Erdoğan: Olmayan şeyin belgesi de olmaz

Başbakan Erdoğan kendisinden İsviçre'de hesabı olmadığına dair belge isteyenlere, "Olmayan şeyin belgesi de olmaz" diyerek yanıt verdi.

Erdoğan: Olmayan şeyin belgesi de olmaz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta rektörlerle başlattığı görüşmenin ikincisi bugün yapılıyor.

Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'ne 10.20'de gelen Erdoğan, toplantıya katılan rektörlerin elini teker teker sıkarak, ''Hoş geldiniz'' dedi.

Toplantıda, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan da hazır bulunuyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde rektörlerle yaptığı toplantıdaki konuşmasında hakkındaki iddialara da cevap verdi.

Erdoğan, "Böyle bir ortamda, meseleyi hiç analiz etmeden, düşünmeden, üzerinde tartışmadan, istişare etmeden hemen ilk çıkan iddia ve iftiralara sarılmak, sığ, çapsız, vizyonsuz ve ufuksuz bir siyasetin göstergesinden başka bir şey olamaz.

Devlet ciddiyetine sahip, vizyonu olan, dış politika diye bir derdi olan hiç kimse özellikle de hiçbir siyasetçi ortaya çıkan iddialara sevinç çığlığıyla sarılıp bunlardan medet ummaz, çare beklemez ve başbakanına 'İsviçre'den bunun belgesini al gel' demez. Olmayan şeyin belgesi olmaz ve hukuktaki tabirle müfteri iddiasını ispatla mükelleftir. Biz, muhalefet de medya da dahil bu ülkenin bütün kurumlarının güçlü bir vizyonla, geniş bir ufukla geleceğe bakmalarını, kadar büyük düşünmelerini, bu aziz millet kadar büyük ve itibarlı olmalarını istiyor ve bunun mücadelesini veriyoruz" dedi.

WİKİLEAKS BELGELERİ
Başbakan Erdoğan, toplumun önünde gidemeyen, toplumla paralel ilerlemeyen, hatta toplumun gerisinde kalan kurumların, Türkiye'ye de, millete de bir yük teşkil ettiğini, yol üzerinde engel teşkil ettiğini, Türkiye'nin ayağına adeta bir pranga olduğunu da üzülerek gördüklerini ifade ederek, şunları söyledi:

''Çok güncel bir konu üzerinden örnek vermek istiyorum: Amerika Birleşik Devletleri Hariciyesi'nin gizli yazışmaları bir süredir ortalığa saçılıyor. ABD'li diplomatların, dedikodu, magazin, iddia ve iftiralardan oluşan gayri ciddi yazışmaları internet yoluyla tüm dünyaya yayılıyor. Şimdi biz, bu yazışmalar yayınlanmaya başlandığı andan itibaren, devlet ciddiyetinin ve soğukkanlılığın gerektirdiği bir tavır içinde, gelişmelerin izlenmesi, etekteki taşların tamamen dökülmesinin beklenmesini ifade ettik. Çünkü yapılanın ne olduğunu tam olarak görmek istedik.

Gerçekten yaşanmış olayların, bir kısım devlet sırlarının ifşa edilmesi mi var, yoksa bu işin arkasında bir niyet, bir gaye, farklı bir hedef mi var? Bu yazışmaların yayınlanması, sitenin iddia ettiği gibi tüm sırların ifşa edilmesi, bir şeffaflaşma mı? Yoksa belli belgelerin, belli takvim çerçevesinde, belli süzgeçlerden geçirilerek, bir sansür dahilinde dolaşıma sokularak birtakım operasyonların gerçekleştirilmesi mi, örtülü bir kara propagandanın yürütülmesi mi? Bu yolla acaba belli ülkeler arasındaki ilişkiler etkinlenmeye, maniple edilmeyi ya da yeniden etkilendirilmeye mi çalışılıyor?

Şu anda bu yazışmaların içeriğinden ziyade artık bunları kendilerine göre bir yorumla yayınlayanların özellikle niyetleri sorgulanıyor. Kullandıkları semboller, yöntem, hedef, gaye tartışılıyor.''

'73 MİLYON MÜREKKEP GÖRMEK İSTİYOR'
Başbakan Erdoğan, Türkiye'de yıllarca bir dilin konuşulması yasaklanırken, artık şehirlerin İngilizce'den Arapça'ya, Boşnakça'dan Urduca'ya çok farklı dilleri kullanan uluslararası öğrencilerle renkleneceğine inandığını söyledi.

Muş'un, Bitlis'in, Tunceli'nin, Batman, Şırnak, Mardin'in üniversitelerle sadece çehresinin değil, geleceğinin değişeceğine inandığını vurgulayan Erdoğan, ''Dün sakalla, bıyıkla, kılık ve kıyafetle meşgul olan, yasakları yücelten bir üniversite varken, bugün toplumla, toplumun diliyle, kültürüyle, sorunlarıyla hemhal olan bir üniversite var'' şeklinde konuştu.

Mardin Artuklu Üniversitesi'nin Yaşayan Diller Enstitüsünü kurduğunu, Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı'na bu yıl ilk kez 20 yüksek lisans öğrencisi alındığını anlatan Erdoğan, Süryanice ve Arapça için de hazırlıkların sürdüğünü kaydetti.

Gazikent Üniversitesi'nin Kürtçe, Arapça, İbranice ve Ermenice gibi dillerde seçmeli derse hazırlandığını ifade eden Erdoğan, Batman Üniversitesi'nin çok dilli müzik korosuyla kültür ve sanat noktasında adeta çığır açtığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bütün bunlar olurken, korku senaryoları gerçeğe dönüşmüyor, birliğimiz, bütünlüğümüz zedelenmiyor, kardeşliğimiz incinmiyor tam tersine heyecan artıyor, coşku artıyor, umut artıyor. İnanın, 73 milyon artık kan görmek, gözyaşı görmek değil, mürekkep görmek istiyor. Artık bu ülkenin tüm evlatları bilgisayarının başında internet ağıyla tüm dünya ile görüşme, konuşma yapsın istiyoruz. Parmaklara barut kokusu değil, istiyoruz ki mürekkep bulaşsın. Anneler, askerden gelecek, dağdan inecek çocukları için gözlerini yollara dikmesin sabah, 'Allah zihin açıklığı versin' diyerek çocuklarını uğurlasın, akşam üniversiteden gelecek çocuklarına yemekler hazırlasın, otursunlar afiyetle huzurlu bir şekilde yesinler istiyoruz. Biz böyle bir geleceğe inandık, böyle bir geleceği kurmak için yola çıktık değerli hocalarım...

73 milyon bu meseleyi aşmak için yüreğini ortaya koydu. Sanatçılarımız, sporcularımız, yazarlarımız, aydınlarımız, medyamız bu meseleyi aşmak için samimi şekilde elini taşın altına koyuyor ama öncü siz olacaksınız, rehber siz olacaksınız. Herkesten ziyade, geleceğin şekillenmesinde en büyük katkıyı sizler sağlayacaksınız. Bizim de bu ülkenin de gençlerinin hayallerini gerçeğe dönüştürmek sizlerin elinde. Yarın ki Türkiye sizin ellerinizde yoğrulacaktır.''

GENÇLERLE GÖRÜŞECEK
Başbakan Erdoğan, Ocak ayında gençlik temsilcileriyle Dolmabahçe'de bir araya gelecek.

Sayfa Yükleniyor...