Faik Öztrak: TÜİK Başkanı hakkında kamu denetçisine başvuracağız

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Artık hem enflasyon hem işsizlik rakamlarına dair TÜİK'in ürettiği rakamlar kabak tadı vermeye başladı. Bu nedenle önümüzdeki günlerde TÜİK Başkanı hakkında kamu denetçisine başvuracağız" dedi.

Faik Öztrak: TÜİK Başkanı hakkında kamu denetçisine başvuracağız

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantı sürerken açıklamada bulunan Öztrak, toplantı gündeminde arka arkaya yaşanan felaketler, ülke ekonomisi ve İdlib başta olmak üzere Suriye'de artan gerilim olduğunu belirtti.

Öztrak, Elazığ ve Malatya'yı etkileyen depremde 41 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 1607 kişinin yaralandığını ve Elazığ'daki binaların dörtte birinin yıkıldığını hatırlattı. Van Bahçesaray'da da geçen hafta aynı yerde yaşanan iki çığ felaketinde 41 yurttaşın yaşamını yitirdiğini, 84 kişinin yaralandığını ifade eden Öztrak, ikinci çığın arama ve kurtarma çalışmaları esnasında meydana geldiğini dile getirdi. Öztrak, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda ise yürekleri ağızlara getiren bir kaza olduğunu, pistten çıkan uçakta üç yurttaşın hayatını kaybettiğini, onlarca kişinin ise yaralandığını anlattı.

"Bir ülkede insanlar pisi pisine ölüyorsa, insanların canının bir değeri yoksa, o ülkeye gelişmiş, medeni ülke demenin mümkün olmadığını" vurgulayan Öztrak, 'de insanların nasıl öldüğüne bakıldığında tablonun içler acısı olduğunu söyledi.

Elazığ'da deprem olacağının bilindiğini ancak tedbir alınmadığını ileri süren Öztrak, "Van'da çığ olan bölge, bir çığ bölgesi mi? Evet çığ bölgesi. Peki buraya neden çığ tüneli yapılmıyor? Çığ olduğunda kurtarma protokolleri belli. Bu protokollere kurtarma sürecinde uyuldu mu? Pek uyulmadığı anlaşılıyor. Çığın gürültüye hassas olduğu bilinmiyor muydu? Biliniyordu. Çığ tehlikesini önleyecek tedbirleri neden almadık?" diye konuştu.

"TEDBİR ALMAKLA GÖREVLİ YÖNETİM İŞİNİ YAPMIYOR" 

Öztrak, İstanbul'da pistten çıkan uçak kazasının raporunun henüz çıkmadığını ancak aynı havayolu şirketinin geçmişte benzer kazalarının olduğunu hatırlatarak, "Sert rüzgara ve uyarıya rağmen pilot pisti neden pas geçmedi? Belli değil. Kazadan sonra kurtarma işlemleri düzgün yapıldı mı? Hayır. Yaralılar kan revan içinde ring otobüsleriyle taşındı. Görüntüleri var her yerde. Uçağın iniş yaptığı pist yorgun mu? Ulaştırma Bakanı söylüyor, pist yorgun. Aynı havalimanında yıllar önce bitmesi gereken ikinci pist var. Neden bitmemiş?" ifadelerini kullandı.

Tedbir almakla görevli yönetimin işini yapmadığını savunan Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Daha önce şehit tabutlarının üzerine elini koyup nutuk atan Erdoğan, 41 yurttaşımızın çığ altında öldüğü gün Kırıkkale'de miting yapıp, milletin kafasına çay poşetlerini fırlatıyordu. Bu sırada tüm kanallar özellikle yandaş kanallar ekranı ikiye bölmüşler, bir yanda can pazarı yaşanan çığ felaketini diğer yanda ise Erdoğan'ın mitingde vatandaşın kafasına fırlattığı çay poşetlerini gösteriyorlardı. Çığ düşmüş, insanlar ölmüş, büyük acılar var. Bunlar ne Erdoğan'ın ne de yandaş medyanın umurunda. O parti mitingi her şeyden önemli. Böyle acı bir günde bile, partinin şapkasını çıkarmayacaksanız ne zaman çıkaracaksınız? Bu acı günlerde ne zaman tüm ülkenin cumhurbaşkanı olacaksınız?"

"NE RESMİ NE DE GAYRI RESMİ BİR AÇIKLAMA VAR"

Faik Öztrak, Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki kazanın ardından yeni bir skandal ortaya çıktığını ifade etti. Bu havalimanında ikinci pist ihtiyacının uzun zamandan itibaren bilindiğini, bunun için idarenin iki etapta ihaleye çıktığını anlatan Öztrak, ilk etap ihalesinin 5 ağustos 2014, ikinci ihalenin ise 7 Haziran 2016'da yapıldığını söyledi. İhalenin Makyol İnşaat'a verildiğini, Makyol İnşaat'ın da işi 14 ayda bitireceğini taahhüt ettiğini aktaran Öztrak, 2017 Ağustos'ta ikinci pistin tüm alt ve üst yapısıyla bitirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Öztrak, 14 ayda bitirilecek pistin, 42 aydır bitirilemediğine işaret ederek, şöyle konuştu:

"Neden? Nedeni hakkında ne resmi ne de gayrı resmi bir açıklama var. Ama bu ülkede Allah'tan hala gerçek gazeteciler var. Bu şekilde bazı gerçekleri öğrenebiliyoruz. İkinci pistin inşaatını alan Makyol İnşaat, işi bir taşeron firmaya vermiş. Alelade bir taşeron firma değil. Bu taşeron firmanın ortakları arasında Makyol'un kendisi var, bir de üçüncü havalimanını işleten Cengiz ve Kalyon inşaatlar var. Şimdi tabii sorulması gereken ilk soru, ihaleyi alan firma neden sonradan işi kendisinin de ortağı olduğu başka bir firmaya taşere etme ihtiyacı duyuyor? Bu da bu dönemde artık kanıksadığımız alengirli işlerden bir tanesi.

Bu taşeron firmanın ortakları dünyanın en büyük havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı'nı 52 ayda tamamlayan müteahhitler. Bunlar nasıl oluyor da Sabiha Gökçen'de tek bir pisti 42 ayda tamamlayamıyor? Diğer yandan üçüncü havalimanını işleten bu müteahhitlere rakip bir havalimanının pist ihalesinin verilmesi bir çıkar çatışmasına neden olmuyor mu? Bu işi Rekabet Kurumu inceledi mi, incelemedi mi? Her şeyi inceliyor. Buna niye bakmadı?"

"PARA TRANSFERİ PEÇELENMEK İSTENİYOR"

Öztrak, "Başkentgaz, Kızılay, Ensar ve Türken Vakfı ekseninde skandal yaşandığını" ve "Amerika'nın en lüks semtinde yurt yapıyoruz" denilerek bir gökdelen saray dikildiğini ileri sürerek, "Yapan, Erdoğan ailesinin de yönetiminde olduğu Türken Vakfı. Özelleştirmeden ucuza kapatılan, o dönemin başbakanı Erdoğan tarafından da ucuza gittiği itiraf edilen Başkentgaz, Amerika'daki gökdelen için 8 milyon dolar göndermek istiyor." ifadesini kullandı.

Şirketin bu parayı doğrudan söz konusu vakfa bağışlamak yerine önce Kızılay üzerinden Ensar Vakfına, Ensar Vakfı üzerinden de Amerika'daki Türken Vakfına gönderdiğini iddia eden Öztrak, para transferinin peçelenmesinin ve gizlenmesinin istendiğini öne sürdü.

Öztrak, söz konusu gaz dağıtımı şirketine 2016'da gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsü verildiğini, şirketin 2017'de tek kuruş vergi ödememesinin yolunun açıldığını savundu.

Şirketin de aynı yıl 8 milyon doları Türken Vakfının hesabına New York'ta gökdelen dikilmesi için Kızılaya bağışladığını ileri süren Öztrak, "Şirketten veya bu statüyü veren devlet yetkililerinden bu konuda şu ana kadar bir açıklama yok. Ama şirketin sosyal medyada savunucusu var, o da Kızılay Başkanı." dedi.

Öztrak, geçen hafta, 2018 Haziran ayına kadar Ensar Vakfının bu parayı Türken'e gönderdiğine dair elde bir belgenin olmadığını söylediklerini, bunu da ABD Vergi Dairesinden aldıkları belgelere dayandırdıklarını aktardı.

Ardından Ensar Vakfının birtakım dekontlar yayımladığını, parayı 4 taksitte gönderdiğini iddia ettiğini anlatan Öztrak, "Ancak paranın Türken'e transferinin, gaz şirketinin Kızılaya parayı göndermesinden neredeyse bir yıl sonra, 5 Kasım 2018'de başladığı ve 15 Şubat 2019 tarihinde bittiğini gösteriyor bu belgeler. Neden bir yıl boyunca para Ensar Vakfının hesabında kalıyor?" değerlendirmesinde bulundu.

"ÖLÜMÜ İTİBARSIZLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR VAR"

Öztrak, CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, ABD'deki Türken Vakfı Genel Sekreterinin, Eti Maden'in ABD'de kurduğu Etimine USA şirketinde 89 bin lira maaş karşılığında çalıştığını ortaya çıkardığını belirtti. Öztrak, "Yandaş şirketin 8 milyon dolar bağışladığı Vakfın Genel Sekreteri, devletten astronomik maaş alan bir devlet çalışanıymış. Bir daha hatırlatıyorum. Türken Vakfı kimin? Erdoğan ailesinin sahip olduğu Türgev Vakfı ile Ensar Vakfının. Bu vakıfta devletin, milletin cebinden verilen maaşla çalışan birinin genel sekreterlik yapması normal mi? Hayır. Ama saray sosyetesine mensupsanız size her şey mubah." şeklinde konuştu.

Ülkede babaların çocuklarını doyuramadığı için yaşamına son verdiğinin altını çizen Öztrak, "İktidar kanadından bu acı çaresizliğe 'ucuz siyasi manevra' diyerek ölümü itibarsızlaştırmaya çalışanlar var." dedi.

"DİYANET İŞLERİ BAŞKANI CENNETTE EMLAK PAZARLAMAYA GİRİŞMİŞ"

Türkiye'nin en önemli açığının toplumsal vicdanda büyüyen açık olduğunu vurgulayan Öztrak, bunun telafisinin bulunmadığını söyledi.

Öztrak, "Bu ülkede bir baba evlatlarım aç diyerek yaşamına kıyıyorsa, herkes gibi o ülkenin Diyanet İşleri Başkanı da tüm işi gücü bırakıp buna kafa yormalıdır. Ama bu konularda tek kelam etmeyen Diyanet İşleri Başkanı, anlaşılan orta çağ papalığına özenip, cennette emlak pazarlamaya girişmiş." ifadesini kullandı.

Geçen yıl işsizlik nedeniyle insanların kendini yaktığını, geçim sıkıntısı dolayısıyla yaşamına kıyanların olduğunu belirten Öztrak, "Ama saray 2019'da yükselişe geçtik diyebiliyor. Bu yükselişse çakılmak ne ola ki?" diye konuştu.

Öztrak, TÜİK'in Kasım ayı işgücü, istihdam ve işsizlik rakamlarını bugün açıkladığını, bunların aynı zamanda 2019'un son üç ayına ait rakamlar olduğunu aktaran Öztrak, çalışma çağındaki nüfus son bir yılda 944 bin artarken sadece 182 bin kişinin iş aramak için iş gücü piyasasına girdiğini aktardı. Öztrak, "Peki hani işler toparlanıyordu? Hani ekonomi şahlanıyor, yükselişe geçiyordu? O zaman neden iş aramıyor? Neden iş gücü piyasasına girmiyor? Herhalde damat ve saray mahcup olmasın diye." dedi.

Geçen yılın kasım ayında olduğu gibi vatandaşların o oranda iş gücüne katılması halinde işsiz sayısının TÜİK'in ilan ettiği gibi 4 milyon 308 bin değil, 4 milyon 626 bin olacağını söyleyen Öztrak, işsizlik oranının da yüzde 13,3'den yüzde 14,1'e çıkacağını kaydetti.

Öztrak, "Artık hem enflasyon hem işsizlik rakamlarına dair TÜİK'in ürettiği rakamlar kabak tadı vermeye başladı. Bu nedenle önümüzdeki günlerde TÜİK Başkanı hakkında kamu denetçisine başvuracağız." diye konuştu.

"BANKACILIK KONUSUNDA ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER YAPILMAYA HAZIRLANILIYOR"

TBMM'ye verilen bir kanun teklifine değinen Öztrak, şöyle devam etti:

"Saray koridorlarında hazırlanıp iktidar milletvekillerinin ellerine tutuşturulan bu teklifle, sektör yetkililerinin görüşü alınmadan, bankacılık konusunda önemli değişiklikler yapılmaya hazırlanılıyor. Anlaşılan Rekabet Kurumu eliyle mesai saati bitiminde bankalara baskın yapmak yetmedi, şimdi saray eline yeni değnekler verilsin istiyor. Yabancı bankalar bunu gördüğü zaman kaçmaya başlıyor. Yasa teklifinde 'manipülatif ve yanıltıcı işlem yapanlara ceza verilsin.' Bu doğru. Ama ardından başka bir şey geliyor. Neyin manipülatif ve yanıltıcı işlem olduğuna BDDK karar versin diyorlar. BDDK kimin emrinde? Damadın. Bu ne demek?"

Öztrak, BDDK'nin çıkaracağı bir yönetmelikle suçun belirlenemeyeceğini savundu.

Geçen hafta Hazinenin yurt dışından iki ihaleyle aynı gün 4 milyar dolar borçlandığına dikkati çeken Öztrak, bunun bir günde yapılan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yüksek miktarlı borçlanması olduğunu ileri sürdü.

Öztrak, "Borçlanarak alınan sınırlı dövizlerini kamu bankaları eliyle satarak, piyasayı sopayla tehdit ederek, yasaklar getirerek, faizleri suni şekilde aşağıya çekerek Türk lirasının değerini koruyamazsınız. Türk lirasının değerini korumanın tek yolu vardır. O da vatandaşlarımızın kendi parasına olan güvenini sağlamaktır. Bunun yolu da daha fazla üretim, verimlilik." değerlendirmesini yaptı.

"BİR KIVILCIM SICAK SAVAŞ İÇİN YETER" 

Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, İdlib'de rejim güçlerinin yoğun topçu atışı sonucu şehit olan 5 askere rahmet, millete ve ailelerine sabır diledi.

Suriye ve İdlib'de tansiyonun durulmadığını ifade eden Öztrak, sahada her an bir sıcak çatışma için tüm koşulların hazırlandığını söyledi.

Küçük bir kıvılcımın bu durumu sıcak savaşa dönüştürme eğilimi taşıdığına dikkati çeken Öztrak, Türkiye'nin İdlib'deki gözlem noktalarında bulunan askerlerini koruması gerektiğini ancak bölgedeki bazı radikal unsurları korumak için çatışmaya hiçbir şekilde girmemesinin şart olduğunu vurguladı. Öztrak, "Türkiye'nin askeri yığınağı, sadece ve sadece kendi askerlerimizin ve sınırlarımızın güvenliği için kullanılmalıdır." tavsiyesinde bulundu.

Öztrak, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un katıldığı bir televizyon programında söylediği sözleri nedeniyle yürütülen tartışmalara değinerek, şunları söyledi:

"İktidar istiyor ki FETÖ'nün siyasi ayağı tartışılacaksa bunun miladı 17-25 Aralık 2013 sonrası olsun. Öncesi, siyasi ayak tartışmalarına hiç konu olmasın. Ama kimya biliminin temel kanunlarından biridir, 'hiçbir şey vardan yok olmaz, yoktan da var olmaz.' FETÖ denen örgüt 26 Aralık 2013 tarihinde birden ortaya çıkıvermedi. Öncesinde himaye gördü, askeriyeye, adliyeye, camiye ve devletin tüm kılcal damarlarına yerleştirildi. Bunların tümü bizlerin ve devlet organlarının uyarılarına rağmen yapıldı. Şimdi maksat üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi? Eğer FETÖ'nün siyasi ayağı gerçekten ortaya çıkarılacaksa Sayın Başbuğ önemli bir noktaya işaret etti. Üzüm yenecekse ipin ucunu buradan çekerek sarmak lazım. Ama anlaşılan iktidarın derdi üzüm yemek değil. Dert, bağcıyı dövmektir."

"KIBRIS KONUSUNDAKİ DURUŞU EN NET PARTİ CHP'DİR"

Faik Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir basın mensubunun, "Kıbrıs Cumhurbaşkanı Akıncı'nın sözleri var, 'Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır.' siyaseti 1950'lerin sloganıdır. Nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Öztrak, şu yanıtı verdi:

"Bu ülkede Kıbrıs konusundaki duruşu en net parti Cumhuriyet Halk Partisidir. Bunu çok açıkça ifade ediyorum, 1974'de biz neredeysek bugün de oradayız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanının sözleri büyük talihsizliktir ve son derece vahimdir. Hele hele konuşmasının içinde yersiz ve anlamsız bir biçimde Sayın Tayfur Sökmen'in adını geçirmesi kabul edilebilir bir husus değildir. Sayın Sökmen, Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte Hatay davasını sonuçlandırmış kişidir. KKTC adı üstünde bizim gözümüzde bağımsız bir devlettir. Bağımsız bir devlet olarak tanınması için de elden gelen yapılmalıdır. Ama bugün kalkıp da siz KKTC'nin ilhakından bahsetmeye başlarsanız bu kabul edilebilir bir husus değildir. Olsa olsa içerideki seçim baskısı nedeniyle tarih bilincinden yoksun sarf edilmiş sözlerdir diye düşünüyorum."

"İstanbul özelinde tek adayla, blok listeyle seçim yapılmasına yönelik bazı eleştirilerin olduğu belirtiliyor. Buna ilişkin değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Öztrak, ne tür eleştiriler olduğunu bilmediğini belirtti.

Kurultayın o salonda oturan il delegelerinin iradesiyle belirlendiğini anlatan Öztrak, il delegelerinin iradesini eleştirmek gibi bir yaklaşımlarının olamayacağını dile getirdi.

"Dünkü büyük Kudüs mitingine AK Parti ve MHP'den katılım olmadı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Öztrak, dünkü büyük Kudüs mitinginin oldukça görkemli olduğunu belirtti. Öztrak, AK Parti ve MHP'nin bu mitinge katılmamasının kendi tercihleri olduğunu ama orada bulunanlar açısından ve büyük Kudüs davası açısından bunun bir eksiklik olmadığını kaydetti.

"YARIN GENEL BAŞKANIMIZIN GRUP KONUŞMASINDA İZLEYECEĞİZ"

Öztrak, "Genel Başkan Kılıçdaroğlu Yeniçağ gazetesine verdiği röportajda bahsetmişti, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması ile ilgili önergeyi gecenin bir yarısı Sadullah Ergin'e kim dikte etti, talimatı kim verdi dedikten sonra, cevabını da veriyor Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı işaret ediyor. Sadullah Ergin de bugün bir açıklama yaptı, o zamanki düzenleme için 'bireysel değil, iktidar partisinin, Meclis grubunun ortak iradesini yansıtan bir çalışmaydı bu çalışma' diyor. Buna yanıtınız ne olur?" sorusu üzerine Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bunun AK Parti grubunun ortak iradesi haline geldiği görülüyor zaten verilen oylardan. Ama Genel Başkanımızın sözünü ettiği, bu iradenin bu şekilde oluşmasına gece yarısı kimsenin haberi olmadan baskın bir önergeyle bu değişiklik önergesinin verilmesi kim tarafından istenmiştir? Buna bakmak lazım FETÖ'nün siyasi ayağını arıyorsanız, bu işi başlatanı bulacaksınız. Ortak irade haline gelmesi tamam, onda hiç şüphe yok görüyoruz zaten ama ondan önce bunun ortak irade haline gelmesini kim istemiştir, kim başlatmıştır, aradığımız budur."

Öztrak, "Zindaşti ile ilgili HSK soruşturmasında ifadesi alınan savcı ve hakimlerin Burhan Kuzu'nun baskısı üzerine bu kararı verdikleri... Burhan Kuzu cephesinden kendilerine baskı yapıldığını ifade etmelerini nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna da "Bunun gereği yapılmalıdır. Bu iş 17-25 Aralık'tan sonra değil mi?" yanıtını verdi.

"Genel Başkanın gündeme getirdiği ancak çeşitli nedenlerle ertelediği konu vardı 'siyasi ayağı anlatacağım' diye. Yarın grup toplantısında ne göreceğiz?" sorusuna karşılık, "Yarın Genel Başkanımızın grup konuşmasında hep beraber izleyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Sayfa Yükleniyor...