Gençler sordu, Obama yanıtladı

ABD Başkanı Obama, İstanbul'daki son programında gençlerle biraraya geldi. Gençlerin sorularını yanıtlayan Obama, Türkiye'nin ABD üyeliği ve Ortadoğu'daki rolüne ilişkin önemli mesajlar verdi.

Gençler sordu, Obama yanıtladı

ABD Başkanı Barack Obama, Tophane-i Amire binasında gençlerle bir araya geldi.


ABD Başkanı Obama, ezan okununcaya kadar yarım saat bir süre olduğunu, soruların bu sürede tamamlanmasını istedi. Obama, oturumun ardından gençlerle tek tek tokalaştı.

Sorulardan önce öğrencilere hitap eden Obama, İstanbul'a şehrin güzel mekanlarını görmek için değil, iki ülkenin ortaklığını yinelemek için geldiğini belirtti.

YENİDEN İNŞA ETMEK İÇİN GELDİM
'nin demokrasisine ve kültürüne olan saygısı, bölgede ve dünyada büyük önem taşıyan bir rol oynadığına olan inancının da gelişinde payı olduğunu ifade eden Obama, ''ABD ve Müslüman dünyasındaki kökleri karşılıklı saygıda olan bir ilişkiyi yeniden inşa etmeyi istediğim için geldim'' diye konuştu.

Obama, ve ABD'nin dostluk ve işbirliğinin uzun bir geçmişe dayandığını vurgulayarak, geçmiş yıllarda bazı zorluklar da yaşandığını, zaman zaman iki ülke arasında ortak değerler bulunduğunun unutulduğunu ifade etti.

HAYALLERİMİZ ORTAK
Barack Obama, ''Dostluğumuza hizmet edecek ortak hayallerimiz olduğunu unutmamamız gerekiyor'' dedi.

Açık, dürüst, canlı ve karşılıklı saygıya dayanan bir diyaloğun kurulabileceği inancını dile getiren Obama, ABD temaslarında yeni bir dönemin başladığını, farklılıklar üzerine odaklanılmaması, etrafa güvensizlik duvarları örülmemesi gerektiğini belirtti.

BAKIŞ AÇISINA SAYGI
''Fikir birliği olmadığı zamanlarda bile birbirimizin bakış açısına saygı duymamız gerekiyor'' diyen Obama, burada ABD'nin diğer ülkelerde daha iyi anlatılmasının da önem taşıdığına işaret etti.

HATALAR YAPTIK, MÜKEMMEL DEĞİLİZ
ABD hakkında bazı kalıplaşmış düşünceler bulunduğunu, ancak bunların yanlış bilgilerden kaynaklandığını söyleyen Obama, ''ABD'nin bencilleştiği, kabalaştığı ve bizim ötemizdeki dünyaya önem vermediğimiz gibi bir algılayış olabilir. Bu benim bildiğim ve sevdiğim ülke değil. Dünyadaki her ülke gibi ABD de hatalar yapmıştır ve mükemmel değildir. Ama 200 yılı aşkın bir süredir daha iyi bir birlik kurmak, daha umut dolu bir dünyaya ulaşmak için çaba sarf ettik'' şeklinde konuştu.

...YOKSA BAŞKAN OLAMAZDIM
ABD'nin çaba gösteren herkesin başarılı olabileceği bir ülke olduğunu kaydeden Obama, ''Aksi takdirde adı Barack Hüseyin Obama olan biri başkan seçilemezdi'' dedi.

Türkiye'deki insanlarla ve Müslüman dünyası ile bir ortaklık kurmanın önemine işaret eden Obama, Türkiye ve ABD'nin dünyanın yeni ekonomisinde geride kalan ülkelere nasıl yardım edeceği, daha müreffeh bir dünyanın nasıl gerçekleştirilebileceği konusunun ele alınması gerektiğini bildirdi.

Burada öncelikli konuların daha fazla çocuğun eğitim fırsatlarına kavuşması, sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, istihdam yaratılması olduğunu anlatan Obama, daha umut dolu bir dünya yaratılmasında verilmesi gereken gerçek sınavların bunlar olduğunu belirtti.

SİLAHLARIN OLDUĞU BİR DÜNYADASINIZ
Obama, daha barışçı ve daha müreffeh bir dünya yaratılmasında gençlere büyük güven duyduklarını vurgulayarak, ''Sizin nesliniz hem dramatik, hem zor değişikliklerin gerçekleştiği bir dünyada yaşıyor. Bilgi ve icraatlara emsal olmayan bir erişiminiz var. Aynı zamanda ciddi zorluklar da var. Değişmekte olan küresel ekonomi, iklim değişikliği, aşırıcılık... Eski ihtilaflar ve yeni silahların olduğu bir dünyadasınız'' şeklinde konuştu.

YENİ DUVARLAR YERİNE YENİ KÖPRÜLER
ABD Başkanı olarak ülkesindeki gençlerin dünyadaki yaşıtlarıyla bir araya gelmesi için çaba harcadığını, bunun her zaman ABD'nin dünya ile temasa geçmesinde etkili olduğunu dile getiren Obama, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Babamın Hawai'ye gelip tanışmasının öyküsünde de bu vardı. Yıllar önce Robert Koleji'nin kuruluşunun da yolu buydu. Çok basit değişim programları aramızdaki duvarları yıkabilir.

İnsanlar bir araya geldiği, birbiriyle konuştuğu, bir deneyim paylaştığı zaman ortak bir insanlık ortaya çıkıyor. Bunlar olduğu zaman da güvensizlik yok oluyor. Aramızdaki küçük farklılıklar ve fikir ayrılıkları yok oluyor ve ilerlememiz burada başlıyor. Dünya sizin yarattığınız dünya olacaktır. Yeni duvarlar inşa etmek yerine yeni köprüler kurabilirsiniz. Ortak paylaşılan bir refah oluşturabilirsiniz. Bu çabalarınızda ABD'de bir dost, bir destekçi, bir ortak bulacaksınız.''



KYOTO'YU İMZALAMAMAK HATA
''ABD'nin Kyoto Protokolü'nü ne zaman imzalayacağı'' sorulan Obama, ABD'nin protokolü imzalamama kararını hatalı bulduğunu, ancak geçerlilik süresi bitmek üzere olması nedeniyle ABD'nin Kyoto'yu imzalamasının artık çok anlamlı olmadığını ifade etti.

Yönetim olarak iklim değişikliği konusunda yıl sonunda Kopenhag'da yapılacak görüşmelere hazırlandıklarını anlatan Obama, iklim değişikliği ile mücadelede enerjinin verimli kullanımının da büyük önem taşıdığını, fosil yakıtlar kullanılarak da karbon emisyonlarının azaltılabileceğini, ancak bunun çok büyük ve maliyetli bir proje olduğunu belirtti.

Obama, üretim şekillerinde değişiklik yapmanın, hem üreticilerin, hem de bunun faturasının yansıyacağı tüketicilerin bazı tepkilerine neden olabileceğini kaydederek, büyük siyasi mücadelelerin yaşanacağı bu konuda mutabakata ulaşmanın önemine işaret etti.

SAF DEĞİLİM
Barack Obama, ''Anıtkabir'deki defteri imzalarken atıfta bulunduğu Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' sözünü hayata geçirmek için ne tür eylemlerde bulunacağının'' sorulması üzerine, bazılarının kendisini fazla idealist bulduğunu, nükleer silahların azaltılmasının, İsrail ve Filistin'in bir araya gelmesinin, İran ile ABD arasında diyalog kurulmasının imkansız olduğunu söylediklerini belirtti.

Obama, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bütün bunlar zor şeyler. Ben saf değilim. Kolay olsaydı şu ana kadar başkası bunu başarırdı zaten. Ama çaba sarfetmezsek, yüksekleri hedeflemezsek hiç ilerleme kaydetmeyeceğiz ve kaydedebileceğimiz çok ilerleme olduğunu düşünüyorum. Başlamamız gereken en önemli nokta diyalogdur. Farklı kültürlerden gelen insanlarla tanışma ve onları dinleme fırsatı bulduğunuz zaman, farklı bir dil konuşsanız, farklı bir dini inanca sahip olsanız bile ailelerinize önem veriyorsunuz. Aynı ümitleriniz var. Kariyeriniz olmasıyla, topluma faydalı olmakla ilgili... Bütün bunlar, dünyanın her tarafından paylaşılan değerler. Bu başlangıç için çok önemli bir nokta.''

MEDVEDEV'LE DİYALOG
Bu noktada gençlerin önemli rol oynayabileceğine işaret eden Obama, Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev'le görüşmelerinde çok iyi bir diyalogları olduğunu, yetişkinlik dönemleri soğuk savaşın gerilediği döneme gelen iki lider olarak birbirlerini sadece düşman olarak gören liderlerden farklı bir tutum geliştirebildiklerini anlattı.

İRAN'A 'NÜKLEER SİLAHLARIMIZI AZALTACAĞIZ' DEMELİYİZ
Karşılıklı anlayışın ötesinde çaba harcamanın da önem taşıdığını söyleyen Obama, burada ABD'nin sorumlu davranarak, bazı konularda liderlik yapması gerektiğini belirtti.

ABD Başkanı, şöyle konuştu: ''İran'a 'Nükleer silah geliştirmeyin. Çünkü bölgede siz bunu yaparsanız, herkes isteyecek. Ondan sonra nükleer silah yarışına gireceğiz. Bu herkes için tehlikeli olacak' dersek, 'Biz aynı zamanda kendi nükleer silahlarımızı azaltacağız' diyebilmeliyiz. Bu iddialarımızda en azından ahlaki bir adım atmış oluruz.''



Obama, bir öğrencinin ''Söyleşilerinizden birinde Türkiye'nin AB üyesi olmasını istediğinizi söylediniz, ama Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy 'Bu ABD'nin değil, AB ülkelerinin kararıdır' demişti. Fikriniz nedir ve sayın Sarkozy neden bunu söyledi? Bunun Ermeni iddiasıyla ilgisi olabilir mi'' şeklindeki sorusuna şöyle cevap verdi: ''Doğrudur, ABD, AB üyesi değildir, dolayısıyla bu bizim kararımız da değildir. Ama bu benim fikir sahibi olmamı da önlemiyor. Avrupalılar ABD'nin politikaları hakkında çok uzun bir süre fikir sahibi oldular. Bunun karşılığını göstermekte bir yanlış olduğunu düşünmüyorum. Dostlar böyle yapar. Düşüncelerimiz hakkında dürüst konuşuyorum. Ben Türkiye'nin AB'ye katılmasının doğru bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Türkiye, NATO üyesi olabiliyorsa ve müttefiklerini korumak ve desteklemek için askerlerinin hayatını tehlikeye atabiliyorsa o zaman neden Avrupa'ya, örneğin kayısı satamasın veya seyahat ve dolaşım özgürlüğü neden olmasın. Bunun doğru bir şey olduğunu düşünüyorum ve Avrupa'nın çeşitliğini gösteren güçlü bir işaret göndereceğine inanıyorum. Başkan Sarkozy iyi bir dostumdur, müttefikimizdir ama dediğim gibi dostlar zaman zaman fikir ayrılığına düşebilir. Onun bu konudaki tutumu hakkında çok uzun bir görüşmem olmadı. Ama ümit ediyorum ki zamanla bu sonuçta gerçekleşecektir. Onun muhalefetinin Ermeni konusuna ilişkin olduğunu düşünmüyorum. Onun, Türkiye'nin entegre olması konusunda güven duymadığını düşünüyorum. Türkiye'ye geldiği zaman ona bu konuda soru sorma fırsatınız olur mutlaka.''

TÜRKİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUYACAĞIZ
''Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devletine izin verip vermeyecekleri'' de sorulan Obama ''Biz çok netiz, çok açığız Türkiye'nin toprak bütünlüğüyle ilgili. Türkiye bizim müttefikimiz ve NATO müttefiklerinin yaptığı şeyin bir parçası da müttefiklerimizin toprak bütünlüğünü korumaktır'' dedi.

Obama, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dolayısıyla Türkiye'nin parçalanmasına yönelik herhangi bir şeye karşı olmaya devam edeceğiz. Ve şunun da aynı zamanda önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye'deki Kürt azınlığının bu toplumda ilerlemeye, özgür bırakılmasını ve eşit fırsatlara erişebilmelerini... Sayın başbakan ve cumhurbaşkanının da bu konuya bağlı olduğunu düşünüyorum. Dini azınlıklar olsun, etnik azınlıklar olsun, bir bütünün parçası olmalarının sağlanması gerektiğini düşünüyorum ve bunun önemli olduğunu düşünüyorum.''

BUSH'LA FARKIM ZAMANLA GÖRÜLECEK
Obama, bir soru üzerine, eski ABD Başkanı George W. Bush ile aralarındaki farka da değindi. Barack Obama, politikalar konusunda Bush'tan çok farklı olmayacağı görüşlerine karşılık olarak, bunun zamanla sınanacağını ifade etti.

Devlet mekanizmasında ilerlemenin yavaş bir süreç olduğunu belirten Obama, Irak konusundaki görüşlerini şöyle özetledi: ''Ben Irak'taki savaşa karşı çıktım, kötü bir fikir olduğunu düşünüyorum. Oradan askerlerimizi çektikçe şiddete dönüşebilecek bir çöküntü görmemek için bunu yavaş ve dikkatlice yapmamız gerektiğini düşünüyorum. İklim değişikliğine George W. Bush'tan daha fazla önem veriyorum. Bu da ışıkların hepsini söndüreceğiz anlamına gelmiyor. Ben sadece zaman içinde farklı bir sonuç verecek olan politikaları harekete geçirmeye başlayabilirim demektir.''



Terörün sadece ABD değil, dünya için çok büyük tehdit oluşturduğunu, bu konuda hiçbir sempati ve hiçbir sabrı olmadığını ifade eden Obama, şunları söyledi: ''Masum insanları siyasi bir amaçla havaya uçurmayı kabul edemiyorum. Bunun doğru bir yöntem olduğuna inanmıyorum. Dolayısıyla ABD'nin NATO ve dünyanın çeşitli yerlerindeki müttefiklerinin El Kaide tehdidini yok etmek için gerekenleri yapması gerektiğine inanıyorum. Bunun adil bir şey olduğunu düşünüyorum. Bu sadece askeri yöntemlerle olmaz. Pakistan'da, Afganistan'da insanlara eğitim fırsatı sunabilmek de başka bir yoldur. Uçakların binalara çarpması ve masum insanların hayatını kaybetmesine karşı çabalarım sürecektir ve ben bunun için özür dilemeyeceğim. 4-8 yıl sonra ardınıza baktığınız zaman 'Yaptığı şeyler çok farklı değildi' dersiniz belki ama bütün bu konularda ilerleme kaydetmiş olurum.''

DOSTLUĞUMUZ AB'DEN BAĞIMSIZ
''Türkiye'nin AB üyeliğinin ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceği'' de sorulan Barack Obama, Türkiye-ABD dostluğunun AB üyeliğine bağlı olmadığını söyledi.

Türkiye, AB üyesi olmasa bile Amerika'nın ikili ilişkileri ve NATO ittifakı içerisindeki ilişkilerinin ilerlemekte ve güçlenmekte olacağını vurgulayan Obama, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile ikili ilişkilerin geliştirilebileceği çeşitli alanlar hakkında görüşmeleri olduğunu belirtti.

Ticareti nasıl ilerletecekleri konusuna da değindiklerini anlatan Obama, ''Çok önemli bir ölçüde ülkelerimiz arasındaki ticareti artırabiliriz. Türkiye-Amerika ilişkilerinin odak noktası her anlamda askeri olmuştur, bu yüzden buradaki gelişmelerin çok önemli olabileceğini düşünüyorum'' diye konuştu.

BENİM KÖPRÜ KURACAĞIMI DÜŞÜNÜYORLAR
Obama, kendisinin ABD Başkanı seçilmesinin ''Amerika'nın hala fırsatlar ülkesi olduğunu'' gösterdiğini söyledi.

Kendisinin etnik bir azınlıktan geldiğini anımsatan Obama, ''Mükemmel olmasak da toplumumuz şunu kanıtlamaya devam etmiştir: Irk ayrımcılığı azaltılmıştır, eğitim fırsatları herkes için hala vardır. Halkımın, ailesinde Müslümanlar olan bir insan olarak, benim dünyanın çeşitli yerlerinde kültür köprüleri inşa etmekte yardımcı olacağımı düşündüklerini düşünüyorum'' diye konuştu.

Amerikan halkının çok umut dolu ve doğasında çok iyimser bir millet olduğunu söyleyen Obama, şunları kaydetti: ''Aklımıza koyduğumuz her şeyin imkanı olduğunu düşünen bir halkız ve sanırım dünya da bunu takdir ediyor. Bazen insanlar dünyanın nasıl işlediğine dair yeterince gerçekçi olmadığımızı düşünebilir. 'Tarihe bakmadan dünyayı yeniden yaratabileceklerini düşünüyorlar' denebilir. Medeniyetlerin tarihine bakacak olursak ABD hala çok yeni. Ve dönüşümlerin çok hızlı olabileceğine inanan, siyasette, ekonomide, bilim ve teknolojide değişimlerin bir gecede gerçekleşebileceğini düşünen bir millet olduğumuz düşünülüyor bazen. Ülkemin, dünyanın değişiminin mümkün olduğunu düşünmesi bence iyi bir şey. Eski iddialarda kalmak zorunda değiliz. Ülkeler arasında yüzyıllık, bin yıllık tartışmalar var. Uzun zaman öncesinden kalan şeyler sebebiyle ülkeler hala kızgın birbirine. ABD'nin sunabileceği şeylerden biri de şu: her zaman ileriye bakmak, geriye bakmak değil.''



ERDOĞAN'A BÜYÜK SAYGIM VAR
''Davos'ta Başbakan Erdoğan'ın yerinde eğer siz olsaydınız, aynı tutumu sergiler miydiniz'' şeklindeki soru üzerine de Obama, ''büyük saygı duyduğu'' Başbakan Erdoğan ile daha önce de telefonda ve Londra'da G-20 Zirvesinde temasları ve Türkiye'deki ziyaretleri sırasında görüşmeleri olduğunu belirtti.

Obama, ''İyi bir insan olduğunu, bölgede ve dünyada barışın ilerlemesini çok isteyen ve bunun için çok çaba sarfeden biri olduğunu düşünüyorum. İsrail, Suriye gibi taraflar arasındaki anlaşmazlık konularında çaba sarfetmekten çok büyük gurur duyduğunu söyleyebilirim. Türkiye de özel bir konuma sahip, çok özel bir katkısı olabilir.

Ben Davos'ta değildim. Dolayısıyla sayın Başbakan'ın tepkisi ve tepkiye neden olan şeyleri ele almam uygun olmaz. İnanıyorum ki Ortadoğu'da barış mümkündür ve bunun iki devletli bir çözümden kaynaklanacağını düşünüyorum. Bunu başarmak için iki tarafın da uzlaşması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda siyasi irade ve cesaret gerekiyor. ABD'nin veya Türkiye'nin rolü insanlara ne yapmaları gerektiğini söylemek değildir, ama diyaloğu ilerletmekte, cesaretlendirmekte onlara iyi birer dost olabiliriz.''

ORTADOĞU SORUNUNU ANNELER ÇÖZER
Filistin ve İsrail'deki annelerin çocukları için aynı şeyleri dilediğini, çocuklarının şiddete uğramasını, aşağılanmaya maruz kalmasını istemediklerini anlatan Obama, ''Biz sadece anneleri görev başına getirsek bazı şeylerin çözülebileceğine inanıyorum. Geçmişi değil geleceği düşünmek... Bu ruhla barış sürecinin ilerlemesi mümkün olacaktır'' diye konuştu.

İsrail ve Filistin'deki durumun sürdürülebilir olmadığını, İsrail'e karşı düşmanlık arttıkça İsrail'in daha az güvenli bir yer haline geldiğini, Filistin'in de ekonomisinin sıkıntıya girdiğini söyledi.

BAŞKALARININ GÖZÜNDEN BAKABİLMEK...
Obama, şöyle konuştu: ''Müslüman dünyasında her şeyin İsraillilerin suçu olduğu düşüncesi dengesiz bir düşüncedir. Çünkü her sorunun iki yönü vardır. Bu, şu demek değildir; bir taraf hata yaptı ve kınanmaması gerekiyor demek değildir. Ama bir sorunun daima iki yönü vardır. Yahudi arkadaşlarıma da aynı şeyi söylüyorum. Filistinlilerin bakış açısından görmeniz gerekir diyorum. Başkalarının yerinde durmayı onların gözünden bakmayı bilmek... Barış böyle temin ediliyor.''

Sayfa Yükleniyor...