Gizli tanıkla Çiçek arasında üniforma polemiği

İrtica ile Mücadele Eylem Planı Davası’nda, gizli tanık ile Albay Dursun Çiçek arasında ilginç diyaloglar yaşandı. Çiçek'in "üzerimde ne renk giysi vardı" sözlerine çelişkili yanıtlar verdi. Ancak Çiçek önceki görevleri nedeniyle farklı renklerde üniformalar giydi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, görülen İrtica ile Mücadele Eylem Planı Davası’nda gizli tanık ile Albay Dursun Çiçek arasında ilginç diyaloglar yaşandı. Çiçek, çarpraz sorguda gizli tanığın elbisesinin rengini yanlış hatırladığını ortaya koydu. Ancak daha önce Güneydoğu'da görev yapan Çiçek, yeşil üniforma giydi. Hatta Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ile çektirdiği 'Cudi Hatırası' fotoğrafı uzun süre gazetelerde yayınlanmıştı. İşte ikili arasındaki ilgin

Dursun Çiçek: 'Beni net olarak hatırladığınızı söylüyorsunuz. Üzerimde ne renk elbise vardı?

Gizli tanık ''Efe'': ''Üzerinizde yanlış hatırlamıyorsam yeşil renkli bir elbise vardı''

Dursun Çiçek: Sayın başkanım, ben denizciyim

Gizli tanık ''Efe'': Pardon özür diliyorum, yeşil diyorum, diğerleri yeşildi, sizde beyaz vardı

Dursun Çiçek: Denizciler beyaz giymez ocak ayında, siyah giyer

Gizli tanık ''Efe'': Ben bilemem. Ben de sık sık kıyafet değiştiriyorum

Dursun Çiçek: Çok net hatırlıyorsunuz, siyahla beyaz birbirine çok yakın renkler

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün: Karşılıklı konuşmak yok.

'ERZİNCAN'A GİTMEDİM'
Erzincan'a gitmediğinin, iki gizli tanığın beyanlarıyla değil, devletin resmi kayıtları ve kredi kartı kayıtlarıyla tespit ve tescil edildiğini ifade eden Çiçek, gizli tanık ''Efe''ye, Erzincan'a geliş tarihini iki ay boşluk bırakarak hatırlamasının normal olup olmadığını sordu.

Tarih konusunda hafızasının çok iyi olmadığını anlatan gizli tanık ''Efe'', ''Ben ortalama aklıma gelen şeyleri söyledim. Sizi gördüğümü söyledim ben, sizin Erzincan'a gidip gitmediğiniz resmi kayıt altına alınamamış olabilir. Ben sizi tanımam. Size karşı herhangi bir husumetim de yoktur inanın. Ben sadece bana sorulan soruya insan olarak, tanık olarak cevap veriyorum'' dedi.

Sanık Dursun Çiçek de bunun üzerine, ''Biz de sizin vicdanınıza, insanlığınıza sığınıyoruz. Olmayan bir planın, sahte planın icrası için Erzincan'a gittiğim iddiasıyla, ki iddiaların temelinde bu gizli tanık 'Munzur' ve sizin beyanlarınız var, başka hiçbir beyan yok, 13 aydır tutuklu yargılanıyorum'' şeklinde konuştu.

'ARABAM KURŞUNLANDI'
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda görülen duruşmada, sanık avukatının, kendisinin hayati tehlikesi bulunmadığını söylediğini hatırlatan gizli tanık ''Efe'', daha önce arabasının kurşunlandığını ve çalıştığı bölgedeki korucu başı ve korucuların kendisini öldürmeye çalıştıklarına ilişkin davanın da mahkumiyetle sonuçlandığını söyledi.

Görevi sırasında Ortatepe köyünden birkaç vatandaşın, yakın köylerde mühimmat dağıtıldığını söylemeleri üzerine, bunu İlhan Cihaner'e ilettiğini, Cihaner'in de ''Başına bela alırsın, bunlar geçmişte kalmış, gitmiş şeyler'' diyerek işlem yapmasını engellediğini iddia eden gizli tanık ''Efe'', daha sonra bu konuda yapılan soruşturmada uzun namlulu silahlar ve roketatarlar bulunduğunu savundu.

Gizli tanık ''Efe'', duruşmada şu beyanlarda bulundu:

''Şimdi ben bu olayları deşifre ettikten sonra beni kamuoyu nezdinde suçlu göstermek için benzer bir eylemi üzerimde denemeye çalıştılar. Arabama ve evime mühimmat koyacaklardı. Ben bunu bilmiyordum. Emniyet mensupları gelip bana, 'Sizin evinize baskın yapılacak, Cihaner gerekli talimatları vermek üzere, lütfen Erzincan'ı terk edin' dedi. Ben de rapor aldım ve Erzincan'ı terk ettim. Meğer o dönemde Cihaner, Jandarma Genel Komutanlığına, Alay Komutanlığı'na resmi yazılar yazıyor ve arabama, evime koymak üzere mühimmatlar istiyor. Bunu da İl Emniyet Müdürü Süleyman Bey deşifre etti. Bunun da bilinmesini istiyorum. Eğer ben orada olsaydım -ki Adalet Bakanlığından resmi yazıyla izin bile istemiş- orada suç üstü yapacaktı ve ben kamuoyu nezdinde, bütün dünya nezdinde çok kötü duruma düşecektim.''

Çapraz sorgusu sırasında Hanefi Avcı'nın kendisine bir kaset verdiğine ilişkin beyanı konusundaki soruları yanıtlayan gizli tanık ''Efe, bu kaseti Avcı'ya iade ettiğini, hukuki bir delil olmadığı için kullanmayı düşünmediğini, bu kasetin ortaya çıkacağını düşündüğünü kaydetti.

Gizli tanık'' Efe'', Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün, Avcı ile arasında ne gibi bir ilişki olduğunu sorması üzerine de, şu ifadeleri kullandı:

''Hanefi Avcı Edirne'deyken kendisiyle telefonlaşırdık. Ben kura çektim, kendisi bana tebrik mesajı gönderdi. Ondan sonra 2003'te kendisiyle bir emniyet genel müdür yardımcısı vasıtasıyla tanıştık. Ardından diyaloglarımız devam etti. Ben Hanefi Avcı'nın daha sonra neden bu işlere karıştığını bilmiyorum. Fakat kendisinin yayınlanan kitabında, Erzincan'da 10-15 kişiyi bu davalarla ilgili aradığını zaten itiraf ediyor. Yani sadece onlardan birinin ben olduğumu söyledim. Erol Halkalı'nın telefonundan aradı, Eskişehir Alay Komutanı'nın avukatı ve benimle görüştü bu şekilde.''

'BÜYÜK BALIK FETHULLAH GÜLEN CEMAATİYDİ'
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, alperen gençlik, ülkücü gençlik, Hamit Sezer gibi isimlerden bahsederek, ''Bu kişileri yönlendirenin askeri istihbarat mı, İlhan Cihaner mi olduğunu'' sorması üzerine gizli tanık ''Efe'', şöyle konuştu:

''İlhan Cihaner orada kendi kadrosunu oluşturmuştu. Mesela İsmailağa cemaati operasyonunu sadece ve sadece bir deneme maksadıyla yapıldı. Asıl ona göre büyük balık, Fethullah Gülen cemaatiydi. Bunun yansıması ne olacak çok merak ediyordu ve biraz herhalde o yüzden sınırlı tuttu. Baktı çok ses çıkmadı. 'de de çok fazla ses çıkmadı, daha sonra işi büyüttü.''

Gizli tanık ''Efe'', savcı Pekgüzel'in, ülkücü ve alperen gençlik olarak bahsettiği kişileri kimin yönettiğini sorması üzerine, bu kişilerin İlhan Cihaner'in kontrolünde olduğunu savundu.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'ın sorusu üzerine de gizli tanık ''Efe'', Cihaner ile arasında bir husumet olmadığını kaydetti.

Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Kurmay Albay Dursun Çiçek de gizli tanık ''Efe''ye, namus ve vicdanı üzerine yemin ettiğini hatırlatarak, mahkemenin yaptığı soruşturmada, Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Türk Hava Yolları, orduevi ve otelden tüm kayıtların geldiğini söyledi.

Sayfa Yükleniyor...