Eve dönersem öldürürler!

Ailesinden dayak yiyen, cinsel istismara uğrayan veya töreden kaçan genç kızların hayatları aslında küçük bir adımla değişebiliyor. Kimse üçüncü sayfa haberlerine ağlamasın!

"İstanbul'da sığındığı karakolda beklerken korku dolu gözlerle etrafına bakıyordu. Kapı açıldığında babası ve ağabeyini gördü. Onu almak için gelmişlerdi. Ama o gitmeyi reddetti. Komiser neden dönmediğini sorduğunda şu yanıtı verdi: Öldürülürüm, evde beni vururlar!


Ege'de bir köyde 1991'de doğan Elif, 14 yaşına kadar 7 öz ve 3 üvey kardeşle büyüdü, babası annesinin üzerine kuma getirmişti ve her gün dayak yiyordu. İzmit'e taşındılar, dayak yine sürüyordu, bir akrabası tarafından taciz ediliyordu ve üstüne ailesi bir de zorla evlendirmek istiyordu. 18 yaşına girer girmez evden kaçtı ve İstanbul'da bir karakola sığındı. Ailesinin yanına dönmedi, birkaç sığınma evine başvurduktan sonra tesadüfen Genç Kız Sığınma Evi'ni buldu. Şimdi yaşadığı yeri 'Burası benim evim' sözleriyle tarif ediyor, Açık Lise'de okuyor ve üniversiteye hazırlanıyor. Zor durumdaki kız çocuklarına yardım etmek için polis olmak istiyor."

'de her gün çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet haberlerine bir yenisi ekleniyor. Gazetelerde sayfalarca, televizyon ekranlarında dakikalarca yer bulan haberler, okuyan ve izleyenlerin kanını dondururken, uzmanlar cinnet halinin neden kaynaklandığını bulmaya çalışıyor. Bu tabloda çocukların öykülerini okuyan ve izleyenler, ellerinden bir şey gelmeden sadece üzülmekle yetiniyor. Aslında bu kısır döngüyü kırmak için küçük bir adım atmak yeterli: Genç Kız Sığınma Evi.

Ülkemizde Çocuk Esirgeme Kurumları'na verilen kız çocukları okullarına devam etmezlerse 18, üniversiteye giderlerse 24 yaşına kadar yurtlarda kalabiliyorlar. 18 yaşından sonra elinde hiçbir şey olmadan sokağa bırakılan genç kızları Kadın Sığınma Evleri de kabul etmiyor, çünkü gelenlerin en az 25 yaşında olması isteniyor. Gidecek hiçbir yeri olmayan kızlar, başının çaresine bakmak zorunda kalıyor, çoğunlukla tecavüzden uyuşturucu bağımlılığına kadar giden bir yolda buluyorlar kendilerini.

Bir de çok yaygın olan ailelerinden şiddet veya cinsel istismar gören, töreden kaçan  kız çocukları var. İşte Genç Kız Sığınma Evi, Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan ayrılan veya zor durumda olan kızlara ev sahipliği yapıyor. Genç Kız Sığınma Evi Derneği Başkanı Uğur İlhan, Anadolu yakasında bahçesi yemyeşil ağaçlarla kaplı sakin bir sitede bulunan evde günün her saati kızlarla birlikte. Kızların "anne" dedikleri Uğur Hanım, tanık olduğu en tüyler ürpertici hikayeyi aktarıyor: "Buraya gelen kızlardan birisi şunu anlatmıştı: 'Babası iki kardeşini evlendirmiş.' Türkiye'de ensest sanıldığından daha yaygın.

Türkiye'de ilk kadın sığınma evini 1990'da bir grup arkadaşıyla kuran Uğur İlhan, Almanya'da her kadın sığınma evinin yanında bir de genç kızlar için ev olduğunu görünce şaşırmış ve yıllar sonra ve uzun çabalar sonucunda 2008'de Türkiye'nin yine ilk Genç Kız Sığınma Evi'ni hayata geçirmeyi başarmış.

Evde yaşayan genç kızların bazıları okula gidiyor, bazıları ise çalışıyor. Bir okul gibi olan evde, kızlardan birçoğu hayatlarında ilk kez sinemaya arkadaşlarıyla birlikte gitti. Her birinin söze gerek bırakmayan öyküleri var. İşte ikisi:

KANDİLLİ KIZ LİSESİ'Nİ KAZANDI, BİLET PARASI BULAMADI
"Özlem Güneydoğu'da 1992'de dünyaya geliyor. Üzerine kuma getirilen annesi evi terk ediyor. Kardeşi babasında kalırken, Özlem annesinin yanına yerleşiyor. Annesi ikinci evliliğini aile büyüklerinin baskısıyla kendisinden 25 yaş büyük bir erkekle yapıyor. Üvey babasının evde istemediği Özlem, 6 yaşında anneannesinin yanına gidiyor. Anneannesiyle 8 yıl birlikte yaşıyor, ilköğretimi bitiriyor ve kimliği bile olmadan OKS sınavına giriyor. Kandilli Kız Lisesi'ni kazanıyor ama yol parası olmadığı için gelip kayıt yaptıramıyor.

Lise birinci sınıfı okurken anneanne vefat ediyor. Bir hafta eve kapanıp ağlıyor ve mecburen annesinin yanına dönüyor. Ancak bu kez de üvey baba Özlem'i evlendirmek istiyor.
Genç kız İstanbul'a, teyzesinin yanına kaçıyor ve burada hem çalışıp hem de okula devam ediyor. Okuldaki arkadaşlarına 'ailem yok' deyince arkadaşları Özlem'le çok alay ediyorlar: 'Teyzemle çöpten karton topluyorduk ve arkadaşlarım bunu görüyordu.'

Bir gün okul kapısında beklerken öğretmenine şöyle diyor: 'Gidecek yerim yok, yardım ederseniz okurum.' Öğretmenleri 3 gün sonra Özlem'i Genç Kız Sığınma Evi'ne getirdiler. Derslerinde çok başarılı ve üniversite sınavına hazırlanıyor. Sınıf öğretmeni olmak istiyor, nedenini 'Bugüne gelmemdeki en büyük pay öğretmenimin' sözleriyle açıklıyor.

Genç Kız Sığınma Evi'ni ise ışıl ışıl gözlerle şöyle anlatıyor: 'Hayatımda ilk defa tatile, ilk defa sinemaya, ilk defa konsere burada gittim. İlk defa kurslara katıldım. Doğduğum kentte böyle bir dernek kurmak isterdim. Benim için bir kurtuluş oldu burası."

ENİŞTEM TACİZ ETTİ, EVDEN KAÇTIM!
"19 yaşındaki Ayşe, babasını 15 yaşında kaybediyor. 7 kardeşi, annesi ve dedesiyle Trabzon'dan İstanbul'a taşınıyorlar. Eniştesinin tacizleri yüzünden evden kaçıp Genç Kız Sığınma Evi'ne Tacize uğrayan bir kuzeniyle birlikte eniştesine dava açıyorlar ancak aile olayı örtmek istiyor. Avukat dahi tutamayan kızlar, mahkemede geri adım atmıyorlar.

Ayşe, lise birden okulu bırakmış ve İstanbul'a geldiğinden bu yana hiçbir yere gitmediğini söylüyor. Okuluna devam etmek ve ailesine karşı kendini kanıtlamak istiyor. En büyük hayali gitar çalmak."

Sayfa Yükleniyor...