Madenin sahibi başsağlığı diledi, duruşma salonu karıştı
Karaman'ın Ermenek ilçesinde 18 işçinin öldüğü maden faciasıyla ilgili davaya devam edildi. Sanıkların savunmaları sırasında söyledikleri facianın gözgöre göre geldiğini ortaya koydu.
Karaman'ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında 18 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasıyla ilgili davanın duruşmasına devam ediliyor.
Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Başarı, duruşma öncesinde sanıklara yönelik yapılan sözlü ve fiziki saldırıyla ilgili uyarılarda bulundu.
Sanıkların savunma yapacağını belirten Başarı, "Hoşunuza gitmeyecek şeyler de söylenebilir. Taşkınlık yapanları dışarı çıkartacağız" dedi.
"KATİLLER BU ÇOCUĞU BABASIZ BIRAKTINIZ"
Kazada ölen Osman Çoksöyler'in eşi Şadiye Çoksöyler, savunmalara geçilmeden önce kucağındaki, olay olduğunda dört aylık olan Kübra Adile'yi sanıklara göstererek, "Bakın katiller. Bu çocuğu babasız bıraktınız ya yazıklar olsun size. Çocuğum babasını istiyor" diyerek tepki gösterdi. Daha sonra Şadiye Çoksöyler, kızıyla duruşma salonunda çıktı.
İZİN VERENLER İÇİN SORUŞTURMA İSTENDİ
İhmallere dikkat çeken müşteki avukatlarından Mehmet Kasap, "Çok ciddi şekilde ihmali olan kişiler var. Teknik nezaretçiler, birtakım defterlerde değişiklik yapan, sondaj makinasının alınmasıyla ilgili çok ağır kusuru olan kişiler. Bunlarla ilgili olarak yeni tutuklama taleplerimiz olacak” dedi.
Görevliler için yargılama izni beklenmemesi gerektiğini belirten Kasap, “Herhangi bir tedbir alınmadan maden ocağına tekrar çalışma izni veren kamu görevlileri, bakanlık yetkilileri hakkında da derhal bir kovuşturmaya başlanması gerekiyor” diye konuştu.
Çağdaş Hukukçular Derneği’nin davetlisi olarak davayı takip için Ermenek'e gelen eski CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de "Eğer mahkemeler en hafifinden görevini ihmal eden şirket yöneticileri ve kamu görevlileriyle ilgili caydırıcı hükümleri vermezlerse, çok işçiler hayatını kaybeder. Mahkemenin bugün bu perspektiften bakması, sadece 18 can için değil, bundan sonra hiç kimsenin yaşamanı kaybetmemesi için caydırıcı kararlar vermesi için buradayız" dedi.
"PARANIN GELİŞİNDEN HABERİNİZ VAR"
Maden sahasının ruhsat sahibi tutuklu sanık Abdullah Özbey, ortada bir suçun olmadığını savunarak, "Suç gelin olmuş alan yok' gibi bir durum söz konusu. Her şey bizim üzerimize geliyor" dedi.
Yönetici olduğundan bu yana maden içine hiç inmediğini belirten Özbey, madende sondaj makinesiyle çalışılıp çalışılmadığından da bilgisi olmadığını kaydetti.
Bunun üzerine madenci yakınları, "Paranın gelişinden haberiniz var. Yeraltına girselerdi o işçilerin kıymetini bilirler, nasıl çalışıldığını görürlerdi" diyerek tepki gösterdi.
Yer altında kullanılan makineyle ilgili şirketin yer altı sicil numarası bile olmadığını aktaran Özbey, "Kazadan sonra sondaj makinesi kullanılmadığını öğrendim. Teknik ekipman, kömürün tamamının işletilmesi, araştırılması, haritalandırılması, kantara kadar rödavans firması sorumludur. Sözleşmede de yazılıdır" dedi.
"BENİM NASIL HABERİM OLSUN"
Özbey, şöyle konuştu:
"Daha önce kaza olmuş ocak 20 gün kapatılmış. Bundan ruhsat sahibi olarak haberimiz yok. Bir tutanak tutulmalıydı. Teknik nezaretçi, işletme müdürünün haberi yok. Şirket yöneticisi olarak benim nasıl haberim olacak. Kazayı İstanbul'da duydum. İşleyişin başında değilim. Böyle bir olayı haber vermeyen ocak mühendisi, demek ki bu kaza tatile denk gelse geçiştirecekmiş. Şu an vefat olayı olmasaydı bizim haberimiz olmayacakmış. İşçilerin hepsi eski üretimlere girildiğini söylemiş ancak bununla ilgili bir tane tutanak yok. Daimi nezaretçi defteri kayıp.İşletme müdürüne ve bana bildirilen bir şey yok. Bir tanesi bize bildirilseydi, bu konuya müdahil olunur, gereken yapılırdı. Mühendisin hiçbir şeyden haberi yok, işçinin her şeyden haberi var."
Maden teknikerliği okuduğunu ancak madene hiç inmediğinin altını çizen Özbey, "İşletme okuyordum, cezaevine girmeseydim mezun olacaktım. Anlatmak istediğim okul okumak o işi yapmak anlamına gelmiyor" diye konuştu.
MADENİN SAHİBİ BAŞ SAĞLIĞI DİLEYİNCE...
Maden ocağının sahibi sanık Saffet Uyar, "Vefat eden kardeşlerime Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum" diyerek başlayınca madenci yakınları tepki gösterdi.
"Sen nasıl bize başsağlığı dilersin", "İneğimi satıp, eşime sigara aldım. Kocalarımızı aç, susuz öldürdünüz", "Yedi ay boyunca gelmediniz, şimdi mi baş sağlığı diliyorsunuz?", "Bizim çocuklarımız yetim kaldı. İki elimiz yakanızda olacak. Benim kuzularım parayla geri gelmez" diyerek tepkilerini sürdürdü.
Gerginliğin artması üzerine madenci yakınları, duruşma salonu dışına alındı.
Mahkeme heyeti, ağlayan madenci yakınlarının sakinleşmesi için duruşmaya ara verdi.
EŞLERİMİZE MAAŞ VERMİYORLARDI, ŞİMDİ PARA TEKLİF EDİYORLAR'
Madende oğulları Kerim ve Ali Haznadar'ı kaybeden Şükrü Haznadar da 38 gün süren kurtarma çalışmaları sırasında ocağa ait haritanın sürekli arandığını belirterek, "38 gün harita aradılar, ama şimdi haritayı çıkarıp getirdiler. Hepsinden şikayetçiyim" dedi.
Kerim Haznadar'ın eşi Zahina Haznadar da davadan vazgeçmeleri için kendilerine para teklifinde bulunduklarını iddia etti. Haznadar, "Bizim eşlerimizin maaşlarını vermiyorlardı, şimdi madencilerin evlerine gelip para teklif ediyorlar. Bunlar bu paraları nereden bulmuşlar. Hepsinin cezasını çekmesini istiyorum" diye konuştu.
'BİZ DAĞIN BAŞINDA KURU SOĞAN EKMEK YİYEN İNSANLARIZ'
Kucağından dün hastaneden taburcu olan böbreği alınan 3 aylık kızı Kübra ile duruşmaya katılan Ali Haznadar'ın eşi Fadime Haznadar ise ifadesinde şunları söyledi:
"Biz dağın başında, kuru soğan ekmek yiyen insanlarız. Benim 4 yetimim var. Bu yavrumun böbreğini aldılar. Benim karnımda hastalandı çocuğum. Biz köy vatandaşıyız. Bize haritadan bahsetmesinler. Dün ameliyathaneden çıktık geldik. Biraz insafları varsa, itiraf etsinler suçlarını, biz suçluyuz desinler. Bunların hepsi suçlu, ben şikayetçiyim. Yüce adaletinize sığınıyorum."
Ölen madenci Mehmet Özcan'ın eşi Fatma Özcan da şikayetçi olduğunu belirterek, "Bu kazaya göz yumanların, cezasını çekmesini istiyorum. Davacıyım, size ve Allah'a güveniyorum" dedi.
Madenci ailelerini ifadelerini verdikten sonra müşteki avukatları tutuksuz yargılanan sanıkların zorla mahkemeye getirilmesini talep etti. Mahkeme heyeti bu talebi reddetip, bir sonraki celsede sesli görüntü sistemle 'SEGBİS' ifadelerinin verebileceklerini belirtti. Bu kez salondaki tüm avukatlar itirazda bulundu ancak itiraz reddedildi.
Mahkeme heyeti, duruşmaya ara verip, bir sonraki celsenin yarın saat 09.00 olacağını belirtti.
- Etiketler :
- Haberler -
- Türkiye