Erdoğan: O hocalara yazıklar olsun

ODTÜ'de gösteri yapan üniversite öğrencilerine tepki göstermeye devam eden Başbakan Erdoğan, öğrencilere destek veren ODTÜ yönetimi ve öğretim üyelerine "Öğrencilerini böyle yetiştiriyorsa yazıklar olsun" diye seslendi.

Erdoğan: O hocalara yazıklar olsun

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurulu'nun açılışında bir konuşma yaptı.


Başbakan Erdoğan, Göktürk 2 uydusunun fırlatıldığı gün ODTÜ Yerleşkesi’nde olay çıkan öğrencilere bir kez daha tepki gösterdi.

TÜBİTAK Uzay Merkezi'nde bu organizasyonun yapıldığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

'' için böyle tarihi bir anı büyük bir coşkuyla izlerken, yerleşke içinde ne yazık ki o malum muhalefet tarzı, o malum statüko kendisini gösterdi. Ne yazık ki, bizim oraya geleceğimizi bilen, duyan, maalesef bir kısmı o üniversitenin öğrencisi, büyük bir çoğunluğu farklı üniversitelerden gelen öğrenciler, bazılarının öğrencilikle de alakası yok, terör gruplarının içerisinde dolaşan takımlar...

Üniversite kampüsünde, sırtlarındaki çantaların içinden molotoflardan tutunuz, taşlara varıncaya kadar... Bu arada üniversitenin kampüsü içinde araba lastikleri yakılmaya başlandı. Bu tablo karşısında polisle çatışmaya başladılar ve şiddete dayalı bir protesto gerçekleştirdiler.''

'BU NASIL ÖĞRENCİ, NASIL REKTÖR?'
Medyada, uydudan daha çok öğrencilerin şiddete dayalı protestolarının yer aldığını kaydeden Erdoğan, ''Hiç kimsenin bu öğrencilerin tarzını eleştirdiğini göremezsiniz. Hiç kimsenin 'Yahu böyle öğrenci olur mu? Bu nasıl bir öğrenci? Bu nasıl bir rektör ve bu nasıl bir yönetim?' demiyor. Niye? Burası bir üniversite ve burada yapılan ilk defa Türkiye uzaya bir uydusunu gönderiyor. Sen burada gerçekten kalite öğrenciler yetiştirdiysen burada olması gereken nedir yönetim?'' diye konuştu.

'BİZ DE ÖĞRENCİLİK YAPTIK AMA...'
Erdoğan, Türkiye'nin ilk defa böyle bir heyecanı yaşadığını dile getirerek, ''Ülkenin en üst düzey yöneticileri bu organizasyonda bir araya geliyor. Onlar orada toplanıyorlar, araba lastikleri yakmak, taş, sopa, molotoflarla... Neymiş? Eleştiriymiş bu, protestoymuş. Bunu yapmışlar. Biz böyle protesto hakkına engel olamayız. Kusura bakmayın, biz de öğrencilik yaptık ama taşla sopayla öğrencilik yapmadık. Bu ülkede atılan her hayırlı adıma destek olan bir gençlik olarak yetiştik'' ifadelerini kullandı.

'O HOCALARA YAZIKLAR OLSUN'
Türkiye, bugüne kadar yaşamadıklarını yaşarken, kalkıp da bunu bir protesto olarak nitelemenin, bilimden de nasibini almadığını kaydeden Erdoğan, ''Bu hocalar öğrencilerini böyle yetiştiriyorsa ben diyorum ki, onlara da yazıklar olsun. Bir defa bir hocanın, öğrencisine ilme saygıyı öğretmesi lazım. İlmin ortaya koyduğu esere saygıyı öğretmesi lazım. Sen ideolojik olarak bunu yapabilen ekibi veya iktidarı kabul etmeyebilirsin ama gerçeğe de teslim olacaksın ve onu da takdir edeceksin” dedi.

Erdoğan, “Biz herkesin yaşam tarzına, fikrine, düşüncesine saygılıyız. Hiç kimsenin kendi özgürlüğünü savunurken, başkasının özgürlük alanına müdahale etme hakkı yoktur'' diye konuştu.

'OKULA GİDEMEDİK AMA ANARŞİYİ METOT BENİMSEMEDİK'
Erdoğan, ilk gençlik yıllarında siyasetle ilgilenmeye başladığı andan itibaren her türlü haksızlığa ve insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarını ifade ederek, ''Okullarımıza gidemedik. Her aşamada önümüze engeller çıkardılar. Ama hiç bir zaman şiddeti, anarşiyi, terörü bir metot olarak benimsemedik. Uzun, sabırlı bir mücadele verdik. Anayasa'nın, yasaların çerçevesi içinde kaldık. Bu şekilde milletten teveccüh gördük, milletin takdirini kazandık'' dedi.

'KUVVETLER AYRILIĞINI ÇOK İYİ BİLİRİZ'
Kuvvetler ayrılığına yönelik sözlerinin çarpıldığını ifade eden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
''Bu kuvvetler ayrılığı denilen olay var ya, işte o geliyor sizin önünüze bir engel olarak dikiliyor. Bizim bu ifadelerimizi aldılar, önüne, arkasına bakmadan, hangi bağlamda, nasıl kullandığımı görmeden bir haftadır bunun üzerinde bir fırtına kopardılar. Bir konuşmanın, bir cümlenin içinden cımbızla çektikleri ifadeyi aldılar, son derece art niyetli şekilde bu ifadeler üzerinden senaryolar ürettiler.

Şimdi anamuhalefet partisinin Genel Başkanı çıkıyor, kendince bize siyasete giriş dersi vermeye kalkıyor. Malum kendisi sürekli o derste takılıp kaldı, sürekli bütünlemeye kalıyor, siyasete giriş dersinden bir türlü geçer not alamıyor. Ama biz, 40 yıldır bu siyasetin içindeyiz. 40 yıl. Hem teorik olarak içindeyiz hem pratik olarak içindeyiz. Biz kuvvetler ayrılığını çok çok iyi biliriz. Üstelik biz, kuvvetler ayrılığını, onların bildiği gibi değil, bir demokraside olması gerektiği şekilde biliriz. Zira anamuhalefetin zihniyet itibariyle geçmişini karıştırdığınızda, onlar kuvvetler ayrılığını savunan bir zihniyet değil, onlar kuvvetler birliğini savunmuşlardır bu ülkede çok partili döneme kadar.''

HAVA, KARA VE DENİZ KUVVETLERİNİ ANLARLAR'
Erdoğan, geçen günlerde bir genel başkan yardımcısının güzel bir tespitte bulunarak, ''Onlar, 1960 askeri müdahalesinden beri, kuvvetler ayrılığı denildiğinde, bir şey anlıyor. Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri anlarlar'' dediğini anlattı.

Erdoğan, “Yargıyı da bunlar bir erk, bir kuvvet olarak kabul etmediler, yıllarca yargıyı, kendi arka bahçeleri, kendi yedekleri olarak gördüler. Bunun bedelini ödeyenlerden bir tanesi de benim. Biz bunları çok iyi tanırız, çok iyi biliriz'' ifadelerini kullandı.

Başbakan Erdoğan, kuvvetler ayrılığı denilip, sivil ve askeri bürokrasinin bu kuvvetlere tahakküm kurmasına karşı çıktıklarını anlatarak, şunları kaydetti:

''Biz, kuvvetler ayrılığı denilip, yargının yasama ve yürütmeye tahakküm etmesine karşı çıktık. Biz, yıllar boyunca, kuvvetler ayrılığı denilip, yürütmenin yargının yedeğine girmesine ya da yargıyı yedeğine almasına karşı çıktık. Sadece şu 10 yıl içinde, hem biz hem de sizler, siz iş adamları, kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla işlemiyor olmasının çok ağır bedelini ödedik, ödediniz. Bana şikayete gelen sizlersiniz. 'Şurada şöyle engelleniyoruz, burada şöyle engelleniyoruz' diye.

TÜPRAŞ'ın, TEKEL'in, Şeker Fabrikaları'nın, limanların özelleştirilmesinde yargı devreye girdi, kimi zaman iptal, kimi zaman geciktirmek suretiyle ağır bedeller ödetti. Galataport ihalesinde, aynı şekilde yargı devreye girdi, yerindelik denetimiyle yürütmenin alanına müdahale etti.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Anayasa değişikliğinde aynı şekilde yargının yasamaya müdahalesine şahit olduk. Yıllar yılı cumhurbaşkanlığı seçimi, birinci ve ikinci turda Meclis'te yeterli çoğunluk alınamazsa ondan sonra en fazla oyu alan Cumhurbaşkanı seçilirdi. Ama bunlar buna da 'olmaz' dedi. 'Ne olacak ' dedik. 'Halka gideceğiz'. 'Peki' dedik. Bunu da kabul ettik. Halka gidilmesine yönelik olarak şimdi aynı zihniyet 'Halkla olmaz, tekrar Meclis'te seçim yapalım' diyor. Yaklaşıyor ya cumhurbaşkanlığı seçimi.''

Anayasa değişikliğinin 411'le Meclis'ten geçtiğini ancak Anayasa Mahkemesi'nin ona da müdahale ettiğini kaydeden Erdoğan, ''Yargı, denetim hakkına sahiptir. Hangi açıdan? İdari noktada uygun mu, var mı yok mu? Ama siz her şey yerindeyse, hakikaten hukuka uygunsa kalkıp da bunu yok farz edemezsiniz. Ama onlar bunu yapıyor. Bütün bu süreçlerde susan, tepkisiz kalan, onaylayan, hatta Danıştay'ın, Anayasa Mahkemesi'nin bahçesine çadır kuran, orada sürekli nöbet tutan muhalefet, bugün bize kuvvetler ayrılığı dersi vermeye kalkışıyor'' diye konuştu.

'TEK SİVİLLEŞME ADIMI SLOGAN DEĞİŞTİRMEK'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anamuhalefet partisinin, demokrasi ve sivilleşme adına, bugüne kadar attığı ilk ve tek adımın, ''Mustafa Kemal'in askerleriyiz'' sloganını ''Mustafa Kemal'in yurttaşlarıyız'' şeklinde değiştirmek olduğunu ifade ederek, ''Sivilleşme adına geldikleri nokta bu. Eskiden 'askeriyiz' diyorlardı, şimdi 'yurttaşıyız' diyorlar. Sivilleşme de demokratikleşme de bunların anlayışında yok. Böyle bir anlayış bize demokrasi dersi veremez'' dedi.

'EŞEK GİBİ ANIRIRIM DEMİŞLERDİ'
Erdoğan, 10 yıl önce ''olmaz'' denilenlerin, hayal ve boş vaat gibi görülenlerin bugün gerçeğe dönüştüğünü belirterek, “Enflasyonun tek hanelere düşürülmesi hayaldi. Düştü mü? Düştü, gerçek oldu, yüzde 6'lara kadar çektik. Yüzde 30'dan başladık. Bu ülke 3 haneli enflasyonu da gördü. 'Paradan 6 sıfır atıyoruz' dediğimde, köşelerinde yazı yazanlar, 'Taksim Meydanı'nda anırırım' diyenler vardı. Hani nerede, anırmadılar. Enflasyon patlar dediler, patlamadı” diye konuştu.

YERLİ OTOMOBİL
Yerli malı otomobilin yapılacağını ifade eden Erdoğan, “Bu ülke, yüzde yüz yerli otomobilini, uçak motorunu, tank motorunu yapacak. İnşallah uzun menzilli savunma sanayinde füzelerini yapacak. Ben bunu, içinde yaşayarak görüyorum” dedi.

Sayfa Yükleniyor...