Cumhurbaşkanı Erdoğan: O ifadeyi Obama'dan duymak istemem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Barack Obama'dan 24 Nisan'da "soykırım" ifadesini kullanmasını beklemediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: O ifadeyi Obama'dan duymak istemem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum ile gerçekleştirdikleri baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan ve Masum, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

İki ülke arasındaki ilişkilere değinen Erdoğan, "İlişkilerimizde bir dönem yaşanan fetret devri artık tamamen geride kaldı. Hamdolsun kaybettiğimiz ivmeyi yeniden yakalamanın heyecanını ve memnuniyetini yaşıyoruz. Hangi dinden, etnik kökenden, ırktan ve mezhepten olursa olsun her Iraklı bizim için aynı mesafededir. Bakış açımız bu" diye konuştu.

Erdoğan, “Irak'ın birliğini, beraberliğini ve toprak bütünlüğünü daima savunduk,savunuyoruz, şimdi de aynı tavrı benimsiyor, dostlarımızın yanında olmaya, dertleriyle hemhal olmaya gayret ediyoruz" dedi.

"Aziz Kardeşim" diye hitap ettiği Fuad Masum ile son derece verimli görüşmeler yaptıklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"30 yılı aşkın bir süre bölücü terör örgütüyle mücadele etmiş, yaklaşık 50 bin vatandaşını terör illetine kurban vermiş bir ülkeyiz. Terörün yönetimi, gayesini, hedefini de çok iyi biliyoruz. Terörün dininin, milletinin, kutsalının olmayacağını her zaman ifade ettik. Herhangi bir terör olayını lanetlemeden önce kim tarafından yapıldığına, örgütün isminin önünde ne sıfat olduğuna ya da kendini neye atfettiğine asla bakmıyoruz. Bugün de DEAŞ terörüne karşı aynı ilkeli tavrımızı ortaya koyuyoruz.
DEAŞ terörünün ana hedefi bölgedeki Müslümanlar olmuş, medeniyetimizin en güzide eserleri, kütüphaneleri, camileri, türbeleri olmuştur. Bu belayla mücadele, palyatif tedbirlerle mümkün değildir. Şayet başarılı olmak isteniyorsa bataklığı kurutmayı amaçlayan, küresel boyutta ve kapsamlı bir stratejinin benimsenmesi şarttır.
DEAŞ'ı Irak'ta bertaraf etseniz bile bu sefer başka isimlerle bir başka yerde karşınıza çıkacaktır. Suriye'deki krizin çözülmesi işte bu sebeple büyük önem taşıyor. DEAŞ'ın ilerlemesine son dönemde Irak'ta kısmen durdurulduğunu görüyoruz. Tikrit şimdilik DEAŞ'tan temizlendi. Kuşkusuz bu aşamada kazanımların baki kılınması da önemlidir. Halkın geri kazanılmasının ve DEAŞ işgalindeki yerlerin yerel unsurlarca kurtarılmasının, DEAŞ'ın tam anlamıyla bertaraf edilmesine ciddi katkı sağlayacağına inanıyoruz."

“ÜMMETİMİZİ PARÇALAMAK İSTEYEN VİRÜS”

IŞİD’i virüs olarak nitelendiren Erdoğan, "DEAŞ, ümmetimizi parçalamanın gayreti içerisinde olan önemli bir virüstür. Başkaları aynı yolu izlemektedir, burada da DEAŞ'ı ciddi manada kullanmaktadır. Sonuç tabii ki DEAŞ'ın lehine gözükmekte, örgüt kazançlı çıkmaktadır" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"DEAŞ'ın silah kaynakları nereden, parasal kaynakları nereden geliyor, bunun üzerinde ısrarla durulması lazım. İslam dünyasının dışındaki gayrı İslami, Hristiyan dünyasından vesair bu örgütün içerisinde yer alanlar, herhalde burayı benimsedikleri için yer almıyor. Bu soruya da bir cevap bulmamız lazım. Bunlar da bizim için çok çok önem arz ediyor.”

AVRUPA’YA TEPKİ: BU BİR FELAKETTİR

Göçmenleri taşıyan insan kaçakçılarının gemilerinin, Akdeniz ve Ege Denizi'nde batırılmasına zemin hazırlayan açıklamaların, Avrupa'dan yapıldığı yönünde medyada iddialar yer aldığını belirten Erdoğan, "Eğer Avrupa Birliği üyesi ülkeler bu açıklamayı yapıyorsa veya AB'de böyle şeyler gündeme geliyor ve konuşuluyorsa bu bir felakettir. Öyle ya da böyle bu insanlar ülkelerinden kaçarak Avrupa ülkelerine sığınmaya çalışıyorlarsa bu nasıl bir insani yaklaşımdır ki bunların kaçtıkları o gemilerin batırılması ve onların ölüme terk edilmesi gibi bir yaklaşım benimseniyor 'yi bu noktada örnek gösterenler, kusura bakmasınlar bunun karşısına nasıl dikilecekler, önce bunun tedbirini alsınlar. 2 milyon insanı şu anda eğer kendi topraklarında barındırıyorsa bunu insani ve vicdanı bir görev telakki ettiği için yapıyor. Aynı noktada bizden çok daha güçlü olan ülkeler niçin bunları batırmak suretiyle bunların ölümünü hazırlıyor. Biz, Batı'nın bu yaklaşım tarzını kınıyorum ve lanetliyorum. Böyle bir yaklaşım tarzı olamaz."

YEMEN’DEKİ HAREKAT

Erdoğan, Suudi Arabistan'ın Yemen'de Husilere ve Ali Salih destekçilerine yönelik hava harekatını sonlandırma kararından duyduğu memnuniyeti de vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Başından beri desteklediğimiz ve siyasi çözüm sürecinin önünün açılmasına vesile olmasını temenni ettiğimiz bu harekat askeri amaçlarına ulaşmış görünüyor. Yemen'de kalıcı istikrar ancak barışcıl siyasi çözüm ile mümkündür. Burada da mezhebi yaklaşımların ortadan kaldırılmasını gereğini özellikle temenni ediyoruz. Duamız Husilerin ve Salih destekçilerinin bir an önce müzakere masasına oturmaları, hem kendilerine hem de Yemen halkına bedel ödettirecek tahriklerden imtina etmeleridir. Türkiye, bölgenin yeni bir kaosa sürüklenmemesi ve sorunun çözümü için şimdiye kadar tüm taraflarla yapıcı görüşmeler yapmış, gereken desteği vermiştir. Bundan sonra aynı tavrımızı sürdüreceğiz. Gerek insani yardım gerekse diğer konularda Yemenli kardeşlerimizin yanında olmaya devam ediyoruz."

"OBAMA'DAN BEKLEMEM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Masum, daha sonra soruları yanıtladı.
Erdoğan, ABD'li yetkililerin, Başkan Barack Obama'nın "soykırım" ifadesini kullanmayacağını aktardıklarının hatırlatılması ve değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Sayın Obama'dan zaten böyle bir şeyi gerçekten duymak istemem. Böyle bir şeyi de beklemiyorum. Çünkü Türkiye'nin Amerika'nın nezdindeki yeri bellidir ve bu olaylar karşısındaki tavrı bellidir. 6 yıllık başkanlığı dönemi var, benim de 12 yıllık başbakanlık, 7 aylık da cumhurbaşkanlığı sürecim var. Biz bu süre içerisinde yaptığımız görüşmelerde zaman zaman bu konuyu aramızda zaten görüşmüşüzdür" diye konuştu.

"YA KULAKLARI DUYMUYOR VEYA MEŞGULLER"

Avrupa Parlamentosu'nun aldığı karar yönünde başka ülkelerden de kararlar gelmesi durumunda Türkiye'nin ne yapacağı şeklindeki soruya da Erdoğan, "konunun siyasetçiler değil, tamamen tarihçilere bırakılması, tarihçilerin bu konu üzerinde çalışması yaklaşımında olduğumuz herkes tarafından biliniyor" yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ama Ermenistan ile yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmayan ve benim ülkemde yaşayan Ermenilerle yakından uzaktan ilişkisi olmayanların bu konuyu siyasi polemik vesilesi yaparak kendi parlamentolarına taşımasını biz her zaman kınamışızdır. Böyle bir yanlış olamaz. Hiç ilgisi yok, alakası yok masaya oturuyorlar. Bu konuyla ilgili biz buna rağmen Dışişleri teşkilatımız, bakanlık olarak bir çok girişimlerimiz olmuştur. Şu anda bakıyorum Avrupa Birliği bizim arkamızdan değil, çok çok gerimizden geliyor. En son yaptıkları açıklama, 'arşivlerin açılması' diyor. Ben 12 yıldır bu arşivleri her an açmaya hazır olduğumuzu söylüyorum. Ya bunların kulağı var duymuyor veya başka şeylerle meşguller. Biz arşivlerimizi açmaya hazırız, Ermenistan'ın varsa bu noktada arşivi onlar da arşivlerini açsınlar, hatta üçüncü ülkeler de varsa onlar da açsınlar. Tarihçilerimiz çalışsınlar, ondan sonra bunlar bizim önümüze gelsin. Ondan sonra da bu konuyla ilgili verilecek kararı vermeye hazırız. Biz bu noktada rahatız. Şu anda kendileri bir kuru tatminle uğraşıyorlar."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de yaşayan 100 bine yakın Ermeni'nin yarıya yakınının Türk vatandaşı olduğunu hatırlatarak, "Bu insanların, bunları rahatsız etmeye hakkı var mı, rahatsız ediyorlar" dedi.

Van'ın Akdamar Adası'ndaki kiliseyi, başbakanlığı döneminde restorasyonu yapılarak, her yıl belli zamanlarda ibadete açtıklarını anlatan Erdoğan, "Orada gidip ibadetlerini yapabiliyorlar. Acaba Ermenistan'da böyle bir yaklaşım tarzı var mı, yok. Biz bunların hepsini yapıyoruz. Demek ki kimse barışı aramanın gayreti içinde değil" şeklinde konuştu.

"KENDİLERİ ÇALIP OYNAYACAKLAR"

Erdoğan, şöyle devam etti: “Şimdi, 24'ünde de ne yapacaklar; Ermenistan'da bir araya gelecekler, kendileri çalıp, kendileri oynayacaklar. Konuşacaklar, edecekler, Türkiye'ye hakaretler edecekler. 24 Nisan'da biz de Çanakkale'de bir araya geleceğiz ama biz Çanakkale'de bizim gündemimizde Ermenistan yok. 23 Nisan'da yani yarın İstanbul'da biz dünya barışını konuşacağız, bizim farkımız bu. Onun için 24 Nisan Çanakkale 100. yıl kutlamalarını Ermenistan, yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış kabilinden, güya onlara misillime yapıyormuşuz havasında konuşuyor, böyle bir değerlendirmenin içine giriyor. Bizim öyle bir derdimiz yok, endişemiz de yok. Orada ne konuşurlarsa konuşsunlar, 24 Nisan'da, Türkiye'ye gelen 100'e yakın devlet başkanı, başbakan, bakanlar, büyükelçiler orada ne yapıldığını gayet iyi görecekler. Yarın da İstanbul'daki sempozyum ve panelde neler konuşulduğunu, dünya barışına nasıl katkıda bulunuruz, bunu da orada dinleyecekler."

Erdoğan, IŞİD’le ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu:

"DEAŞ'ın ilk ortaya çıkışı da Suriye'de. Son gelişmelerden sonra farklı bir şekilde ortaya çıkışı oldu. Bunun da besleyicisi Suriye'nin şu anda başında olan Esed olmuştur, o beslemiştir, o bu hale getirmiştir. Tabii ki Suriye'den Irak'a geçişi, Musul noktasındaki ilk adım ve burada da merkezi yönetimin mevcut silahlarını bırakmak suretiyle, merkezi yönetim ordusunun çekilmesi, onlara orada çok ciddi güç kaynağı olmuştur. Bu güç kaynağını elde etmesinden sonra da Bağdat'a kadar, neredeyse 30-40 kilometre mesafeye kadar inmişlerdir. Bu süreç çok manidardır. Birçok il, o aralar düşmüştür.

'Bu işin hava harekatlarıyla çözüleceğine inanmıyorum' diye başından beri söylüyorum. Hava harekatlarıyla ne Irak'ta ne Suriye'de bu işin önü alınır. Bir şey yapılacaksa burada hava harekatının yanında asıl kara harekatıdır. Bu kara harekatının da olması lazım. Kara harekatı olmadığı sürece, hava harekatı başarılı olmaz. Çünkü ayağı bastığınız yer sizindir. Basamadığınız sürece sizin değildir. Terör örgütü tanklarla, toplarla yürüyor. Bunları nereden getirdiler, işte onlar merkezi yönetimin, yani Irak ordusunun elindeki malzemelerdi. Bu malzemelerin kimlere ait olduğunu da ben birçok defa açıkladım. Bunun şu anda bedelini ne yazık ki Irak halkı ağır ödüyor ve biz buna çok üzülüyoruz."

Türkiye'nin "eğit-donat" çalışmalarına ve insani yardımlara katılabileceğini söylediklerini dile getiren Erdoğan, Irak'a 750 tır insani yardım malzemesi gönderildiğini ve bunun süreceğini bildirdi. 300 bin Iraklının Türkiye'nin kamplarında yaşadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kuzey Irak tarafında da üç ayrı kampımız var. Iraklı kardeşlerimizi, dostlarımızı oralarda bakıyoruz" değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, Masum ile görüşmelerde Musul'a yönelik bir kara harekatının gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine, "Masamızda öyle bir görüşme yoktu, genel itibarıyla görüşmeleri yaptık" diye konuştu. Görüşmelerde, DAEŞ'in Irak ve Musul'da genel olarak yaptıklarının masaya yatırıldığını aktaran Erdoğan, bakanların da bu konuları kendi aralarında görüştüklerini söyledi.

Yemen'e yönelik hava operasyonlarının yeniden başladığı yönünde haberler geldiğinin belirtilmesi üzerine de Erdoğan, "Şu anda bana gelmiş yeni bir bilgi yok. Bildiğim, toplantıya girerken hava harekatının durdurulduğu istikametindedir" dedi.

MASUM: DİĞER KITALARA DA YAYILABİLİR

DEAŞ terörüne dikkat çeken Fuad Masum ise  "DEAŞ bir yerden bir yere intikal eden bir virüs. DEAŞ virüsü diğer kıtalara da yayılabilir" diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...