Berat Albayrak: FETÖ, IŞİD ve PKK'dan daha tehlikeli

Enerji Bakanı Albayrak, NTV canlı yayınında 15 Temmuz darbe girişimi gecesi neler yaşandığını anlattı. Bakan Albayrak, FETÖ/PDY'nin, IŞİD ve PKK'dan daha tehlikeli olduğunu söyledi.

Berat Albayrak: FETÖ, IŞİD ve PKK'dan daha tehlikeli

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, NTV canlı yayınında Oğuz Haksever'in, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin sorularını yanıtladı.

Bakan Albayrak, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), IŞİD ve PKK'dan daha tehlikeli olduğunu öne sürdü.

Berat Albayrak'a yöneltilen sorular ve alınan yanıtlar şöyle:

Nasıl başladı? Cumhurbaşkanı ilk öğrendiğinde siz de orada mıydınız?

Kabine üyelerimiz basına çıkıp görüşmeler yapıyorlar ama bu yayının mahiyeti farklı. Medya vesilesiyle sizlerin o dönemlerdeki dik duruşunuz için teşekkür ediyorum. Biz o gün gayet sıradan bir gün, akşam oturduğumuz süreçte Beylerbeyi'de bir hareketlilik, orada askerin sivil halka ve polis yönelik yapmış olduğu olağandışılığı aktarmış olduğu bir süreç. İlk telefon konuşmasında biz çok ihtimal vermedik. Muhtemelen sizde ilk gelen bilgilerde aynı şekilde ihtimal vermemişsinizdir. Telefonlar gelmeye, bilgiler gelmeye başlayınca  bir noktadan sonra artık farklı bir psikolojiye farklı bir stratejik adım atma gereğine ihtiyaç duyulduğunu görüyorsunuz. Nitekim artık 3 konuşmadan sonra biz masadan ayrıldık başka bir odaya geçtik sayın cumhurbaşkanımızla. Öncelikli olarak başbakanımız olmak üzere ilişkili kurumları aradık. Ulaşamadıklarımız oldu. Ulaştıklarımız oldu. Özellikle İstanbul ve Ankara’nın güvenliği noktasında ciddi bir stratejinin gerektiğinde hareketle valimiz ve emniyet müdürümüzle, Ankara’daki valimizle irtibata geçerek bu sürecin hızlandırılması, telefonu kapalı olanlar, uçakta olanlar, ulaşabildiklerimizle bu süreci hızla ilerletmeye çalıştık. İnsanların yöneticilikleri, liderlikleri kritik süreçlerde belli olur. Tartışmasız Türk tarihinde belki Osmanlı’da dahil bu kadar kritik bir süreci yaşamıştık. Böyle bir süreci Cumhurbaşkanımız çok soğukkanlılıkla, güçlü, cesur ve hiç heyecanlanmadan yönetti. Belki en ama en kritik cümle bu olabilir.

Siz ilk öğrendiğinizde ne düşündünüz?

İnsan bu tip olayları yaşadığında farklı bir psikolojiye girebilir. Az çok karakterinizi fıtratınızı biliyorsunuz ama kriz dönemlerinde nasıl refleksler verebileceğini de o anlarda tecrübe ediyorsunuz. Nitekim son 10 yılda 'nin yaşadığı ve benzeri farklı krizlerin içinde yer alarak birçok şeye şahitlik ettik. Paralel dediğimiz bu yapıyı çok yakın tanımış olmaktan öte yapacaklarını tanımaktan öte 'nin şu ana kadar gelmiş olduğu olgunluk iklimini de belki biraz yakından bilmekle alakalı kanaatim hiçbir zaman olumsuz olmadı. Hem millet olarak, hem bu ülkenin başındaki liderlik olarak, hem de duruş olarak Türkiye'nin bu süreçten güçlü bir şekilde çıkacağıyla ilgili Cenab-ı Allah kalbine zerre kadar korku, heyecan, sıkıntı, stres vermedi. Bu sürecin yönetilmesi kararlar veriyorsunuz, doğru kararlar vermeniz gerekiyor. Burada biz elimizden geldiğince bu sürece destek olup cumhurbaşkanımızın en doğru kararları almasıyla ilgili elimizden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştık. Ama tüm bu sürecin başından sonuna kadar liderlik işte böyle bir şey, cumhurbaşkanımızın çok başarılı bir süreç yönetti.

Aldığımız bilgilere göre çocukların o sürece tanık olmaması konusu da düşünülmüş galiba.

Biz mümkün olduğunca hissettirmemeye çalıştık. Büyük oğlum 10 yaşında, kızımız 7 yaşında, ufaklık daha 1 yaşında bile değil. Oğlan ve kız daha fazla farkındalar tabi. O süreçteki bizim yansıtacağımız atmosfer ve iklimin onların kişiliğini ve psikolojisini de etkileyeceğinin farkında olarak bunun içinde olayı ekstra sakin şekilde yönetmek için de çaba sarf ettik. Ama oğlan biraz daha büyük olduğu için geçen gece yine konuştum biraz onunla, iletişim kurarak bu süreci mümkün olduğunca doğru atlatmaları, hafızalarında doğru yer etmesi için çaba sarf ediyoruz. Ama hayatta bazı şeyler yaşanıyor yapacak bir şey yok. Keşke yaşanmasıydı ama yaşandı. Öldürmeyen acı güçlendirir sözü var çok sık kullandığım. Yeter ki bunları doğru yönetebilelim. Sadece kendi çocuklarım için söylemiyorum bunları tüm Türkiye içinde muazzam bir kazanım.

Cumhurbaşkanı hanımefendinin ve eşiniz hanımefendinin yaşadıkları, ortam veya durumlarıyla ilgili neler söylersiniz?

Hepimiz birlikteydik. Kararlarımızı aldık ailecek toparlandık helikoptere geçtik. Orada gayet sakin alternatifler değerlendirildi. Helikoptere geçiş ve oradan hangi uçağa geçilecek konusu ki 4 alternatif belirlemiştik. Aydın, İzmir, Bodrum ve Dalaman. Dördüyle ilgili hazırlık yapılıp son saniyeye kadar hangi limana inip uçağa geçeceğimizi de söylemedik. Bu alternatiflerden sonra nereye gideceğimizi de son ana kadar söylemedik. Dolayısıyla gayet soğukkanlı gayet cesur bir ailenin ferdi olarak bir kez daha tüm ailemle gurur duydum.

Uçaktaki istişare toplantısında bir şey var mıydı?

Uçaktan biz telefon görüşmelerine devam ettik. İneceğimiz havaalanı alternatifleri içinde İstanbul Sabiha Gökçen ve Atatürk. Sabiha’da sıkıntı devam ediyor Atatürk’te biz binerken kulenin kurtarıldığı bilgisiyle birlikte o alternatifte masanın üzerindeydi. Sonra pilotun verdiği bilgiler bazı sıkıntılar oluştu. Son dakikaya kadar uçaktaki telefon görüşmeleri içinde kulenin tekrardan sağlıklı şekliyle kontrol altına alındı bilgisi yoktu. O arada devamlı cumhurbaşkanımızı görüşmeler yapıyor. En son kararı Cumhurbaşkanı tüm riskleri göze alıp Atatürk’e karar verdikten sonra oraya inişimizi gerçekleştirdik. O süreç uçakta çok heyecanlı geçti tabi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerimizden jetler geçiyor diyordu kimden oldukları belli miydi o sırada?

Hiç şüphemiz yoktu bu ülkeye hizmet eden pilotlardan olmadığı çok açıktı. Biz kimlik belirtmeden sahte kimlikle havalandığımız bu uçağın inişiyle ilgili sürecin sonraki konuşmalardan ve bilgilerden takip ettiğimiz sürece hem otel, hem helikopter hem uçakla ilgili koordinasyon ve aralarındaki görüşmelerden fark ediyoruz ki oteli helikopteri ve uçağı yakından takip ediyorlar. Ama tam tespit edemiyorlar. Çünkü biz çok gizli strateji ile ilerledik. Kader planında planın da sizin yaptığınızın çok cüzi bir ehemmiyeti yok. Mutlak kaderin sahibi bir şeyi takdir edecekse işte gözünüzün önünden geçer kimse sizi görmez. Böyle bakmak lazım. Burada insanların duası, sevgisi, muhabbeti, Cenab-ı Allah’ın mutlak takdiri her şeyin ötesinde. Üzerimizden geçtiler ama göremediler. Helikopterle biz çıktık onlar geldiler.

Halkın sokağa çıktığı haberi ne zaman geldi? 

Biz otelin önüne geçip canlı bu açıklamayı yaptığı zaman sayın cumhurbaşkanımız içeri girdiğimizde biz canlı yayınlandığını zannediyorduk. Ama sonra öğrendik ki TRT ve Anadolu Ajansı’ndaki sıkıntıdan bu da gerçekleşmemiş. Bu gerçekleşmediği için biz tek tek hemen en hızlı bağlananlarla birlikte siz de dahil Cumhurbaşkanımızın mesajının hemen iletilmesi gerektiği kararını anında orada verdik. Halkın sokağa çıkması da bize telefonla dönen yetkili emniyet müdürlerimiz, valilikler, sivil toplum örgütleri, bize ulaşan eş dost, sivil toplum örgütleri noktasında Taksim’de havaalanında veya en önemlisi köprüde birçok vatandaşımız maalesef şehit oldu köprüde. Halkımızın televizyonda bu mesajı aldıktan sonra başkomutandan, cumhurbaşkanından artık her şeyi bir tarafa bırakıp ülkenin özgürlüğü noktasında sokağa çıkma olayını mütemadiyen takip ettik. Bu tabi güzel bir şey. Ne kadar üzücü bir olay olsa da bu kadar da birleştirici bir olay olması itibariyle de önemlidir.

Havaalanına indikten sonra Cumhurbaşkanı'nın aracı ilerlerken motor kaputunun üzerinde biri vardı. Siz miydiniz o?

Vatandaşlarımız o çağrıya cevap verme noktasında o kadar kalabalık şekilde meydanlara ve havaalanlarına yönlenmişler ki benim hayatımda gördüğüm en yoğun ve coşkulu izdihamlardan birisiydi. Uçaklar tepemizde döndüğü için ben hemen arabadan çıktım. Cumhurbaşkanımızın bir an önce içeri geçmesi lazımdı toplantılar ve güvenlik açısından. İnsanlar etrafı doldurmuşlar müthiş bir sevgi ama bir nevi duygusal bir tepkiyle arabanın üzerine çıkıp vatandaşlarımızın yolu açma ve teskin etme ile ilgili bir müdahalem oldu.

Devlet Konukevi'nde en dikkat çekici aklınıza kazınmış bir an var mı? Sayın Cumhurbaşkanı'nın basın toplantısı çıkışı mesela.

O süreç artık biz indikten sonra artık başka bir safhaya geçtik. Benim şahsi kanaatim birkaç tane kırılma var bu süreçte. Birincisi, cumhurbaşkanımızın halka hitabıysa, ikincisi ordu komutanlarımızın durum açıklamaları, üçüncüsü bizim İstanbul'a inmekse eğer bu ve benzeri kırılmalarla birlikte sürecin tersi dönmesi, halkın meydanlarda daha coşkulu şekilde bu süreci yönetmesi ve ondan sonraki süreçte cumhurbaşkanımız İstanbul'daki devlet konuk evinde hızlı bir koordinasyonla basın açıklaması öncesi ve sonrasındaki süreçte İstanbul'dan tüm olayın koordinasyonunu ve yönetimini daha hızlı ve güçlü şekilde yönetmesi. İstanbul'a geldikten sonraki süreç daha kolay bir süreç. Psikolojinin tersi dönmeye başladığı, halkın ilk şoku atlatıp ne oluyorla ilgili sürecin başlaması ve başkomutanın olaya birinci elden halkın içinde birinci elden yönetmeye başlaması. Biz o gece uyumadık çok yakın şekilde en ince detaya kadar cumhurbaşkanımız süreci yönetti. Boşluk oluşmaması noktasındaki süreç, Akıncı Üssü ile ilgili alınan kararlar, İstanbul emniyetiyle ilgili alınması gereken kararlar.

Bu tür ortamlarda enerji önemli tabi. Bazı yerlerin elektriklerinin olması bazı yerlerin olmaması gerekir belki. Bakanlık neler yaptı?

Maalesef bizim müsteşar bey bir rahatsızlık geçirmişti o dinlenme sürecindeydi ama müsteşar yardımcımız Abdullah beyle bu konuda çok koordineli şekilde belki atılan kritik adımlardan birisi de odur. Kritik üslerin tamamının elektriğinin kesilmesi talimatıyla birlikte o akşam çok önemli bazı adımlar attık. Bakanlığımız enerjinin bu tip durumlarla ne kadar önemli olacağıyla ilgili çok ince ve detaylı bir çalışma yaptı. Nasıl ki bazı yerlerin elektriğinin olmaması önemliyse olması gereken yerlerin takibi hususu da çok önemli. Bu mevziinin kaybedilmesi elektrik sistemiyle ilgili yaşanabilecek bir sıkıntı birçok yeri ve müdahaleyi de olumsuz etkileyebilirdi. Ama bakanlıktaki arkadaşlar tüm Türkiye'deki diğer arkadaşlar, milletimiz gibi başarılı çalıştı.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaveri şüpheli olarak gözaltına alınması veya tutuklu olması şu anda bunun düşündürdüklerini paylaşmak ister misiniz?

Tabi Cumhurbaşkanının yaveri üzerinde değil de askeriyenin içinde ne kadar farklı birimlere, seviyelere, bölümlere kişilerin arasında bu yapının sızdığıyla ilgili bir düşünce vardı, araştırma, rapor vardı. Bu sürecin zamanlaması da acaba hem bu yargıdaki tasfiyeyle, ne kadar bu yaşta ciddi sayıda paralel olma ihtimalinden öte paralel olduğuyla ilgili ciddi tespitler bulunan paşaların veya albayların veya subayların tasfiyesiyle ilgili sorusunu da beraberinde getiriyor. Bundan dolayı mıdır ki YAŞ'tan hemen önce bu işin hızlandırılıyor olması. Bence ihtimallerden birisi bu. Askerinin içinde olsun diğer kurumların içinde olsun hep böyle bir yavaş adım atma daha dikkatli demokrasi ve hukuk kurallarına saygılı hareket etme kaygısıyla bugüne kadar yapıldı bu işler. Artık Türkiye'de ortaya çıkan bu resimden sonra çok daha hızlı şekilde devletin bir çok kurumuna sızmış bu yapının daha hızlı şekilde tasfiye edileceğini düşünüyorum. Nitekim OHAL'in çıkma sebebi de budur. Burada devlete bir OHAL var vatandaşa değil. Devletin bu temizliği hızlı şekilde neticelendirmesiyle alakalı bir OHAL var. OHAL'le birlikte inşallah bu KHK'ların hızlı şekilde uygulanmasıyla birlikte, bu yapıya alternatif oluşturabilecek, soru işareti oluşturabilecek her türlü sıkıntıyı hızlıca tasfiye edeceğiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalefet partisi liderleriyle görüşmesi çok önemli bir gelişme.

Türkiye'nin son dönemde uzun dönemdir beklediği bir resim belki bu. Konu vatanda gerisi teferruattır lafının doğruluğu net bir şekilde bir kez daha ortaya çıktı. İşgal kuvvetleri gelse memleketin içine eylem yapsa bundan daha az zalim olmazdı. Bu yapı Türkiye'de darbe ötesi bir vahşeti de ortaya koydu. Bu resim özelinde Türkiye'de siyaset ve milli irade, artık iş o kadar çığırından çıkmış ki meclisin üstüne, insanların üstüne bombalar, direk öldürme amaçlı emirler meselenin vehameti bu kadar ortadayken tüm paydaşlarla ülkenin geleceği açısından uyumlu ve koordineli birlik ve beraberlik resmini vermemiz lazım. Vatandaş bunu sokakta çok net verdi. Bu resmi kim samimiyetle sürdürmezse sıkıntı burada. Halkta bunun karşılığı verir diye ben düşünüyorum ama bugünkü görüşme bu noktaya nasıl samimiyetle ve açık yaklaşıldığının bir fotoğrafıdır. Bunun inşallah daha uzun süreli daha yapıcı devam etmesi en büyük temennimiz.

Nasıl bir Türkiye ufukta düşünüyorsunuz bütün bu yaşananlardan sonra?

Bu son olayda dahil Türkiye son 10 yılda çok farklı iklimleri tecrübe etti. Bu bize özellikle toplumsal dönüşüm açısından müthiş bir kazanım ortaya koydu diye düşünüyorum.Orda büyük bir küresel çatışmaya doğru gidiliyor mu diye soru var. Doğu-Batı dengesi içinde, ekonomik zenginliğin kaymasına dayalı farklı ülkelerin içine girdiği çatışma özelinde veya enerji kaynaklarının ortaya çıkarabileceği yeni sorunların oluşturduğu sıkıntılar üzerinde küresel olarak ciddi bir çatışma riskiyle dünyanın karşı karşıya olduğunu düşünüyorum. Bu çatışmaların yaşandığı tüm coğrafyalarda, tüm ülkelerde potansiyel olan ülkelerin çoğu bu sıkıntıyı yaşadılar. Ama içeriden ama dışarıdan müdahalelerle. İşte Brezilya, Rusya, Güney Afrika'ydı gelişmekte olan potansiyeli olanlar ülkeler üzerinde. Bunların bir çoğu çok ciddi hasar aldılar. Türkiye'ye bakıyoruz Türkiye'de aynı sıkıntıları yaşamasına rağmen siyaseti ve ekonomisiyle özellikle son 5 yıldır yaşananlara baktığımızda dindik ayakta. Tam tersine ülke ve millet olarak daha da kenetleniyor. Biraz daha var. Bu süreci biraz daha millet olarak içerisinden çıkarsak güçlü şekilde Türkiye'yi başka bir dönem bekliyor. Ama bu konuda da Türkiye'nin bu süreçten daha da güçlenerek daha da ekonomik ve siyasi olarak büyüyerek, ülkesine ve bölgesine daha fazla demokrasi, daha fazla barış daha fazla özgürlük noktasında hizmet ederek katkıda bulunacağından hiçbir şüphem yok.

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın ifadesi bir diğer bugünün önemli konusu.

İfadesinin tamamını okumadım ama özellikle bu terör örgütü başıyla ilgili kısmı ifade ediyorsanız bundan 79 milyon insanın hiç birisinin zerre şüphesi yok zaten. Bu darbenin bunun planlayıcılarının bu yapıyla ilişkisi olduğundan kimsenin şüphesi yok. Bunu teyit eder nitelikte bu. Öyle bir yapı ki bunlarla geçmişten hukuku olan biri olarak ve benzeri olaylara yakından şahitlik ettik. Bu yapının dönüştürdüğü beynini yıkadığı birçok insan sözde benim arkadaşım diyebileceğim birçok insana şahit olduk. Ama bu yapının bu kadar sapkın bir yapıya dönüşebileceği hikayesi tüm Türkiye açısından çok travmatik oldu. Onun için diyorum IŞİD'den, DAEŞ'den veya PKK'dan daha tehlikeli. Çünkü eğitimsiz, cahil, ilkokul mezunu bile olmayan bir adamın zihnini, yıkayarak 13,15,18 yaşında bomba bağlayıp patlatmak daha kolay. Ama profesör, paşa, savcı, hakim bunlar Türkiye'de eğitim açısından, zeka açısından, yetişmişlik açısından belli bir seviyenin üstündeki insanlar. Yurtdışında uzun süredir hukukumuz olan insanlardan bir tanesi 30 yıldır tanıyorsunuz. Konuştuğumuzda bu arkadaş profesör IQ'su yüksek insanlar, sizi bilmem ama benden daha çok olan arkadaşlar bunlar. Konuşurken olayları anlayamıyoruz diyorlar. Bak dedim, bu adam çıksa dese ki ben aslında Türkiyeli değilim, şu dine mensubum filan, bundan sonra A ülkesine B ülkesine biat edeceksiniz dese hocanız ne dersin dedim. Abi o diyorsa vardır bir bildiği diyebilecek kadar marjinalleşen bir yapıydı. Bunun neticesi ülkesine hıyanet edecek noktaya kadar, kendi milletine vatandaşına, annesine, babasına kurşun atacak kadar öldürecek kadar zalimleşebilen beyni yıkanmış bir yapı.

Çıkarsamalar nelerdir sayın bakan?

Herkesin kendine göre bir çıkarsaması olması lazım geldiğini düşünüyorum. Devletimiz tüm bu fotoğrafı çekti. Tüm çerçevenin boyutlarının farkında. Bundan sonraki süreçte çok hızlı şekilde normalleşmesi, tekrardan inşası ve ihyasıyla ilgili süreci el birliğiyle neticelendirmemiz lazım.

Son dakika haberi geldi şimdi, Marmaris'te saldırıya katıldığı belirlenen 3 kişi daha yakalanmış. Kredi derecelendirme kuruluşlarının kredi notu düşürmesi konusu var. İkincisi siyasi ne anlama geliyor?

Ben özel sektörde de bulunduğum dönemde çok sık reyting kurumlarıyla üst düzey toplantılar değerlendirmeler iletişimim oldu. Ne karda siyasi ve ne kadar değil hususunu da az çok biliyoruz. S&P'nin not indirimi ile alakalı husus S&P Türkiye'yi resmi olarak reyt etmiyor. Dolayısıyla o not indirimi piyasada genel bir hava oluştursa da çok fazla bir ehemmiyeti yok. İkincisi bahsettiğiniz yerel para cinsinden not düşürülmesinin de esas baz alınan döviz cinsi olduğu için onun da çok fazla bir önemi yok. Şimdi Ağustos ayı içinde daha da uzayabilir bu değerlendirme sonrası Türkiye'nin notu düşürülebilir mi sorusu gündeme geliyor. Ben şöyle bakıyorum ve yatırımcı da az çok şöyle bakar; baz iyi ve kötü senaryo alternatiflerine göre Türkiye nerede ve ne noktada. Ne kadar siyasi olursa olsun velev ki siyasi olsun sizin durumunuzdur önemli olan. Bütçe performansını bütçe disiplininiz, ihracat ithalat performansınız, borç stokunuz ve piyasaya ekonomik olarak enjekte edeceğiniz pozitif yasal ve yapısal düzenlemelerle ilgili oluşturacağınız iklim. Türkiye zaten iyi bir noktada bunlara göre. Meclis'e birçok düzenlemeyi getirdik geçenler var, geçecek olanlar var. Dolayısıyla en kötü senaryoda dahi hızlı bir şekilde bu süreci yönetebilecek hem kapasitesi, hem altyapısı, hem de Türkiye'nin bundan sonraki üretim odaklı, iç tüketim odaklı hızı bir şekilde ekonomiyi toparlayacak bir süreci de var. Dolayısıyla ben ekonominin kendi dinamikleri içinde bir risk görmüyorum.

Dışarının bu yaşadığımız sürece bakışında bir nüans sezdiniz mi destek açıklamaların. Dışişleri bakanı da tonlarda farklılıklar var dedi. En net destek açıklaması derken Rusya'dan başladı.

Dış politika tarafı bizim söylem alanımız değil. dışişleri bakanımız olsun, başbakanımız olsun cumhurbaşkanımız olsun bu süreçlerde arayanlar, dayanışma gösterenler, Türkiye'nin yanında olanlar muhakkak var. Burada esas konu Türkiye olarak katıldığımız resmi programlarım tamamında ben dünyanın artık içinde bulunduğu bu travmatik iklimde çözüm aradığı ve ciddi bunaldığı bir terör sorunu ile karşı karşıyayız. Diyorum ki, 'sineklerle uğraşmaktan bataklığı konuşmuyorsunuz, çözüm sinekleri öldürmek değil bataklığı kurutmak.' Terör ve teröre destek veren iyi terör örgütü kötü terör örgütü, artık her geçen gün çığırından daha fazla çıkan ve bu çığırından çıkan resim koordinasyon açısından istihbarat örgütlerinin ciddi sıkıntılar yaşadığı bir dünyadan geçiyoruz. Fransa, Almanya, İngiltere, Amerika birçok ülke bu sorunla boğuşuyor. Bu bölgenin özeliden bakarsak Türkiye kadar güvenilir, istikrarlı bir ülke yok. Dolayısıyla bu sosyal sorunlarla içinde, bu güvenlik sorunlar içinde, bu ekonomik sorunlar içinde Türkiye'nin dostluğu, Türkiye'nin stratejik beraberliği tüm bu rasyonel siyasetçilere, akılcı bakan siyasetçilere söylüyorum her zamankinden daha ehemmiyetli ve kıymetli. Onun için sadece Türkiye'nin değil her ülkenin bu terör üzerinde Türkiye'de yaşanan bu süreç üzerinde, Türkiye'de yaşanan bu sürecin konsolide olması özelinde bir kez daha belki son bir kez daha düşünmesi gereken bir süreçle karşı karşıyayız. Bugün Türkiye'nin hem paralel terör örgütü hem PKK, hem PYD ve YPG hem DAEŞ mücadelesi noktasında artık samimiyetle bir işbirliğinin tüm paydaşların göstermesi gerektiği bir dönemden geçiyoruz. Bu artık bir hükümetin, bir cumhurbaşkanının, meclisin problemi değil artık bu olay 79 milyon insanın tamamen kanaatini beyninde kesinleştirdiği bir resimden bahsediyoruz. Bugün bir anket yapsanız ezici bir çoğunlukla bunun arkasındaki yapının kim olduğu ortaya çıkar. O zaman işin teknik, diplomatik müzakere taraflarından öte daha stratejik bir akılla işbirliği çerçevesi önemli. Bugün bu hükümet gelir, başka bir hükümet gider, bu parti gelir bu parti gider ama halkın genetik zihinsel kodlarında 79 milyon ve ondan sonra gelecek nesillerde ülkelerin dayanışması birlik ve beraberliğinin hangi istikamette olduğu unutulmaz.

Sayfa Yükleniyor...