Gazeteciler cephaneyi nasıl değerlendirdi?

Ergenekon soruşturması kapsamında Gölbaşı’nda cephane bulunmasını değerlendiren gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, “Bu ülkenin kendi karanlık geçmişiyle hesaplaşması için ciddi bir kapı açıldı. Umarım bu kapıdan sağlam adımlarla girilir” dedi.

Ergenekon soruşturmasında gözaltına alınan Eski Özel Harekat Dairesi Başkanı İbrahim Şahin’in evinde ele geçirilen bir kroki üzerine Ankara Gölbaşı’nda yapılan aramada çok sayıda silah ve bomba bulundu. NTV yayınına katılan uzman, gazeteci ve siyaset adamları bu önemli gelişmeyi yorumladı.

Ertuğrul Mavioğlu (Radikal Gazetesi Haber Koordinatörü):
“Kayıp Susurluk silahlarından, Susurluk’la alakalı pek çok cinayetten; Sakarya, Bolu, Kocaeli üçgeninde işlenmiş cinayetlerden Fırat’ın doğusundaki cinayetlerden bahsediliyordu. Bir sürü faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma yapılmadığı için bu memleket aslında kendi geçmişiyle hiçbir şekilde yüzleşme durumunda kalmıyordu.

İbrahim Şahin’in gözaltına alınmış olmasını Ergenekon ile Susurluk arasında bağlantı kurmak, gerçek bir kontrgerilla operasyonuna gitme eğilimi olarak değerlendirmiştik.

“GEÇMİŞLE HESAPLAŞMA İÇİN KAPI AÇILDI”
Şimdi bu tür bir operasyonun silah ve krokilere ulaşması, bunun arkasından gelişmelerin çıkma olasılığı o bombaların nerelerde kullandığına dair yapılacak araştırmalar çok zengin bilgilere ulaştırabilir. cinayetler açısından çok zengin bir ülke. Çok bence çok önemli gelişmeyle karşı karşıyayız.

Ne darbe girişimleri, ne yarım kalan operasyonlar... hiçbirinin çok fazla önemi kalmadı. Esas önemli olan bu ülkenin kendi karanlık geçmişiyle hesaplaşması için gerçekten ciddi bir kapı açıldı. Umarım bu kapıdan sağlam adımlarla girilir.

İbrahim Şahin, Susurluk döneminde yargılandı. 6 yıllık hapis cezasıyla kurtuldu. geçirdiği kazanını ardından Adli Tıp’tan rapor aldı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necder Sezer tarafından affedildi. 460 gün yatması gerekirken, onu bile yatmadı.

Ayhan Çarkın’ın ‘Ne 100-200’ü, çok daha fazla insan öldürdük’ şeklindeki açıklaması, Mehmet Ağar’ın ‘bin operasyon yaptık’ demesi... Bu bin operasyonda en kilit kurumun başında bulunması, bu İbrahim Şahin’i özel bir konuma getiriyor. Bu insanlar çok fazla cinayeti ‘hesap vermeyeceğiz’ diyerek işlemişlerdir. Susurluk’tan beri izledik. İdamla yargılanıyorlardı. Ayhan Çarkın, ‘Mahkeme heyeti değişti, biz kurtulduk abi’ dedi.

Gelinen noktada şimdi yeniden bu dosyaların açılma ihtimali doğdu. Susurluk, ‘Dağ fare doğurdu’ operasyon konumuna düşmüştü. Yeni bir dağın yeni bir dağ doğurma ihtimali doğmuş durumda. Bu çerçevede düşünmek gerekiyor.

Silah depoları, ona uygun sivil örgütlenmelerini gerektiriyor. Yakın geçmişimizde Maraş, Sivas, 16 Mart, 1 Mayıs 977 katliamı bu kontrgerilla örgütlenmesinin bir takım tezahülleri olarak karşımıza çıktı.

Ben açıkçası Hrant Dink cinayetinin, 3-4 gencin marifeti olduğuna inanamam.”



Fikri Sağlar (Meclis eski Susurluk Komisyonu üyesi):
“Bu olayı geçmişi araştırma doğrultusunda önemli bir adım olarak değerlendiririm. Susurluk operasyonunun araştırdıklarını “yasadışı” olarak değil, “devletin direktifleriyle yapılması gerekir” diye öven bir tavrın yakalanışı olacaktır bu olay. İbrahim Şahin Susurluk araştırmalarında çok önemli noktalarda bulundu . Birçok olayın içerisinde yer aldığını görüyoruz.

”OLAY MAGAZİNLEŞİYOR”
Gözaltına alınan bazı isimler toplumda infial uyandırıyor. ‘Bu isimler nasıl yan yana gelebilir?’ deniyor. Ve olay siyasallaşıyor, magazinleşiyor. Halbuki olaya bunlardan ayrılarak, çok dikkatle bakılması lazım. Yargının dışına çıkılıyor, bazı hatalar yapılıyor. Ama özür dilenmeli ve hatalar kenara bırakılmalı.

”BENİM İÇİN UMUT”
Türkiye’de 17 bin 547 faili meçhul cinayet dosyası var. Bunun faillerine ulaştığımız anda Türkiye demokratikleşeme yolunda saygın bir ülke olarak dünyada yer alacaktır. İşte, emniyetin bir zamanlar en önemli insanı olan birinin evindeki kroki ile bu silahlara ulaşılması, faili meçhullere ulaşılmasına yol açacaktır. Bu benim için umuttur!

”GİZLİ BİR EL BİZİ ENGELLİYORDU”
Faili meçhul araştırma komisyonu zamanında ‘bir gizli elin çalışmalarını engellediğine’ dair rapor yazıyor. Biz bunu 11 yıldır anlatmaya çalışıyoruz. Kendilerini bu ülkenin gerçek sahibi gibi gören birilerinin, Türkiye vatandaşlarını öldürme hakkını kendinde gördüğüne dair ifadeler var burada. Bunların hepsi işte bu olaylar ile ortaya çıkacak Kontr-gerilla ile ilgili meclis araştırması önergesi bile meclise verilememişti. Bir tipik alınganlık içerisinde olan devletin bazı kurumları, kapıları kapatmıştı. Komisyonlara bilgi verilmemişti. Bunların artık tek tek ele alınması gerekiyor.

”BENZERİ SİLAH DEPOLARI DA BULUNABİLİR”
‘Bu kadar geniş bir şey söylerseniz dağılır’ diye düşünenler olabilir. Şimdi asıl önemli olan budur. Benzeri silah depolarını Türkiye’nin başka yerlerinde de bulabileceğimizi düşünüyorum. Bu silahların niçin depolandığı ortaya çıkabilirse, o zaman Türkiye aydınlanır.

”SUSURLUK’TA DAĞ FARE DOĞURMADI”
İbrahim Şahin, baştan beri önemliydi. Susurluk’ta dağ fare doğurmadı. O gün o şeyler anlatılmasaydı, bugün konuşulan birçok bilgiye ulaşamazdınız. Toplumda bilinçlenme oluştu. Bu bilinç hukuka taşınarak ‘failleri bulunsun’ talebi ortaya çıktı.

Ama bugün de insanların bir kesimi dikkat ve sabırla bunun arkasından bir şey çıkacağına güveniyor. Bugün şansımızı kaybedersek, on sene sonra benzeri olaylarla buraya döneceğiz. Ama bugünden itibaren, elimize geçen şansı dikkatle kullanalım. Hukuk içerisinde kalarak, hukukun üstünlüğüne inanarak bunu yapalım.”



"SİLAHLARI SORDUK, DEVLET SIRRI DEDİ"
Mehmet Elkatmış (Eski Susurluk Komisyonu Başkanı):
“Susurluk, Ergenekon’un içerisindedir. Susurluk’u Ergenekon’dan ayrı düşünmek mümkün değil. Gözaltında bulunan ve tutuklu olan sanıklarda benzerlik var. Bulunan silahlar da bunu teyit ediyor. Susurluk soruşturması sırasında kayıp silahlarla ilgili araştırma yapmıştık. Bir İsrail firmasından birisi vasıtasıyla çok miktarda suikast silahları alınmıştı; bunların birçoğu kayıptı. İbrahim Şahin’e bu silahlar teslim edilmişti. Kayıtlarda gözükmüyordu. Nerede olduğunu sorduğumuzda, ‘Bunlar bizde ama nereye verdiğimizi söyleyemeyiz, devlet sırrı’ denmişti. Eğer bu kişiler emekli olduklarında kendilerine emanet edilen malzemeleri ilgili merciye teslim etmemişler ve birtakım yerlere gömmüşler. Bu silahlar nerede kullanılmıştır? Binlerce faili meçhul olaylar var, acaba bu silahların bir kısmı bu olaylarda mı kullanıldı? Bu araştırıldıktan sonra şaibeler ortadan kalkacaktır.

Bir komutan merdivenden düşüyor, şuurunu kaybediyor. İbrahim Şahin de trafik kazasında hafızasını kaybediyor. Bunlar da şüpheleri üzerine çıkıyor. Bütün bunlar tesadüfi olamaz.

Birileri çıkıp Ergenekon’un avukatlığına savunuyor. Bırakalım da yargı karar versin, herkes gözaltına alınabilir. Keyif için alınmıyordur, sonuçta bir yargı kararı var.”

"KAYITSIZ SİLAHLAR DA VARMIŞ"
Emin Özgül (Gazeteci):

“İbrahim Şahin, öteden beri Susurluk olayında önemli bir isimdi. Bulunan bu silahların Susurluk olayı bağlamında önemli olduğunu düşünüyorum. Zamanaşımı dolayısıyla bazı davalar düştü. Susurluk döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü’ne İsrail menşeili çok sayıda silah getirilmişti. Bunların toplamı 35 bin kiloydu. Bunların arasında el fenerinden, tel makasa birçok özel malzeme vardı. Bulunan silahların türü belli olduktan sonra bu da aydınlığa kavuşacak. O dönemde yapılan soruşturmalar sırasında kayıp olarak bilinen bazı silahlar vardı. Bunların kayıp olduğu kesinleşmişti, ancak Gölbaşı’na bakınca çıkan malzemelerin çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Birtakım kayıtsız silahların da olduğu anlaşılıyor.”

Sayfa Yükleniyor...