'Hayatımızı Kenan Doğulu'yla geçiremeyiz ki'

U2 hayranları 6 Eylül'ü bekliyor. Peki U2 Türkiye'de konser vermeye nasıl ikna edildi. Yıllarca insan hakları ihlali yapıldığı gerekçesiyle gelmedikleri bir efsane mi? U2'nun politik tavrı müziğinden ayrı düşünülebilir mi? Müzik otoriteleri, eleştirmenler ve U2'nun gelmesini sağlayan isimlerle konuştuk...

'Hayatımızı Kenan Doğulu'yla geçiremeyiz ki'

Müzikseverlerin yıllardır dört gözle beklediği U2, 360° Turnesi kapsamında 6 Eylül’de İstanbul’da olacak. Heyecanla beklenen konsere geri sayım başladı.


Biz de U2'nun müziğini, 360° turnesini, politik tavrını, 'ye neden yıllarca gelmediklerini müzik otoritelerine sorduk.

Dev grubu ilk önce, konseri gerçekleştiren Pozitif'ten Cem Yegül ve İKSV'den Görgün Taner'e sorduk. Daha sonra ise Tuğrul Eryılmaz, Kanat Atkaya, Yekta Kopan, Naim Dilmener, Eray Aytimur ve Gripin sorularımızı cevapladı.

Görgün Taner (İstanbul Kültür Sanat Vakfı)
İstanbul’da bir U2 konseri gerçekleştirmek, uzun zamandır hayalini kurduğumuz ve üzerinde çalıştığımız bir konuydu. Elbette bu çapta bir ismi ’ye getirebilmek için tüm koşulların yerine getirilmesi gerekiyor; bütçeler, zamanlamalar, turne planları, tüm turnenin operasyonu ve lojistik iş akışı gibi...

U2’nun global turnesinin genel organizasyonu tüm ülkelerde bu sektörde lider konumda bulunan Live Nation tarafından düzenleniyor. Grubun dünya turnesini organize eden Live Nation ile gerçekten hatırı sayılır bir süredir görüşmelerimiz devam ediyordu. Ne mutlu bize ki bu çabalarımızın karşılığını aldık ve bu müthiş grubu hayranlarıyla buluşturma hedefimizi gerçekleştirdik.

15 sene öncesinin İstanbul’unda izlemeyi hayal bile edemediğimiz konserlerin düzenlendiği 2000’li yılların gençleri çok şanslı.

EN İYİ CEVABI BONO VERİR
Grubun, bugüne kadar Türkiye’ye gelmemiş olmasına ilişkin olarak 'insan hakları ihlali' meselesi çerçevesinde resmi olarak yapılmış herhangi bir açıklaması yok. Ancak bu çaptaki büyük isimler için turne programları, zamanlamaları çok ciddi detayların düşünülmesini gerektiren konular. Bu açıdan U2’nun şu ana kadar Türkiye’ye gelememiş olmasının ardında birçok farklı neden sayılabilir. Eğer insan hakları ya da politik bir nedenden kaynaklanıyorsa, bunun cevabını da en iyi Bono verebilir.

U2’nun 360° turnesi şu ana kadar gerçekleştirilmiş en büyük sahne prodüksiyonunu kullanıyor. Prodüksiyon tarihinde bir devrim yaratan ve birçok ödül kazanmış 360° sahnesini diğer sahne tasarımlarından ayıran en önemli özelliği konser alanından bulunan tüm izleyicilere her açıdan mükemmel bir görüntü sunabilmesi.

BONO’NUN POLİTİK TAVRI
Geniş kitleler üzerinde etki sahibi olan böylesi bir yıldızın, günümüz dünyasının insan hakları ihlalleri ve açlık gibi temel sorunlarıyla bir şekilde ilgileniyor ve bu konulara kafa yoruyor olmasını hiç ilgilenmemesine ve kafa yormamasına yeğlerim. Dünyamızı ilgilendiren konularda atılacak adımlar sonsuz; bence Bono da elinden geldiği kadarını yapıyor.

'Hayatımızı Kenan Doğulu'yla geçiremeyiz ki' - 1

HİÇBİR KONSERE 2 GÜN ÜST ÜSTE GİTMEM
Hayatta hiçbir konsere iki gün üst üste gitmem çünkü ilk günün büyüsü başkadır. İkincisinde birincisinin nasıl profesyonelce tekrar edildiğini gördüğümde üzülürüm. Leonard Cohen’e biz yaptık diye iki kez gittim. U2’nun Dublin konserlerinin birine biletim vardı. O sahne, o performans gerçekten çok ama çok etkileyiciydi. U2’nun diğer konserleri gibi uluslararasıydı. Onlarca milletten insan vardı. Olay konser olmaktan çıkmıştı, toplu ayine benziyordu. O kadar beğendim ki ertesi gün de Dublin’deki ikinci konsere gittim. İstanbul’daki konserin de çok güzel olacağını düşünüyorum.

Cem Yegül (Pozitif)
Aşağı yukarı 10 yıldır U2’nun Istanbul’dan geçmesini sağlamaya çalışıyoruz. Bugüne kadar neredeyse her turne için çok ciddi teklifler verdik. Ancak turne planları, lojistik nedenler, bugüne kadar bunu gerçekleştirmemizi engelledi.

U2 bizden İstanbul ayağı için teklif almak yerine, riski paylaşmayı, konseri birlikte yapmayı teklif etti; biz de hemen kabul ettik.

İNSAN HAKLARI İHLALİ VAR DİYE GELMEDİKLERİ DOĞRU MU?
Böyle bir efsane yaratıldı; mitomanik bir milletiz. Açıkçası ben U2’nun bugüne kadar böyle bir gerekçe öne sürdüğünü duymadım; en azından bana aktarılmadı. Ancak farz edelim ki böyle bir şey var, ne fark eder gerçekten. U2’nun Türkiye’deki insan hakları ihlalleri ile ilgili yorumlarına gösterdiğimiz hassasiyetin onda birini biz bu ihlallere gösterseydik, çok daha huzurlu bir ülkede yaşıyor olurduk bugün. Çok mu temiz yakın geçmişimiz? 17000 faili meçhulün olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Farz edelim ki Bono böyle bi laf etti ve bu lafın ülkemizin bu alandaki sicilinin düzelmesinde küçük de olsa bir katkısı oldu, çok iyi olmaz mıydı? Kendimizle yüzleşmemize küçük de olsa bir katkı yaptı diyelim, çok hoş olmaz mıydı? Bizim meselemiz hep bir “imaj” meselesi.

İLKELERİNDEN VAZGEÇMEYECEK KADAR ZENGİNLER
Hep şu ima ediliyor: “Bono’nun da bir fiyatı var, parayı alınca ilkeler rafa kaldırıldı.” Bu gerçeklikten uzak ve hiç de olgun olmayan bir saldırı. Bir, adamlar İstanbul’a gelirken bu işin finansal riskini üstlenerek geliyorlar. İki, ilkelerinden para için vazgeçmeyecek kadar zenginler. Kişisel görüşüm bu işi sevdikleri için yaptıkları, para kazanmak için değil.

U2’nun 360° turnesinin diğer konserlerden ayıran, benzersiz bir sahne tasarımı ile, stadyumlar gibi garip, fütüristik mekanlarda, küçük bir mekan atmosferi yaratarak ve teknolojiyi en üst düzeyde kullanıp bilet fiyatlarını çok makul seviyelere çekerek, etkinliği bir konserden çok bir ayine dönüştürebiliyor olmaları.

U2'NUN POLİTİK TAVRI
Ben birçoklarının aksine Bono’yu tutarlı ve samimi buluyorum. Ellerinde çok ciddi bir politik güç var ve bunu olumlu kullanmaya çabalıyorlar. Daha adil bir paylaşım, barış için çalışıp, dünyanın dört bir köşesindeki insan hakları ihlallerine dikkat çekiyorlar.

NASIL BİR KONSER OLACAK
Daha önce söylemeye çalıştığım gibi, bir konserden çok, ayinimsi bir şey bekliyorum. Teknoloji harikası dev bir pençe, altında sağlam sallanabilen taş gibi bir grup, bugünün en büyük grubu ve de dünyanın dört bir yanından gelmiş 100000 kişi. İstanbul’un bugüne kadar gördüğü en görkemli müzik olayı.

Yekta Kopan (NTV)
En sonda söylenecek olanı baştan söyleyeyim; kaçırılmaması gereken bir konser. U2 gibi birden çok kuşak tarafından takip edilen, köşe taşı gruplardan birinin Türkiye'ye gelmesi elbette önemli bir olay. Yıllardır bekleniyordu ve sonunda gerçekleşiyor. Ayrıca şunu da unutmamalı. Bu tip büyük boyutlu organizasyonların başarısı, sonrası için de yol açıcı oluyor. Başarılı geçecek bir U2 konseri, önümüzdeki yıllarda Türkiye'ye gelmesini istediğimiz birçok grup için bir işaret olacaktır. Büyük organizasyonlar birbirlerinden gayet detaylı bir şekilde haberdar oluyorlar.

KEŞKE BUNU GERÇEKTEN DEMİŞ OLSALARDI
'İnsan hakları ihlali' konusunda keşke kendileri, özellikle Bono net bir açıklama yapsa da komplo teorileri üretmek zorunda kalmasak. Sonuçta 1997 tarihli "Pop" albümünün kitapçığında, faili meçhuller üstünden Türkiye'deki insan hakları ihlallerine dikkat çekmiş bir grup. Ama daha sonra "İşte tam da bu nedenle Türkiye'ye gitmiyoruz," dediler mi, açıkçası ben bilmiyorum. Keşke bunu gerçekten demiş olsalardı ve keşke sonrasında da çok net bir şekilde gerekçelerini saysalardı. Madalyonun her yüzünü net bir şekilde görmüş olurduk.

Bana soracak olursanız, U2'nun fikrini değiştiren "şey", para! Ama bunu ideallerini paraya sattılar biçiminde değerlendirmemek lazım. Daha önce, daha küçük çaplı konserleri getirtilememişti ama bu sefer sanırım hem Pozitif ve İKSV çok istekli davrandı hem de 2010 Kültür Başkenti desteği vardı. Menajerleri Paul McGuinnees "Daha önce Moskova'ya da gidememiştik, Selanik'e gittik ama Atina'ya da gidememiştik, bu tip organizasyonların programlanması zordur," diyor. O programlamalarda birinci parametrenin "para" olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunda da şaşılacak ya da "Bak sen paragözlere!" denecek bir şey yok. Ama tekrar etmeliyim; keşke çok daha "net" bir tavır sergileselerdi.

'Hayatımızı Kenan Doğulu'yla geçiremeyiz ki' - 2

GERÇEKTEN DEV BİR OLAY
Sonuçta, kaçırılmaması gereken bir konser. Sahnenin yapısı, prodüksiyonun büyüklüğü çok konuşuldu, tekrar etmeye gerek yok. Gerçekten 'dev' bir olay. Ama önemli olan 'performans'ın bu devasa yapının altında ezilmemesi. Açıkçası ben The Edge'in delay'li gitar tonunu çok severim, yaratıcı bir gitarist olduğunu düşünürüm. Adam Clayton ve Larry Mullen Jr. makine gibi çalıyorlar. Harika bir bas-davul ikilisi. Bono hakkında bir şey söylemeye gerek yok. Bütün bir konser boyunca, hiç sesini saklamadan, hiç geride kalmadan, nefis söylüyor.

HANGİSİ BONO?
Merkeze bu kadar yaklaşırsanız, bir süre sonra iktidara yakın bir figür olmaktan başka şansınız kalmıyor herhalde. Dünyanın en güçlü liderleriyle kol kola olmanızın tek amacı, istediklerinizi yaptırmak için onların cebine yakın durmak olamaz. İktidar kirletir. Zamanla siz de bir iktidar öznesi olup çıkarsınız. 80'lerdeki öfkeli adamlar değil hiçbiri. Özellikle de Bono. Dünya Bankası için adı geçen bir rock yıldızı, kötü de olsa bir şaka gibi değil mi? Rattle and Hum'da öfkeyle Silver and Gold'u da söyleyen adamla, The Sweetest Thing'de karısının unuttuğu doğumgünü sonrasında af dileyen ukala rock yıldızı aynı adam mı? Desmond Tutu'nun yanında oturan adamla, Bill Gates'in kankası olan adam aynı adam mı?Özellikle Afrika için yaptıklarının değeri göz ardı edilemez ama aynı adamın Tony Blair'i alkışladığını da unutmuyoruz. Bilemiyorum. Büyük projeler giderek kendi karikatürlerine dönüşüyor galiba.

BİR KEZ DAHA: KAÇIRILMAMALI
İnsanların politik konulardaki, grubun müziğinde yıllar içinde yaşanan değişim konularındaki eleştirilerini gayet iyi anlıyorum ve kimi noktalarda haklı da buluyorum. Ama bu konser, bütün bunların ötesinde, harika bir buluşmayı, görkemli bir geceyi vaat ediyor. Başta söylediğimi sonda da tekrar edeyim; kaçırılmaması gereken bir konser. Ayrıca bence bu soruyu U2 elemanları kendilerine sormalı. Tutkulu Türkiye seyircisiyle tanıştıktan sonra, "Neden bu kadar gecikmişiz?" diyeceklerine eminim.



HAYATIMIZI ORTAÇ YA DA DOĞULU'YLA GEÇİREMEYİZ
Tuğrul Eryılmaz (Radikal)
U2 dünyadaki her tür hak ihlaline karşı olan bir grup ki, zaten bu rock denen müziğin doğasında var. Rock ve gerçek rockseverlerin her zaman sistemle sorunları oldu ve olacak. Tabii gerçek rockerları yani rock müziğin aynı zamanda bir yaşam tarzı yarattığı varsayımından gidiyorum.

U2 yanılmıyorsam 'Pop' albümünde gözaltında kaybolan Fehmi Tosun'dan albümün broşüründe bahsetmişti. Çok da haklıydılar. Daha bir ay önce bir emekli genaral bu 'kayıp'ların bir devlet politikası olduğunu televizyonlardan avaz avaz seslendirdi.

Şimdi durum tabii ki pespembe değil ama 90'lara kıyaslanamayacak kadar düzeldi. U2 kararını siyaseten aldıysa da doğru, buradaki hayranlarını düşünerek aldılarsa da doğru. Hayatımızı Serdar Ortaç ya da Kenan Doğlulu'yla da geçiremeyiz ki. Rock aşk ve siyasettir. Hoşgeldiniz U2, her ne kadar hafiften katolik olsanız da...”

EN İYİSİ BONO'YA SORMAK
Kanat Atkaya (Hürriyet)
U2'nun "insan hakları ihlalleri nedeniyle yıllardır Türkiye'de konser vermediği" gerçek midir, bizzat bu topraklarda ürettiğimiz bir şehir efsanesi midir bilemeyeceğim. En iyisi geldiklerinde Bono'ya bunu sormak herhalde. Ayrıca Türkiye insan hakları konusunda epeyce mesafe kat etmiş olsa da bu konuda halen temiz bir sicile sahip değil. Sahi, Festus Okey öleli/öldürüleli ne kadar oldu?

Hem U2 insan haklarını bu kadar önemsese, herhalde Guantanamo'nun, işkence seferine çıkan CIA uçaklarının mucidi ABD'de konser vermezdi. Bu kadar laftan sonra "Neyse, koy bir With Or Without You da keyfimiz bakalım Semra" diyemeyeceğim. Neyse...”

KÜÇÜCÜK İMAYI BÜYÜTTÜKÇE BÜYÜTTÜK
Derya Bengi

U2'nun bugüne kadar neden Türkiye'ye gelmediğine dair resmi bir deklarasyon sunduğunu hatırlamıyorum. Belki bazı özel yazışmalarda insan hakları ihlallerini ima etmişlerdir, bizim de gönlümüz bu durumdan fazlasıyla okşandığı için, bu küçücük imayı büyüttükçe büyütmüşüzdür muhtemelen. Oysa Bono ve arkadaşlarının tavrı, kendi memleketimizde olup bitenleri tartmak için yeterince hassas bir terazi sayılmaz.

'Hayatımızı Kenan Doğulu'yla geçiremeyiz ki' - 3

U2'nun gelmemesi bir ceza olmadığı gibi, gelmesi de bir ödül değil. Türkiye, global neo-liberal ekonominin çarklarına girdikçe dünyayla arasındaki mesafeyi kısalttı. Şimdi U2 da en kestirme yoldan, paranın açtığı bu kapıdan içeri süzülüyor. Dünyanın en büyük rock grubu olmak, kontrol dışı büyük bir makinanın parçası olmak demektir. Sonuçta 6 Eylül'deki konser siyasi bir miting olmayacak, Cumartesi Anneleri'ne de ücretsiz davetiye falan dağıtılmayacak! Ama U2 gelse de gelmese de, konsere gitsek de gitmesek de, iyi bir şarkı, en çıplak haliyle boşlukta bir ses, bir yankı, bir umut, bir ortaklık zemini yaratır. Türkiye'nin insan haklarına dayalı tam bir demokrasi olması için mücadeleye devam eden kesimlerinin şarkılara hâlâ ihtiyacı var. Bu şarkıların bir kısmını da, sağolsun, hâlâ U2 yapıyor.

UZAKSANIZ OLASILIK AZALIR
Eray Aytimur (Radikal)

U2'nun bugüne kadar Türkiye'ye gelmeme-gelememe gerekçelerinden söz ederken sürekli insan hakları ihlalleri vurgusu yapılmıştır ancak bunun gerçekliğinden emin olmadığımız gibi bilginin sağlamasını da ancak Bono'yla konuşarak yapabiliriz. Aksi takdirde belleksiz ve linçe yatkın toplumumuz nezdinde Bono'yu sürekli töhmet altında bırakıyoruz.

Açıkcası ben, böyle bir konserin bugüne kadar gerçekleşmemesinin; lojistik, finansal ve mali göstergelerden ötürü olduğuna yeterince inanıyorum. Bir turne programının ne kadar uzağındaysanız, ki bu uzaklık merkezin doğusu oluyor, beklediğiniz konserin gerçekleşme olasılığı o kadar azalır. Çünkü söz konusu maliyetler akıl alır gibi değildir. Şimdi de değil aslında. Ancak U2 konseri bu kez gerçekleşebiliyor çünkü Pozitif yaklaşık 10 yıllık iz sürüş sürecinin ardından hareket kabiliyetini artırdı. Doğru kokuyu, doğru zamanda alıp, doğru adımı riskleri de göz alarak atabildi. Özetle ekonomik ve lojistik şartlarla birlikte promoterların da olgunlaştığından söz edebiliriz.

İnsan hakları ihlaline gelecek olursak, eğer Bono bu nedenle Türkiye'ye gelmek istemiyor ve bu tutumunu kararlılıkla sürdürüyor olsaydı şahsen kendisine olsa olsa saygı duyardım. Milliyetçiliğin her türlüsü hastalıktır ve sırf bu hastalıktan muzdarip olduğu için "Bono ya sen git de kendine bak" diyenlere Uluslararası Af Örgütü'nün yıllık raporlarına ara sıra göz atmalarını önerebilirim. Şayet yaşadıkları hayatı anlama ve anlamlandırma bilincinden yeterince nasiplerini alamamışlar ise...”

'Hayatımızı Kenan Doğulu'yla geçiremeyiz ki' - 4

LAF, DEDİKODU, HİKAYE...
Naim Dilmener (Radikal)

Biraz varsayımlar üzerine konuşuyor olacağız. Çünkü U2’nun “insan hakları ihlalleri nedeniyle Türkiye’ye gelmek istemediği…” kesin değildir. Ne grup elemanlarından herhangi biri, ne de onları temsil edenler böyle bir şey açıklama yaptı. Laf/dedikodu da olabilir; organizatörün biri onları getirtmek istedi/başaramadı/böyle bir hikaye saldı ortalığa. Hikaye katlandı ve bu hale geldi.

Ben böyle olduğuna inanıyorum, çünkü U2’nun her konser verdiği ülkenin sicili, insan hakları yönünden temiz değildir. U2 olsun ya da bir başkası; kendilerine bu tür konser/turne kriterleri koyan grup ya da şarkıcıların, hiçbir yerde sahneye çıkamaması gerekiyor. Dünyanın tamamında var bu ihlaller. Hem de artık pembe bir örtüyle saklamayı bile düşünmüyorlar. Paris’in en işlek cadde ve bulvarlarında, beyaz polisler Afrikalı/Arap avına çıkmakta gece gündüz. Amerika’da beyazın siyaha/siyahın beyaza düşmanlığı elle tutulur bir halde.

Demek istediğim, ne U2 ne de bir başkası, böyle kıstaslar koymazlar kendilerine. Adamlar alanları doldurmak/para kazanmak isterler sonuçta.

Neden bu sefer/bu zamanda? Turne planlarına/programlarına denk geldi bence. Ve daha mühimi; karşılarında ciddi bir firma, sözüne güvenilir bir organizatör buldular. Bundandır bence.

U2, HEYECAN, KEYİF...
Gripin

U2'yu İstanbul'da izleyecek olmanın keyfi ve heyecanı bu sorunun biraz önüne geçiyor olsa da bu durum bizim de merakımızı uyandırdı. Eğer burada bir basın toplantısı ya da röportaj gerçekleştirirlerse bu soruyla karşılaşacak olmaları kaçınılmaz. Aslında bu sorunun cevabını onlardan bekliyoruz.

Şahsen sormak istediğim soru bugün neden geldiklerinden ziyade daha önce neden gelmedikleri olurdu. Nedenlerini biliyoruz elbette. Uzaklardan buralara gelmeyerek bir tepki göstermektense burada sahne üzerinde, ülkenin o an için en önemli gündem maddelerinden biri olup o anda yapılacak bir hareket ya da verilecek bir mesaj daha etkili olmaz mıydı düşüncesinden bahsediyorum. Yoksa Festus Okey'in kimliği hala tespit edilmeye çalışılıyor…

Sayfa Yükleniyor...