Eyvah dünyanın en önemli insanıyım!

Duruma bakılırsa gerçekten de dünyanın en önemli insanıyım, en azından evdeki yerden bitme küçük insan için. Bakın neden?

Eyvah dünyanın en önemli insanıyım!

Oyun terapisti Profesör Byron Norton’ın bir süre önce ’de verdiği seminere katıldım. Yukarıdaki başlık, seminerin sonunda bende uyanan hissiyatın tarifidir. Seminer boyunca öğrendiklerim; zaten aşırı sorumluluktan bükülen omuzlarıma biraz daha yük bindirdi. Üstüne bir de bir süredir Lado ile birlikte uyuyoruz ve istisnasız her gece, rüyasında beni görüyor.

Duruma bakılırsa gerçekten de dünyanın en önemli insanıyım, en azından evdeki yerden bitme küçük insan için. Bakın neden?

Norton, çocukların duygularını regüle etmeyi 0-3 yaş arasında annelerinden öğrendiği söylüyor. O veya bu ihtiyaçtan bebekte stres seviyesi yükseliyor, yükseliyor, yükseliyor... Anne, bu bir duygusal patlamaya ya da yoksunluk hissine dönüşmeden ihtiyacı karşılıyor ve çocuk regüle oluyor. Bu durum, anne çocuk ilişkisinde her gün yüzerce defa tekrarlanıyor. Zaten eminim hiçbir anneye pratikte bu durum yabancı gelmemiştir. Çocuklar bu yolla, zor durumlarda artan stres ve kaygı durumundan; normal diyebileceğimiz duygu durumuna geri dönebilmeyi öğreniyorlar. 

Norton, can alıcı bir örnek verdi. Vietnam savaşında 50 bin ABD askeri cephede ölüyor. 50 bini de savaşı takip eden 10 yıl içinde intihar ediyor. Savaş, olabilecek en korkunç travmalardan biri. Bu intiharları insan anlayabiliyor. Norton, işte bu çok önemli bir yorumda bulundu. Zira bir bu kadar ABD askeri de travmatize oluyor ama intihar etmiyor, bir süre sonra normal hayatına geri dönebiliyor.
Norton’nun söylediğine göre; bu askerler çocukken duygularını regüle etme beceresini kazanan askerler. Hayatlarında büyük bir travma ile karşılaştıklarında bu beceri onların yaşamanı kurtarıyor.

Gel de paniğe kapılma! Çocuğunu bir gün intihardan kurtarmak bile senin ellerinde. Hayat ne yazık ki beklenmedik dertler, tasalarla dolu. Bir annenin çocuğuna verebileceği en güzel hediye; bu zorlu koşullarla mücadele edebilme gücü. Norton konuştukça; kızıma ihtiyacı olanı veremediğimi düşündüğüm anlar film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Bu gücü ona verebilmek için; çok fazla şey yapmam gerektiğini düşünüyorum. Bir sürü şey ve hepsini de çok doğru yapmalıyım.
Ne de olsa, dünyanın en önemli insanıyım.

Seminer sonrasında düşünürken, Norton’nun yaptırdığı bir egzersiz aklıma geldi. Konuşmasının başında, en sevdiğimiz büyük anne ya da büyük babamızın kim olduğunu sormuştu. Bu soruyu kafamızın içinde yanıtladık. Sonra da ‘’bu insanın sizde yarattığı his nedir?’’ diye sordu. Birden bire kafamın içindeki ses; ‘’ben çok özelim’’ deyiverdi. Hayatımda ilk kez orada, babaannemin bana kendimle ilgili bu algılamayı hediye ettiğini fark ettim. Bana kendimi özel hissettirmişti. Kim bilir bu his derinden derine hayatıma ne kadar fazla yön verdi.

Sonra, belki bana yol gösterir diye, babaannemin bu hissi bende yaratmak için neler yatığını düşündüm.

Ve hiçbir şey yapmadığını fark ettim!

Özel olarak hiçbir şey yapmamıştı, hatta bana belki de hiçbir zaman sözlü olarak çok özelsin dememişti. Muhtemelen onun için çok özeldim ve bir çocuk olarak gözlerinde bunu görmek bana yetmişti.

Ne tuhaf ! Bir çocuğu yaralamak için bazen sandığımızdan çok daha azını yapmak yeterli oluyor. Ona dünyanın en güzel hediyesini vermek de yine sandığımızdan daha azını gerektirebiliyor. Dünyanın en önemli insanı olmak belki de sandığımızdan daha kolay.

Acemi Anne Faceobook sayfasını takip etmek için tıklayın.


Sayfa Yükleniyor...