Başbakan Yıldırım'dan Gaziantep saldırısına ilişkin açıklama

Gaziantep saldırısına ilişkin açıklama yapan Başbakan Yıldırım, failin henüz belli olmadığını söyledi. Bakanlar Kurulu sonrası konuşan Yıldırım, "Mısır ile ilişkileri geliştirmekten yanayız" dedi. Yıldırım'ın muhalefete yönelik sıcak mesajları da oldu.

Başbakan Yıldırım'dan Gaziantep saldırısına ilişkin açıklama

Bakanlar Kurulu, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında toplandı. 

Başbakan Yıldırım, toplantı sonrası açıklama yapmak üzere kameralar karşısına geçti.

Gaziantep'te cumartesi gecesi düzenlenen ve son açıklamaya göre 54 kişinin yaşamını yitirdiği terör saldırısına değinen Yıldırım, saldırının failinin henüz belli olmadığını söyledi.

Yıldırım, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin açıklamasını "Sağduyulu açıklamalar güzel ama devamı gelmeli" şeklinde değerlendirdi ve "Mısır ile ilişkileri geliştirmekten yanayız" ifadesini kullandı.

Başbakan'ın muhalefet partilerine yönelik sıcak mesajları da oldu. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrası oluşan ortamı işaret eden Yıldırım, "Bir yandan sağlanan birlik ve kardeşlik ortamını, uzlaşma ortamını devam ettirmek için iktidar partisi sorumluluğunu bilerek daha dikkatli davranacağız. Ülkenin ana meselelerinde muhalefet ve iktidar ayrımı yapmayacağız" diye konuştu.

Suriye meselesine de değinen Başbakan Yıldırım, 'nin ülkenin toprak bütünlüğünden yana olduğunu da "Görüyoruz ki bazı gayretler var, Türkiye'nin güneyinde bir Kürt oluşumu meydana getirmek, başka bölgelerde de başka oluşumlar meydana gelmesine zemin hazırlamak. Bu asla Türkiye olarak bizim kabul edebileceğimiz bir şey değildir" sözleriyle anlattı.

Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"15 Temmuz başarısız darbe girişimi sürecinde başlattığımız dayanışma ve iş birliğini, ülke menfaatleri, Türkiye'nin geleceği konusunda, o günden bugüne kadar büyük bir kararlıkla iyi niyetle devam ettiriyoruz. 7 Ağustos’ta Yenikapı’da yaşanan ve Türkiye'ye yeni kapılar açan o birlik beraberlik, uzlaşma ruhunu devam ettirmek, ülkemizin terörle mücadelesinde, ülkemizin iç ve dış sorunlarını kolayca aşmasında, temel konularımızda beraber hareket etmek, tabiatıyla her bakımdan milletimize ve ülkemize büyük bir katkı sağlıyor. 

Bugün CHP ve MHP liderleriyle yaptığımız görüşmede sayın genel başkanlara ülkemizin başını ağrıtan birkaç temel konuda bilgi verme fırsatı bulduk, özellikle uzun süreden beri devam etmekte olan PKK terörüyle yaptığımız mücadelede geldiğimiz noktayı ve bundan sonraki hareket tarzımızı anlatma fırsatı bulduk. 

Suriye konusunda fikir alışverişinde bulunma fırsatımız oldu. Buradaki Türkiye'nin duruşu çok nettir. Suriye, bugün 6 seneyi bulan bir iç savaşla maalesef enerjisini, günden güne kaybediyor, milyonlarca masum vatandaşı, Suriye vatandaşı ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. 500 bin civarında masum insan da o anlamsız iç savaşta hayatını kaybetti.

Artık akan kanın daha fazla sürmemesi, Suriye'de huzurun ve istikrarın tekrar sağlanması, bizce bölge içi yapılacak en öncelikli ve en önemli işler içerisinde yerini almış durumda. Bu bağlamda burada taraflar var. Taraflar kim  Rejim, diğer taraf kim, Suriye muhalifleri, rejimle mücadele eden muhalifler. Bir de terör grupları DAEŞ, PYD, YPG gibi.

Diğer taraftan da kim var  Koalisyon güçleri var ve rejimin davet ettiği Rusya var. Dolayısıyla bütün bu tarafların, İran ve Suudi Arabistan’ı da buna dahil edebiliriz, bütün bu tarafların, aklı selimle bir araya gelmesi, akan kanın durdurulması, tekrar bütün Suriyelilerin temsil edileceği bir yönetim şeklinin oluşturulması esastır.

Bu bağlamda bizim önemle üzerinde durduğumuz konu çok nettir; Suriye'nin bölünmemesi, toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi, herhangi bir etnik gruba avantaj sağlayacak yeni bir yapılaşmaya izin verilmemesi.

"KABUL EDEBİLECEĞİMİZ BİR ŞEY DEĞİL"

Bizim önemle üzerinde durduğumuz konu nettir; Suriye'nin toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesidir. Bazı gayretler var, Türkiye'nin güneyinde bir Kürt oluşumu meydana getirmek. Bu asla Türkiye olarak kabul edebileceğimiz bir şey değil. 

Esasen Suriyelilerin de kabul edebileceği bir şey değil. Suriye'nin torak bütünlüğü korunmalı, etnik temele dayalı olmayan bütün grupların içinde yer aldığı, kucaklayıcı, kapsayıcı bir yönetimin oluşturulması ve böylece husumetlerin ortadan kaldırılması, bu esastan hareketle, komşu ülke olarak Türkiye, yine yakından ilgili İran başta olmak üzere Rusya, Amerika, hatta bazı Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan’ın da rol alacağı bir modelle artık daha fazla zaman kaybetmeden Suriye’de yeni bir sayfanın açılması hayati öneme sahip.

"BÜTÜN ETNİK YAPILAR TEMSİL EDİLMELİ"

Türkiye olarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü çok önemsiyoruz. Sadece biz önemsemiyoruz, İran da diğer ülkeler de önemsiyor. Orada ayrı ayrı devletçiklerin oluşturulmaya çalışılması veya böyle bir düşüncenin var olması, Suriye'nin bu halinin daha onlarca yıl devam etmesi anlamına geliyor. Bu da zaten büyük bir tahribat yaşayan ülkenin bir daha belini doğrultamaması anlamına da gelir. Bu insanların, geleceği hakkında söz sahibi olacağı tek bir Suriye devletinin oluşturulması, bütün etnik yapıların temsil edilmesi olmazsa olmaz şarttır. Bu işin paydaşları, çözümü bu çerçevede oluşturmak mecburiyetindedir.

İSRAİL'İN FİLİSTİN'E YÖNELİK SALDIRILARI 

Irak'ta da yine taraflarla yakın işbirliği içerisindeyiz. Bütün ülkenin söz sahibi olacağı bir durumun sağlanması için gereken katkıyı vereceğiz. Rusya ve İsrail ile ilişkilerimiz normalleşti. Ancak son zamanlarda İsrail'in sivillere yönelik saldırısının onaylanmadığını ifade etmek isteriz.  Bizim İsrail ile ilişkilerimizin normalleştirilmesi Filistinliler'in haklı davalarına karşı duruşumuzu, onlarla birlikte hareket etmemizi asla engellemez, durdurmaz.

MUHALEFETE SICAK MESAJLAR

Türkiye'nin önünde güzel günler var. Bir yandan sağlanan birlik ve kardeşlik ortamını, uzlaşma ortamını devam ettirmek için iktidar partisi sorumluluğunu bilerek daha dikkatli davranacağız. Ülkenin ana meselelerinde muhalefet ve iktidar ayrımı yapmayacağız. Bütün konularımızı konuşarak, görüşerek ve uzlaşarak çözmenin gayreti içinde olacağız.

"YENİ ANAYASAYA GİDEN YOLDA ÖNEMLİ BİR ADIM"

Milletimiz ayrışma istemiyor. 25 Temmuz'da Sayın Cumhurbaşkanımız 3 parti liderini kabul etti. Sayın Cumhurbaşkanımız görüşmede bazı temel hususlarda anayasa değişikliği yapılması konusunda müşterek gayret gösterilmesini teklif etti. Bu kapsamda bugüne kadar yaklaşık 8-10 görüşme yapıldı. Bazı önemli hususlarda görüş birliğinin sağlandığını da görüyoruz. Bu da memnuniyet verici. Zannediyorum, önümüzdeki 5-10 gün içinde bu çalışma bir noktaya gelecek ve bütün bunlar genel başkanlara sunulacak. Biz de bir kez daha gözden geçirerek, mutabık olduğumuz, anlaştığımız maddeleri Meclis'e getirerek, Meclis'te oylamak suretiyle kısmi de olsa bir değişikliği, milletin ihtiyacı olan ve artık vesayet döneminden kalan maddeleri değiştirmiş olacağız. Böylece tam anlamıyla kapsamlı bir anayasa olmasa bile yeni anayasaya giden yolda önemli bir adımı anlaşarak, uzlaşarak yapabilmeyi başaracağız.

GAZİANTEP SALDIRISI 

Tehdit geçmiş değil. 15 Temmuz FETÖ bir girişimde bulundu. Ondan sonra oluşan boşluğu bölücü terör örgütü hemen doldurdu. Onlar birbirleriyle paslaşarak bu işleri yapıyor. Bunda hiçbir tereddüt yok çünkü aynı merkez bunları yönetiyor. O merkezin amacı da Türkiye'yi meşgul etmek, enerjisini azaltmak, Türkiye'nin muasır medeniyetlere giden yoldaki enerjisini, hızını kesmek.

Bu saldırıyla ilgili tabii çok şiddetli bir patlama, henüz faile ilişkin bir ipucu bulunabilmiş değil. Bu, sadece bir tahmin, görgü tanıklarının anlattıklarından ortaya çıkan bir tahmindir. Yoksa saldırıyı kimin yaptığı, hangi örgüt adına yapıldığı konusunda etken kanaatler maalesef doğru değildir ve toplumu doğru bilgilendirme adına tabii ki onaylanacak bir durumda değildir. Henüz kimin yaptığı, çocuk mudur, büyük müdür... Öyle bir rivayet var. Güvenlik kuvvetlerimiz ona yoğunlaşıyor. Onunla ilgili ipuçları bulmaya çalışıyor ve elde edilenlerle olayın arkasında kimler var, onlar da ortaya çıkarılacak. Bunda hiç şüphe yok. Geçmiş olaylarda yapılan titiz çalışmalar sonucu, hangi örgütle nasıl bağlantılar olduğu ortaya çıkmıştı. Bu sefer de çıkacaktı. Bundan hiçbir tereddütüm yok. 

Örgüt yapılan operasyonlarla sıkıntı içine düştüğü için hunharca faaliyetlerini artırmış görünüyor. 100 ihbarı değerlendirip gereğini yapıyorsunuz bir tanesi kaçınca sonuçları ağır oluyor. İstihbarat birimlerimiz büyük bir gayretle çalışıyorlar. Benzeri olayların yaşanmaması için olağanüstü bir gayret gösteriyorlar.

"MISIR İLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMEKTEN YANAYIZ"

Akdeniz ve Karadeniz'i kullanan ülkeler olarak dostluklarımızı artırmamız lazım, düşmanlıkları azaltmamız lazım. Buna Rusya da İsrail de diğer ülkeler de dahil. Mısır'dan yapılan sağduyulu açıklamalar güzel, bunun devamını getirmek lazım.

Bir darbe olmuştur, darbe sonrası yönetim el değiştirmiştir. Aynı şeyi Türkiye'de denediler, başaramadılar, Mısır'da başardılar. Türkiye'de başarılamaması, bazı dostlarımızı şaşkınlığa uğratsa bile bir kez daha onlar Türk milletinin nasıl bir millet olduğunu görmüş oldu. Dolayısıyla biz Mısır ile ilişkileri geliştirmekten yanayız. Mısır, kültürü, değerleri bizimle çok yakın olan bir ülkedir, halklarımız kardeştir. Yönetimde yaşanan anlaşmazlıklar halklarımıza mağduriyet olarak yansıtılmamalıdır. Dolayısıyla en azından ekonomik alanda, bir siyasi alandaki normalleşme zaman alsa bile ekonomik alanda, turizm, tarım, kültür vesaire gibi alanlarda ilişkilerimizi süratle geliştirebiliriz, buna her iki ülkenin de ihtiyacı olduğunu düşünüyorum."

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Binali Yıldırım
  • Türkiye
  • Gündem
  • Genel

Sayfa Yükleniyor...