Erdoğan: ‘Sivil dikta’ diyen aynaya baksın

Başbakan Erdoğan, “sivil dikta” eleştirilerine yine tepki gösterdi. Erdoğan, “Bize 'Türkiye tek parti diktatörlüğüne gidiyor' iftirasını atanlar, önce aynaya bir baksınlar” diye konuştu.

Erdoğan: ‘Sivil dikta’ diyen aynaya baksın

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Uluslararası Demokrasi Kongresi''nin açılışında bir konuşma yaptı.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

“Demokrasiye yönelik tehditler, vesayet, sivil diktatörlük, sivil faşizm gibi kavramlar gündemden hiç düşmüyor. Şöyle bir altını karıştırırsan altından bakıyorsunuz ki belli tipler çıkıyor değişen bir şey yok.

Bu tartışmaların ibretlik olduğu, o eski gazete manşetleriyle aynen ortaya konmuştur. Merhum Adnan Menderes'i idam sehpasına götüren 40 yıl önceki manşetlerle bugün atılan manşetler arasında içerik itibarıyla herhangi bir fark yok. Merhum Özal için atılan manşetlerle yazılan köşe yazılarıyla ki bazıları hala köşelerinde hala yazıyorlar, bugünküler arasında fark bulamazsınız yine aynı. Hani 'benim oğlum bina okur, döner döner yine okur' var ya işte bunlar öyle.

Bize 'tek parti diktatörlüğüne gidiyor' iftirasını atanlar, önce aynaya bir baksınlar. Bu ülke, tek parti diktatörlüğünü yaşadı. Kiminle yaşadı, CHP ile yaşadı. Şimdi hangi yüzle kalkıp da onların o yandaş düşünce grupları bunları söyleyebiliyor. Ayıp oluyor ayıp. Biraz kendinize çeki düzen verin.

Bu üç dönem de Türkiye'nin demokrasi tarihine not düşen önemli bir aşamayı ifade etmektedir. Türkiye'de değişimin lokomotifi olan bir siyasi hareketi, 'sivil faşizm' ile itham edenler acaba demokrasinin gelişmesini mi istememektedir? Yoksa statükodan beslenen ve demokratik değişime tahammül edemeyen bir anlayışa mı sahiptirler? 7 yıl boyunca kararlıkla, cesaretle demokrasi mücadelesi veren, demokrasinin standartlarını yükselten, demokrasiyi kökleştiren bir hükümeti, demokrasi karşıtlığıyla itham etmek, haksızlıktır, tutarsızlıktır, daha da ötesi vicdansızlık.

‘Türkiye'ye yakışan bir Anayasa'yı hep birlikte yapalım’ diyorsunuz. ‘Hayır, biz yanaşmayız. Sizi de yanaştırmayız’ diyorlar. Niye? Çünkü bir 367 deneyimi, 411 deneyimi yaşandı. Onun için ne yapıyorlar? Çekiniyorlar. Çünkü bu ülkede yasama organının etkisine müdahalenin olduğunu görüyor halk. Bu sıkıntı.

Bu ülkede 16 ayda bir hükümet kuruldu. Böyle bir ülkede istikrar olur mu ya? Şimdi bakın, 'hemen erken seçim' diye bağırıyorlar. Yok böyle bir şey. Ne zamansa bu seçim tarihi, seçim o zaman olacak. Boşuna böyle bir özlemin, gayretin içine girmeyin.'

Ziya Paşa'nın meşhur sözü var ya, 'Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın?'. Bunlar kendileri unutuyor, herkesi de unuttu sanıyorsun.

Bu ülkede çetelerle mücadele edenin de kim olduğu iyi biliniyor. Çetelere avukatlık edenin de kim olduğu çok iyi biliniyor. Ergenekon'da, kimin Ergenekon'da bu süreci takip etmesi gerektiğine inandığını, kimin de Ergenekon'a avukatlık yaptığını hatta milletvekillerini göndermek suretiyle adeta bunların avukatlığına soyunduğunu benim milletim görüyor.

Değişime direnen, her reforma ayak direten, aka kara diyen, statükodan beslenen, elitist bir muhalefeti karşınızda buluyorsunuz. Allah aşkına ülkesinin tamamını kucaklayamayan, ülkesinin tamamına hitap edemeyen, belli illerin, belli bölgelerin dışına çıkamayan bir muhalefet Türkiye için bu aziz millet için ne üretebilir

Yasa çıkaracağız, 'Hayır, çıkaramazsın'. Anayasa'yı değiştireceğiz, 'Hayır, değiştiremezsin'. Cumhurbaşkanı seçeceğiz, 'Hayır seçemezsin'. Çetelerle mücadele edeceğiz, 'Hayır, edemezsin'. Biz bütün bunları yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.

Sorunların üzerine gittiğinizde statükoyla karşılaşıyorsunuz. Değişime direnen bir anlayışla karşılaşıyorsunuz. Bütün bunlara rağmen asla umutsuz değiliz. Asla karamsar değiliz. Asla mazeretlere de sığınacak değiliz. Tam tersine ülkemiz adına, geleceğimiz adına büyük umutlar taşıyoruz. Her ne pahasına olursa olsun Türkiye için üretmeye, Türkiye için emek sarf etmeye ter dökmeye devam edeceğiz. Çünkü bu yola çıkarken bir şey söyledik. Biz milletimize efendi olmaya değil, biz milletimize hizmetkar olmaya geliyoruz diye. Biz bu yola böyle çıktık. 7 yıl boyunca da sapasağlam durduk, dik durduk, dikleşmedik, eğilmedik, bükülmedik, bundan sonra da dimdik duracak, asla ve asla eğilmeyeceğiz, bükülmeyeceğiz.

Kirli senaryolarla, çirkin oyunlara tahriklerle, kışkırtmalarla hiç kimsenin varabileceği yer yoktur. O dönemler açılmamak üzere kapanmıştır. Tek başımıza da kalsak, milletin emanetini, milletin egemenliğini, demokrasiyi, hukuku her şarta altında savunmaya devam edeceğiz.

Ama hatırlatmak isterim; demokrasiyi muhafaza etmek, onu yüceltmek, onun standartlarını yükseltmek demokrasiyle varlık bulan her kurumun, her kuruluşun, sivil toplum örgütlerinin, basının görevidir.

Sayfa Yükleniyor...