GSM kayıtları 5 yıl saklanıyor!

Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay saldırı ve bir cinayet davasıyla birlikte, Türkiye’deki GSM operatörlerinin iletişim kayıtlarını 5 yıl süreyle saklı tuttuğu ortaya çıktı. 'Peki bu durum yasal mı?' sorusuna Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu yanıt verdi.

GSM kayıtları 5 yıl saklanıyor!

Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay saldırısı davasıyla ilgili soruşturmanın genişletilmesi ve Bakırköy'deki bir cinayet soruşturması sırasında, 'de cep telefonu kullanıcılarının tüm iletişim kayıtlarının 5 yıl boyunca saklı tutulduğu ortaya çıktı.

İki olayda da geçmişe yönelik kayıtlar mahkemeye gönderilirken, GSM operatörlerinin tuttuğu bu teknik takip bilgilerin, gerektiğinde soruşturma ve davalarda kullanıldığı görüldü.

Türkiye’de daha önce, istihbarat birimleri, mahkemelere başvurarak 3'er aylık dönemlere ilişkin kayıtları alabiliyordu.

Kişisel iletişim bilgilerinin kayıt altına alınmasını önleyecek kanun tasarısı ise, 3 yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülmeyi bekliyor.

Cep telefonları şirketlerinin müşterilerinin özel bilgilerini bellirli sürelerde saklaması dünyada da tartışılan bir konu. İngiltere'de telefon operatörleri, müşteri bilgilerini 1 yıl süreyle saklayabiliyor. İtalya'da 5, Amerika Birleşik Devletleri’nde ise bu süre 2 yıl ile sınırlı.

SUÇ İŞLİYORLAR!
Ceza hukukçusu Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu, konuya NTV’ye değerlendirdi:

Cep telefonu operatörleri kanunen bu kayıtları ne kadar süreyle saklayabilir? Türkiye'de bunun sınırılarını belirleyen yasal bir düzenleme var mı?

Öncekliklie iki hususu ayırmak gerekiyor.

Bizim hukukumuzda ancak belirli şartlar dahilinde haberleşme gizliliğine müdahale edilebilir; yani haberleşme bilgileri kayıt altına alınabilir. Anayasaımızn öngördüğü ana prensipler çerçevesinde, Ceza Muhakamesi Kanunu’nun 135. ve devam maddeleri buna izin veriyor ve buna ilşikin de bir yönetmelik var.

Ya da, 2005 yılında yapılan bir değişiklikle, MİT, polise ve jandarmaya, istihbarat amaçlı önleme dinlemesi yapma ve kayıt altına alma imkanı verildi; ama her zaman hakim kararı var.

Ancak burada, bilgileri GSM firmalarının kayıt altına almasından söz ediyoruz. Dünyada bazı hukuk mevzuatları bunu düzenliyor ve belirli bir süreyle saklama-kulanmaya imkan veriliyor.

Ceza Kanunu’nun 33. ve devamında özel hayatın gizliğii var ve kişisel konuşmaların kayda alınması suç.

Bu kayıtların saklanması suçla mücade için gerçekten gerekli mi? Bir tarafta da kişi hak ve özgürlükleri var. Nasıl bir düzenleme olmalı ki suistimal edilmesin?

Öncelikle işlenen suçları ortaya çıkarmak bakımından kayıt altına alınamasında fayda var ancak herkes istediği zaman ulaşamamalı. Devletin adli birimlerinin, mahkemelerin ve savcıların, yasal koşullarla ulaşmaları önemli ve faydalı.

Bu konuya hukuki mevzuat getirilmeli. Bugün için operatörler ‘ben de kayıt yok’ da diyebilirler. Ya da var diyebilirler. Onları kısıtlayan hukuki düzenleme yok. Saklama zarureti getirecek bir düzenlemeye ihtiyaç var.

Her gün telekulak iddialarını konuşuyoruz. Kamuoyunda bu konun suistimal edildiğine dair bir kanı ve endişe var. Şimdi cep telefonlarının tüm iletişim kayıtlarının tutulması yasal hale bile gelse, bu muhtemelen bir endişe yaratacak. Somut olarak nasıl bir tedbir alınmalı ki bu iş kişi hak ve özgürlüklerini tehdit eder noktaya gelmesin?

Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 12. maddesinin 2. bendi, bunu yasal birimlerin müdahale etmesi için, operatörlere sağlama zorunluluğu getiriyor.

Burada mesele, hukuki düzenlemeler; suç işlendiyse suç sonrası ne şekilde dinlenebileceğini ya da suç öncesi durumla ilgili. Ama bunların dışındaki kayıt almalar hukuka aykırı. Kamu görevlileri yapıyorsa görevlerini kötüye kullanıyorlar, özel operatörler yapıyorsa da suç işliyorlar demektir. Bu konuyla ilgili en kısa zamanda bir düzenleme yapılmalı.

Sayfa Yükleniyor...