Ergenekon’da tahliye hesapları karıştı

“Ergenekon” davasında 4 yıldır tutuklu olan sanıklar tahliye olmayı beklerken, yürürlüğe yeni girecek madde tutukluluk süresinin bazı suçlarda iki kat uygulamasını öngörüyor.

Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan “Ergenekon” sanıklarının tutukluluk süreleriyle ilgili tartışmayı köşesine taşıdı.

Serpil Çevikcan, şunları yazdı:

Ceza yargılamalarını düzenleyen, tutuklama sürelerini ve kriterlerini değiştiren Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Aralık 2004’te kabul edilerek, 1 Haziran 2005’te yürürlüğe girdi. Kanunun, “tutuklulukta geçecek süreyi” düzenleyen 102. maddesinin yürürlüğe girişi ise 31 Aralık 2010’a bırakıldı.

2005’te Ergenekon ve bağlantılı davaların hiçbiri yoktu. Zaman geçti. Geçen sürede, ’nin aslında uzun zamandır kanayan yarası olan uzun tutukluluk süreleri, Ergenekon sanıkları Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Mehmet Haberal gibi isimlerin uzun tutukluluk halleri nedeniyle ülke gündemine oturdu. Maddenin yürürlüğe giriş tarihi kapıya dayandı. Cuma günü itibariyle, mahkemelerin yeni düzenleme uyarınca, bütün sanıkların tutukluluk durumunu yeniden değerlendirmesi gerekecek. İşte olay burada düğümleniyor. Maddede, “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir, uzatma süresi toplam 3 yılı geçemez” ifadesi yer alıyor. CMK’nın 252. maddesinde ise “Devletin güvenliğine karşı suçlarda, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlarda, milli savunmaya karşı suçlarda ve devlet sırlarına karşı suçlarda tutuklama süresi iki kat uygulanacaktır” deniliyor.

İlk bakışta son derece anlaşılır gözüken bu madde üzerinde aslında büyük bir tartışma yaşanıyor. Tartışma, maddelerdeki “Zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi 3 yılı geçemez” ve “iki kat uygulanır” ifadelerinden kaynaklanıyor. Herkes, bu ifadeler üzerinden kendi konumuna uygun bir hesap yapıyor.

Uzun yıllardır cezaevinde bulunan tutukluların hesabı 4 yıldan fazla tutuklu kalınamayacağına yönelik. Ergenekon sanıklarının avukatlarının da desteklediği bu yoruma göre, “ağır ceza mahkemelerinde yargılananlar en fazla 2 yıl tutuklu kalabileceği için, bu sürenin iki katının geçerli olduğu özel yetkili mahkemelerde yargılananlar da 4 yıldan fazla cezaevinde tutulamaz. Bu da ancak zorunla hallerde mümkündür.”

Buna karşılık, farklı hukukçular, “Bu yorumu yapanlar, ağır ceza mahkemelerindeki 2 yıllık alt sürenin 3 yılı geçemeyecek biçimde uzatılabileceğini unutuyor” yorumunu yapıyor.

3 yıllık süreyi anımsatan hukukçular da kendi içinde ikiye ayrılıyor. Bir yoruma göre, “3 yılı geçemez” ifadesi; 2 yıllık alt süreye sadece 1 yıl eklenebileceği, toplam 3 yıldan fazla tutuklu kalınamayacağı anlamına geliyor. Bu durumda, özel yetkili mahkemelerde de sürenin 6 yıldan fazla olmaması gerekiyor. Diğer yoruma göre ise düzenleme, 2 yıllık alt süreye, an fazla 3 yıl ekleme yapılabileceği anlamına geliyor. Bu yorumun sahiplerine göre ise ağır cezada yargılananlar en fazla 5 yıl, özel yetkili mahkemelerde yargılananlar en fazla 10 yıl tutuklu kalabilir.

Bu yorumlar, tutukluluk süreleri 2 yıla yaklaşan Ergenekon sanıkları açısından hayati önem taşıyor. 653 gündür tutuklu bulunan Balbay, 622 gündür tutuklu bulunan Haberal gibi isimler de bunların başında geliyor.

Zira, hemen tahliye edilmemeleri zaten eleştiri konusu olan bu isimler için “10 yıllık hesabın geçerli olması” tutukluluk süresinin daha yıllar süreceği endişesi yaratıyor.

Danıştay davası sanıkları Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Tekin Irşi gibi 4 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan isimler ise 4 yıllık yorum geçerli sayılırsa, hemen tahliye edilebilecek. Ergenekon sanıkları Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Doğu Perinçek gibi isimler de bu yorum geçerli sayılırsa, kısa süre sonra mahkeme kararı gerekmeksizin tahliye olabilecek.

Hangi yorumun doğru olacağı konusundaki son sözü ise mahkemeler söyleyecek. Çünkü kafa karışıklıklarına rağmen hükümet, yargıyı bağlayıcı bir düzenleme yapmadı ve işi mahkemelere bıraktı. Ancak Türkiye’nin dört bir yanındaki mahkemeler farklı farklı yorumlar yaparsa, iş iyice içinden çıkılmaz bir hal alacak. Bu durumda, mahkeme kararlarını Yargıtay’a taşıma yetkisi bulunan Adalet Bakanlığı’nın yorumu, belirleyici hale gelecek. Bakanlık, kendi yorumuna aykırı kararları, uygulama birliği sağlaması için Yargıtay’a götürebilecek.

Edindiğimiz bilgilere göre Adalet Bakanlığı, düzenlemede bu kadar tartışılacak bir yön görmedi. Bu nedenle, açıklayıcı bir yasal düzenleme çalışması da yapmadı.

Kulislere yansıyan bilgilere göre, bakanlık, “Ağır ceza mahkemelerinde en fazla 2 yıl tutuklu kalınabilir, bu süre en fazla 3 yıl arttırılabilir, doğal olarak toplam 5 yıldan fazla tutuklu kalınamaz. Özel yetkili mahkemeler için de maddede sürelerin iki katının uygulanacağı belirtildiğine göre, hem 2 yıllık sürenin 4 yıl olarak düşünülmesi, hem de 3 yıllık sürenin 6 yıl olarak düşünülmesi gerekir. Bu durumda, toplam süre 10 yıldan fazla olamaz” görüşünü taşıyor. 10 yıla bulabilecek toplam tutukluluk süresinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde mahkumiyete yol açıp açmayacağı konusuna gelince. Hükümetin bu konudaki değerlendirmesinin şöyle olduğunu öğrendik:

“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “hürriyet ve güvenlik hakkı” başlıklı 5. ve adil yargılanma hakkı başlıklı 6. maddeleri kapsamında değerlendirilen uzun tutukluluk hallerinde, önemli olan tutuklu geçirilen sürenin makul olup olmadığı. Bu da somut olayın özelliklerine göre değerlendirileceğinden, tutukluluk gerekçelerinin yeterli ve geçerli olması, soruşturmayı yürütenlerin hızlı hareket etmesi halinde Sözleşme’ye aykırı bir durum söz konusu olmayacaktır.”

Uzun tutukluluk konusundaki hassasiyetini daha önce de açıklayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, buna karşın tartışmanın, somut durumlar üzerinden yürütülmesini doğru bulmadığını söyledi. Ergin, “Yürürlüğe girecek hüküm çok açık” görüşünde. Bakalım, cuma gününden sonra mahkemeler düğümü nasıl çözecek?

Sayfa Yükleniyor...