Günay: Yağma 12 Eylül'le başladı

Ertuğrul Günay, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'ndeki hırsızlıkla ilgili yaptığı konuşmada 12 Eylül döneminde bazı orijinal eserler, çeşitli kurumlara, üst düzey yöneticilere, makamlarını renklendirmek, süslemek için gönderilmiş'' dedi.

Günay: Yağma 12 Eylül'le başladı

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde Hoca Ali Rıza'ya ait kara kalem çalışmalarının 2008 yılında orijinallerinin bulunduğunun iddia edildiğini ancak bunların fotokopi olduğunun tespit edilerek durumun emniyete intikal ettirildiğini belirterek, ''Son tartışma budur. Bunun ötesinde ne 4 bin tablonun yarısının yok olduğu ne de 500'ünün kayıp olduğu gibi bir tartışma şu anda bugüne ait bir tartışma değildir'' dedi.


Günay,1980 yılından bu yana geçen 20 yıl içinde çeşitli vesilelerle Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nden kayıp tablolarla ilgili iddiaların gündeme geldiğini söyledi.

Konuyla ilgili çeşitli tarihlerde raporlar hazırlandığını ve bu raporlarda da tablolarla ilgili bazı kayıplara yer verildiğini anımsatan Günay, müzede bir restorasyon çalışması yapıldığını, ardından hizmete açıldığını, bakanlık tarafından öğretim üyeleri ve bilim adamlarından oluşturulan bir komisyonun da müze envanteri ve eserlerle ilgili bir süredir çalışma yaptığını ifade etti.

''YAKIN YILLARA DÖNÜK YENİ BİR OLAY YOK''
Son günlerde basında Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Ömer Osman Gündoğdu'nun, Emniyete yaptığı bir başvurunun yer aldığını belirten Günay, başlıklara bakıldığında müzede son dönemde çok büyük kayıpların olduğu izleniminin doğduğunu kaydetti. Günay, şöyle konuştu:

''2007'deki sayımda var olduğu söylenen ve sonraki tartışmalarda fotokopi olduğu ortaya çıkan, merhum Hoca Ali Rıza'ya ait kara kalem çalışmaları var. 13 kara kalem, kısmen suluboya ama çoğunlukla kara kalem çalışmaları var. Bunların bir dönem orijinallerinin bulunduğu 2008'de iddia edilmişti. Fakat komisyonumuz bunların orijinal değil, fotokopi olduğunu tespit etti ve bunu emniyete intikal ettirdik. Son tartışma budur. Bunun ötesinde ne 4 bin tablonun yarısının yok olduğu, ne de 500'ünün kayıp olduğu gibi bir tartışma, şu anda bugüne ait bir tartışma değildir. Aslında böyle bir tartışma da yoktur zaten.

Eski raporlara baktığınızda, eski raporlara gerek yok, Meclisteki soru önergelerine baktığınızda, basındaki tartışmalara baktığınızda, burada isim zikretmek istemiyorum, bunların muhataplarının kimler olduğunu, hangi dönemlere ait olduğunu, 1980 ile 2000 arasında nasıl bu konuda yoğun bir tartışma olduğunu herhalde hepiniz bir kez daha bileceksiniz. Bugüne dönük bahsettiğim yakın yıllara dönük sınırlı olaylar dışında yeni bir olay yok.''

Günay: Yağma 12 Eylül'le başladı - 1

12 EYLÜL'LE BAŞLADI
Günay, ''12 Eylül döneminde Bazı orijinal eserler, önemli yapıtlar, çeşitli kurumlara, çeşitli üst düzey yöneticilere, makamlarını renklendirmek, süslemek için gönderilmiş'' dedi.

Müzeleri ve sanat mekanlarını iyileştirme konusunda titiz bir çalışma yürüttüklerini belirten Günay, ancak haberlerin özellikle başlıklarına bakıldığında geçmişten bu yana yaşanan sorunların bugünlerde, bu aylarda yaşanıyormuş gibi bir izlenim doğduğunu söyledi.

Günay, 1980 ortalarından 2000 başlarına kadarki dönemde, Bakan onaylarından geçmiş denetim raporlarının ellerinde bulunduğunu ifade ederek, 1980 yılında Altıncı Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün özel gayretleriyle kurulan müze açılınca 1980'in başında, 12 Eylül öncesinde çeşitli kurumlardaki sergilerin, koleksiyonların buraya devredilmesinin Başbakanlık talimatıyla istendiğini anlattı.

Günay: Yağma 12 Eylül'le başladı - 2

Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Fakat ne yazık ki bunların bir kısmı gerçekleşmemiş, bir kısmı eksik gelmiş, gelenlerin bir kısmı düzgün bir biçimde kayda geçmemiş, bir kısmının yerine reprodüksiyonlar gelmiş, gelenlerin bir kısmı da zamanın yöneticileri, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, o dönemin yöneticileri tarafından bazı orijinal eserler, önemli yapıtlar, çeşitli kurumlara, çeşitli üst düzey yöneticilere, makamlarını renklendirmek, süslemek için gönderilmiş. Çünkü bir talihsizlik olmuş, bu müze Nisan ayında açılmış, 12 Eylül'de de darbe olmuş 'de ve sanıyorum o dönemde devletin üst makamlarına gelmiş olanlara devletin zenginliklerini armağan etmek, yerini sağlamlaştırmanın temel yollarından biri olmuş. Oradan başlıyor. Yine lafı 12 Eylül'e getirdiğimi bazıları söyleyecekler ama işin gerçeği bu. Yerlerinde kalmak için devletin zenginliklerini tabii devletin başka kurumlarında ama o makamlarda oturanlara, onların odalarını süslesin diye gönderilmiş.

Bunları bugün iddia etmiyorum, bunlar 8 Ocak 1996 tarihli başmüfettiş raporlarıyla sabittir. Birçok eserin kayıtları olmaksızın başka kurumlara dağıtıldığı, eksik geldiği, birçok eserin gönderilmesine rağmen buranın envanterine girmediği 1996 tarihli raporla sabittir. 1998 tarihli soruşturma raporunda aynı şekilde onlarca eserin Devlet Resim ve Heykel Müzesi koleksiyon ve envanterinde bulunması gerekirken dağıtıldığı ya da dağıtılma esnasında kaybedildiği teftiş kurulu raporlarına geçmiş ama ne yazık ki bütün bu raporlar resmi belge olmasına rağmen bunların gerekleri yerine getirilmemiş. Yani ilgililer hakkında cezai, hukuki, mali soruşturmalar sonuçlandırılmamış ve zaman aşımına uğratılmış.''

Sayfa Yükleniyor...