'Hakikati kendi tekelinde gören olmayacağız'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Şeb-i Arus töreninde yaptığı konuşmada "Sabit fikirli, başkasının sesine sağır, hakikati sadece kendi tekelinde gören, muhatabını dinlemeyen insanlardan olmayacağız" dedi.

'Hakikati kendi tekelinde gören olmayacağız'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Mevlana'nın 738. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Etkinlikleri kapsamında Mevlana Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen Şeb-i Arus töreninde yaptığı konuşmada, ulu bir zatın düğün merasiminde aynı hissiyat üzerine toplandıklarını söyledi.

''Bu güzel gecede sadece bu salondaki insan sayısı kadar değiliz. Bu gece, milyonlarca insanın gözü ve gönlü burada. Bu geceyi Şeb-i Arus'u, bir dua ve niyaz günü olarak idrak eden herkesi sevgi ve muhabbetle selamlıyorum'' diye konuşan Arınç, dünyanın ve ülkemizin dört bir köşesinden buraya 8 asır evvel tutuşan ve gün geçtikte aydınlığı artan bir kandilin aşk ışığında buluşmak için geldiklerini vurguladı.

Arınç, Hazreti Mevlana gibi bir ruh mimarının huzurunda söz söylemenin hiç kolay olmadığını, hele yeni bir söz söylemenin imkansız olduğunu söyledi.

''Hazreti Mevlana'nın bizi davet ettiği bu kutlu düğün gecemizde tüm insanlık adına kendimizi öz eleştiriye tutmalıyız. Çok hatamız var, çok kusurumuz, çok ayıbımız var. Şehitlerin, velilerin diyarı bu manevi coğrafyanın hakkını veremiyoruz'' diye konuşan Arınç, ''Tüm gayretimize rağmen insanlığa karşı yükümlülüklerimizi yerine getiremiyoruz. Yeni nesillerimize sahip çıkmakta güçlük çekiyoruz. Onları ebedi karanlığa sürükleyen tuzakları yeterince bertaraf etmekte zorlanıyoruz. Bizler imtihanın çok zorlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Başarmak için bütün gücümüzü toplamak, kalbimizi, gönlümüzü, vicdanımızı yeniden keşfetmek zorundayız. Bir büyük İslam medeniyetinin çocuklarıyız biz. Ama tarihle ecdadımızla övünerek sorumluluklarımızdan kurtulamayız'' dedi.

Arınç, insanlığın İslam'ın evrensel mesajını duymaya ihtiyacı olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

''İslam'ın nezdinde bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir. Evet öyledir. Demek ki her Müslümanın asli görevi insanlığı diriltmektir. Öyleyse neden her Allah'ın günü İslam beldelerinden acı haberler alıyoruz. Materyalist felsefe, 'insan insanın kurdudur' diyor. Buna karşılık İslam, her insanın, her kadının, her erkeğin, her kavmin Allah'ın mesajına muhatap olduğunu, fitneden, şiddetten arınmamız gerektiğini söylüyor ve bütün insanlığın haklarını güvenceye alıyor. Bugün sadece kendimizin değil, bütün insanlığın hukukunu savunmak gibi bir görevimiz var. Allah'a hamd olsun ki tarih ve talih milletimizin yeniden yüzüne gülmüştür. Büyük zorluklar geride kaldı, büyük mesafeler aldık. Yeniden insanlığın hizmetine koşacağız, yeniden kanatlanacağız ve kurulan tuzaklara Allah'ın izniyle düşmeyeceğiz. Gönül kazanmayı daima en büyük ideal sayacağız. Üzerinizdeki emanete halel getirmeden yeni nesillere taşıyacağız. Aşkla, aklı selimle yolumuza devam edeceğiz. Birbirimizi anlamaya daha çok gayret edeceğiz. Fitneye karşı daima uyanık olacağız. Kardeşliğimizi daima yücelteceğiz. Çatışmacı, kavgacı yol ve yöntemlere asla tenezzül etmeyeceğiz. Zayıf olanların daima yanında olacağız. Bütün imkanlarımızı paylaşacağız. Güç ve kuvvete boyun eğmeyeceğiz. Siyasetimizi, ticaretimizi, kültürümüzü, ilmimizi, irfanımızı, güçle ve kuvvetle tamamlamayacağız.''

''Büyük saldırılara uğradık büyük badirelerden geçtik, maneviyatımızı kırmak, kardeşliğimizi yaralamak istediler. Aramıza duvarlar ördüler, uzun zamanlar birbirimizin sesini duyamadık, ama artık Allah'a şükür ki sesimiz bütün dünyada yankılanıyor'' diye konuşan Arınç, kibrin, gururun, aç gözlülüğün, saldırganlığın faturasının iki cihan harbi olduğunu ve sonunda dünyanın iki kutba ayrıldığını belirtti.

Arınç, kin ve nefret üretmek, kan dökmek, can almak, fitne uyandırmak, çatışma, kavga ve cinayetin bir uygarlık göstergesi olamayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Biz insanı, eşref-i mahlukat olarak gören bir inancın mensuplarıyız. Bizim kitabımızın bize mutlak emri şudur; 'Yeryüzünde bozgunculuk yaparak, karışıklık çıkarmayın.' Bu inançla dünyanın neresinde bir mazlum varsa onun yanındayız. Bunun için medeniyet kavramının çatışmalardan arındırılmasını savunuyoruz. Biz güç ve kuvveti değil, hak ve adaleti esas alıyoruz. Gücü kutsayanlar, silahı kutsayanlar, parayı kutsayanlar hiçbir insani değer üretemezler. Hazreti Mevlana'nın öğüdüne uyarak, her günü yeni bir gün bilerek, yeni şeyler söyleyerek, mutlaka öğrenerek, tecrübelerimizden, başkalarının tecrübelerinden mutlaka yeni dersler çıkararak, yolumuza devam edeceğiz. Sabit fikirli, başkasının sesine sağır, hakikati sadece kendi tekelinde gören, muhatabını dinlemeyen insanlardan olmayacağız. Yolumuz aşk ve muhabbet yoludur. Bu yolu kimseler kesmeye muktedir olamayacaktır. Kardeşliğimizi kimse yaralayamayacaktır. Kalplerimize kimse fitne ve ayrılık ateşi düşüremeyecektir.''

Törenlere, Ürdün Başbakanı Avn El Hasavne, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, milletvekilleri, yerli ve yabancı turistler katıldı.

Sayfa Yükleniyor...