Gül: Kan kimin kanı olursa olsun üzülürüz

Başbakan Erdoğan'ın silahların bırakılması halinde teröristlerin başka ülkelere gidebileceği mesajına ilişkin, "Hiçbirimizin, hiç kimsenin amacı çok kanın döküldüğünü görmek olamaz. Kan, kimin kanı olursa olsun üzülürüz" değerlendirmesinde bulundu.

Gül: Kan kimin kanı olursa olsun üzülürüz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri töreninin ardından verilen resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Gül, BDP'li 9 milletvekilliyle Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk'un dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke düzenlenmesi ile ilgili bir soruya, ''Terör, kan, şiddet, şiddeti teşvik edici konuşmalar, bunların hiçbiri tasvip edilemez. Demokrasilerde bunların hiçbirinin yeri yoktur. Bunu her zaman ifade ettiğim gibi bugün de ifade etmek isterim. En aykırı düşünceler konuşulabilir, tartışılabilir. Bunlar fikirler ne ise söylenebilir. Ama terör asla hiçbir zaman tasvip edilemez'' yanıtını verdi.

Terörün dünyanın demokrasi ile idare edilen hiçbir ülkesinde tasvip edilemeyeceğinin altını çizen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu bakımdan bütün siyasetçilerin, TBMM'ye seçimle gelmiş olan bütün siyasetçilerin tabii ki bunun farkında olmaları gerekir. Herkesin muhakkak ki buna çok dikkat etmesi gerekir. Meclis açış konuşmamda, tesadüfen ayaküstü bir şeyler söylemedim orada. Uzun uzun, düşündüğüm ve çok belki geniş şeyi özetleyerek, öz haline getirip düşüncelerimi orada ifade ettim. Dolayısıyla Meclis'te açıkça söyledim. Herkesin dikkatini çektim. Terör, şiddet... Bunlarla muhakkak mesafe koymak gerekir.

Diğer yandan geçmişte denediğimiz kendi siyasi tarihimizden, yakın siyasi tarihimizde de olup bitenlerden örnekler var. Dolayısıyla kendimizi çıkmaz sokaklara itmememiz lazım. Burada herkesin sorumluluğu vardır. Milletvekilleri açısından konuştuğumuza göre bütün milletvekillerinin, hepsinin sorumluluğu vardır. Yoksa geçmiş şeyler tekrarlanırsa onların da bizi bir yere götürmediğini gördük. Daha önceki denemelerde de. Bu açıdan bu konuları herkesin çok büyük bir sorumluluk duygusu içinde götürmesi gerektiğine inanıyorum. Yoksa zaten önümüzde bir sürü sıkıntılar, problemler var. Bunlar da kronik hale gelir.''

Gül, ''Daha önceki derken DEP ve 1994 sürecini mi kastediyorsunuz'' sorusuna ise ''Tabii onları kastediyorum. Gayet açık'' cevabını verdi.

'KOMİSYON RAPORU CAYDIRICI'
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na ilişkin bir soru üzerine Gül, süreci medyadan takip ettiğine işaret ederek, ''Böyle bir komisyon kurulduğunda da söylemiştim. Bu tabii ki önemli bir adımdır, TBMM'de. Bu Türk demokrasinin geldiği durumu gösterir. Tabii ki orası bir mahkeme değil ama 'nin siyasi tarihini araştırılması, TBMM adına. Orada önemli rol alanları, hayatta olanları dinlenmesi, bunlar çok iyi belgeler haline gelmiştir. Muhakkak ki bu belgeler çok değerli bir belge haline gelmiştir. Buna gördüğüm kadarı itirazlar var ama hepsini bir topladığınızda yine çok büyük anlam ifade etmektedir. En azından bunlar caydırıcıdır, açıkçası'' diye konuştu.

Gül, şunları kaydetti:

''Bu tip adımlar, tam netice vermiştir, vermemiştir. İçinde doğrular vardır, yanlışlar vardır. Komisyon üyeleri katılır, katılmadığı noktalar olabilir. Bunların hepsini şöyle bir kenara koyuyorum. Böyle bir adımın TBMM'de atılmış olması ve bu dinlemelerin yapılmış olması, neticede bütün bunların doküman haline getirilmiş olması, 'de bundan sonra birçok yanlışı caydırır. Birçok yanlışın yapılmasını önler. Önleyici tedbirlerdir en azından. Gereği ile ilgili hiç kimse zannetmiyorum ki bir intikam alma duygusu falan yoktur. Ama tabii ki olup bitenlerin, açık seçik net bir şekilde tarihe yansıtılması açısından çalışmalar çok önemlidir. İkinci önemli noktası bu. Birinci önemli noktası caydırıcı olması. Bundan sonra yanlış yapmak daha zor olacak Türkiye'de. Bu bakımdan önemli.''

'PATRIOTLAR RİSKLERİ MİNİMİZE ETMEK'
Suriye'den gelebilecek tehlikelere karşı sınıra Patriot füze savunma sistemine ilişkin bir soru üzerine Gül, bununla ilgili çok açıklamalar yapıldığını anımsatarak, bunun tamamen savunma nitelikli olduğunu belirtti. Gül, NATO konseptinde ''güvenliğin bölünmezliği ilkesi'' bulunduğunu ve kendisinin de milletvekilliği ve Dışişleri Bakanlığı döneminde NATO Parlamenterler Asamblesi'nde bulunduğunu anımsatarak, şunları söyledi:

''Sadece Cumhurbaşkanı olarak değil, ondan önce de bu terminolojileri bilirim. NATO'nun nasıl çalıştığını ve neler yapıldığını bilen bir kişiyim. En önemli şey, güvenliğin bölünmezliğidir. Bir bütünlüktür. Dolayısıyla NATO bünyesi içerisinde bir kısmının güvenliğini sağlayalım, bir kısmını sağlamayalım anlayışı yoktur. Savunma, güvenlik bir bütündür. Bu çerçeve içerisinde bunlar ihtiyati tedbirlerdir. Kesinlikle saldırı amacı söz konusu değildir, tamamen savunma amaçlıdır. Riskleri tamamen minimize etmek içindir.

Şu anda böyle bir açıkçası Türkiye'ye karşı açık bir tehdidin, tehlikenin gerçekleşeceğine çok fazla ihtimal vermiyorum, Suriye tarafından. Çünkü bu bir çılgınlık olur açıkçası. Ama güvenlik söz konusu olduğunda siz en minimum riski bile göze alırsınız, dikkate alırsınız. Ona göre tedbirler alırsınız. Dolayısıyla bunların hepsi tedbir amaçlıdır. Belki yeteri kadarı vakti ile bilgilendirilmiş olabilir, Rusya NATO tarafından. NATO-Rusya diyalogları vardır. Toplantılar vardır. Belki bundan dolayı kaygılı olabilirler. Ümit ederim ki bu kaygıları, verilen bilgilerden sonra giderilmiştir.''

'KAN, KİMİN KANI OLURSA OLSUN ÜZÜLÜRÜZ'
Gül, ''terör örgütü üyelerinden silah bırakanların yurt dışına gitmelerine'' ilişkin bir soruya, ''Biliyorsunuz çok eskiden beri bunların üzerinde çalışıyoruz. Nihayette hiçbirimizin, hiç kimsenin amacı çok kanın döküldüğünü görmek olamaz. Kan, kimin kanı olursa olsun üzülürüz tabii ki'' yanıtını verdi.

Bu konu üzerinde uzmanlar tarafından soğukkanlılıkla çalışıldığına dikkati çeken Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Neticede eğer elinde silah, dağda Türkiye içinde, Türkiye dışında insanlar varsa bu tehlikeyi bertaraf etmeniz için onların tamamen alınması gerekir. Bunun da birçok yolları vardır. Burada devlete güvenmek gerekir. Devletin çalışmasına, metoduna güvenmek gerekir. Devlet dediğimde nihayette devleti, devletin o anki sorumluları ve uzmanlarıdır. Öyle değil mi? Bununla ilgili birçok teşebbüsler daha önce de olmuştur. Ama bazen bunlar tam anlanmadığı için açıkçası sabote edilmiştir. Onlar sonuçta bugünkü hale gelmiştir. Onun için bu konulara çok kapsamlı bakmak gerekir. Bunun önemli bir kısmı da silahlı insanların, silahtan arındırılması. Zaten Türkiye dışındakiler önemli. Türkiye dışında birçok belki yakalayamadığımız, ulaşamadığımız örgütün bir çok tabii ki elemanları var. Bütün bunların tehlike olmaktan, tehdit olmaktan çıkartılması.

Bununla ilgili, bunu çok cepheli bir şekilde daha öncede çalışılmıştır. Şimdi de muhakkak ki çalışılıyor. Dolayısıyla Sayın Başbakan'ın o söylediklerini hep bu çerçeve içerisinde almak gerekir. Bunları hep desteklemek gerekir.''

Gül, ''Hepimiz için önemli olan şey nedir? Bu tehdidi yok etmektir'' dedi.

'PKK PSİKOLOJİK HAMLELER YAPIYOR'
Terör örgütü yöneticilerinin ''Silah bırakmayı değil, silahlarımızı çoğaltmayı ve daha çok saldırmayı planlıyoruz'' açıklamasının anımsatılması üzerine Gül, bu işin içinde bir sürü propaganda ve psikolojik hamleler bulunduğunu söyledi.

Gül, terör örgütünün Türkiye'nin komşularında ortaya çıkan siyasi konjonktürü kendisine bir fırsat olarak gördüğünü ve bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek için hamleler, planlar yapmak niyetinde olduğuna dikkati çekerek, ''Bu planlarını tatbik de ediyor. Ama karşısında bunları gören güçlü bir devlet var. Bu Türk devletinin de ona göre karşı planları var. Karşı programları var. Bunların neticesinde tamamen gücü çok kırılmıştır. Bu yaz ve bu kış mevsimi girmek üzere. Bu mevsimde Silahlı Kuvvetlerimiz başta olmak üzere bütün emniyet teşkilatımız, hepsi, şehirde, dışarıda, kırsalda ve sınırlarımız dışında gerçekten çok başarılı operasyonlar yapmaktadır. Bunların neticesinde çok kayıp vermiştir'' ifadesini kullandı.

Terör örgütünün kayıplarının üstünü kapatmak için psikolojik hamleler yaptığını dile getiren Gül, ''Bütün bu söylediğiniz şeyler bundan başka bir şey değil. Aslında en zayıf oldukları anı yaşıyorlar. Şu anlamda söylüyorum, en büyük hamleler yapma, büyük başarılar kazanma peşindeydiler. Hatta 'final yılı' olacak şeklinde çok büyük, iddialı sözleri vardı. Kendi içinde verdikleri ümitler vardı.

Bütün bunların kırıldığını ve silahlı kuvvetlerimizin, bütün emniyet teşkilatımızın, istihbarat teşkilatımızın, bunları çok daha önce tahlil edip, karşı hamleler yaparak bunları boşa çıkarttığını görünce içinde çok büyük kargaşa yaşamaktadırlar. Bunun üstünü kapatmak için bu tip propagandalar ve psikolojik hamleler yapmakta. Üstünlüğü ele geçirmek ve moral vermek için ama bunun sonu yoktur'' diye konuştu.

Gül, şunları kaydetti:

''Tekrar söylüyorum. Bu coğrafyamızda çıkan, bu siyasi konjonktür geçicidir. Ancak sadece bazılarına piyon olurlar. Bazılarının geçici emellerine hizmet ederler. Hizmet ederken de kendileri çok büyük zayiat verirler. Kendileri çok büyük kayıp verirler. O açıdan bir kez daha söyleyeyim. Hepimizin arzusu şudur; bu konuları kansız şekilde halledilmesidir. Bugün Türkiye'de her şey açıkça konuşulabilmektedir. Her şey açıkça tartışılmaktadır. Sizler TBMM'deki tartışmaları izleyen gazetecilersiniz. Bütün millet izliyor. Televizyonlardan, internetten. Canlı yayınlar yapılıyor. Bazen duyduğunuza inanamazsınız, konuşulanları duyunca. Ama bunların konuşulabilmesi çok önemli. Türkiye bu ortamı verdiği için Türk demokrasisinin geldiği noktayı göstermektedir. Bu noktaya gelindikten sonra silaha hiçbir gerekçe kalmaz. Uluslararası hukukta da bu böyledir. Kendi ulusal hukukumuzda da bu böyledir. O açıdan terörün hiçbir meşruiyeti yoktur. Hep altını çizdiğim nokta budur. Sonuna kadar onunla mücadele etme, bizim hak ve hukukumuz vardır. Bu içeride veya dışarıda. Yapılan çalışmaların ümit ederim ki iyi anlaşılması hem Türkiye'deki siyasetçiler hem de eline silah almış kişiler tarafından bu işlerin daha çok kötüye gitmesini önler.''

Sayfa Yükleniyor...