Güler Zere'den mektup

Kanser hastası mahkum Güler Zere, kendisi için hastane önünde bekleyenlere bir mektup yazdı: Gözlerinizin ta içine dikiyorum gözlerimi. Sevgimin derinliğini görün diye... "

Güler Zere'den mektup

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi CHP'li Malik Ecder Özdemir, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup göndererek kanser hastalığı nedeniyle ölümün eşiğinde olan hükümlü Güler Zere'nin affedilmesini istedi.

Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı'nın 22.06. 2009 tarihli "yaşamının ağır risk altında olduğu, iyileşincele kadar hapis cezasının ertelenmesinin uygun olacağı" raporuna rağmen Zere'nin cezasının ertelenmediğine vurgu yapan Özdemir, Zere'nin yaşam hakkının ciddi şekilde ihlal edildiğini savundu.

Özdemir mektubunda Gül'e, Cemal Süreya'nın, "Her ölüm erken ölümdür" dizelerini de anımsatarak, Zere'nin erken ölümünün engellenmesi çağrısında bulundu.

DHKP/C üyesi olduğu gerekçesiyle 14 yıldır tutuklu bulunan Güler Zere, hastane raporlarına karşın Adli Tıp Kurumu'nun olumsuz tutumu ve Adalet Bakanlığı'nın duyarsızlığı nedeniyle tahliye edilmiyor.

Kanser hastası mahkum Güler Zere'nin 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Balcalı Hastanesi önünde bekleyenlere yazdığı mektup şöyle:

Merhaba

Şu anda gecenin bir vakti, sesinizi duyuyorum yine. Nasıl ki sizin sesiniz ulaşıyor bana, biliyorum ki benim sesim de size ulaşıyor. Yüreğimin atışlarına karışıyor, sizin yürek atışlarınız. Sonra kocaman bir yürek oluyor sol yanımda.

Yürek... nasıl da dolu doludur yüreklerimiz... Neleri neleri sığdırmamışız ki biz yüreklerimize.
Benim yüreğimde, öyle çok şey var içimde. En başta o büyük sevgili; karanfil kokularımız, yanı başımda kokusu kır çiçeklerine karışanlarımız, sizler, canlarım, tüm sevdiklerim, yarım bıraktığım her şey, sevgisini hissettiğim herkes...

Ne zamandır dara düşse yüreğim, acıya kesse bedenim parmaklarımın ucuna dokunuyorsunuz, gözleriniz değiyor gözlerime, bu küçük hücrem kalabalıklara karışıyor, birden çok ses çıkarıyor. Ben içinde kala kalıyorum. Her sese tebessümle cevap veriyorum. Bilerek değil, kendiliğinden! Sizler ise gülen gözlerinizle karşılıyorsunuz içimden kopan her sesi.

İster yanı başımda olsun, ister bir adım ötemde kapı önünde, ister bir sokakta olun, ister herhangi bir şehrin, bir yerinde oturun, ister adli tıp önünde oturun ben sizleri hissediyorum. Sıcaklığınız, gücünüz, sesiniz, beni sarıp sarmalıyor. Bundandır bu illet her sıkıştırdığında karşısında başımı dik tutmam. Ona çelme takmaya hazırlanmam bundandır. Sizler benimlesiniz ya gerisi boş!

Hele kısacık bir yolda gözleriniz, gözlerime takılınca bir serçe telaşında oluyor yüreğim.


Evet sizlerden bahsediyorum Adana'nın sıcağı kadar sıcak yüreklilerim, Seyhan'ın yakamozları gibi parlayan ışıl ışıl gözlülerim. Seviyorum sizleri. Kapı önünde değil, işte tam şuramda oturuyorsunuz.

Şimdi bir de kavgamın şehrinde oturanlar var. Günlerdir oradasınız ve ben kimbilir kaç kez uzandım sizlere bilir misiniz? Uzanıp dokunuyorum size, en çok da umutlu hallerinize. Hani o yüreğinizin sesinin gözlerinizin terine karıştığı anlardaki hallerinize, ben hep sizinleyim, her seferinde çoğalarak dönüyorum hücreme. Ve her seferinde sizin gücünüzle yerle bir ediyorum hücremi. Sarılıyorum ellerinize sımsıkı, sarılıyorum bütün gücümle.

Sonra gönlümün hep hareketli derinlerinde olanlar var. Sevgisini, yoldaşlığını, dostluğunu satırlara yükleyip her seferinde buraya koşan, her seferinde umut taşıyan canımın canı yoldaşlarım; öyle özledim ki sizleri, öyle seviyorum ki ben sizleri...

Dostlarımız da var tabii bu kavgada. Dost yürekleriniz her daim yanımda bunu bana hep hissettirdiniz. Sesinizi sesime kattınız. Her kavgada insan dostunu omuz başında görünce duygusu farklı oluyor biliyorsunuz. Bir dost gülüşü gönderiyorum sizlere; sevgiden, kavgadan yana... Selam olsun sizlere.

Kime ne desem, ne yapsam yarım kalacak biliyorum. Hangi köşesini tutsam bir başka köşe eksik kalacak iyisi mi burada bitirmek. Ama gözlerinizin ta içine dikiyorum gözlerimi. Sevgimin derinliğini görün diye. Ve son olarak tekrar ediyorum; seviyorum sizleri... Hem de çok.


GÜLER ZERE İÇİN AÇIKLAMA
Milliyet yazarı Mehmet Yılmaz da bugünkü yazısında Adalet Bakanlığı'nın konuyla ilgili açıklamasına yer verdi:

"Kanser hastası Güler Zere’nin affedilerek tedavisinin normal şartlar altında sürdürülmesi ile ilgili dün yayımlanan yazım ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı’ndan bir açıklama aldım.

Açıklamada af konusunda Adalet Bakanlığı’nın karar mercii olmadığı, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasına ve Cumhurbaşkanlığı’na iletilmesine aracılık ettiği belirtiliyor.

Bakanlık, bu konuda üzerine düşeni yaptığını da bildiriyor.

Açıklamaya göre şu anda Güler Zere için iki ayrı süreç yürüyor.

Birisi infazın ertelenmesi ile ilgili, diğeri de Cumhurbaşkanı'na 'özel af uygulaması için evrakların gönderilmesi' ile ilgili.

Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nden gelecek raporların beklendiği, bu raporlar için sürenin kasım ayı başında dolacağı ve raporların Adli Tıp görüşü alındıktan sonra işleme konulacağı belirtiliyor.

Bakanlığa açıklaması için teşekkür ederim.

Dilerim ki bürokrasinin uzun koridorlarında raporların gelip gitmesini hızlandıracak talimatlar da verilmiş olsun!"

Sayfa Yükleniyor...