Erdoğan'dan Erivan'a mesaj

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Polonya ziyareti sırasında Ermenistan'la ilişkilere yönelik açıklamalarda bulundu.

Erdoğan'dan Erivan'a mesaj

Polonya’da temaslarda bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gdansk Üniversitesi’nde soruları yanıtladı.

Ermenistan'la ilişkilere yönelik açıklamalarda bulunan ve 'de yaşayan 40 bin kaçak Ermeni vatandaşının gerekirse ülkelerine geri gönderilebileceğini söyleyen Erdoğan, "Ancak böyle bir şeyi insani yaklaşım olarak doğru bulmuyoruz" dedi.

Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasete etkisi ve Ergenekon davasına ilişkin eleştirilere de yanıt verdi.

Başbakan Erdoğan, Gdansk Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada ile Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik adımlara değindi. Sınırın açılması için Ermenistan'ın Karabağ'dan çekilmesi şartını hatırlatan Erdoğan, Erivan'a mesaj gönderdi.

Erdoğan, "Şu anda Türkiye'de 40 bin kaçak Ermenistan vatandaşı var. Niye bunlar bizim ülkemize geldiler? Çünkü Ermenistan'da sıkıntı büyük, sefalet var. Bizim ülkemizdeler ama biz bunları iade etmiyoruz. Şu anda ülkemizde barınma mücadelesi veriyorlar. Gerekirse geri de göndeririz ama böyle bir şeyi biz insani yaklaşım olarak doğru bulmuyoruz” dedi.

Erdoğan'a Avrupa Birliği'nin hazırladığı ortak tutum belgesi taslağında, ordunun siyasete nüfuzuna ilişkin eleştiriler de soruldu.

Erdoğan, “Birileri Türkiye'ye fatura kesmek istiyorsa kulağı çok farklı yerden gösteriyorlar. Türkiye'nin böyle bir sorunu yok. TSK kendi görev alanı içinde çalışmaktadır" şeklinde konuştu.

"ERGENEKON’U SÜMENALTI YAPTILAR"
Ergenekon davasına ilişkin eleştirileri de yanıtlayan Erdoğan, "Ergenekon süreci yargının başlattığı bir süreçtir. Yargı bu süreci başlatırken tabii yürütmenin başı olan bizlere bir talimat vermektedir. O da şudur; 'Ergenekon' ile ilgili ismi geçenlerin yakalanarak kendilerine teslim edilmesidir. Herhangi bir belge, doküman, bu arada bulunduğu gibi çeşitli mühimmatlar vesaire... Bunlarla ilgili yargının elinde bir çok belgelerin olduğunu gördük. Bunlar güvenlik teşkilatlarımıza bildirilmiştir. Güvenlik teşkilatlarımız da bunun gereğini yaparak, şu ana kadar gerek verilen isimler noktasında gerekse bu tür belirlenen noktalarda araştırmalarını yaparak oralardan elde ettikleri belgeleri, bilgileri, araç gereç, mühimmat, ne aklınıza gelirse bunları yargıya teslim etmiştir. Yapılan iş budur.

Bunun hükümete etkisi nedir noktasında sorunuza bir cevap verecek olursam, bu konuda tabii rahatsız olan çevreler hükümetle bunun ilintisini kurmaya çalışmışlar. Çünkü bugüne kadar bu işler ne yazık ki gelen iktidarlar tarafından ya sümen altı edilmiş veyahut da koruma altına alınmıştır” şeklinde konuştu.

"50 YILDIR AB TÜRKİYE'YE ÇALIM ATIYOR"
Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik süreciyle ilgili, ''Sene 1959-2009, 50 yıl... 50 yıldır devamlı AB Türkiye'ye çalım atıyor'' dedi.

AB konusunda verilmiş bir çok söz olduğunu ancak bunların hiç birinin yerine getirilmediğini vurgulayan Erdoğan, buna karşın, Türkiye'nin kararlı bir şekilde yoluna devam edeceğini kaydetti.

Türkiye'nin üyelik sürecinin uzun soluklu olduğunu ve bazı zorluklar içerdiğinin bilincinde olduğunu da anlatan Başbakan Erdoğan, ''Üyelik kıstaslarını karşılamak için azami gayret gösteriyoruz. Ancak bu süreç, tek taraflı üstesinden gelinebilecek bir süreç değil. AB ülkelerinin de aynı kararlılığı göstermelerini bekliyoruz. Bu bağlamda sürecin doğal mecrasında önümüzdeki siyasi engellerin kalkması ve yeni yeni engeller konmaması gerekiyor.

Bakınız, son günlerdeki bu gelişmeler hakikaten bizi üzdüğü gibi halkımızı da üzüyor. Halkımıza da bunları anlatmaya çalışıyoruz. Tabii bu Türkiye-Almanya ilişkilerini de olumsuz etkiliyor. Çünkü biz NATO'da beraberiz. NATO'da beraber olmanın yanında AB'ye giren ülkelerin hiç birisi AB'ye üye olmadan gümrük birliğine girememiştir. Türkiye şu anda 1996 yılından beri AB'nin üyesi değilken Gümrük Birliği üyesi olmuştur. Peki Türkiye AB'ye giriş sürecine ne zaman başlamıştır, bu da çok önemli. 1959. Sene 1959-2009 50 yıl... 50 yıldır devamlı AB Türkiye'ye çalım atıyor, ama sabır.

Bizler özel bir ayrıcalık istemiyoruz. İstediğimiz sadece eşit ve adil muamele. Geçmiş taahhütlere bağlılık ve sürece rehberlik eden ana ilkelerde ayrımcılık yapılmamasıdır. Verilen sözlere sadık kalınmalıdır. Sürecin yeni bir aşamasında önümüze yeni kurallar konulmasını istemeyiz, AB'deki tüm liderlerden, tüm siyasetçilerden de beklemek bizim en doğal hakkımızdır. AB içerisinde Türkiye'nin dostu olan bir grup da var. Sağolsunlar onlar da bunun ayrıca mücadelesini veriyorlar'' şeklinde konuştu.

Sayfa Yükleniyor...