Gelecek nanoteknolojide

Sabancı CEO’su Ahmet Dördüncü: “Yüksek teknolojinin getireceği inovasyonlar, içinde bulunduğumuz olağanüstü hallerde şirketlerin ayakta kalması, böyle zor zamanları göreceli olarak daha kolayca geçirmeleri açısından büyük önem arz etmektedir”

Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Ahmet Dördüncü, Ulusal İnovasyon Girişimi (UİG) ile Türk Amerikan Biliminsanları ve Akademisyenleri Derneği (TASSA) tarafından düzenlenen “Nanoteknolojik Ürüne Dönüştürülebilir Araştırma ve Ticarileştirme Konferansı”nda yaptığı konuşmada, günümüzde yüksek teknolojilerin şirketleri, daha ötesinde ülkeleri farklılaştırmada, uluslararası rekabette üstünlük sağlamada çok önemli bir etken olduğunu vurguladı.

Dördüncü, “Yüksek teknolojinin getireceği inovasyonlar, hele şu günlerde içinde bulunduğumuz olağanüstü hallerde şirketlerin ayakta kalması, böyle zor zamanları göreceli olarak daha kolayca geçirmeleri ve geleceğe daha güvenli bakabilmeleri açısından çok büyük bir önem arz etmektedir” dedi.

Dünyada teknoloji alanındaki gelişmelerin baş döndürücü bir hızla gerçekleştiğini ifade eden Dördüncü, şirketlerin ve ülkelerin bu gelişmelere ayak uydurmalarının, hatta öncülük etmelerinin önemli bir husus olarak karşılarına çıktığını, bu kapsamda birçok ekonomistin de “yeni bir sanayi ve bilgi devrimi” olarak 21. yüzyıla damgasını vuracağına inandığı nanoteknolojinin herkesin ilgisini çektiğini kaydetti.

Ahmet Dördüncü, gelecekte kilit bir öneme sahip olacak nanoteknoloji alanında nispeten başlangıç süresinde yetkinlik kazanmanın ve doğru adımları atmanın; ’de güvenlik ve refah seviyesinin yükseltilmesi, rekabetçi ve sürdürülebilir kalkınma hedefi doğrultusunda çok önemli bir adımı teşkil edeceğini vurguladı.

Sabancı Topluluğu olarak nanoteknoloji alanında bazı üretim şirketlerinde önemli Ar-Ge çalışmaları yaptıklarını anlatan Dördüncü, devletin bu konuda verdiği teşviklerden yararlandıklarını dile getirdi.

Dördüncü, nanoteknolojinin Türkiye’ye bir katma değer sağlayabilmesi için nasıl bir süreç izlenmesi gerektiğine ve nanoteknoloji ürünlerinin hayata geçirilmesi için yapılacaklara da değinerek, gerekli altyapının kurulması, finansman kaynaklarının oluşturulması, araştırmaları yönetecek, yürütecek bilim adamlarının yetiştirilmesi, gerekli işbirliği mekanizmalarının kurulması, toplumun tüm katmanlarında bilincin artırılması ve tüm bu sürecin etkin bir şekilde çalışmasını ve desteklenmesini sağlayacak kuruluş ve yasaların ortaya çıkartılması gerektiğini bildirdi.

ENTELEKTÜEL MÜLKİYET EKONOMİNİN İTİCİ GÜCÜ
Eczacıbaşı Topluluğu Üst Yöneticisi (CEO) ve UİG Eşbaşkanı Erdal Karamercan da, ABD’deki Northwestern Üniversitesi’nde dünyanın önde gelen bir nanobilim araştırma merkezi bulunduğunu ve bu merkeze 350 milyon dolar kaynak sağlandığını belirterek, merkezin başında bazı çevrelere göre “dünyanın en önde gelen” nanoteknoloji araştırmacısının bulunduğunu kaydetti.

Bu hikayeden Türkiye için çıkarılacak dersler olduğunu vurgulayan Karamercan, üniversitelerdeki araştırma merkezlerinin önemine, üniversite araştırma merkezlerine ayrılacak kaynakların yaratacağı faydalara ve sadece TÜBİTAK’a fon ayırmanın yeterli olmayacağına işaret etti.

Karamercan, halka arz yönteminin, ticari nitelik taşıyan bilimsel ürünlerin geliştirilmesine katkı sağlayacak bir araç olduğunu ifade ederek, kümeleşme ve uzmanlaşmanın da büyük önem taşıdığını söyledi.

Geleceğin inovasyonda olduğunu belirten Karamercan, geleceğe, bilgi ekonomisi ve entelektüel mülkiyetin ekonominin gerçek itici gücü haline geldiğinden yola çıkarak hazırlanmak gerektiğini belirtti.

Erdal Karamercan, “Bu hikayede hep konuştuğumuz ama gerçekleştirmekte zorlandığımız kavramlar var. Ama bu kavramların her biri tek tek ülkemizde var. Üniversite, işbirliği, kümelenme, girişimcilik, patent ve ticarileştirme, finansman, yaratılan değer, bilim ve sonuçta da gelişmişlik var. Neden ülkemizde olmasın? ‘I have a dream’ cümlesiyle başlayan süreç bugün bizi Barack Obama’ya getirmedi mi?” diye konuştu.

2015’TE 1 TRİLYON DOLARLIK PAZAR
Northeastern Üniversitesinden Prof. Dr. Steven Director ise geleceğin teknolojisi olan nanoteknolojinin spordan tekstile, gıdadan sağlığa çok farklı uygulama alanları bulunduğunu belirterek, 2015 yılında nanoteknoloji ile bağlantılı 1 trilyon dolarlık bir pazardan bahsedilebileceğini söyledi.

Bu teknoloji ile önümüzdeki yıllarda işlerin çok daha farklı şekilde yürütülmeye başlanacağını dile getiren Director, ABD’de üniversite-sanayi işbirliğinin gelişmesini sağlayan iki model hakkında bilgi verdi.

Director, bu işbirliğinde sorun yaşanan alanlardan birinin şirketlerin gizliliğe verdiği öneme karşılık, üniversitelerin bilimsel sonuçların yayınlanmasını istemeleri olduğunu aktardı.

Sayfa Yükleniyor...