Bir tercih var, 'Ben devletimin yanındayım' veya 'terör örgütünün yanındayım'. Bu tercihi yapacağız. Öleceksek bir kere ölelim ama adam gibi ölelim. Bir köyde teröristler halkın arasına karışabiliyorsa bölge insanı üzerine düşeni yapmıyor demektir. 

Devlet ve hükümet sonuna kadar tercihini bilesiniz ki kardeşlikten ve huzurdan yana kullanmıştır. Çatışmaları başlatan devlet değil, 11 Temmuz'da yaptığı açıklamayla bölücü örgüt olmuştur. Bu süreçte, siyasetin imkanları ve diliyle hareket etmesi gerekenler ise maalesef örgütün şiddetten ve kandan yana olan tavrına teslim olmuşlardır. Aksini iddia eden yalan söylemektedir

"DEVLET SİLAH BIRAKIR MI?"

Örgüte değil devlete silah bırakma çağrısı yapanlar apaçık bir ihanet içerisindedir. Devlet silah bırakır mı? Çıkmış silahlar sussun diyorlar. Silahı bırakıp betona gömeceksin. Örgütü destekleyenler ekmeğini yedikleri vatanın sırtını hançerlemişlerdir.

Devletin ve hükümetin, ne bölücü örgüte ne onun güdümündeki partiye ne de sözde aydın güruhuna karşı herhangi bir yükümlülüğü, herhangi bir borcu yoktur. Bunu o köşe yazarlarına, o aydın geçinenlere söylüyorum. Kariyeriniz ne olursa olsun, önünde birçok kariyeri olanlara da söylüyorum. Sizin kariyeriniz, sizin kalemlerinizden akan mürekkep kandır, benim için önemli olan şehidimin o ulaştığı makamdır.

"SÜREÇ ARTIK BUZDOLABINDA"

Terörde ısrar edenler hak ettikleri karşılığı görmektedir ve görmeye devam edecekler. Bütün bu olaylardan sonra çözüm süreci artık buzdolabındadır. Bu mesele bir al-ver meselesi değildir, demokrasi meselesidir.

"HÜKÜMET KURMA SORUNU VAR"

Hükümet kurma sürecini anayasal sınırlar çerçevesinde yürütüyorum. Türkiye'nin önünde hükümet kurma sorunu var. Görev verdiğim sayın Başbakan kendilerini dolaştı sonra olmayınca görevi iade ettik. Kendi başarısızlıklarının faturasını şahsıma kesmek isteyenler beyhude uğraşıyorlar.

"ÖNCE AYNAYA BAK"

Siyaset işi gücü bırakıp Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsıyla, ailesiyle uğraşmak değildir. Kalkıp benim evladıma, ismiyle 'Bilal'i ver, iktidarı al'. Bu ne çirkin yaklaşımdır, sen ne biçim siyasetçisin Eğer oğlumun yaptığı bir yanlış, yolsuzluk varsa buna hesabı soracak olan yargıdır, sen kimsin Sen benim evladımla ilgili iktidar bağlantısını nasıl kurarsın, nasıl böyle bir hakareti, saygısızlığı yaparsın Ama evladı olmayanların böyle bir saygısızlığı yapmasından daha başka bir şey de olmaz. Bunlar aile, evlat nedir bilmez. Nedir o Musolini Hitler, önce aynaya bak.

Bugüne kadar şahsımla uğraşanların terörle mücadelede bir teklif getirdiğini gören var mı? Şahsım üzerinden millete hakaret eden bu anlayış kaybetmeye mahkumdur.

Şu anda eğer bu ülkede halkımın kabullenmekte fevkalade zorlanacağı bir yola gidiyorsa Türkiye'de hükümet kurma çalışmaları, bunun vebalinin kimde olduğunu halkım çok iyi görüyor, görecek ve bunun bedelini de inanıyorum ki ödetecektir."

"SİSTEM DEĞİŞTİ" YANITI

Bunlar son olarak "Yönetim sistemi değişti" ifademi dillerine doladılar. Artık Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. Burada darbe değil, Meclis kararıyla başlatılan köklü bir değişim söz konusu. Anayasa literatürü ortadadır, bu bir sistem değişikliğidir. 

"BEŞTEPE'NİN ADRESİNİ BİLMEYENLERLE GEÇİRECEK VAKTİMİZ YOK"

Ufukları Beştepe ile uğraşmanın ötesine geçemeyenlerin milletimize, derdine derman olma ümidi verebilmesi mümkün değildir. Zaten Beştepe'nin adresini bilmeyenlerle de bizim vakit geçirecek bir zamanımız yok. 

Halep oradaysa arşın burada. İşte tekrar bir seçime doğru hızla gidiyoruz. Gereksiz polemiklere yol açmamak için cevap vermekten imtina ettiğim, zırvalarını tekrarlamaktan başka bir iş bilmeyenler dertlerini seçimde millete anlatacaklardır.

"CUMHURBAŞKANI SİZİ KAPIDAN MI KOVDU?"

Çıkıp 'Cumhurbaşkanı hükümet kurulmasını engelliyor' diyorlar. Hükümetin kurulma şartları belli. Siz bu şartları sağlayıp geldiniz de Cumhurbaşkanı sizi kapıdan mı kovdu? Hükümet kurmak için anlaştınız, el sıkıştınız da Cumhurbaşkanı elinize mi vurdu?"

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Gündem
  • Recep Tayyip Erdoğan
  • Genel

Sayfa Yükleniyor...