'Hatay'da istihbaratçı festivali düzenlenir'

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yabancı devlet ajanlarının Hatay'da cirit attığını iddia ederek "Hatay'da istihbaratçılarla ilgili festival düzenlenir" diye konuştu.

'Hatay'da istihbaratçı festivali düzenlenir'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Reyhanlı'daki izlenimlerini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Patlatılan bombalardan sonra kenti görmek hoş bir şey değil. Onlarca tonluk bomba yağdırılmış sanki. İnsanlar huzursuz. Herkes, 'Ne oldu. neden oldu Bunun hesabını kim verecek?' diye soruyor. Vatandaşın dertlerini dinledim. Herkes burnundan soluyor. Hükümet'in doğru bilgi verdiğine kesinlikle inanmıyorlar. 'Yalan söylüyor hükümet. Verilen bilgilerin hiçbiri doğru değil' diyorlar. Bakanların açıklamalarına da tepkililer. Her Bakan ayrı telden çalıyor. Yasak getirilmesine de tepkililer. 'Neden ' deniliyor. 'Bunun mücadelesini verin' diye talep var bizden."

Kılıçdaroğlu, Reyhanlı'da da onlarca çocuğun öldüğünü ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu görmezden geldiğini iddia ederek, ''(Suriye'deki çocuklar) diyorsun. Onlara da üzül ama senin ülkende, senin vatandaşın, çocukların ölüyor. İnsanda vicdan olur. Kalkmış, 'Analar ağlamasın' programında şov yapıyor... Bütün dünya görüyor, 'de sen yayın yasağı getiriyorsun. Kimse öğrenmesin diye. Buradan söylüyorum. Ölen 51 vatandaşın sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır'' diye konuştu.

Reyhanlı'daki bombalı saldırılarla ilgili beş tespitte bulunduklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Suriye'deki çatışmalardan dolayı Suriyeliler komşu ülkelerin tamamına dağıldı. Bizim, bize gelen, çadırlarda kalan, bizim yiyecek, giyecek verdiğimiz Suriyeliler'le sorunumuz yok. büyük bir devlettir. Gereğini yapmalıdır. Ama çadırın dışında, mülteci kampının dışında ne olduğu belirsiz. İnsanların elini kolunu sallayarak kente gelmeleri, ev tutmaları, iş yeri açmaları, bomba yapmaları bizim kabul edeceğimiz bir şey değildir.

Bunu Reyhanlı'da, Hatay'da yaşayan her yurttaş biliyor. Almışsınız insanları, getiriyorsunuz iş yeri açıyor. Neye göre açıyor? Bizim insanlarımızla kavga ediyor, neye göre? Bizim insanlarımız, Suriyeliler münakaşa ettiklerinde gözaltına alınıyor. Bunu bana kamu görevlileri de söylüyor. Buna kim izin verebilir? Bakın, mülteciler sadece biz de yok. Ürdün'de de var. Orada olay, kavga, bomba var mı? Eline silah alan, elini kolunu sallayarak geldi. Parası olana başka, olmayana başka muamele yapıldı.

'HATAY’DA İSTİHBARATÇI FESTİVALİ DÜZENLEYELİM'
İstihbarat zafiyeti var. Bana deseler ki 'İstihbaratçılarla ilgili festival düzenleyelim', 'Hatay' derim. Her ülkeden istihbaratçı var. Böyle devlet olur mu? Vatandaş da şikayetçi, kamu görevlileri de şikayetçi. Nasıl olur böyle şey? Her türlü ajitasyona, teröre açık. Yabancı devletlerin ajanları Antakya'da cirit atıyor. Askeri kıyafetleri ile ceplerinde silahları ile dolaşıyorlar. Bütün bunları git Reyhanlı'da sor bakalım ne diyecekler Onlara gelince 'tık' yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına gelince, hepsinin telefonları dinleniyor. Sen masum vatandaşın telefonunu dinleyeceğine, teröristin telefonunu dinle. Bak bakalım ne yapıyor?

'24 saat içinde failler yakalandı' diyor. 24 saatin öncesine neden bakmıyorsun? Bu adamlar arabalarla gelirken, bombaları yerleştirirken, sen neredeydin 51 vatandaş hayatını kaybetti. İstihbarat bilgi alır, değerlendirir ve engeller. Amaç bu. Sen ne yapıyorsun 'Gelsin eylemini yapsın, bombasını patlatsın, insanlarımız ölsün; sonra bu gidip failleri yakalısın.' Arabayı bulmuşlar. Araba zaten orada. Plakayı tespit etmişler. Plaka zaten orada.

İstihbaratı siyasi çıkarın için, kendi için kullanırsan Türkiye'nin başını beladan kurtaramazsın. Ne diyordu grup toplantısında: 'Ey Kılıçdaroğlu, senin nefes alışını bile izliyoruz, takip ediyoruz' diyordu. Benim nefes alışımı takip ediyorsun da bir de şu teröristlerin nefes alışını takip etsen olmaz mı?''

'SURİYE SINIRI YOL GEÇEN HANI'
"Bizim sınır diye bir şeyimiz kalmamış, Suriye ile sınırımız yok. Tam yol geçen hanı. İsteyen gider, isteyen gelir, isteyen bombayı götürür, isteyen silahla gelir" diyen Kılıçdaroğlu, sınırı koruyamamanın kabul edilemeyeceğini, bunun devletin meşruiyetini tartışma konusu haline getiren bir durum olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Hükümetin sınır güvenliğini ortadan kaldırarak, her türlü marjinal, radikal teröristlere kucak açtığını, onlara eğitim yapabilecekleri alanlar sağladığını, ellerine silah vererek, Suriye'ye gönderdiğini ve 'kardeşini öldür' dediğini" ileri sürerek, "Öyle bir noktaya getirdiler ki Bekaa Vadisi kapandı, şimdi yeni Bekaa Vadisi var. O da Hatay'dadır. Türkiye'yi Bekaa Vadisi'ne döndürdüler. Her türlü teröristin barındığı yerdir orası. Hükümetin gözetiminde ve denetiminde yapıyorlar" diye konuştu.

'SINIR NAMUSSA, O SINIRI KİM KALDIRDI?'
Türkiye'de sınır bölgesindeki askeri birliklerin kapısında "Hudut namustur" yazdığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Sınır namussa, o sınırı kim kaldırdı? Recep Bey. Hepimizin üzerinde durup düşünmesi gereken bir olaydır. 870 kilometrelik alanda boyda sınır yok. Her şey olabilir orada. Şimdi kalkıp Esad'ı suçlamak kolay. Sınırı koruyacak olan biziz, bu ülkenin askerleri, bu ülkenin güvenlik güçleri. Kim size sınırı yol geçen hanına döndürün diye talimat verdi? Ben söyleyeyim, Recep Tayyip Erdoğan."

Reyhanlı'ya ziyaretine ilişkin tespitlerinden bir diğerinin de Hükümetin dış politikadaki başarısızlığı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP'nin geçmişte iktidarı bu konuda uyardığını, ancak uyarılarının dikkate alınmadığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, CHP'nin dış politika konusundaki tespitlerinin doğru çıktığını, dile getirerek, "Ben hiç bir zaman Esad benim kardeşimdir demedim. Diyen kendisi. Ben hiç bir zaman eşimi alıp Esad ile tatile çıkmadım. Çıkan o. Peki bizi suçlayan kim? Recep Tayyip Erdoğan. Neymiş Suriye'de demokrasi yokmuş, Recep Tayyip Erdoğan Suriye'ye demokrasiyi getirecekmiş. Demokrasi konusunda Esad ile Recep Tayyip Erdoğan arasında nüans farkı var, aslında hiçbir fark yok. Al bir diktatörü, vur öteki diktatöre" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Suriye konusunda Katar ve Suudi Arabistan'la ortak hareket ettiğini de söyledi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu da eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Ne çapı var, ne becerisi var. Parmak işaretiyle çağrılan bir Dışişleri Bakanı. Parmak işareti ile çağrılırken bir maratoncu edasıyla hızla koşuyor. 'Acaba bana ne talimat verilecek ' diye. Biz boşuna siz batının egemen güçlerinin Ortadoğu'daki taşeronusunuz demiyoruz. Siz ülkenizin çıkarlarını savunmuyorsunuz.

Eğer dış politikayı kendi ülkenizi değil, başka ülkelerin çıkarları üzerine inşa ederseniz, kendi ülkenizi de vatandaşınızı da felakete sürüklersiniz. Geldiğimiz nokta odur. 'Suriye konusunda batılılar bizi yalnız bıraktılar' diyor. Senin sırtını sıvazladılar, gaz verdiler. 'Aslansın, kahramansın' dediler. Sonra ne oldu? Yalnız bıraktılar diye şikayet ediyorsun. Senin ne işin var Suriye'de. Suriyeliler ile senin ne işin var? Suriye'de ölen her çocuğun sorumlusu, her kadının sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır."

AK Parti iktidarının dış politikada komşularla sıfır sorun politikası ile yola çıktığını, ancak gelinen noktada herkesle kavgalı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "O koltukta Davutoğlu oturduğu sürece, başbakanlık koltuğunda da Recep Tayyip Erdoğan oturduğu sürece bu ülkede huzur gelmeyecektir" dedi.

Reyhanlı ziyaretine ilişkin son tespitinin de Türkiye'nin iyi yönetilmediği olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, ülkenin en kanlı terör eylemlerini AK Parti iktidarı döneminde yaşadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bütün sorunlarını aşacak büyüklükte bir ülke olduğunu, ancak yalnızca dirayetli, onurlu, dik duran, kimsenin önünde eğilmeyen, halkına hesap veren CHP iktidarına ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Sayfa Yükleniyor...