Erdoğan'ın listesini yorumladılar

Emrah Karaca ve Gülten Kaya, Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'nin olmazsa olmazları listesini NTV'ye değerlendirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta sonu yapılan kongredeki konuşmasında dile getirdiği  'nin olmazsa olmazları listesi'nde yer alan Cem Karaca’nın oğlu Emrah Karaca ve Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya NTV’ye konuştu.


Emrah Karaca açılımı umut verici bulduğunu söylerken, Gülten Kaya "Önemli olan bu isimleri zikretmenin ötesine taşıyabilecek mi başbakan? Ne yapılacak bu isimlerle ilgili?" diye sordu. Sosyolog Arus Yumul'da "Yeni dönemde gerçek bir açılım olacaksa sözlerin eyleme dönüşmesi, bunun arkasında durmak gerekiyor" şeklinde konuştu.

Emrah Karaca (Cem Karaca'nın oğlu)
Ben açılımı umut verici buluyorum. Babam, 12 Eylül darbesiyle birlikte 8 yıl Almanya’da yaşamak zorunda bırakıldı. Babam ve babam gibi o dönemde fikirlerini beyan etmiş sanatçılar. Ben de 12 Eylül mağduru çocuklardan biriyim. Babamı 8 yıl görememiş olmak, babamın Türkiye’ye hasreti, benim babama hasretim, ailemizin çalkantılı dönemler geçirmesi tamamen babamın vatanına, milletine devletine kalpten aşık olmasıyla alakalıydı.

Burada 14 değil 14 milyon isim sayılabilirdi ama bunlar çok daha önce zikredilmeliydi. Bu isimlerin gündeme gelmesi başka isimlerin de bu isimler vasıtasıyla gündeme gelmesi önemli bir adımdır. Bu adımı es geçmemek gerekiyor. Ben kendi adıma umutlu olduğumu söyleyebilirim. Bu iyi bir başlangıç ve devam etmeli. Başbakanın burda söylemek istediğinin sonuçlarına bakmak gerekiyor.

Gülten Kaya (Ahmet Kaya'nın eşi)
Ben bu isimlerin sayısal, sembolik değerde olduğunu düşünüyorum. Gazetelerde başka listelerde açıklanıyor. Bunun bir liste yarışına dönüştürülmesi son derece tatsız. Bu ülkenin yetiştirdiği binlerce bahsedilecek sembolik düşünce insanı, sanatçı var. Bunu sadece bu isimlerle sınırlayıp bu neden yok gibi bir tartışmaya taşımak anlamlı gelmiyor.

Başbakanın bu ülkenin değerleriyle ilgili cümleleri son derece değerlidir. Fakat Türkiye’de değerler bu isimlerle sınırlı gibi bir algı çıkıyor ortaya buna şaşırıyorum kuşkusuz ki böyle değil. Benim bile bir çırpıda sayabiliceğim yüzlerce isim var ama şu da bir gerçek bu isimlerde farklı kulvarlardan sembolik olarak çok değerli isimler. Bu isimlerin ortak yanı kendi bulundukları yerden doğru ve iyi şeyler ürettiklerine inanan insanlar olmaları beğenelim ya da beğenmeyelim. Ama bunu bir liste yarışına dönüştürüyor Türkiye herşeyin içini çok hızlı boşaltıyoruz. Bunun da içi boşaltılıyor. Önemli olan bu isimleri zikretmenin ötesine taşıyabilecek mi Başbakan? Ne yapılacak bu isimlerle ilgili? Bu isimler son yüzyılın üvey çocuklarıydı bunlar bu ülkenin öz çocuklarına dönüştrülecekler mi? Zikretmek yetmiyor onlarla ilgili yapılacak çok şey var.

Prof Dr. Arus Yumul (Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü)
Başbakanın açıklaması bir ön kabulu gösteriyor. O da şu; yaşadığımız coğrafya kadar bu coğrafyada üretilen kültürün tek bir kimlik tarafından, tek bir görüş tarafından üretilmediği aslında çok çeşitli ve biribirinden farklı parçaların biraraya gelmesiyle oluştuğunu gösteriyor. Başbakan bunu kabul ediyor. Uzun zaman bunlar yok sayıldı. Başbakan sembolik olarak bu ismleri zikrederek aslında tek bir görüşe bağlayan, kendi hükmü altına alan bir özden oluşmadığını bu toplumun kültürü kabulu olarak okumak gerekiyor.

Beklenen tepkiler gelmeye başladı. Bu ülkenin tek kimlikten, tek kültürden oluştuğu iddiaları gündeme geldi. Başbakanın bölücülük yaptığı söylendi ama bunlar bizim alıştığımız söylemler. Burada yeni söz söyleyen başbakan. Bu isimler semboliktir başka isimler eklenebilir Hrant Dink, Aziz Nesin, Yılmaz Güney hatta fikirlerini, eserlerini Türkçe vermemiş olanlar da kendi anadilinde vermiş olanlarda eklenebilir. Çünkü bunların herbiri bu toprağın, kültürünü oluşturan isimler. Bu yeni dönemde gerçek bir açılım olacaksa sözlerin eyleme dönüşmesi gerekiyor. Bunun arkasında durmak gerekiyor.

Sayfa Yükleniyor...