'Gitmek istediğiniz yere kadar yolunuz var'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP'lilere seslenerek "Çıkmışlar, bizi sine-i milletle tehdit ediyorlar. Eğer siyaset üretemeyecekseniz, eğer çözüme katkı sağlamayacaksanız hiç kusura bakmayın, gitmek istediğiniz yere kadar yolunuz var" dedi.

'Gitmek istediğiniz yere kadar yolunuz var'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezinde AK parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.

Erdoğan, Afyonkarahisar'daki mühimmat deposunda meydana gelen patlamada şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, acılı ailelerine, TSK'ya ve millete başsağlığı, yaralanan askerlere de acil şifalar diledi.

Olayla ilgili adli ve idari soruşturmanın devam ettiğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Afyonkarahisar'da meydana gelen olaydan dolayı milletçe hepimizin acısı büyük, hepimizin yüreği yanıyor. Demokrasilerde hiç kimse ve hiçbir kurum layüsel değildir, hiç kimse şüphesiz ki eleştiriden azade değildir. Elbette siyaset kurumu, sivil toplum örgütleri medya son derece haklı olarak gerekli soruları sormakta ve bunlara cevap aramaktadır, ancak demokrasinin standartları yükselirken, toplum daha açık daha şeffaf bir noktaya ilerlerken yani bir değişim sürecini yaşarken bizdeki artık bu doğru bilgilenme anlayışının da yeniden ele alınması gerekiyor.

Her olay, her acı hadisenin arkasından ortaya konan tavır; maalesef eleştiri boyutunu aşıyor olayı aydınlatma, olayla ilgili doğru soruları sorma boyutunu aşıyor ve tam anlamıyla bir linç kampanyasına dönüşüyor. Bakıyorsunuz önce sosyal medyada tamamen dedikodular, tamamen söylentiler, çoğu zaman da yönlendirmeler aracılığıyla bir linç atmosferi oluşuyor. Ardından yine yazılı ve görsel medyada soru sormak, sorulara cevap aramak, olayı aydınlatmak, olayla ilgili haber aktarmak gibi hedefler aşılıyor ve sansasyon ve yarış saiki hadiselerin ve gerçeğin önüne geçebiliyor. Aynı şekilde muhalefette demokratik bir hak olarak hadisenin aydınlatılması ve sorumluların tespit edilmesi hedefinden çıkıyor her hadiseyi siyasi bir rant, siyasi bir fırsatçılık noktasına getirebiliyor.''

Birkaç gündür Afyonkarahisar'daki patlama ile ilgili sergilenen tavra dikkat çeken Erdoğan, bir olay veya olayı aydınlatmaktan çok, bir kurumu, o kurumla birlikte hükümete yönelik bir linç hareketinin çıktığını ifade etti.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Mesele Afyonkarahisar'daki patlama meselesi olmaktan çıkıyor. Bakıyorsunuz çok farklı bir mecra, boyut kazanıyor ve topyekun bir karalama ve bir linç kampanyasına dönüşüyor. Bu toplu linç kampanyası sadece bir kurum, birkaç kurum için de yapılmıyor. Biz hükümet olarak 10 yıldır hukuk devleti anlayışını kökleştirip, devlet kurumlarını daha şeffaf hale getirirken devlet içindeki yanlış anlayışlar ve odaklarla mücadele ederken şu hususu defalarca vurguladık. 'Bir kişinin, bir grubun hatası o kurumun tamamını bağlamaz' dedik. Ama bakıyorsunuz muhalefet tarafından, medya tarafından bir kurum içinde yapılan hata, anında tüm kurumu, o kurumun tüm mensuplarını, tüm çalışanlarını hedef alan bir kampanyaya dönüştürülüyor. En tepeden en alt kademedeki kurum çalışanlarına kadar motivasyonu kırmak, heyecanı yok etmek, azmi ve gayreti ortadan kaldırmak için sistemli bir linç girişimi uygulanıyor.

Beytüşşebap'ta jandarma personelinin kaldığı lojmanlardan göstericilerin korkusuyla Türk bayrağının indirildiğine dair birtakım haberler yapıldı. Böyle haberler yapılınca halkımız da çok tabii olarak reaksiyon gösteriyor, ama olayın aslına bakıyorsunuz Türk bayrağını indirmek gibi bir durum asla ve asla yok. Türk bayrağının zarar görmesini engellemek için oradaki birkaç erimiz, yapılan iyi niyetli bir girişimle, orada bayrağımızı korumak niyetiyle bayrağımızı oradan alıyorlar. Bu tabii ki orada vatandaşlarımızı olduğu gibi batıda da vatandaşlarımızı ciddi bir reaksiyona sevk ediyor.''

'BOĞAZA KARŞI KEYİF ÇATAN BEYEFENDİLER...'
''Çok açık konuşuyorum, oynanan oyunu, uygulamaya konulmak istenen senaryoyu bildiğim için çok açık konuşuyorum, çok ağır konuşuyorum. Kurumlara yönelik, kurum personelinin motivasyonunu kırmaya yönelik, milleti galeyana getirmeye yönelik bu girişimler en hafif tabiriyle sorumsuzluktur, alçaklıktır'' diyen Erdoğan, şunları söyledi:

''Bu beyefendiler; Boğaz'a karşı keyif çatarken, televizyonlarının karşısında, çerezlerini alkollü içkileri ile yudumlarken, orada vali, kaymakam, asker, polis, korucu, istihbaratçı canını ortaya koyuyor. Bir çocuğun, bir kadının arkasına saklanarak alçakça mermi yağdıran terörist karşısında bizim güvenlik güçlerimiz canlarını siper ediyor. Hele hele bazıları eşleri ile çocukları ile oradalar. O zavallı çocuğun, o kadının kılına zarar gelmemesi için onlar görüyorsunuz kan kusuyorlar ve 'kızılcık şerbeti içtim' diyor oradaki görevli kardeşlerim.

'YA SENİN EHLİYETİN NE?'
Ama burada beyefendiler, büyük bir konfor içerisinde, boğaza nazır villalarında, her türlü saltanatları ile beraber köşelerinde ahkam kesiyorlar. Güvenlik güçlerini linç etmek için elinden ne geliyorsa onu yapıyorlar. Bakıyorsun birisi çıkıyor, ne düşüklüktür ya, kalkıyor Genelkurmay Başkanı'mızı ehliyetsizlikle suçluyor, bakıyorsunuz ÖSYM Başkanı'nı ehliyetsizlikle suçluyor. Ya senin ehliyetin ne? Yani köşelerinizden veya televizyon ekranlarınızda yaptığınız saldırılarla size verilen ehliyet mi var bir yerlerde? Yani 40-45 yılını bu ordunun değişik kademelerinde hizmet ederek geçirecek, ondan sonra da gelip Genelkurmay Başkanı olacak bir insana, sen kalkacaksın utanmadan sıkılmadan 'hükümete yalakalık yapıyor' diyeceksin. Böyle terbiyesizlik olmaz. Biz şu anda ordumuzun terfi mekanizmaları neyse teamülü bugüne kadar aynen uyguladık. Bu beyefendileri rahatsız ediyor. Çünkü beklentileri farklı.

ÖSYM'nin başındaki arkadaşımız; değerli bir bilim adımı. Eksikleri, hataları olabilir doğrudur. Ama kalkıp bu iktidara yalakalık yapılıyor gibi terbiyesizce bir yaklaşımın içine girme hakkını sana kimse vermez. Aynı şekilde bir tanesi başlık atmış 'Medyaya çattı' Tabii çatacağım canım. Siz hükümete çatacaksınız, siz AK Parti iktidarına çatacaksınız, AK Parti'ye çatacaksınız, elinizi taşın altına zerre kadar koymayacaksınız, biz bunun karşısında susacağız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, biz şeytan olamayız. Biz bu oyunun farkındayız.''

'TERÖRÜ KAZANÇ KAPISINA DÖNÜŞTÜRENLER VAR'
Millete sevdalı olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Biz bu milletin efendisi değiliz. Ama o köşelerinde yazı yazanlar efendiliğe soyunmuş olanlardır. Onların birçoğunun patronları, istisnalar kaideyi bozmaz onlara saygım var, onlar efendiliklerini çok farklı yerlerde, farklı şekilde sürdürüyorlar. Biz ise milletimizin hizmetkarı olarak 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarında hizmet yürütüyoruz.

Bir gün atlamıyoruz ki bu ülkede bir yerlerde hizmetlerimiz vücut bulmasın. Böyle çalışıyoruz. 30 yıldır devam eden terörden dolayı yurt içinde olduğu gibi, yurt dışında da kendisine bir kazanç tezgahı kurmuş olanlar var. Terörü bir rant aracına, bir kazanç kapısına dönüştürmüş olanlar var. Terör güvenlik güçlerini, masum sivilleri, devleti ve hükümeti hedef alırken teröre karşıymış gibi durup terörle birlikte kendi hırsları için hükümeti ve kurumları hedef alanlar var.

Hükümet yıpratsın da Türkiye'ye ne olursa olsun anlayışı Türkiyeli bir anlayış değildir, yerli bir anlayış, milli bir anlayış değildir. Eğer sen bugün hükümet yıpranıyor diye sinsice ellerini ovuşturup teröre zımni destek verirsen o terör yarın çıkar gelir seni de vurur. O zaman yanında kimseyi bulamazsın. Mecburen teröre boyun eğersin. Ama biz teröre asla boyun eğmedik, asla da boyun eğmeyeceğiz.''

''BU NE DENSİZLİKTİR?'
Yaptığı konuşmada, AK Parti Hakkari İl Başkanı Abdülmecit Tarhan'ın kaçırılmasına değinen Başbakan Erdoğan, CHP'li yöneticilerin Tarhan'ın evini aradığını ve daha sonra konuyla ilgili bir açıklama yaptığını ifade etti.

Bu açıklamada, ''AK Parti aramadı, biz aradık ve bizden yardım istediler'' ifadelerinin kullanıldığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Ya bu ne densizliktir? Aile bu yayını duyuyor ve kahroluyor. Aldığım cevap aynen şu: Başbakanım, burada terörün uzantısı bir partiyle elele, kolkola miting yapan bir anamuhalefetin başkanından ya da yardımcısından ben yardım alacak kadar düştüm mü?

Bizim kaçırılan kardeşlerimizin içerisinde 56 gün, 2 ay, 3 ay kaçırılan kardeşlerimiz var. Şu anda hala bölücü terör örgütünün elinde olan öğretmenlerimiz var, hemşirelerimiz var, askerimiz var. Bakıyorsunuz bir kısmını şu veya bu sebeple bırakıyorlar, ama bir kısmını hala ellerinde tutuyorlar. Bunlarda zerre kadar onur olursa, zerre kadar kişilik olsa bunların yapması gereken, senin hesabın kiminle arkadaş? O kaymakam adayının seninle ilgili nesi var? Hizmetkar o orada. Sen yolda gideni alıkoyuyorsun, yolda gideni kaçırıyorsun. Onur bu değil, kişilik bu değil, şahsiyetli duruş bu değil. Gerek dağın ve uzantısının onurlu bir duruşu yok. Bunlar onursuzdur.

'YA KANDİL, YA TBMM'
Terör örgütü ve uzantısı iki tercih yapacak. Ya Kandil, ya TBMM. TBMM'de kalmayı düşünüyorlarsa saygı görürler, karşılık görürler. Ama 'hayır' diyorsa o zaman onlar için tek bir yer var Kandil. Buyursunlar Kandil'de yollarına devam etsinler. Kalkacaksın teröristlerle kucaklaşacaksın, sarmaş dolaş olacaksın ve ondan sonra da sıkılmadan diyeceksin ki 'Biz merhaba' dedik. Artık merhabanın adresi de değişti. Bununla ilgili olarak da zaten bütün medyada çıkan bu görüntüler yargıya çok ciddi bir suç duyurusudur. Yargı inanıyorum ki gereğini yapacaktır. Ondan sonra Parlamento'ya düşen bir görev varsa biz de Parlamento olarak gereğini yapacağız. Çünkü bu Parlamento yol geçen hanı değildir. Demokrasi, özgürlük mücadelesi verenlerin, samimi olarak bu millete hizmet etmek isteyenlerin yeridir.''

'EY CHP, EY MHP GELİN SİVAS'IN ÖTESİNE GEÇİN'
Yurt içi ve yurt dışında yürütülen sinsi kampanyaları boşa çıkararak terörün enstrümanlarını tek tek ellerinden aldıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, bütün bunları yaparken tarihte hiç görülmemiş bir şekilde koordinasyon, cesaret ve kararlılıkla terörün üstüne gittiklerini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Herkes sorumlu bir şekilde sorusunu soracak, herkes eleştirisini doğru bilgiye dayalı olarak yapacak, ama elim bazı hadiseleri, elim hataları kullanarak hiçbir kurumun yıpratılmasına, terörle mücadele azminin topyekun hedef alınmasına asla müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz. Sınırdaki askerin, polisin, korucunun, istihbarat görevlilerinin kalbini kırmaya, şevkini kırmaya, motivasyonunu yok etmeye yönelik bu girişimleri, bu haberleri, bu manşetleri atanları da onları yönlendirenleri de deşifre etmeye devam edeceğiz. Kusura bakmasınlar.

Milletim, kimin terörün karşısında kahramanca mücadele ettiğini, kimin de açık ya da gizli teröre destek verdiğini çok net olarak görüyor. Millet en iyi hakemdir. İnanıyorum ki milletim bunlara gereken cevabı da yeri ve zamanı geldiğinde bir kez daha verecektir. Ey CHP, ey MHP gelin Sivas'ın ötesine geçin. Orada çalışmalara katılın. Tabela partisi olmayın. Halkın arasına karışın. Bu işi sadece AK Parti'ye bırakmayın. Siz de bu çalışmaları gelin yapın. Ama yapamıyorlar. Seçimden seçime, yaptıkları bu.''

'BİZ DAMDAN DÜŞENİZ, SORUMLULUK NOKTASINDAYIZ'
Erdoğan, AK Parti olarak, yola çıktıkları andan itibaren, terörün topyekun bir mücadeleyle, toplumun bütün kesimlerinin mutabakatı ve ortak hareketiyle çözüleceğini çok samimi şekilde savunduklarını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, sürekli olarak, ''Biz işin birlikte yapılabileceğini söylüyoruz, ama iktidar bize cevap vermiyor'' dediğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Ya ayıptır. Bunları sen şimdi mi konuşuyorsun? Biz bunları 14 Ağustos 2001'den beri söylüyoruz. Hiçbir zaman ortak bir mücadeleye bizimle ne mensubu olduğun parti, ne diğerleri gelmediler. Randevu dahi vermediler'' dedi.

Kendilerinin bu konuda randevu istediklerini, Kılıçdaroğlu ve arkadaşları ile görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, bu görüşmeden sonra CHP heyetinin ''10 maddelik öneri'' diye medyaya açıklama yaptığını ifade etti.

Burada öneri değil, tespit olduğunu Kılıçdaroğlu'na da söylediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, o günden bugüne aylar geçmesine rağmen bir öneri gelmediğini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bunların öneri, hazırlık diye bir şeyleri yok. Bunlar kendilerinin candaş, yandaş medyalarıyla beraber hep bir şey oluşturmaya gayret ediyorlar. Biz ise şu anda işin içindeyiz. Damdan düşeniz. Sorumluluk noktasındayız. Yapmamız gereken neyse onu yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz.

'GİTMEK İSTEDİĞİNİZ YERE KADAR YOLUNUZ VAR'
Biz her zaman, 'Terör örgütüyle aranıza mesafe koyun' dedik. 'Terörü lanetleyin' dedik. 'Sorunun bir parçası olmaktan çıkın, gelin çözümün bir parçası olun' dedik. Ne yazık ki, terörün uzantısı olan bu siyasi parti, terör örgütüyle arasındaki ipleri koparamadı. Bu siyasi parti, Doğu'daki, Güneydoğu'daki seçmenin, kendisine oy verenlerin partisi değil, terör örgütünün siyasi uzantısı olmayı tercih etti. Bu siyasi parti, milletin hizmetkarı olmayı değil, terör örgütünün güdümünde hareket etmeyi tercih etti. Bu siyasi parti, çözümün değil, sorunun bir parçası olmayı tercih etti. Bu parti, isminin aksine barışı isteyen, barış için çalışan değil, barışı engelleyen, barışı sabote eden parti durumuna geldi. Maalesef, vesayetten kendisini kurtaramadı, silahların gölgesinden çıkamadı, silahlı efendilerine karşı cesur bir tavır sergileyemedi.

Şu anda çıkmışlar, bizi sine-i milletle tehdit ediyorlar. Eğer siyaset üretemeyecekseniz, eğer çözüme katkı sağlamayacaksanız, eğer sizi seçenlerin değil, silahlı efendilerinizin hizmetkarı olmaya devam edecekseniz, hiç kusura bakmayın, gitmek istediğiniz yere kadar yolunuz var. Benim Kürt kardeşim, Meclis'te zaten AK Parti tarafından temsil ediliyor. Aramızda Kürt kardeşlerim Meclis grubumuz içerisinde belli, teşkilatımızın içerisinde belli. Hepsi aktif faaliyetini sürdürüyor. AK Parti, 75 milyonun, 75 milyon içinde benim Kürt kardeşimin de hizmetkarlığını en iyi şekilde yapıyor. Onun için biz bu tehditlere boyun eğmeyiz, bu tehditler karşısında doğruları söylemekten geri durmayız. Siz, silahlı efendilerinize uşaklık yapmaya devam edin, onlar size ne talimat verirse onu yaparsınız. Biz, milletin hizmetkarı olmaya, inadına çözüm için mücadele etmeye, siz olsanız da olmasanız da devam ederiz ve edeceğiz.''



Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin, hizmeti Cumhuriyet tarihinde AK Parti iktidarı ile aldığını belirten Başbakan Erdoğan, sadece altyapı ve üstyapıda değil, her alanda atılımlar yaptıklarını ifade etti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Ret politikaları AK Parti iktidarı ile bu ülkede ortadan kalkmıştır. İnkar politikaları aynı şekilde bizim iktidarımızda ortadan kalkmıştır. Asimilasyon politikaları bizim iktidarımızda ortadan kalkmıştır. AK Parti iktidarının Kürt vatandaşlarla bir sorun yok ki Kürt kardeşiyle bir sorunu yok ki. Elele, omuz omuza birlikte hizmete devam ediyorlar. Ama onların sorunu var. Onlar kendi kardeşleri oldukları söyledikleri Kürt kardeşini acımasızca vurabiliyor, acımasızca kaçırıyor. Eğer kendi gibi inanmıyorsa, kendi gibi düşünmüyorsa vay haline.

Sizin siyaset anlayışınız bu. Partinin başındaki barışın, demokrasinin ne ifadesi var ya? Siz busunuz. Bütün bunları Kandil'le beraber yürütüyorsunuz. Gücünüzü zaten oradan alıyorsunuz. Ondan sonra da utanmadan, sıkılmadan 'Biz barışa soyunduk' diyorsunuz. Ne barışı, ne alakası var?

Kararlı duruşumuz devam edecektir. Er veya geç bu ülkede hak kazanacak, halk kazanacaktır. Hiç endişeniz olmasın''

İlkokula yeni başlayacak öğrenciler için yarın okulların açılacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, ilkokul birinci sınıftaki çocukların, uyumun daha kolay olması amacıyla, her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 hafta erken ders başı yapacaklarını, önümüzdeki hafta pazartesi günü de 2012-2013 Eğitim Öğretim yılı için ders zili çalacağını ifade etti.

Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:

''Okullar açılırken, kayıtlar yapılırken, CHP zihinleri bulandırmak, 6 yaşında yavrular üzerinden istismar siyaseti yapmak için her yola başvuruyor. Biliyorsunuz, CHP Genel Başkanı, her sorunla ilgili olarak, 'Arkadaşlarımız üzerinde çalışıyor' şeklinde standart bir cevap veriyor. Kademeli Eğitim Sistemi konusunda da şu ana kadar sadece şunu söyledi: Bir pedagogla konuşun. Sözü bu. Sürece dönüp baktığınızda, CHP Genel Başkanı'nın, kademeli eğitim sistemine ilişkin bir başka cümlesine zor rastlarsınız. Ben burada CHP Genel Başkanı'na, asıl kendisinin bir uzmana başvurmasını şiddetle tavsiye ediyorum.''

Sayfa Yükleniyor...